Pera Film’de Metafizik Rüzgarı: “Hayatta Olmaz!”
Pera Film’in Hayatta Olmaz! Metafizik ve Sinema programı 2 Nisan Cumartesi günü başlıyor. Pera Müzesi’ndeki Giorgio de Chirico: Dünyanın Gizemi sergisi kapsamında sinemaseverlerle buluşan program, sinema ile felsefe arasındaki ilişkiye odaklanıyor.
Pera Film’in, 2 Nisan’dan itibaren yer vereceği metafizik ve felsefe temalarına odaklanan film seçkisi “Hayatta Olmaz!” başlığını taşıyor. 11 Mayıs’a dek izlenebilecek programda yer alan 12 film, düşlerin, bilincin, varoluşçuluğun, özgür iradenin, başkalarıyla ilişkilerimizin doğasını ve genelde yaşamın anlamını ele alan alışılmadık hikayeleri bir araya getiriyor.
Richard Linklater’ın felsefi olana yönelik idealist bir arayışa kucak açan filmi Hayata Uyanmak (Waking Life) 2001 yapımı. Ünlü oyuncu Ryan Gosling’in ilk yönetmenlik denemesi Kayıp Nehir (Lost River) ABD’deki konut piyasasının çöküşüyle ilgili gerçeküstü bir masal. Adı genellikle Ingmar Bergman’la birlikte anılan usta yönetmen Roy Andersson’un filmi İnsanları Seyreden Güvercin (A Pigeon Sat on a Branch Reflecting on Existence) ise geçmiş, bugün ve geleceğin kaotik dünyasına bir içgörü sunuyor. Tek Aşkım (The One I Love) filmi Roger Ebert’in ifadesiyle hem aşk, hem gizem, hem de dram filmi; içinde aslında yalnızca iki karakter bulunuyor, bunlar da insanlara ancak kabaca benzeyen birer eskiz ve iki başrol oyuncusu tarafından hüzün ve mizahla canlandırılıyor.Neden Tarkovsky Olamıyorum? trajikomik koşullar altında düşler ve gerçekler arasında kalmış bir başkarakterin hikayesini anlatıyor.
Alacakaranlık Kuşağı’ndan esinlenen Paralel Evren (Coherence) senaryosu olmayan, doğaçlamaya dayanan, düşük bütçeli ve ilginç bir bilimkurgu filmi. Norveç yapımı Körlük(Blind) gerçeküstü bir atmosferde geçiyor, az diyalog ve mizah içeren film yalnızca görmek ve körlüğe değil, aynı zamanda yalnızlık ve yazmaya da odaklanıyor. Bir kurt adamın yetişkinliğe adım atmasının hikayesi olan Hayvanlar Düşü (When Animals Dream) adlı film, cinsel uyanışıyla birlikte içinde daha hayvansı bir şeyler canlanan bir kızın karanlık aile sırrını konu alıyor. Sarsıcı ve sınırları zorlayan bir film olan Gizli Kimya (Upstream Color) ulaşabileceğimiz noktanın hemen ötesinde yer alan hakikatlerin peşine düşmüş, sanrılı bir sinema deneyimi sunuyor. Görsel sanatçı Shezad Dawood’un filmi Delici Parlaklık (Piercing Brightness) ise popüler bilimkurgu diliyle deneysel sinema öğelerinin dinamik bir karışımını kullanıyor.
Sanatçı Marcos Lutyens’in kısa filmi Zaman Sıçraması (Time Lapsus) ise ayna yansıması efektinden yola çıkarak zengin bir ev partisini anlatıyor. Kurmaca filmlere eşlik eden Fransız yapımı Şimşek (Lightning) belgeseli ise dünyanın çeşitli köşelerinde dört mevsim boyunca düşen yıldırımların doğasını araştırıyor.
Kuramsal fizikçi Carlo Rovelli’nin de belirttiği gibi, kendimizle ilgili olarak çoğu zaman kafamızı karıştıran bir konu var: “Eğer davranışlarımız, önceden belirlenmiş doğa kanunlarına uymaktan başka bir şey yapmıyorsa, özgürce karar verebiliyor olmamız ne anlama geliyor? Dünyada olup bitenlerin işleyişindeki kuvvetle bizim özgürlük duygumuz arasında belki de bir çelişki yok mu?”
Anasayfa'ya Dön
YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok