Türkiye Uçuşa Geçiyor

Türkiye’nin ekonomisi büyüdü 200 milyar dolardan 800 milyar dolarlara geldi. Dolayısıyla hareket kabiliyeti zayıfladı. Bu tarz ekonomilerin hızlı büyüme sürecine startupların etkisi çok büyük. Türkiye’de haberleşme ve uydu alanında heyecan verici gelişmeler yaşanıyor. Birkaç ay önce 4.5G ihalesi nefes kesen bir şekilde tamamlandı. Öte yandan ilk yerli haberleşme uydusu Türksat 6A’nın yapımı sürüyor. Bütün bunlar Türkiye’de artık bilgi teknolojileri ve haberleşme alanında yeni bir eşiğin aşıldığının da habercisi. Tam da bu noktada TÜRKSAT hızla gelişmekte olan bu sektörün talep ve ihtiyaçlarının konuşulacağı bir organizasyona imza atıyor. 11-12 Aralık tarihleri arasında İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan Uydu, Uzay ve Teknoloji Günleri. Amacı Türkiye'nin uzay ekosistemi rekabetinde yerel ekosisteminin geliştirilmesi olan etkinlikte; fuar, sempozyum, eğitim programları, iş görüşmeleri yer alacak. Stratejik partneri Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) olacak etkinliğin organizatörü olan Medyacity’nin Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Kurt ile detayları görüştük. Hakan Bey öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Ben Hakan Kurt, stratejik sektörlerde pazar geliştirme projeleri yapan bir şirketimiz var. Bu projeler yurt içinde ve yurt dışında etkinlikler ve iş geliştirme ortamları düzenlemek üzerine kurulu. Gelecek projeksiyonlarımızda, Türkiye’nin katma değerli üretim bandını geliştirmesi ve bu üretim bandından doğan pazar optimizasyonunu sağlaması ve bu pazarların geliştirilmesi var. Uzay teknolojileri son dönemlerde sürekli olarak gündemimizde olan bir konu, peki TÜRKSAT Uydu, Uzay ve Teknoloji Günleri organizasyonu fikri nasıl oluştu? Uzay dediğimiz şey bugün tüm dünya bilişim, görüntüleme, haberleşme, istihbarat, gözetleme gibi hayatımızı temel alan tüm unsurların vasıtasıyla yönetildiği bir nokta. Bir şeye havadan, tepeden bakıyorsunuz. Türkiye bu banda ne zaman girmiş? İlk iletişim haberleşme çalışmalarının evrenselleştirilmesi noktasında 1865 yılında bir komite Avrupa’da toplanmış. Osmanlı temsilcilerini göndermiş, o komitenin 20 üye ülkesinden birisi. Tabi 1908’den sonra bu süreç unutulmuş, ta ki rahmetli Özal’ın iktidara gelmesine kadar. Uydu operatörü şirketi olan TÜRKSAT da 2004 yılında kurulmuş. Bugün o yüzyıllık süreci kaybettiğimiz için bizim haberleşme uydusu olarak nitelendirdiğimiz TÜRKSAT’ın uydularından uzayda 3 tane, Amerika’nın ise 400 tane var. Biz uydumuzun %97’sini kullanıyoruz doluluk oranında, onlar ise %1,5’ini kullanıyorlar. Bu şu demek: frekansları doldurmak için uydu atıyorlar. O kadar önemli bir sektör ki bir uydu fırlatmak dediğimiz şey 400-500 milyon dolarlık bir operasyon. Dolayısıyla bu uydular uzayda frekansları Birleşmiş Milletler’e bağlı bir komite tarafından tayin ediliyor. Amerika bu süreçte dünyanın lideri konumunda. Uzay teknolojilerinin önemi şuradan kaynaklanıyor. TÜRKSAT 4B uydusunu fırlattı. Şimdi 4B uydusu Aralık ayının ilk haftası hayata geçmiş olacak. Geçtiğinde 1,5 saatte indirdiğimiz film, oradan gelecek internet bağlantısıyla 10 dakikada inecek. Ka-bant kullanacağımız ilk uydu. Ayrıca zor coğrafyalarda internet kullanımına olanak sağlayan bir uydumuz olacak artık. Uydu internet diye bir şeye geçiş sağlamış oluyoruz. Bugün Suriye savaş anında uydudan internetle devam ediyor. Tüm bu gerçeklikleri temel alan bir şeyde uzmanlık alanımız stratejik sektörler. Bu organizasyonu düzenlememizin temel amacı çok büyük bir ekosistemin yerlileştirilmesi, ana fikir bu. Uydu yerlileştirilmesi 5 sene içerisinde 1 milyar dolarlık bir pazar demek Türkiye için. 4.5G’de 2 milyar euroluk anlaşma yapıldı. Onun 5G frekansları da Kasım ayında çıkmış olacak. Onun sözleşmelerinde de yerlilik şartı var. Dolayısıyla buna da bir ekosistem sağlamamız lazım. Uzay teknolojileri bu açıdan Türkiye için önemli. Sadece Türkiye için değil, bütün ülkeler açısından önemli. Artık bütün istihbarat kurumları uydular üzerinden hareket ediyorlar. Gözetlemeyi bu araçlardan sağlıyorlar. Bizim temel organizasyon fikrimiz, stratejik bir sektör olan uzay sektöründe yerlileşmeyi sağlayacak ekosistemi oluşturmak. Daha öncesinde bu alanda yapılmış bir organizasyon veya fuar var mı Türkiye’de? Satellite fuarları şuan Türkiye’de yok. Denenmiş daha önce ama başarılamamış. Çünkü zaten bu biraz da ekosistemin bir sonucu. Uydu yapamazsanız uydu fuarınız da olmaz. Şu an uydu yapabiliyoruz. 5A-5B’de yerlilik yüzde 25. 6A’nın yüzde 100’ü yerli. TÜBİTAK Uzay, ASELSAN, TAI ve Ctech firmaları süreci yönetiyorlar. Dolayısıyla süreç başlayınca biz de fuarı başlatmış olduk. Organizasyonla ilgili bilgi verebilir misiniz? Kimler katılımcı olacak? Uzun bir katılımcı listesi var. Organizasyon birkaç kısımdan oluşuyor. Bir tanesi bu uydu yapma meselesi. 6A uydusunun yerlileştirilmesi. Burada biraz önce bahsettiğim yüklenici firmalara ekosistem sağlayacağız. İstanbul’daki Ankara’daki sanayicilerimiz, yazılım şirketlerimiz bu sürece nasıl destek verirler diye bir ortam oluşturduk. Bir TÜRKSAT Bilişim Vadisi oluşturduk. TÜRKSAT hem e-devlet yöneticisi kimliğiyle hem de bilişim alanında kamuya tedarikçi olma kimliğiyle global pazarlara yazılım şirketlerini açmak konusunda bir sorumluluk almış konumunda. Bugün 70’e yakın tedarikçisi var yazılım anlamında. TÜRKSAT da kamunun yazılım tedarikçisi durumunda. O bilişim vadisinde de işte Türkiye’nin yazılım anlamında ürün geliştirmiş firmalarıyla 200’ü aşkın kamu bilişim direktörünü buluşturmuş olacağız. 50’yi aşkın da üst düzey şirketlerin CIO’larını buluşturacağız. Bir start-up vadimiz var. Biz start-up işine şöyle bakıyoruz; Türkiye’nin ekonomisi büyüdü 200 milyar dolardan 800 milyar dolarlara geldi. Dolayısıyla hareket kabiliyeti zayıfladı. Bir şey ne kadar büyük olursa hareket etmesi o kadar zor olur. Bu tarz ekonomilerin hızlı büyüme sürecine startupların etkisi çok büyük. Çünkü onların hareket kabiliyeti çok fazla. O yüzden çok önemsiyoruz bu meseleyi. Burada 100’ü aşkın startup, ürünlerini yatırımcılarla ve devletle buluşturmuş olacak. Üniversitelerin teknoparklarından destek alırken Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’mızla da özel bir çalışma yapıyoruz. Türkiye’de ürün ve prototip geliştirmiş gençlerin yatırımcılarla buluşmasını sağlayacağız. Böyle bir startup vadimiz var. Bir de 4.5G vadimiz var. Burayı da önemsiyoruz. 4.5G meselesinde şu an yeni olarak üretilen tek teknoloji Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın “Ulak” projesi. Bu projede Aselsan ana yüklenici, Netaş ve Argela firmaları ona tedarikçi konumundalar. Biz bu alana katkı sağlamak istiyoruz. Burada da üç tane panelimiz var, bir tanesinde 4.5G vizyonunu anlatacak, bunun son kullanıcıya ve ülke ekonomisine kazanımlarını anlatacak bir panel düzenliyoruz. Bir başka panelde de STK’ların görüşlerini ve bu ekosistemlere nasıl eklemleneceklerini konuşacağız. Yani hem büyük frekans sahipleri ve regülatörlerinin vizyonunu hem de sanayicinin ve yazılımcının bu işe nasıl entegre olacağını konuşmuş olacağız. Etkinliğimiz ana başlıklarıyla bu şekilde gerçekleşecek. 11-12 Aralık’ta 2 gün sürecek Haliç Kongre Merkezi’nde. Konuşmacılar kimler olacak? Yurtdışından bir katılımcı veya konuşmacı var mı? Var tabi. 4 yabancı bakan ve çeşitli ülkelerden üst düzey bürokratlar olacak. Bir tane Suriyeli Astronot katılacak. Suriye’deki iç savaştan kaçıp İstanbul’da yaşayan. Onun know-how’ını paylaşmasını sağlayacağız. Organizasyonun en önemli duyurusu ya da başlığı ne olacak? Gurur Duy Türkiye. Başlığımız bu olacak çünkü Türkiye artık ürettiği teknolojilerle gurur duyması gereken bir noktaya geldi. Halkımızda özgüven oluşturmasını istiyoruz. Organizasyondan beklentileriniz nedir peki? Beklentimiz her katılımcımızın elinde reel bir iş geliştirme yöntemiyle organizasyondan çıkması. Ülke adına şunu söyleyebilirim. Artık yerlileştirme meselesini biz Türkiye’deki herhangi bir şirketin üstlenip yurtdışından teknoloji transferi yapmasını istemiyoruz. Onun için bu etkinliklerle bir ekosistem oluşturmaya çalışıyoruz. Umudumuz odur ki 6A’da da 4.5G’de de Türkiye’nin yerlilik oranı artar. Kritik teknolojileri Türkiye’de üretiyor oluruz. Bu iş geliştirme ortamlarını da sağlamış oluruz. İnanın bazen çok kritik adamlar çok kritik kurumlarla görüşemiyorlar, o bürokrasiyi aşamıyorsunuz. Dolayısıyla bu etkinlikten bir beklentimiz de bunu sağlayabilmesi. Peki, katılımcı firmalar dışında organizasyona katılmak için ne yapılması gerekiyor? Organizasyon profesyonellere açık, hedef kitlesi halk değil. Ücretsiz ama katılım ancak davetiyeyle mümkün. Ya internet sitemiz üzerinden www.uyduuzay.com sitesinden giriş yapıp kayıt olmaları, ya da bizlerden davetiye talep etmeleri gerekiyor. Biz zaten hedef kitlemize davetiye yolluyoruz. Bu tarz organizasyonların devamı olacak mı? Biz bu işin uzun zamandır felsefi alt yapısını ve eylem planını oluşturarak yapıyoruz. High Tech Port projemiz vardı ilkini 2014 yılında, ikincisini de Katar’da yapmıştık. O da Türkiye’nin savunma alanındaki gelişmelerini dünyaya açmak için sürdürülen bir işti. Bu proje zaten 10 yıllık bir projeksiyonu olan, Türkiye’den etkinlik anlamında bir marka doğuracak bir iş. Bu sene CEBIT düzenlenmiyor mesela. Dolayısıyla klasik fuarlardan daha çok iş geliştirme fuarlarının öne çıktığını görüyoruz. Uzay Teknolojileri alanında ülkemizin daha ileri sevilere taşınması için neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz? Tabi çok etkili, yetkili bürokratlarımız, siyaset adamlarımız, uzmanlarımız var. Ben genel anlamda etkinlik kapsamında bir şeyler söyleyeyim. Bir kere her sektörün gelişebilmesi için rekabete açık bir ortam lazım. Monopol piyasaların gelişime açık olması düşünülemez. Dolayısıyla Uzay Teknolojileri hususunda bir devlet regülasyonunun rekabete açık bir ortamı oluşturması lazım. Devlet sadece 3-4 şirket üzerinden değil özel sektörün tamamına bu işi açacak ki vakıf şirketleri ya da kamu iştirak şirketleri özel sektörün rekabetini engellemesin. Şu anki mevzuat yeterli değil mi yani? Şu anki mevzuat yeterli de alışkanlıklar yeterli değil. Sonuçta işler ihaleye çıkıyor. Herkes ihaleye girmekte serbest ama bazı alışkanlıklarımız tam rekabete engel teşkil ediyor. Biz özellikle bu seçimlerden sonra Türkiye’nin önümüzdeki 4 yıl muhteşem bir şekilde take-off’a geçeceğini düşünüyoruz. Buradaki en önemli şey bu. Devletin görevi rekabete açık bir regülatif ortam oluşturmak ve buna da vakıf şirketlerinin ya da kamu iştirak şirketlerinin direnmemesi lazım. Son olarak eklemek istediğiniz herhangi bir şey var mı? Etkinliğimizin ülkemiz adına hayırlı olmasını dileriz. Biz daha önceki etkinliklerimizde de söylemiştik. Katılımcılar açısından bunu özellikle söylüyoruz. Bir etkinlik demek orada göstereceğiniz ürün demek değil. İş planınızı hazırlamanız lazım o etkinliğe giderken. Kimlerle temas kuracağınızı, kendinizi nasıl lanse edeceğinizi, hangi işbirliği ortamlarında bulunacağınızı, satış ve pazarlama stratejilerinizin neler olacağını bilmeniz lazım. Artık klasik pazarlama dönemi bitti, fiyata dayalı rekabet bitti. Zaten katma değer de oluşturmuyor. Onun için iş modelinizi çok doğru oluşturmanız lazım. NASA bile bugün rekabete açık bir ortam oluşturuyor ülke ekonomisi açısından. Amerikan Kongresi’nin girişinde NASA’nın sergisi var. Onun lobisini yapıyor bir devlet kurumu bile. Onun için bizim komplekslerimize dayalı bürokratik oligarşi oluşturma lüksümüz yok.  
 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER