Oh Lord, won't you buy me a Mercedes Benz?
Gülfidan Barış
“Beni böyle sev seveceksen” güçlü duruşuna sahip olamadıkça, içten içe onay ve kabul peşindeyken; tek kelime etmeden anlam transfer edebileceğimiz variyetlere sarıldık hep beraber.
Geçtiğimiz ay gazetelerde G-20 zirvesinde “Dünya ekonomisi duraklamadan nasıl çıkar?” sorusuna Obama’nın piyasalarda talebi artırmaya dönük politikalara ağırlık verilmesini önerdiğini okuduk. Obama, “küresel talebin artırılması hedefine” her ülkenin katkı yapmasını isterken, Almanya Başbakanı Merkel, talep artışının enflasyonist baskı yaratacağını, bu nedenle mali disipline ağırlık veren politikalar izlenmesi gerektiğini savundu. Bu iki farklı bakış açısına, farklı ülkelerden, farklı tepkiler gelirken; Türkiye Obama’nın görüşünü destekleyen sinyaller verdi.
Tüketimi yükseltme tartışmalarının üstüne iPhone 6 sahipliği konusu da gündemde olunca, tüketici davranışı çalışan bir akademisyen olarak aklım fikrim mal mülk edinmekle ilgili materyalizm kavramına kaydı.
Materyalizm en kısa ifadesiyle “mala mülke düşkünlük” olarak tanımlanıyor. Bu düşkünlük;
Anasayfa'ya Dön
- Gereğinden-ihtiyaçtan fazla satın alma,
- Alınmış olan ürünlere yoğun duygusal anlamlar yükleme ve/veya
- Satın alınanlardan vazgeçememe şeklinde kendini gösterebiliyor.
YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok