Teknoloji Bağımlılığından Nasıl Kurtuldum?
Martin Lindstrom
Şu anda hepimiz, bağımlılığın yeni bir türüyle karşı karşıyayız ve belirli yan etkilerine maruz kalıyoruz.
Bütün bağımlılıklar gibi, hayatımızı değiştiren teknolojiye duyduğumuz yoğun hayranlığın da kontrol altına alınması gerekir. Ben bunu zor yoldan öğrendim—kiralık arabam park yerinin duvarına çarptığı zaman…
Bir süre önce, Tel Aviv’deki büyük bir güvenlik şirketinin toplantı odasında otururken, gözüme sıradışı bir şey çarptı. Odada bulunan bütün dizüstü bilgisayarların ve talbetlerin kamera camlarını kapatan siyah bir bant vardı. Küçük mikrofon çıkışlarının üstü de bantlanmıştı. Merak ettim ve güvenlik şefine bunun nedenini sordum. Kendisi bana “Tedbirli olmaktan zarar gelmez” dedi. Ve istisnasız bütün elektronik aygıtların hack’lenebileceğini söyledi.
Şaka yapıyordu kuşkusuz. Herşey bir yana, kadrosunda güvenlik konusunda dünyanın en önde gelen uzmanları bulunan bu şirket, şirket politikası olarak çalışanlarına kameraları ve mikrofonları bantla kapatmalarını söylesin! Ofisten çıktıktan sonra, caddede arabama doğru giderken kendimi biraz paranoid gibi hissetmekten alıkoyamadım.
Arabaya bindim, dijital anahtarı kilide soktum, ve..... hiçbir şey olmadı. Araba tamamen durmuştu. Sonra cep telefonum çaldı, güvenlik şefiydi. Kışkırtıcı bir sesle arabam çalışmıyorsa şaşırmamam gerektiğini söyledi. Arabamı hack’lemişlerdi!
Evet bilgisayarların, cep telefonlarının hatta ABD ordusu kadar güvenli ağların bile hack’lendiğini duymuştum, ama ya araba? Güvenlik şefinin bir mesaj verdiği açıktı. Telefonu kapattım, anahtarı döndürdüm ve arabanın motoru aniden hayata geçti. Mesaj alınmıştı.
Cisco’daki şef fütürist Dave Evans’a göre, 2020 yılına gelindiğinde, online çalışan 50 milyar aygıt olacak ve bunların çoğunda şu anda var olmayan özellikler bulunacak – örneğin sütün bozulmaya başladığını tespit edebilecek akıllı soğutucular gibi. Bu işlere aklı erenler, bu teknolojiye erişmenin bedelinin komik derecede ucuz olacağını tahmin ediyorlar, örneğin bir aygıtı internete bağlamak için 1 sent gerekmesi gibi…
1999’da, Kevin Ashton ilk kez “Internet of things – şeylerin interneti” ifadesini, fiziksel dünyayı internet dünyasına bağlama vizyonunu tanımlamak üzere kullandı. Daha sonra RFID (radyo frekansı ile tanıma) adlı, fiziksel dünyayı mikro sensörlerle internete bağlayan sistemin icad edilmesinde rol oynadı. Bu sensörler şu anda barkodlar ve fiyat etiketleri üzerinde yer alıyor, ancak kısa süre sonra her yerde olacak. Gündelik hayatta bize yük olan ıvır zıvır rutin işleri üstlenecek gibi görünüyorlar, örneğin ısıtmayı düzenlemek, su sıcaklığını ayarlamak, hatta kaybolan eşyaları izlemek gibi. Düşünün araba anahtarlarınızı aramak zorunda kalmazsanız ne kadar zaman kazanabilirsiniz?
“Internet of things”, teknolojinin hayatımı şimdiye kadar olmadığı kadar kolaylaştırmak, daha güvenli ve eğlenceli hale getirmek için nasıl çalışacağını gösteriyordu. Ama bu gerçek miydi? Bazı açılardan evet: Elektronik aygıtlar arabamızla nasıl geri gideceğimizi söyleyecek, bir şeyin nasıl yazılacağından emin değilseniz Google size yol gösterecekti.
Peki tüm bunların sevilmeyecek ne yanı vardı? Elbette, işler ters gitmeye başlayıncaya kadar hepsini sevdim ve başıma gelenlerin İsrailli güvenlik şirketiyle bir ilgisi yoktu. O gün arabam çalışmaya başladığında, aniden geri geri giderek araba parkının duvarına çarptım. Beynim otomatik konuma geçmişti ve arabam uyarı sinyali vermeyen eski bir modeldi. Ertesi gün içinde telefonum olan çantayı havaalanında kaybettim. Biraz moralim düzelsin diye yakın bir arkadaşımı aramak istedim, telefon numarasını hatırlayamadım. Bitkin düşmüştüm – bunun bir nedeni de, o ana kadar bu ağa ne kadar bağımlı hale geldiğimin farkına varmamış olmamdı.
Hepimizin bildiği gibi, bir sigara yakarsanız, hayat boyu sürebilecek bir bağımlılıkla yazı tura atıyorsunuz demektir. Ama şu anda, bağımlılığın yeni bir türüyle karşı karşıyayız ve hepimiz belirli yan etkilerine maruz kalıyoruz.
Birçok araştırmanın gösterdiği gibi, verileri, telefon numaralarını, isimleri veya basit geçmiş olayları hatırlama yeteneklerimiz yavaş yavaş azalıyor. Columbia Üniversitesinde psikoloji profesörü olan Dr. Betsy Sparrow, meslektaşlarıyla birlikte, gelişmiş arama motorlarının bilgileri ezberleme şeklimizi nasıl etkilediğini araştıran, basit sınavlar ve kelime listelerinden oluşan dört parçalı bir deney yaptı. Ortaya çıkan sonuçlar, katılımcıların, ilerideki bir dönemde gereken bilgileri bulamayacaklarını düşündükleri takdirde, bu bilgileri çok daha iyi hatırlayabildiklerini gösterdi. Ancak ileride tekrar bulabileceklerinden emin oldukları durumlarda, verileri değil de anahtarları akıllarında tutuyorlardı. Araştırma sonucunda, internetin beyinlerimiz için bir dış depolama sistemi haline geldiği olgusu ortaya kondu. Dr. Sparrow şunları söylüyor: “İnsan belleği yeni iletişim teknolojilerine alışıyor”. Ve ne yazık ki bütün alışkanlıklar olumlu değildir.
Teknolojiyi seviyorum, ama bağımlılık yaratan her şey gibi, o da dozunda olmalı. Peki ben bu bağımlılıkla baş etmek için ne mi yaptım? Kendi kendime küçük bir konuşma oyunu oynamaya başladım. Konuşma sırasında zorlayıcı bir soru ortaya çıktığında Google’a başvurmuyorum. Bunun yerine tartışmaya devam ediyorum ve cevabı tahmin ederek, bilgiye dayanan çıkarımlar yaparak veya olasılıklarla cevabı bulmaya çalışıyorum. Hatırlarsınız, on yıl öncesine kadar zaten böyle yapardık. Bir telefon numarasını bulmak için telefonumun rehber tuşuna basmıyorum, en azından en sık aradığım numaralardan oluşan bir listeyi ezberlemeye çalışıyorum. Beni hiçbir yere götürmeyen yürüme bantları yerine, koşmak için yakınlardaki parka gidiyorum. Havayı kokluyorum ve mevsimlerin değişmesini seyrediyorum.
Günümüzün koşturmacalı, her zaman tetikte, tıka basa teknoloji dolu dünyasında bunlar biraz sofuca fikirler gibi görünebilir ama mouse kullanan parmaklarım kadar zihnimi de çalıştırmaya uğraşıyorum. Hatta kiralık arabalarda otomatik geri vitesi iptal ediyorum. Dünya otopark duvarlarının çok ötesinde: Hoşgeldiniz.
Anasayfa'ya Dön
YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok