Milyar dolarlık “evet”
Elif Tütüncü
Özgür Kızdan Ragga Oktay’a, Selocan’lardan Emocan’lara kadar birçok farklı karakterle karşılarımıza çıkan Turkcell’in hikayesi, kimsenin kabul etmediği bir ‘’evet’’le başlıyor.
Turkcell'in Tarihçesi
1994 - Mehmet Emin Karamehmet tarafından kuruldu.
1994 - Türkiye’nin cepten ilk “Alo”su, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den geldi
1994 - Şirketin ilk CEO’su Cüneyt Türktan olarak göreve başladı
1995 - SMS servisi kullanıma sunuldu
1997 - 1 milyon aboneye ulaşıldı
1998 - T.C Ulaştırma Bakanlığı ile 25 yıllık GSM lisans anlaşması imzaladı
1998 - Kültür Sanat alanına katkı sağlamak için, kültürel miraslarımızı restore etmeye başladı
1999 - ISO 9001 Belgesi alan ilk operatör oldu
1999 - Kendi iştiraki olan KKTCell ike KKTC’de faaliyet göstermeye başladı
2000 - Hisseleri İMKB’de değer görmeye başladı
2000 - New York Borsası’nda işlem gören ilk Türk şirketi oldu
2000 - ÇYDD ile kız öğrencilerin okuması için ‘’Kardelenler’’ projesini yürütmeye başladı
2001 - Cüneyt Türktan görevden ayrıldı
2002 - MMS hizmeti kullanıma sunuldu
2005 - İKSV Resmi İletişim Sponsorluğunu üstlendi
2005 - IIP (Inventors in People) sertifikasını alan ilk GSM operatörü oldu
2005 - Yaşam tarzlarına yönelik pazarlamanın bir ürünü olarak, Gnctrkcll’i kurdu
2005 - Turkcell Super Lig’in isim sponsorluğunu üstlendi
2006 - Turkcell-im’i kullanıma sundu
2006 - Dünyanın en geniş GSM ve GPRS uluslararası dolaşım listesine sahip operatörü oldu
2006 - Beyoğlu’nda Turkcell Akademi’yi açarak, eğitim alanında öncü oldu
2006 - Belarus’ta BeST’in hisselerinin %80’ini satın aldı
2007 - Süreyya Ciliv Turkcell’in CEO’su olarak göreve başladı
2007 - Hisseleri halka açıldı
2007 - Avrupa’nın en büyük üç GSM operatöründen biri oldu
2007 - Spor yapan bir nesil için, ‘’Geleceğe Koşanlar’’ projesini yürütmeye başladı
2009 - 3G teknolojisine geçildi
2011 - Turkcell Europe adıyla Almanya’da faaliyete başladı
2013 - İlk yerli telefon T40’ın üretimine başlandı
2015 - Süreyya Ciliv görevden ayrıldı, ye ni CEO Kaan Terzioğlu oldu
2016 – 4.5G teknolojisine geçildi
Sakıp Sabancı’nın pişmanlığı
Sene 1980’ler… Türkiye’nin dışa açıldığı ve ihracatın patladığı ilk yıllar...
Dönemin parlak şirketlerinde Penta Dış Ticaret, başarısız stratejileri sonucunda küçülmeye gitmişti. Tam da bu sıralarda, şirketin ortaklarından Murat Vargı’nın Financial Times’daki röportajı İsveçli bir GSM girişimcisinin dikkatini çeker ve Murat Vargı’ya GSM girişiminden söz eden bir yazı yazar. Bu teklif Vargı’nın ilgisini çeker ancak bir sorun vardır; para. Vargı ve çevresindekiler GSM işinin büyüyeceğine inanıyorlar ama buna sermaye koyacak birini bulma konusunda zorlanıyorlardı. Murat Vargı tam bu noktada kritik bir karar verip, bu teklifi önce Türkiye’nin en büyük iki grubuna iletmeye karar verir.
Vargı ilk etapta Koç Holding’in kapısını çalar. Koç, “bu iş olmaz” der. Çalınan ikinci kapı Sabancı Holding de Vargı’nın teklifini benzer şekilde reddeder. O günlerden 10 yıl sonra kaçan bu fırsatı Sakıp Sabancı o kendine özgü uslubuyla şöyle özetler: “İçimiz yanıyor ağam... İçimiz”.
Bu iki görüşme Murat Vargı’yı hayal kırıklığına uğratır ama yıldırmaz. Bıkmadan usanmadan görüşmelerini sürdüren Vargı, talebini dönemin büyüklerinden Çukurova Grubu’na iletir. Grubun genç ve dışa açık patronu Mehmet Emin Karamehmet’in cevabı ‘evet’ olur. Bu ‘evet’in değerinin milyar dolarlık oluşu yıllar sonra anlaşılır. Teklifin anlamı ortaya çıktığında da Türkiye’de her şey değişmiş, teknoloji hayatın her alanına damgasını vurmaya başlamıştır.
1994 yılında Turkcell kurulduğunda abone sayısı 40 bin, çalışan sayısı ise sadece 80’di.
Proje sahibi ve sermaye grubu bir araya gelmiş ve şirketi hayalden gerçeğe dönüştürmüştü. Artık bu noktadan sonra iş profesyonellere kalmıştı. Onlar da işin hakkını verdi. Şirket kurulduktan hemen sonra işin profesyoneli olarak devreye Cüneyt Türktan girdi. Cüneyt Türktan o dönem Pepsi Cola’nın Türkiye Bölgesi Finans Direktörü’ydü. Türktan, bu görevi bıraktı ve Turkcell’e Genel Müdür oldu. 6 yılda Turkcell’in bu noktaya gelmesinde önemli isimlerden biri olan Türktan o dönemi BThaber’e 1 yıl önce şöyle anlatmıştı; “Turkcell’e geçerken birçok yerden tepki aldım. Herkes niye uluslararası bir şirketi bırakıp Turkcell’e geçtiğimi merak ediyordu. Benim düşüncem ise, böyle yeni kurulmuş bir şirketin niye uluslararası boyutlara taşınamayacağı idi. Benim Turkcell’e geliş sebebim Turkcell’i yeniden toparlamak, düzenlemekti. Beni buraya çeken de yeni teknoloji olması ve insanların tüketime yönelik eğilimlerinin artmasıydı. Türkiye bir tüketim piyasasıydı ve potansiyeli hissettim.”
1 milyon TL’lik sim kart
Türkiye’de 1994’te başlayan mobil iletişim çağı, Turkcell ile ilk ‘’Sinyal’’ini vermişti. 6 sıfırın paralardan atılmadığı o dönemde Turkcell’in ilk sim kartı fiyatı 1.320.000 TL idi. Turkcell’in şu anki logosunda kulaklarıyla aşina olduğumuz karakteri Sinyal, o gün Türk halkına elindeki antenli telefonla 532’li sim kartları tanıtıyordu. Türk marka tarihinin en çok hatırlanan maskotlarından Sinyal, bizi Turkcell’le tanıştıran ilk karakterdi.
Takip eden yıl 1995’te, 160 karakter sınırı için Türkçeyi katlederek ‘’slm nbr cnm?’’lı kullanacağımız SMS servisi devreye girdi. 1 SMS’in 2 kontör olduğu yıllar… 1997’de ise Turkcell tam 1 milyon aboneye ulaştı. 1998’de de kontörlü ya da sektör deyişiyle ön ödemeli 0535’li hatlar piyasaya sürülüyor. 1999’a gelindiğindeyse bugün vazgeçilmezimiz olan mobil internet başladı. Tabii o yıllarda kullanılan bu internet servisi WAP data üzerinden değil, internete bağlı olduğumuz süre üzerinden ücretlendiriliyordu. Şimdilerde beğenmediğimiz EDGE, o zamanlarda icat bile edilmemişti.
İlk göz ağrısı reklam
Ve Turkcell, bugünkü reklam bombardımanının ilk açılışını o yıllarda yaptı. Reklamda ise o yıllarda gencecik haliyle Tuba Ünsal yer alıyordu. Ünsal’a reklamın müziği ‘’Seninle Bir Dakika’’yı söyleyen Sertab Erener eşlik ediyordu. Marka, sevgilisiyle iletişim kurmaya çalışan bir kızı konu alarak, duygusal bir pazarlama yöntemi izliyordu.
Turkcell’in yine ilk günlerden devam ettirdiği bir başka şey ise sosyal sorumluluk projeleri.
Marka 2000’de bugün Kardelenler olarak bildiğimiz “Çağdaş Türkiye’nin Çağdaş Kızları” projesine destek vermeye başlıyor.
Özgür Kız ve Özgür Çocuk
2001’de, bugün hala “özgür kız” olarak akıllarımızda yer edinen Nil Karaibrahimgil’li, Yiğit Özşener’li, Tarkan’lı hazırkart reklamları başlıyor. Seri haldeki dizi tadı veren reklamlarda, Nil Karaibrahimgil sırtında çantası, başında şapkasıyla; dağ, taş, dere, tepe demeden gezip dolaşıyor, reklamlar da bu seyahatlerinde tanıştığı ve numarası bilmediği gence ulaşmaya çalışmasını konu alıyordu.
Nil’in normal hayattaki tarzı da özgür kız’ın tarzına uyduğu için reklam o dönemde büyük dikkat çekmişti. Reklam serisine ilerleyen filmlerde Nuri Alço ve Tarkan da dahil olmuştu. Hatta hatırlarsanız o zamanlar 100 kontör alana Tarkan’ın ‘Özgürlük İçinde’ kaseti hediye veriliyordu. Reklam serisi her ne kadar sakin ve duygusal bir şekilde başlamış olsa da, özellikle Nuri Alço’nun dahil olduğu Nil ve Özgür Çocuğun peşindeki ’kötü adamlar’la, bir anda aksiyon filmi tadı vermeye başlamıştı.
Hindistan’lı Mustafa Sandal
Her ne kadar hafızalarda pek yer etmiş olmasa da, Mustafa Sandal da Turkcell reklamlarında rol alan yıldızlardan. Turkcell’in bir diğer hizmeti olan ‘’Muhabbet Kart’’ın lansmanının yapıldığı filmde Hint dansı ederek ekranlarımıza gelen Sandal, Muhabbet Kart’ı ‘’Mubarek Kart’’ olarak telaffuz eden Hint’li bir karakteri canlandırıyordu. Reklamın fikri nerden çıktı bilinmez fakat Sandal’ın böylesine enteresan bir şekilde rol aldığı filmin hafızalarda yer etmeyişine bakılırsa çok başarılı olduğu söylenemez.
Erol Büyükburç’tan Ragga Oktay’a
Hafızalarımızı birazcık yoklayınca, Turkcell reklamları denildiğinde efsaneleşmiş bu iki reklam serisi akla geliyor. Döneminin en popüler yüzlerinden Ragga Oktay ve Erol Büyükburç'da bir zamanlar Turkcell’in reklam yıldızlarıydı. İkisi de farklı kampanyaların tanıtıldığı reklamlarda rol aldılar. Erol Büyükburç bu reklamlarda sanatçı kişiliğiyle ‘’Shubuo’’ kampanyası için ön plandayken, Ragga Oktay beyaz yakalı görünümüyle ve kendine has konuşmasıyla MMS’i ve diğer kampanyaları tüketiciye anlatmak için karşımıza geldiler. MMS ya! 2002 yılından bir reklam. SMS’e oranla daha pahalı bir hizmetti MMS. Şimdilerde delilercesine, dakikalar içerisinde yüzlerce uygulamayı ‘’check’’ ettiğimiz 2017 nerede, hareketli mesaj diye bilinen MMS göndermeye çalıştığımız yıllar nerede... Telefonlarımızın siyah beyaz ekranlarındaki pikseller hareket ettiğinde çocuklar gibi şen olurduk. Yine zamanının en popüler tiplemelerinden olan Çocuklar Duymasın’ın ‘’Havuç’’u da, dizideki telefon sevdalısı haliyle reklama dahil olanlardandı.
Cellocanlar
Turkcell’in ilk maskotu ‘’Sinyal’’, TV reklamlarında da karşımıza çıkmaya başladı. Başta tanıdığımız iki boyutlu, siyah beyaz karakter yerini çocuk cast’lara bıraktı. Her Turkcell’linin bir Selocan’ı var mesajı taşıyan bu yeni yüzler, markanın her müşteriyle teker teker ilgilendiğini ifade ediyordu. Türk halkı reklamlardaki bu masumane Selocan’ları sevdi, zamanla Selocan’lar markanın birbirini takip eden onlarca reklamlarında yer aldı. Ancak bu reklamları sevenleri kadar yoğun bir şekilde eleştirenleri de mevcuttu. Cep telefonu reklamlarında çocukların kullanıldığı gerekçesiyle Sağlık Bakanlığı’ndan tepki alan reklamlar, tüketici tarafında da sürekli kullanılması nedeniyle bıkkınlığa yol açtı. Çocukların radyasyondan, yetişkinlere oranla daha çok etkilendiğinden dolayı Sağlık Bakanlığı tarafından çocukların cep telefonu reklamlarında rol almasının yasaklanması için harekete geçildi. Dönemin Turkcell CEO’su Süreyya Ciliv konuyla ilgili olarak, her zaman toplumun hem fiziksel hem ruhsal sağlığı içi en uygun ve doğru şeyleri yapmaya canı gönülden hazır olduklarını belirterek bakanlıktan gelen yönlendirmeleri yakından izleyip uygulamaya geçeceklerini söyledi.
Tabii rakip markalar da okların Turkcell’in üzerine dönmesi üzerine fırsattan istifade açıklamalarda bulundular. Avea da bu markalardan biri olarak, yasaklama haberleri üzerine harekete geçti ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hakan Kaplan çocukların doğrudan hedef kitle olmadıklarını, reklamlarda bu yüzden çocuk kullanmadıklarını ve kullanmayacaklarını belirtti ve ‘’Böyle bir girişim çocukları doğrudan marka temsilcisi seklinde pozisyonlayan operatörleri etkileyebilir. Toplum olarak yaşlı ve çocuklara yönelik şevkat ve sevgi duyguları güçlü bir halkız. Bu nedenle de çocukların reklamda kullanımı oldukça yaygın. Bizim iletişim çizgimiz çok net ve yetişkinleri hedef alıyor. Kullandığımız karakterler ve mesajlarımız da sunduğumuz ürün ve hizmetlerle uyumlu’’ diyerek Selocan’ları dolaylı yoldan eleştirdi. O dönemden sonra kullanımı eskiye oranla azalan Selocan’lar, yerini dijital dünyaya ayak uydurmaya çalışan karakterleri emocanlara bıraktılar.
Ne idüğü belirsizlik: Emocanlar!
Turkcell’in nostaljik yolculuğu günümüzde emocanlarla sonlanıyor. Dijitalleşen iletişim çağının en sık kullanılan araçlarından olan emojiler her marka gibi Turkcell’i de etkiledi ve Selocan’ların yerini 3 boyutlu ne olduğu belirsiz emocanlar aldı. Markanın geçtiğimiz aylarda tanıtımını yaptığı emocanlar 6 ayrı karakterden oluşuyor. Her birinin kendine has kişiliği ve görünüşü olan karakterler Racon, Sefa, Zeki, Organik, Pamuk ve Tıstıs olarak isimlendirilmiş. Cinsiyetsizlikle ataerkillik arasında belirsiz bir çizgide bulunan emocanların tasarımı Rafineri Reklam Ajansı’na ait. Bizler de tüketiciler olarak markanın iletişiminde uzunca bir süre bu karakterleri göreceğe benziyoruz.
YORUM YAZIN
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok