Spor sahalarının dijitalleşmesi tribün atmosferini bozar mı?
Doç. Dr. Cem Çetin
Stat ve salonlarda ücretsiz Wi-Fi, sporun içindeki bazı kesimleri endişelendiriyor. Endişenin nedeni, bir gözleri sürekli ellerindeki akıllı telefonlarının ekranına bakacak seyircilerin, spor karşılaşmalarını izleme coşkusunu yitirecek olmaları. Yenilikleri savunanlar ise endişelerin yersiz olduğunu, özellikle gençlerin bu yeni tarz hayata uyum sağladıklarını belirtiyorlar. Spor sahalarında ücretsiz Wi-Fi hizmeti olsun mu olmasın mı? Önce ABD’de başlayan sonra Avrupa Kıtası’nda devam eden spor sahalarında ücretsiz Wi-Fi hizmeti, şimdilerde Türkiye’nin de gündeminde. Biz de henüz böyle bir hizmet veren bir spor sahası bulunmuyor. Türk Telekom’lu yetkililer, F.Bahçe Ülker ve G.Saray Türk Telekom Statları’nın loca ve protokol tribünü gibi bazı bölümlerinde bu hizmetin verildiğini belirtiyorlar. Beşiktaş’ın Vodafone Arenası’nda da benzer durum söz konusu. Stadın tamamında ücretsiz Wi-Fi hizmetinin verilmemesi ekonomik nedenlerden kaynaklanıyor. Çünkü böyle bir yatırım, milyonlarca dolar gerektiriyor. Bu maliyeti kim karşılayacak? Bir başka soru da bu yatırımın geri dönüşü olacak mı? Türkiye’de biz bu soruların cevaplarını ararken, ABD ve Avrupa’nın gündeminde bu sorularla birlikte başka bir soru daha ön plana çıkıyor: Spor sahalarındaki ücretsiz Wi-Fi hizmeti, tribün atmosferini bozar mı? Gözler sahada olmalı Spor sahalarında ücretsiz Wi-Fi uygulamasının ilk başladığı ülke olan ABD’de, ilk eleştiriler basketbol dünyasından geldi. NBA Ligi takımlarından Dallas Mavericks’in sahibi Marc Cuban, salonu dolduran basketbolseverlerin maç sırasında akıllı telefonlarıyla haşır neşir olmamaları gerektiğini belirtip, salondakilerin gözleri aşağıya doğru değil, yukarıya doğru bakmalı uyarısında bulunmaktan kaçınmamıştı. Zenginliğinin önemli bölümünü internet işine borçlu olan ve sosyal medyayı sıkça kullanan Cuban’ın bu sözlerinin anlamı, salondaki seyircinin akıllı telefonuyla değil, salonun sunduğu imkanlarla zamanını geçirmesi. Eğlencenin çok fazla ön plana çıktığı NBA maçlarında, oyunun durduğu zaman dilimlerinde seyircilere pek çok aktivite sunuluyor. Bu aktiviteler seyircilerin katılımıyla bir anlam kazanıyor. Eğer bu katılım, akıllı telefonların cazibesi nedeniyle azalırsa ya da bir şekilde dinamizmini kaybederse, pazarlama açısından büyük öneme sahip salon atmosferinin bozulacağı endişesi var. Spor sahalarındaki ücretsiz Wi-Fi hizmetiyle getirilen bazı yenilikler, akıllı telefonların kullanımını arttırıyor. Bu yeniliklerden biri, pozisyon tekrarları... Stada/salona gidenler, tıpkı evde maç izliyorlarmış gibi, çıplak gözle net olarak göremedikleri pozisyonları, ellerindeki akıllı telefonları ya da tabletlerinden tekrarlarını farklı açılardan seyredebiliyorlar. Ayrıca seyirciler, kendilerine sunulan bazı aplikasyonlarla yiyecek/içecek siparişi verip, yerlerinden kalkmadan bu ürünlere sahip olabiliyorlar. Dikkat çekici bu yenilikler, “Bu tür alışkanlıkların çoğalması, tribün (stat/salon) atmosferine olumsuz yansır mı?” sorusunu beraberinde getiriyor. Dallas Mavericks’in Başkanı Cuban, “Pozisyon tekrarlarını akıllı telefonlarından ya da tabletlerinden izleyecekler maçlara gelmesin. Evlerinde kalsınlar çünkü televizyon daha kaliteli görüntüler sunuyor” cevabını veriyor. Belirtmekte fayda var; spor sahalarında görüntü tekrarları, saha içindeki büyük ekranlardan da veriliyor. Ancak her spor organizasyonunun belli kuralları var ve görüntüler kurallara göre ekranlara yansıtılıyor. Stat ekranlarına yansıyan görüntüler, seyircilerin akıllı telefonlarına da aktarılıyor. Bu konuda Amerikan Cisco şirketinin StadiumVision Mobile programı kullanılıyor. Taraftarlar da Wi-Fi karşıtı Avrupa’da stat içi ücretsiz Wi-Fi hizmetini ilk olarak M.City vermeye başladı. 2013 yılından bu yana Mavilerin taraftarları, Ethiad Stadı’nda ücretsiz internet kullanıyorlar. Aradan geçen zaman diliminde Mavilere gönül verenlerin bir şikayeti ya da gözlemlenen bir olumsuzluk söz konusu değil. Ancak her taraftar grubu M.City’liler kadar yeniliklere açık değil! Yakın bir geçmişte Hollanda’da PSV Eindhoven takımının taraftarları, kulübün stada yerleştirmeyi düşündüğü ücretsiz Wi-Fi hizmetini protesto etmişlerdi. Bu davranışlarına gerekçe olarak PSV’li taraftarlar, ücretsiz Wi-Fi hizmetinin taraftar işlevine olumsuz yansıyacağını belirtmişlerdi. Taraftar işlevinin şarkılar söyleyip, takımlarını desteklemek olduğunu söyleyen Hollanda kulübünün futbolseverleri, ücretsiz Wi-Fi’nin bu işlev için bir tehdit oluşturduğunu ileri sürmüşlerdi. Benzer ifadeler, Roland Garros (RG) organizatörleri içinde geçerli. Tenis kompleksi içinde ücretsiz Wi-Fi hizmeti veren organizasyon komitesi, bu hizmeti kortlarda sınırlı tutuyor. Bu uygulamayı da RG yetkilileri, “Biz seyircilerin maçlarda raketleri alkışlamalarını istiyoruz. Bunun için de ellerinin müsait olması gerekiyor” şeklinde açıklıyorlar. Spor pazarlaması alanında çalışan uzmanlar, spor sahalarında ücretsiz Wi-Fi hizmetinden ve mobil aplikasyon uygulamalarından korkulmaması gerektiğini savunuyorlar. Seyircilerin tribün coşkusunun azalmayacağını ileri süren alanın uzmanları, öngörülerini, “Hedef gençlerse, onlar yeni düzene alışıklar” ifadesiyle destekliyorlar. Yeni düzenle anlatılmak istenilen, bireylerin bir gözünün sahada diğerinin ise akıllı telefonlarında olması… Bu arada statlarını doldurma konusunda sorun yaşayan kulüplerin, ücretsiz Wi-Fi hizmetiyle, toplumun en çok bağlantı yapan kesimini oluşturan gençleri kendi oyun sahalarına çekebileceği iddiaları da sıkça telaffuz ediliyor. Bu arada ücretsiz Wi-Fi hizmetine sıcak bakanlar, televizyon-futbol yayın ilişkisine gönderme yapıp; “Televizyon yayınları ilk başladığında, futbol kulüpleri, -Statlarımız boşalacak- endişesiyle, maçların ekranlara yansımasını kabullenmemişlerdi. Ancak zaman içinde statlar boşalmadığı gibi, daha da fazla dolmaya başladı ve televizyon kanalları kulüpler için iyi bir gelir kapısına dönüştü. Akıllı statlar da, tıpkı televizyon yayınları gibi kulüplere gelir getirecek” öngörüsünü dillendiriyorlar. Avrupa’daki statlar içinde ücretsiz Wi-Fi hizmeti veren Nice Allianz Arena’da hedef, statlara gitme alışkanlıkları bulunmayan futbolseverleri bir şekilde stat atmosferiyle tanıştırmak. “En büyük rakibimiz televizyon” diyen Nice’li stat yöneticileri, bu alanda yaptıkları çalışmaları ve bakış açılarını, “İnsanların beklentileri sürekli artıyor. Biz bu çerçevede ücretsiz Wi-Fi ve bunun sağladığı mobil aplikasyonlarla, statlarımıza gelenlere, onların beklentilerini karşılayacak, mutlu edecek, zamanlarını iyi geçirecekleri içerikler sunmaya çalışıyoruz. Ayrıca seyirciler için stat içi animasyonları geliştirecek formüllerin de peşinde koşuyoruz” şeklinde anlatıyorlar. İletişim teknolojisi alanındaki gelişmeler, ister istemez bazı köklü değişiklikleri de beraberinde getiriyor. Taraftar davranışlarının da değişeceğini şimdiden öngörmek gerekiyor. Böyle bir öngörüye sahip olan spor kulüpleri, kasalarına daha fazla para koyup, sportif hedeflerine daha kolay ulaşabilecekler… nYORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok