Sinemada PR ve Sosyal Medyanın Önemi
Gişeyi arttırmanın yolu, doğru PR ve etkin sosyal medyadan geçer!
Bilindiği üzere sinema hem 7. sanat dalı, hem de tüm dünyayı avucunda tutmayı başaran bir eğlence anlayışı. Yılda binlerce film çekilmekte, özel galalar, ödül törenleri, festivaller, yarışmalar yapılmakta. Dünyada yaşayan ortalama seyircinin her yıl ortalama 2-3 kez sinema salonunda film izlediğini de düşünecek olursak sektörün ne kadar büyük paralar çevirdiğini de rahatlıkla görebiliriz. Ülkemizde geçen yıl 60 milyondan fazla bilet satıldı. Avrupa'da 13 ülkenin bilet satışları düşerken Türkiye'de satılan bilet oranı %22 arttı. Bu bile Türk seyircisinin sinemaya gösterdiği ilgiyi kanıtlamakta. Peki gelelim işin tanıtım kısmına. Bir sinema filmi doğru şekilde seyirciye nasıl tanıtılmalı? Sinemaya seyirci nasıl çekilmeli? PR ve sosyal medya sinema alanında neden bu kadar önemli? Bu yazıda bu soruların cevaplarını sunmaya çalışacağım.
PR ve Sosyal Medya
Sınırların kalktığı ve dünyanın yerel bir işletmeye döndüğü dünyada rekabet git gide zorlaşmakta. Çağın gerekliliklerini yerine getirmenin yanında rekabetin beraberinde getirdiği zorlukları aşmak da ayrı bir beceri gerektiriyor. Bu aşamada stratejik danışmanlık ve tanıtımın ne denli önemli olduğu ayrı bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Bugün küçülen dünyada şirketler “nasıl daha fazla satarım” sorusundan daha çok “marka ve kaliteyi nasıl oluştururum” sorusunun yanıtını aramaya başladı. Dünyanın en iyi ve en kaliteli ürününü en ucuza üretiyor olsanız bile bundan kimsenin haberi yoksa geri dönüşü olmayan bir hizmet ve ürün ortaya koymanın hiçbir anlamı olmuyor. İşte bu noktada devreye PR giriyor.
Public Relations yani Türkçe anlamıyla "Halkla İlişkiler" olarak adlandırılan kavram görüş ve davranışları etkileyerek, kurum/ürün/kişi kimliği üzerine bir anlayış yaratan ve algılamaya sahip çıkan bir ilişkiler silsilesi olarak tanımlanabilir. PR'ın amacı; itibarı korumak, desteklemek, artırmak ve düşünce, davranış biçimlerine etki edebilmektir. Halkla İlişkiler faaliyetleri, bir organizasyon ile hedef kitlesi arasındaki iletişimi sağlamak amacıyla yapılan, önceden planlanmış çalışmalar bütünüdür. Burada organizasyon; özel bir firma, kamu kurumu, sivil toplum örgütü, kişi ya da bir sinema filmi de olabilir.
Biraz da sosyal medya kavramına dikkat çekelim. Sosyal medya için yapılan tanımlar arasında en sık; “İnsanların fikirlerini, görüşlerini, deneyimlerini, perspektiflerini paylaşmak ve birbirleriyle iletişim halinde bulunmak için kullandıkları online platformlar” ifadesi kullanılmaktadır(1). Sosyal medya; yeni iş biçimlerini sosyal yapıları ve teknoloji sunumlarını teşvik etmek için insanlar, içerik ve veri arasındaki verimli etkileşimi kolaylaştıran teknoloji ve uygulamalar düzenidir (2). Sosyal medya, nispeten sansürsüz, her türlü farklı görüş, bakış açısı ve yaklaşımı içeren ve çoğu çıkar gruplarından bağımsız olduğu için göreceli olarak tarafsız, aynı zamanda kendine özgü araçları sayesinde son derece interaktif ve paylaşımcıdır (3). Sosyal medya, bloglardan vikilere, fotoğraflardan videolara kadar çeşitlilik gösteren ve insanların çevrimiçi paylaşımlarının, etkileşimlerinin ve yorumlarının ana platformudur (4).
Türkiye'de sadece sinema üzerine çalışan sayılı PR ve sosyal medya ajansı var. Kişisel olarak çalışan PR'cı arkadaşlarımız da mevcut. Burada tek tek isim sayarsam ve atladıklarım olursa üzülürüm. Zira çoğu arkadaşım ve bazılarıyla ortak işler de yapmaktayız. Ancak şunu söylemem gerekir ki, sinema sektöründe işini çok iyi yapanlar olduğu gibi, yapımcıyı yolunacak kaz gibi görüp parasını aldıktan sonra doğru düzgün bir iş ortaya koymayanlar da var maalesef.
Sinemada PR'ın Önemi
Sinema sektöründe en önemli noktalardan birisi de kesinlikle tanıtım. İsterseniz dünyanın en iyi filmini çekmiş olun. Eğer iyi bir tanıtım organizasyonu planlamazsanız filminizden seyirci haberdar olmaz ve bu da daha az kopyayla vizyona girmenize, filminizin az izlenmesine sebep olur. Yatırılan para ve harcanan emek boşa gider. Bu durum belki de o sinemacının bir daha film çekemeyeceği anlamına bile gelebilir. Ancak güçlü bir PR çalışması, etkili bir sosyal medya ve mantıklı reklam harcamalarıyla, seyirciyi sinema salonlarına çekmek oldukça kolay.
Türkiye'de yapılan yanlışların başında bazı yapımcıların PR ve sosyal medyanın gücüne çok da inanmamaları. Tüm bütçeyi film çekimine ve post prodüksiyon aşamasına ayıran yapımcılar tanıtım işlerine gelince ellerini ceplerine sokmuyorlar. Filmin tanıtımı eksik kalınca ve filmin gişesi düşük olunca da kendi kendilerine ve çevresindekilere şu gereksiz soruyu soruyorlar; "Filmim neden iş yapmadı?"
Filmin tanıtımına katkı sağlayacak düzgün bir PR çalışması daha proje aşamasındayken başlamalı. PR ajansı film bittikten sonra değil yolun başında dahil edilmeli ekibe. Zira PR'cıların önerileri ile filmin gidişatı bile bazen değişebilmekte. Şimdi gelin biraz PR aşamalarına bakalım. Film, çekimlere başlamadan önce geniş bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurulur. Bu basın toplantısının çekimlerin ilk gününde sette yapılması da güzel sonuçlar doğurabilir. Medya mensuplarının çekimlerden kare yakalanması da olanak kazanabilir bu sayede. Bunun haricinde çekimler boyunca önemli basın mensuplarının çeşitli günlerde sete davet edilmesini de etkili bulurum. Filmin çekimlerinin başlamasından vizyondan çıktığı ana kadar çeşitli aralıklarla farklı içerikte basın bültenleri yazılıp medyaya servis edilmesi bu işin olmazsa olmazlarındandır.
İşin püf noktalarından biri de, her PR mecrasında olduğu gibi, medya mensuplarıyla yakın ilişkilerdir. Zira eğer bir telefonla ulaşabileceğiniz ve haberinizi çıkartabileceğiniz en az 10 mecrada tanıdığınız yoksa bu iş zor. Sinema seyircisinin ne istediğini bilmek ve medyaya servis edilen bültenleri bu doğrultuda hazırlamanın da öneminden bahsetmeden geçmemeli. Gerek yazılı gerekse görsel basında seyirciyi tatmin etmenin onların dikkatini çekmenin yollarını bulmak gerekir. Çekimler bittikten sonra filmin afişi ve fragmanını mümkün olduğunca yaymakta fayda var. Vizyon öncesi oyuncular ve yönetmenle yaptırılacak röportajların kalitesi de filmin gişesine etki eder. Çok mecradan ziyade etkili mecralarla röportajların yaptırılması bence daha önemli. Türkiye'de özellikle de magazin mecralarında yer almanın en kestirme yolu görkemli ve bol ünlünün katılacağı bir gala yapmaktır. Vizyon sırasında seyircinin özellikle de sosyal medyadan gelen tepkileri analiz edilerek yeni ve belki de son bir PR atağı yapmak gerekebilir. Vizyon boyunca film ekibinin tanıtım çalışmaları ve röportajlardaki desteği sürmeli ki film daha uzun süre vizyonda kalabilsin. Ülkemizde maalesef oyuncularımız çektikleri filmlere fazla PR desteği vermiyorlar. Yeni başladıkları projeler ya da oynadıkları diziler de zamanlarını çalıyor. Ancak oyuncu kendi filmine destek vermezse o film seyircinin de güvenini kazanamıyor.
Sinemada Sosyal Medyanın Önemi
Filmin pazarlama/tanıtım aşamasında geleneksel bir basın halkla ilişkiler çalışması yürütülürken bir yandan da sosyal medyada sağlam adımlar atmak gerekir. Özellikle son beş yılda hem yurt dışı hem yurt içi örneklerine bakıldığında sinema seyircisinin hangi filme gideceğinin kararını vermesine en büyük etkenlerden biri sosyal medya çalışmaları olmuştur.
Geleneksel medyada herhangi bir yayının doğru izleyici kitlesine ulaşması hedeflenmeksizin milyonlara ulaşması beklenmektedir. Bir gazetede ya da televizyon kanalında bulunan her içerik bizleri doğrudan ilgilendirmeyebilir. Ancak sosyal medya işte bu süreci tam tersine çevirmektedir. Yani bireyler istediği yayına istediği konuya sosyal medya sayesinde bizzat ulaşabilirler. Günümüzde çoğu zaman internette bir şeyler araştırmaya bile gerek kalmamaktadır. Bir arkadaşımızın sosyal medya mecralarında paylaştığı haber ya da içerik otomatik olarak bizler için de değerli olmaktadır. Pazarlamacıların çok önem verdiği ‘Word of Mouth Marketing’ (WOMM) yani ağızdan ağza pazarlama ya da kaba tabiriyle fısıltı gazetesi sayesinde satış grafiği yükselir. Çünkü eşimizin dostumuzun kullandığı ve bize tavsiye ettiği ürünler her zaman satın alma davranışlarımıza daha fazla etki etmektedir (5). Fısıltı gazetesi için sinema tarihimizdeki en güzel örnek Çağan Irmak’ın “Babam ve Oğlum” filmidir. O dönemlerde sosyal medyanın bu kadar etken olmadığını da göz önünde bulunduralım. İşte bu WOMM kavramını sosyal medyada doğru yakalayan sinema filmleri, yapımcı ve yönetmenler, rakiplerinden elbette bir adım önde olmaktadırlar.
Sosyal medyanın olmazsa olmaz kurallarından biri samimiyettir. Çünkü içinde yaşadığımız toplumun en hassas taraflarından biri samimiyettir. Sosyal medyada filmin çeşidine göre laubaliliğe kaçmadan samimi paylaşımlarda bulunmak seyirci ve takipçileri filme daha da bağlayacak hatta duygusal bir bağ geliştirmelerini sağlayacaktır. Sosyal medyada hayal kırıklığı yaratacak hamleler yapmaya özen göstermek gerekir. Yapmadığınız şeyleri yapılmış ya da yapılacak olarak göstermek takipçilerin beklentilerini yükseltmesine ve bu beklentilerin karşılanmaması da hayal kırıklıklarına neden olur. Bunun sonucunda ürününüzden ve firmanızdan uzaklaşırlar (6). Filminizi aşırı övmek antipati uyandıracağı için bu işi diğer seyircilere/takipçilere yaptırtmak her zaman işe yarayacaktır. WOMM kuralının önemini tekrar hatırlamak gerek.
Sosyal medya mecralarınızda filminize has grafik tasarım çalışmaları yaptırmanız gerekir. Her filmin tanıtım gündemi farklı olacağından iyi ve hızlı bir grafikçi işinizi kolaylaştıracaktır. Facebook’ta neredeyse tüm sosyal medya mecralarında olan özelliklerin bir arada olduğunu var sayarsak sinema filmlerinin en çok önem vermesi gerektiği mecra Facebook olmalıdır diyebilirim. Reklam verme konusunda en rahat ve hedef kitlenizi belirleyebileceğiniz mecra da Facebook’tur. Burada önemli olan reklam yönetimini en mantıklı ve uygun fiyata daha çok kişiye ulaştırabilmeyi bilmenizdir. Twitter ve Instagram’da takipçi artışı Facebook’tan daha zor olmakla birlikte daha rafinedir. Sosyal medyada bir kişi üzerinden ortalama dört kişiye ulaşabileceğinizi bilmek paylaşımlarınızın içeriğini de belirleyici bir unsur olabilir. Twitter ve Instagram’ın Facebook’tan sonraki en gerekli mecra olduğunu ve bu mecralara da özel çalışmalar yapılmasını bilmek şart. #Hashtag sistemi ile daha fazla kişiye ulaşabileceğiniz gibi takipçinizi de arttırabilirsiniz. Twitter, Facebook ve Instagram’da search özelliğini iyi kullanarak olası takipçilerinizin gönlünü çeşitli yöntemlerle kazanabilir, onları sadık birer müşteriye dönüştürebilirsiniz. Sinema salonları ya da dağıtımcılarla anlaşarak Foursqare gibi mecralarda çeşitli kampanyalar düzenleyebilirsiniz. Önceleri ustream kullanılırken artık periscope sayesinde canlı yayınlarınızı daha rahat ve mobil olarak yapabilirsiniz. Gala’dan ya da özel gösterimlerden yapılacak mini canlı yayınlar, seyircilerin merakını gidermekle birlikte filme olan ilgilerini de arttıracaktır.
PR ve sosyal medyanın bir sinema filmi için ne kadar önemli olduğunu elimden geldiğince genel hatlarıyla anlatmaya çalıştım. Önümüzdeki dönemlerde başta yapımcılar olmak üzere sinemacıların PR ve sosyal medyaya daha fazla önem vereceğini düşünmek zor değil. Zira bu değişim zorunlu ve gerekli bir değişim. Daha çok seyirciye ulaşmak, filmini daha iyi tanıtmak isteyen her sinemacının bu konularda uzmanlaşmış, işinin ehli kişiler veya ajanslarla çalışmaları da doğru hedefe ulaşmalarını sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
1-) http://www.marketoloji.com/2009/08/25/sosyal-medya-nedir-ne-degildir/
2-) İyiler, Zeynep (2009), Elektronik Ticaret Ve Pazarlama İhracatta İnternet Zamanı: 1, DTP, Ankara,Syf. 9
3-) Kahraman, Murat (2010) “Sosyal Medya 101” Pazarlamacılar için Sosyal Medyaya Giriş, MediaCat, İstanbul,Syf. 14
4-) Tim Frick, Return on Engagement: Content, Strategy, and Design TechniquesforDigital Marketing, New Jersey, FocalPress, 2010, Syf. 18
5-) Salih Seçkin Sevinç, Pazarlama İletişiminde Sosyal Medya, Optimist Yayınları, İstanbul 2013, Syf. 28,29,31
6-) Emre Tuncer, Sosyal Medya İmparatorluğu, Akis Yayınları, İstanbul 2014, Syf. 142-143
Anasayfa'ya Dön
YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok