Piksellerin Efendisi: Hayt Huyt
Serkan Binici ya da daha çok bilinen ismiyle Hayt Huyt'un; bir berberin, dükkânındaki çizgi romanları hediye etmesiyle başlayan ve bugün Türkiye’nin en büyük NFT projesindeki iş birliğine uzanan serüvenini kendisinden dinledik.
Elif Tütüncü
Tasarıma ve sanata olan tutkunuz nasıl başladı? İlk eseriniz hangisiydi?
Ekmek fırınımızın karşısında berber… Bu berber, eşyaları dışarıya çıkarmış dükkânı boyuyor. Eşyaların içinde de bi’ sürü çizgi roman. Bana verdi hepsini. O günden sonra çizgiydi, tasarımdı derken bugünler… İlk eserim de ekmek sarmak için kullandığımız kâğıtların köşelerine çizdiklerimdir sanırım.
Herkesin hayatında veya kariyerinde kırılma noktaları vardır. Sizi bugüne taşıyan kırılma noktalarınız neler oldu?
Bütün derdim futbolcu olmaktı. Futbolla ilgilenenler bilir: inceciydim, teknik ama cılız. Bi’ yandan da çizimler yapıyorum. Gırgır, Leman amatör köşelerine karikatürler gönderiyorum (Şimdi ise Selçuk Erdem ile beraber Fluffy Polar Bears NFT projesinde çalışıyorum. Hayat :)). Emre Belözoğlu 18’li yaşlarda Galatasaray’da kupalar kaldırmaya başlayınca “benden topçu olmaz” dedim çünkü ben o yaşlarda hâlâ amatörde hayaller kuruyorum. Sonra güzel sanatlar sınavına girdim ve kazandım.
Geriye dönüp baktığınızda, yaptığınız veya yapmadığınız bir şeyler için pişmanlık yaşadınız mı?
Olmaz mı! Çok vardır. Hem yaptıklarım hem de yapmadıklarım için… Zamanla alışılıyor sanki. Çok takılmıyorsun bunlara. Önümüzdeki maçlara bakalım biz ;)
Eserlerinizde genellikle piksel art tarzını benimsediğinizi görüyoruz. Siz tarzınızı nasıl yorumluyorsunuz? Piksel art ile sanatınız ne zaman kesişti, tarzınızı bu yönde ilerletmeye nasıl karar verdiniz?
Bi’ tarzım yok aslında. Tasarımcı olarak, grafik tasarımcı olarak çözümler üretmeye çalışıyorum. Dün reklam ajansında müşteriler için fikirler bulmaya çalışırken bugün piksel art yapıyorum. Belki yarın tekrar mağarada yaşamaya başlarsak duvar resimleri yaparım.
Tasarımlarınızda en çok dikkat ettiğiniz, önemsediğiniz unsurlar neler?
Eskiden uzun uzun düşünürdüm. Şöyle olsa, böyle olsa, beyaz alan dengesi, tipografi kullanımı, logoyu küçültelim… Şimdi kahvemi alıp pata küte giriyorum işe. Ne zaman ne mekân. Bunları düşünmeye vakit de kalmadı artık. Bir de bunlar zamanla refleks hâline geliyor. Siz çok düşünmeden yerli yerine oturuyor her şey tasarımda.
Piksel işlerinizin yanı sıra oyun alanında da çalışmalarınız mevcut. Oyun geliştirmeye/tasarlamaya ne zaman başladınız? Bu alandaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Oyun, yapmayı çok istediğim bir şeydi. Bunlar mobil oyun tabii, casual dediklerinden. Eee tasarım kısmını az buçuk hâllediyorum yazılımda sıkıntı vardı. Onu da YouTube’dan tutorial’lar izleyerek çözdüm. Bu çözüm işime yarayacak kadar tabi. Bir yazılımcı olamadım. Unity oyun motorunu kullanıyorum. Bununla ilgili devasa bilgi havuzu var. Takıldığım yerlerde her zaman bir çözüm bulabiliyorum buralarda.
Gelmiş geçmiş tüm sanat eserlerini göz önünde bulunduracak olursanız, “keşke ben yapsaydım” dediğiniz bir eser var mı?
Her zaman aynısını diyorum. Üstelik çerçeveletip çalışma odama astım. Bernbach’ın VW için hazırladığı “Think Small” ilanı.
Şu an hayatta olan veya olmayan biri ile iletişim kurabilme imkânınız olsaydı bu kişi kim olurdu ve ona ne sorardınız?
Mustafa Kemal ATATÜRK
“Atam, nasıl başardın?” derdim.
Gözlemlediğim kadarıyla NFT gibi sanat dünyası için oldukça yeni bir alana hızla adapte olarak iş üreten ilk sanatçılardan biri oldunuz. Peki NFT kavramının ortaya çıkışı, sizin sanatınızı nasıl etkiledi? Kişisel işlerinizin yanı sıra diğer NFT koleksiyonlarına da katkıda bulundunuz. Bu iş birlikleri nasıl gelişti? Arka plandaki size ilk teklifin geldiği andan, devamındaki ve son işleri gördüğümüz ana kadarki süreci bizimle paylaşır mısınız?
Benim için pek bi’ şey değişmedi. Ben zengin olamadım NFT’den :)
Çalışmalarımızı NFT olarak pazar yerlerine koymadan önce de zaten bi’ şeyler üretiyorduk. Böyle bir platform oluştuktan sonra da orada sergilemeye başladık. Yarın Web 5 çıkar oraya da bi’ şeyler yaparız. Özünde değişen çok şey yok ama görünür olma ve sahiplik konusunda yarış başladı.
Blockchain, akıllı kontratlar ve Web 3 sanatı hedef alarak doğmadı ama sanatçılar bundan yararlanması bildiler. İyi de oldu.
Alemşah Öztürk ve Selçuk Erdem öncülüğünde ‘Fluffy Polar Bears’ Türkiye’deki ilk NFT projesi. Arkada da harika bir ekip var. Fluffy’leri Web 3 oyunlarına entegre etmek, yeni akıllı kontratlarda kullanmak üzere piksel artist olarak ben de ekibe dahil oldum. Çok fazla teknik şey öğrendim hâlâ öğreniyorum. Sanat kısmı belli bir yüzdesini oluşturuyor. Yazılım, komünite yönetimi, sürdürülebilirlik… Birçok dinamik var arka tarafta. Fluffy Polar Bears NFT projesi adını daha da fazla duyuracaktır. Ben de bu ekibin bir parçası olmaktan mutluyum.
Diğer yandan NFT’lerle ilgili sanatçıların sadece ticari motivasyonla eser üretmesi ve sanatın özünü yitirmesine yönelik eleştiriler de mevcut. Siz bir sanatçı olarak bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çıkan sonuç önemli. İster ticari kaygıyla yapsın ister zevkine…
Son olarak, geldiğiniz noktada istediğiniz pek çok şeyi başarmışsınızdır elbet ama hâlâ gerçekleştirmek istediğiniz bir hayaliniz var mı?
Fenerbahçe’ye başkan olmak :)
YORUM YAZIN
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok