Publicis Groupe, bünyesinde çekilen reklam filmlerini toplumsal cinsiyet rolleri üzerinden değerlendirdi
Publicis Groupe Türkiye grup çatısı altındaki ajansların 2018 yılındaki tüm televizyon reklamlarını cinsiyet dağılımı ve toplumsal cinsiyet rolleri perspektifinden inceleyen ilk iletişim grubu oldu.
Publicis Groupe Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Araştırması, Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyeleri Dr. Gül Şener, Dr. Eda Öztürk ve Dr. Önder Yönet tarafından gerçekleştirildi. Kendi bünyesinde yaptırdığı bu ilk kapsamlı araştırma sonrasında, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda atacağı somut adımları takip edebilmek amacıyla yol haritasını çıkarttı.
Publicis Groupe Türkiye’nin iletişimde toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yönelik harekete geçme hedefiyle hayata geçirdiği Publicis Groupe Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Araştırması 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde tüm çalışanlarıyla paylaşıldı.
Kadınlık ve erkekliğe dair cinsiyet rollerinin reklamda kendine ne şekilde yer bulduğunu inceleyen araştırma kapsamında, 2018 yılında yayına giren toplam 72 televizyon reklamı analiz edildi. Reklam filmlerinin her birinde ana karakterin cinsiyeti, baskın rolü, kullandığı argüman türü, medeni durumu, yaşı, asgari giyiniklik derecesi, fiziği, baskın ortamı, çocuklarla etkileşimi, çalışan rolü, evi çekip çeviren rolü ve yansıttığı kalıp cinsiyet rolünün yanı sıra yardımcı karakterin cinsiyeti, dış sesin cinsiyeti ve dış sesin argüman türü incelendi. Publicis Groupe, bu araştırmayı her sene yineleyerek, konu özelindeki gelişimini takip etmeyi hedefliyor.
Publicis Groupe Türkiye CEO’su İnanç Dedebaş raporla ilgili; “Reklamlarımızdaki iş sahibi/çalışan rollerine baktığımızda kadın ana karakter, sektörün 2 katı üzerinde iş sahibi/çalışan olarak resmediliyor. Bu anlamda yaptığımız işlerde geleneksel normların aksine işyerinde resmedilen kadın ana karakter oranı, Türkiye ortalamasına göre yüksek diyebiliriz. Öte yandan reklamlarda ana karakter kullanımımızın sadece %30’u kadın, bu cinsiyet dengesizliği halen çok düşük. Bu araştırma bu konuda kendimize ayna tutmamızı sağladı. Hala alınacak çok yolumuz olduğunu gördük. Her yıl, konu özelindeki iç eğitimlerimize devam ederek sürekli algılarımızı açık tutacağız. Bu konuda pozitif değişime katkı sağlamak için elimizi taşın altına koyarak ve araştırmayı her sene yenileyerek belirtilen oranları yükseltme hedefimiz var.”
Dedebaş ayrıca araştırma sonucunda elde edilen bulguları;
-Reklamlarımızdaki iş sahibi/çalışan rollerine baktığımızda kadın ana karakter, sektörün 2 katı üzerinde iş sahibi/çalışan olarak resmediliyor. RVD çalışmasını Türkiye ortalaması gibi düşünürsek, yaptığımız işlerde geleneksel normların aksine işyerinde resmedilen kadın ana karakter oranı Türkiye ortalamasına göre yüksek diyebiliriz.
-Otorite figürü olarak resmedilen kadınların oranı (%25) ise sektör ortalamasının 2,5 katı üzerinde. Bu, reklamlarımızda geleneksel yaklaşımın dışında bir kadınlık tasviriyle hareket ettiğimizi gösteriyor.
-Erkekle özdeşleştirilen kategoriler olan banka/finans, telekomünikasyon ve otomotiv kategorilerinde kadın ana karakter oranı, sektör sonuçlarının yaklaşık 2 katı üzerinde, ama hala çok düşük.
-Öte yandan reklamlarda ana karakter kullanımımızın sadece %30’u kadın, bu cinsiyet dengesizliği sektör ortalamasında seyrediyor. Ayrıca kadın ana karakterler reklamlarımızda erkeklere oranla, daha sınırlı rollerde ve daha az rol çeşitliliği atfedilerek gösterilmiş. Yine reklamlarımızda kullandığımız dış sesin, sektör normlarında olmakla birlikte, %91’i erkek sesi.
şeklinde değerlendirdi.
YORUM YAZIN
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok