Siyasal Rekabette Efsaneler: İletişime Düşen Rol İçin İmkânsızlıklar
2011 seçim yılında durumu pek çok açıdan şu noktalarda özetlemeyi isterim:
Anasayfa'ya Dön
- Türkiye’de parti içi demokrasi bağlamında, genel merkez ve yerel teşkilatlar ilişkisi sorunlu. Bu konuda 80 sonrasında ciddi bir zafiyet oluştu. Bu da siyasal partilerle halk arasındaki etkileşimi ortadan kaldırıyor. Siyasal partilerde kurumsal iletişim yönetimi, içsel iletişim ve iç paydaşlardan başlamak durumunda. Ama ışık yok. Bunu en açık şekilde milletvekili aday belirleme sürecinde göreceğiz.
- l 2002’den bu yana siyasetin iletişimi mizah başta olmak üzere birçok rengini kaybetti. Siyasal rekabet bu süreçte rekabet gibi durmuyor. 2002 seçimlerinde son kez yaşadığımız açık oturum (debate) bir daha tekrarlanmadı.
- l Lider-aday imajı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de seçmen davranışını etkileyen en önemli unsur haline geldi. Bu güçlenme parti içi demokrasi ve yarışı da olumsuz etkiliyor.
- l 2002’den beri merkez sağ partilerin yokluğu. İki kutuplu bir siyasal rekabeti dayatıyor. Durumun değişme ihtimali yok görünüyor. Seçmenlerin ödünç oy verme, kampanya dönemi konumlanma gibi bir eğilime itiyor.
- l Siyasal iletişimi seçimler ve siyasal reklamcılık olarak görme eğilimi biraz güç kaybetse de hâlâ var. Dolayısıyla seçim öncesi ve kampanya dönemini de kapsayan bütünlüklü bir iletişim yönetimi hâlâ hayal.
- l Siyasal markaların stratejik iletişim yönetim anlayışını benimsemelerinde ciddi sorunları var. İktidar partisi AKP’nin kurumsal iletişim yönetimi bağlamında daha farklı ve iyi konumda olduğu söylenebilir.
- “İnsanlar projelerimi soruyor, bana şöyle birkaç proje bulamaz mısınız?”
- “Türkiye’nin eğitim ve ekonomi sorunlarına yönelik bir rapor yazamaz mısınız?”
- “Şu tür sorunlara ne tür çözümler önerirsiniz?”.
- “Seçmen projelere bakar”.
YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok