Uluslararası habercilikte yeni bir dünya markası doğuyor
Türkiye’yi dünyada temsil edecek TRT WORLD, habercilik alanında yeni bir dünya markası olma yolunda gün sayıyor. ‘İnsan’ı merkeze alan haber anlayışıyla tüm insanların sesini din, dil ve ırk farkı gözetmeksizin tüm dünyaya duyurmayı hedefleyen kanal, gündem belirleyerek birleştirici güç olma hedefiyle yayın yapacak. Logosunda da bu hedefe uygun olarak doğu ile batının birleşimi vurgusu yapan TRT World, 18 Mayıs’tan bu yana test yayını yapıyor.
The Brand Age’in bu sayısında TRT Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren ile uluslararası haber kanalı olma yolunda bir başlangıç yapan TRT World markası özelinde söyleştik.
TRT’nin uluslararası bir haber kanalı kurma ihtiyacı nasıl ortaya çıktı ve bu karar nasıl verildi?
TRT World’ün kurulmasına, bir ihtiyaç sonucu karar verilip kurulmasından ziyade, doğal bir sonuç diyorum. 2002 yılından beri Türkiye’nin hem dünyada hem bölgede ilerlemesi, stabilitesi ve global aktörlerle beraber dünya politikalarında söz sahibi olmasının neticesinde; Türkiye’nin, dünyaya kendi bakış açısıyla baktığı, olayları dünyaya farklı açıdan anlatan bir yayın kanalına ihtiyacı oldu. TRT World’ün kurulmasının temel sebebi budur ve bir sonuçtur. Hatta daha evvel kurulması da beklenebilirdi. Son bir yıldır kanalın üzerinde yoğun bir şekilde uğraşıyoruz ve Türkiye’ye yarışır bir kanal olmasını arzu ediyoruz.
Bu uluslararası kanalda dünyanın birçok yerine gidiyoruz, haberciyiz, yayıncıyız. Herkesin Türkiye’den bir beklentisi var ve bu kanal Türkiye’nin üzerine yüklenmiş bir misyondu.
Şu an dünyada tek merkezli bir uluslar arası habercilik anlayışı var. Bu tek merkezli habercilik anlayışının sonucunda biz dünyayı eşit görmüyoruz, dengeli görmüyoruz ve bağımsız görmüyoruz.
Seyrettiğimiz haberlere Avrupa merkezli diyebilirsiniz, tek merkezli diyebilirsiniz ama sosyolojik anlamdaki modernist anlayışın sonucu olan bir haber mekanizmasının ortaya çıkarttığı bir haber dili, bir anlatım dili var. TRT World olarak Türkiye’nin uluslararası siyasi arenada bu habercilik anlayışında geçirdiği evrime ve buna sebep olduğu evrime yaraşır bir şekilde kanal yapmaya çalıştık.
TRT World’ün diğer haber kanallarından ne gibi farkları olacak?
Türkiye’nin jeopolitik ve jeokültürel yapısı bu kanalın zaten ana dokusunu, omurgasını oluşturacak. Bizim için ilk başta alan önemlidir, arazi önemlidir. Bir yerde, bir olay olduğunda, bir bomba patladığında veya iki ülke arasında bir çatışma olduğunda olumlu veya olumsuz bizim ilk bakacağımız şey; “Bu olayın bölgeye veya dünyaya etkisi değil, ilk başta bu olayın yaşandığı yerdeki insanlara etkisi nedir?” olacak. Ve kanalı tanımlarken biz insan temelli bir kanal diyoruz. Daha sonra olayın ekonomik ve politik yansımalarına bakacağız. Bu da Türkiye’nin hem dış politikasının, hem kültürünün bir sonucudur. Türkiye’de, bölgede son 10 yılda yaşanan olaylarda, reel politik değil insan temelli bir politika izledik, oluşsal bir dış politika izledik. Bu anlattığım, kanalla tam örtüşen bir bakış açısı. Olayların Türkiye’yi nasıl etkileyecek, olumlu mu olumsuz mu etkileyecek meselesinden evvel bizim tarihi geçmişimizle, mirasımızla üzerimize düşen vazifeyle ilk olarak oradaki insanın nasıl etkilendiğine baktık. Bunu da kanala yansıtmaya çalışıyoruz.
Uluslararası alanda söz sahibi olan haber kanallarına baktığımızda odağına Amerika ve Avrupa’yı yerleştirdiğini görüyoruz. TRT World ise merkezini mevcut anlayıştan farklı olarak insana konumlandırıyor. Bu açıdan bakarsak TRT World; Orta doğu, Asya, Akdeniz çanağı, Afrika ve bu bölgenin sesini dünyaya doğru şekilde yansıtacak bir kanal diyebilir miyiz?
Çok doğru bir tespit. Az önce dediğim gibi bu bir ihtiyaç, TRT ve Türkiye olarak gidilen yerlerde şu görülüyor; her hikâye duyulmuyor. Bizim mottolarımızdan bir tanesi de “Her hikâye bizim için önemlidir”. Önemli olan küçük veya büyük hikâye değildir. Önemli olan insan hikâyesidir. Bir insanın hikâyesini diğer insanın hikâyesinden ayıramayız.
Hatırlasınız, Fransa’daki Charlie Hedbo olayları tüm dünyada yankı buldu. Ama Boko Haram tarafından 2 bin kişi katledildi ve bu olay dünyadaki haber platformlarında yeterli şekilde yer bulamadı.
TRT World olarak sesi az duyulan, az gidilmiş, mikrofon uzatılmamış yerlerdeki insanların sesi olmak istiyoruz. Onlara mikrofon uzatmak, onlara değerli olduğunu anlatmak, dünyada eşit birey olduğunu anlatmak istiyoruz. Bizim inancımızın da gereği olarak buradaki mücadelede doğru yerde yer almak zorundayız. Temel amacımız, onların sesini duyurmak ancak acıma duygusuyla değil. İnsanlara ekranda umut veren bir kanal olmak istiyoruz. Verdiğimiz haberlerde; ne olursa olsun, nereye gidersek gidelim, bir savaş bölgesinde bile olsak, çok acı bir haber bile görmüş olsak haberimizi küçük bir kız çocuğunun gülümsemesiyle bitirdiğimiz, insanlara umut veren bir anlatım dilimiz olacak.
Türkiye, nasıl diğer ülkelerden farklıysa ve dünyaya yeni bir açılım getiriyorsa bizim diğer kanallardan farkımız da böyle olacak.
TRT World’ün kuruluş aşamasında hangi aşamalardan geçildi ve bu noktaya gelindi?
Uluslararası bir haber kanalı kuruyorsanız siz kendinizi anlatmak için kurmuyorsunuz. Amacımız, Türkiye’yi anlatmak değil dünyayı nasıl gördüğümüzü küresel izleyicilere anlatmak. Şimdi uluslararası bir haber kanalı kuruyorsunuz, bunun tabii ki olmazsa olmazları var. Pazar araştırması, rakip analizi, hedef kitle seçimi, bu hedef kitleye uygun hikâye dilinin üretilmesi gibi birçok konu var. Bunların hepsi zaten yapılması gereken işler ve TRT olarak yaptık. Fakat TRT World’de yaptığımız farklı olan şey, biz insanlara dokunarak onların duygusal ihtiyaçlarını da karşılayabilecek, sadece bilgi vermeyecek bir haber kanalı olmaya çalışmamız. Bunun neticesi olarak mottolarımızdan bir tanesini “İnsanlara ilham veren değişim için ilham veren haberler” diye belirledik. Yani haberimiz tek yönlü olsun istemiyoruz, ben size aktarıyorum siz alıyorsunuz haberi ve devam ediyorsunuz hayatınıza. Bu şekilde olsun istemiyoruz. Biz iki yönlü bir habercilik istiyoruz, izleyiciyle aramızda bir iletişim olsun istiyoruz. Yani izleyici bu haberi aldıktan sonra dünyaya bakışı, dünyayı anlaması, insanları anlaması, etnik kültürleri, dünyadaki kültürel farklılığı anlaması ve buna göre kendi içinde bir ruhsal bir dönüşüm geçirmesini istiyoruz.
Malumunuz bizim topraklar çok kültürlü bir toprak, Osmanlı coğrafyasında çok farklı dillerde ve dinlerde milletler yaşamış. Şimdi biz de TRT World olarak bu yaptığımız kanalda aynı şekilde izleyicilerin dünyayı daha iyi anlamasını, dünyada olup biteni daha iyi anlamasını ve burada Türkiye’nin durduğu noktayı bu açıdan baktığında takdir etmesini bekliyoruz.
TRT World’ün marka konumlandırmasından ve logosunun marka çağrışımlarından bahsedebilir misiniz?
İşe elbette TRT World markasını konumlandırarak başladık. Bu küresel bir marka. Türkiye’deki şu an en büyük küresel markamız Türk Hava Yolları. TRT World baştan itibaren bir küresel marka olarak yola çıkıyor ve bu küresel markayı nasıl konumlandırdığımız önemli. İyi bir marka danışmanıyla çalışıyoruz. Kendisi daha evvel Türkiye’de birçok markanın yaratım sürecinde de bulunmuş biri. İlk başta markanın konumlanması ve bunun altındaki sütunlarla işe başladık. Bu brieflerle uluslararası ajanslara konkur açtık. Bu konkur neticesinde İngiltere’deki bir kreatif ajansla anlaştık ve onunla çalışmaya başladık. Tabii kreatif ajansların özelliği sizin briefinizi iyi anlamasıdır. Siz bilgi vermediğiniz, kanalı anlatmadığınız takdirde çıkacak sonucu kontrol edemezsiniz. Biz kanalı iyi anlattığımızı düşünüyoruz ki bizden çok heyecanlandılar. Kanalla ilgili bize sundukları talepler çok güzeldi. Enteresan olan şu; Türkiye’nin renginin turkuaz olarak son yıllarda karar verildiğini biliyorsunuz. Bunu ajans bilmiyordu fakat bizim anlattıklarımızla bize turkuaz rengini önerdiler. Bu da tabii Türkiye’nin ne kadar doğru bir karar verdiğini ifade ediyor. Çünkü turkuaz rengi hem doğayı, birlikteliği hem de gücü temsil ediyor. Türkiye olarak bölgede giderek artan bir gücümüz var, bunu da temsil ediyor. Haber dili alışılmış kırmızı renktir. Tabii ki önemli haberlerimiz de kırmızı var ancak genel rengimiz turkuaz olacak. Biz Türkiye’nin bu rengiyle markamızın bu anlattığım hikâye anlatımının çok iyi örtüştüğünü düşünüyoruz, logomuza aldığımız sonuçlar da çok iyi. Şu anda test yayınındayız ve bu test yayınını birçok kişi izliyor. Aldığımız geri bildirimler bunun izleyicide karşılık bulduğu yönünde, bundan dolayı da memnunuz. Türkiye markasının rengini kullandığımız için de memnunuz.
TRT World ekibi oluşturulurken nasıl bir yol izlendi?
Dünyanın en önemli, en çok izlenilen ve etkisi olan haber kanallarından, televizyon networklerinden ekran yüzlerimiz ve çalışanlarımız var. Kanalın hedef kitlesini tanımlarsak 30-45 yaş arası diğer kanallara göre daha genç bir hedef kitleye sahibiz. Bu hedef kitle politik değil sosyal olarak daha etkili olan bir kitle. Bu hedef kitledeki insanlar politik meselelerin içinde olmakla birlikte sosyal hayatın tam ortasında bir arkadaş grubu olan, kendine göre aktiviteleri olan, eğlenceleri olan bir hedef kitleden bahsediyoruz. Biz hedef kitleyi küresel vicdan sahibi küresel vatandaşlar diye tanımladık. Küresel vicdan, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’nın Birleşmiş Milletler Toplantısı’nda Amerika’da ilk defa kullandığı bir terimdi. Kanalımızda küresel vicdana sahip küresel vatandaşlara hitap edebilecek insanlar olması lazım.
Bizim için önemli olan; profesyonel, bağımsız, bugüne kadar yaptığı bir haberle dünyada öyle ya da böyle bir güç odağını temsil etmemiş, bir güç odağına hizmet etmemiş habercilerle çalışmak.
Böyle habercileri nereden bulacaksınız diye sorular gelebilir ama tam tersi bir durum söz konusu. Bağımsız, objektif ve dengeli haber yapmak isteyen, insani açıdan haber yapmak isteyen o kadar çok haberci var ki. Biz kendi özel bir portalımızda ilan çıktık. Bu arada yine uluslararası Headhunter insan kaynakları firmasıyla çalışıyoruz. İlanlarımızda bir marka özeti vererek, TRT World’un ne olacağını anlattık ve o kadar güzel metinlerle o kadar çok başvuru oldu ki, bunlar hepimizi sevindirdi. Merkezinin İstanbul olması insanları çok heyecanlandırıyor, İstanbul aşığı çok fazla insan var. Yani aldığımız kişilerin çoğunluğu yabancı. Türkiye’de malumunuz yabancı dil sorun.
Maalesef, herkes yirmi yıldır dil öğrenir ama belli bir seviyeye gelmesi bir sorundur. Bizde bunun için bunu ileriki yıllarda telafi edebilmek için insan kaynağını yani yerel insan kaynağımızı kullanabilmek adına 23-25 yaş civarında aşağı yukarı 100 kadar yeni mezun junior arkadaş aldık. Niyetimiz bunlara beş yıllık bir kariyer planı yapmak ve geleceğin uluslararası habercileri haline getirmek. Yine aynı zamanda Türkiye’de göçler çok fazlaydı. Avustralya’dan genç arkadaşlar geldi, İngiltere’den genç Türk arkadaşlar geldi. Üçüncü jenerasyon, bunların ana dili İngilizce. Türkçeyi daha az konuşabiliyorlar ve bunlardan da çok rağbet geldi ve hepsi böyle gençler. Bu arkadaşları da kanalın içine yerleştirdik. Yani amacımız tabii ki uluslararası know-how’a Türkiye’ye getirirken Türkiye’nin de bu know-how’a sahip olması, tamamen dışa bağımlı bir kanal olmamak.
Uluslararası haber takibi çok zahmetli bir iş, TRT Haber kanalının dünyanın farklı bölgelerinde haber büroları var. TRT Word’de sanıyorum bunlara yenileri de eklenecek. Nasıl bir yapılanma olacak, haber takibinde yeni büroların kurulması gündemde olacak mı?
Dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde olacağız. Şu anda avantajımız TRT gibi, TRT Haber gibi altyapısı olan bir kanalın üstüne bu işi inşa ediyor olmamız. Dediğiniz gibi TRT’nin birçok yerde büroları var. Bunlara yenileri eklenecek. Tabii burada bürolardan ziyade artık habercilik çok kolaylaştı. Yani mobile journalism (mobil gazetecilik) dediğimiz cep telefonuyla habercilik yapılabiliyor. Aynı kişi hem çekiyor hem metni yazıyor hem kurguluyor hem de seslendirip tek başına gönderebiliyor. O yüzden ofislerden ziyade daha kompakt bir gazetecilik anlayışıyla hareket edeceğiz bu bölgelerde. Avrupa, Amerika ve Asya’da temel yayın merkezlerimiz olacak. Tabii ki Afrika’da da büyük bir büromuz var. Mesela; Malezya bulunduğu konum itibariyle güzel bir konum, Asya’nın merkezinde. İkincisi çok kültürlü bir ülke, bizim için bir avantaj. Mesela Endonezya Jakarta da olabilirdi ki olabilir orada da var olacağız. Bu ülkeler hem ticari hem politik olarak önemli ülkeler.
Türkiye’nin böylesine uluslararası bir çapta haber kanalına sahip olması yurtdışındaki yayıncılar arasında nasıl değerlendiriliyor?
Çalışanlar olarak söylersem, bizim TRT World’e iş başvurusunda bulunanlara gönderdiğimiz bir metnimiz var. Orada diyoruz ki, “TRT World çalışanlarından ilham almak istiyoruz ve aynı zamanda da onlara ilham vermek istiyoruz.” İşin açıkçası çok olumlu geri dönüşler var. Uluslararası habercilerden çok fazla sayıda başvuru var. Heyecanlanıyorlar, çünkü farklı bir soluk getireceğini düşünüyor herkes. Bunun Türkiye ve İstanbul olmasından dolayı doğal olarak zaten tahmin ediyorlar yani biz bir şey anlatmasak bile geldikleri zaman, “Siz ne Doğulu ne de Batılısınız, siz hepsinin mecz edildiği bir toplumsunuz” diyorlar.
İşimiz uluslararası networkte heyecan uyandırdı. Kanalın başlamış olması ve bazı uluslararası kanalları biraz üzmüş olduk. Çünkü çok fazla sayıda başvuru var. Hatta bazıları bu kadar çok alım yapmamak, onları da zayıflatmamak üzere bir centilmenlik rica ettiler.
Anasayfa'ya Dön
YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok