Nasıl bir yöneticisiniz? Kriz mi sizi yönetiyor? Siz mi krizi?

Küresel mali kriz ve Türkiye’nin de bu krizden payını alacak olması, yöneticilerin uzun vadeli düşünmesini ve gerekli tedbirleri almasını zorunlu kılıyor. Bu çerçevede de yöneticiler, iletişim planlarını yeniden gözden geçirerek önceliklerini belirliyorlar. Kriz döneminde kuruluşların faaliyetlerinin yavaşlaması, iletişim yatırımlarının da azalmasını, etkinliklerin ertelenmesini gündeme getiriyor. Böylece, iletişim sektörü de kendi içinde yavaşlıyor. Yönetim veya tüketim sistemindeki bir çarkın durması, sistemin genelinde daralma yaratıyor. Krizin iş dünyasını tedirgin etmediğini elbette düşünemeyiz. Biliyoruz ki, yöneticiler, kuruluşun devamını sağlamak zorunluluğu nedeniyle üretim ve satış dengesini kurmak, çalışanların mevcudiyetini sağlayabilecek bütçelerini krize göre planlamak durumundalar. Ancak, yöneticilerin şunu da bilmesi gerekir ki, krizler, kuruluşlar için “fırsata dönüştürülecek” önemli zamanlardır. İletişim faaliyetlerinin azaltılması değil, aksine çeşitlendirilerek kullanılması, kuruluşun iş süreçlerine katkısının artacağı dönemlerdir. Ülkemizin krizlere çok açık olması, kuruluşlarımızın ve yöneticilerimizin esnek düşünmeyi, olayları çok boyutlu görmeyi alışkanlık haline getirmelerini, bu dönemlerin daha az zararla atlatılmasını sağlıyor. Tecrübeli yöneticiler, iletişim faaliyetlerini azaltmak yerine daha etkin ve verimli kanallarla kullanmayı tercih ediyorlar. Her şirketin kriz iletişimi bütçesi olmalıdır. Bir kuruluşun hedeflerini engelleyen, itibarını zedeleyen, ani olarak ortaya çıkan sorunlarla karşılaştıkları özel durumlar krizleri ortaya çıkartıyor. Bu kriz dönemlerinde ortaya çıkan “kriz iletişimi” kuruluşun, krizi en az zararla atlatabilmesi için gerekli çalışmaların yapılacağı yönetim sahası. Kuruluşların kriz üzerine bütçe ayırması elbette gerekli. Özellikle, kriz beklentisinin çok yüksek olduğu, daha fazla risk taşıyan sektörler ve kuruluşlar için adeta zorunlu durumlar. Kriz iletişimi için insan kaynağı önemlidir. Kriz yönetimini benimseyen ve bu konuda çalışma yapan kuruluşlarda, kriz anında kimlerin hangi görevleri üstleneceği belirlenmiş olduğu için zaten herhangi bir sıkıntı ve acil insan kaynağı ihtiyacı oluşmaz, oluşsa bile hemen giderilebilir. Ancak, hiçbir hazırlığı olmayan bir kuruluşta zaten bir toparlanma ve karar süreci yaşanacağı için tecrübeli insan kaynağı ihtiyacı da ortaya çıkar. Halkla ilişkiler kuruluşlarının tecrübeleri, kuruluşlar için krizin en az zararla atlatılmasında önemli rol oynar. Önemli olan krizi yönetebilmek. Olağanüstü durumlara hazırlanmak ve yönetmek birbirini takip eden iki durum. Olağanüstü duruma hazırlanmak, böyle durumlarla karşılaşma anında neler yapılması gerektiği konusunda kaynakları sıralamak, hangi kişi ve kaynaklarla hangi aşamaların gerçekleştirilmesini belirler. Olağanüstü durumları yönetmek ise, eğer önceden hazırlığınız varsa çok daha kolay olur. Ancak hiçbir ön hazırlık yoksa, zaten çok zor bir süreç olur ve önem taşır. Kriz önceden “geliyorum” der mi? Kriz yönetimi “olağanüstü durumların önceden tespit edilmesi, öngörülmesi ve karşılaşılması halinde hazırlıklı olunmasıdır. Bu nedenle, kuruluş bünyesinde bir kriz olması halinde; üretilen çeşitli kriz senaryoları dahilinde hangi aşamada hangi çalışmaların yapılacağı ve bu çalışmalarda kimlerin hangi sorumluluklarla görev alacağı, kurumun sözcülüğünü kimin yapacağının önceden belirlenmesine ihtiyaç vardır. Şirketler, olası bir kriz anına hazırlıklı olmalıdır. Şirketler, kendi iş alanları ile ilgili ve genel iş hayatı ile ilgili yaşanabilecek çeşitli kriz senaryolarını oluşturarak, hangi aşamada hangi hazırlıkların yapılması gerektiğini önceden belirlerlerse, kriz anının şaşkınlığını çabuk atlatabilirler. Kurum sözcüsünün kim olacağı, ilgili görevlerin sorumlularının kimler olacağı, öncelikli gerçekleştirilecek çalışmalar, çalışanların sorumluluğu belirlenmeli ki, kriz anında daha az sorun yaşanabilsin. Bu bir krizdir. Kriz anında yapılması gereken ilk şey, “kriz” tanımının yapılabilmektir. Krizi yönetebilecek bir lidere ihtiyaç bulunur. İlk 24 saat çok önem taşır ve kriz yönetiminin en önemli aşaması,  iletişimin yönetimidir. Kriz ve itibar. Kriz dönemleri kurum itibarı açısından büyük önem taşır. Yönetim bu aşamada çok önemlidir. Kriz aşamasında açık, şeffaf ve dürüst olmalı, kamuoyu ile gerçeklerin paylaşılması önemlidir. Ancak, esas olan kuruluşların kriz olmadan önceki yaşamında itibarını sağlamış olmasıdır ki, kriz dönemlerindeki yaşadıklarını bu itibar ve güven üzerine kurgulayabilsin. Kriz iletişiminde medya yönetimine özen gösterilmeli. Medya iletişimi, kriz dönemlerindeki en önemli çalışmalardan biridir. Kriz, haber değeri taşıdığı için medyanın ilgisini doğal olarak çekecektir. Ancak, medyanın doğru ve zamanında haber akışıyla beslenmesi ve desteklenmesi en önemli iletişim olacaktır. Medya mensupları, karşılarında kurum sözcüsünü görerek, sorularına cevap aldıkları sürece kuruluşun en büyük yardımcısı olacaktır. Her gün, farklı kriz durumları ile karşı karşıya kalan kuruluşlar oluyor. Kuş gribi krizi atlatıldı ama hala hatırlıyoruz, rakı krizi yine belleğimizde. Dünya araştırmaları gösteriyor ki, kötü yönetilen krizler, şirketin devamlılığını riske sokuyor. Kriz ortamlarında, şirketler kamuoyu nezdinde itibar kaybedebiliyorlar, çalışanlarına karşı güven yitiriyorlar, tüketiciler nezdinde kayıpları oluyor, yatırımcıları nezdinde yok oluyorlar. Bu nedenle, kriz senaryoları ile krizler belirlenmeli ve yönetimi için gerekli tedbirler alınmalıdır. Krizleri fırsata dönüştürebilecek yöneticilere ihtiyacımız var.
 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER