Markaların Gizli Simgeleri: Apple'ın Elma'sı

Doç. Dr. Nebahat Akgün Çomak - Dr. Fatma Kamiloğlu ''Bilginin Şifresi Elma'' MARKA: APPLE SİMGE: ELMA SİMGESİ “Yasak meyve elma” “Bilginin şifresi elma” “Bir parçacık ısırılmış elma” ya da “Bir parçacık ısırılmış kırmızı elma” “Önce, Hz. Âdem mi yoksa Hz. Havva mı ısırmış?” “Elma Ağacı hayat ağacıdır.” “Ebedilik ağacıdır.” “Elma Ağacı bilgi ağacıdır.” “Her ikisi de kırmızı elmayı ısırmış ve sonsuz bilginin kapısını açmışlardır.” “Bizler de bu açılmış kapının eşiğindeyiz. Eşiğin, gerisinde, üzerinde ve ötesinde olmak, bizlere bağlıdır.” Simgeler, masallarda, efsanelerde, destanlarda, mitlerde, romanlarda, şiirlerde, motiflerde, reklamlarda, afişlerde, filmlerde, manilerde, türkülerde, inançlarda, hemen hemen her yerdedirler. Dolayısıyla da, Simgeler, bir iletişim aracıdırlar. Her bir simge kendi kültürünün yüklendiği anlamı içerirler ve diğer kültürlere de iletirler. Simgeler kendi başlarına bir anlam ifade etmeyebilirler, ancak dünya bilgisi ile kurulan bağlantı sonucu anlam yüklenirler ve yüklendikleri anlamları yeniden kurarlar. Bir başka söyleyişle anlamlarını yeniden inşa ederler. Elma simgesi de önemli simgeler arasında yer almakta ve ikonlaşmış simgelerin başını çekmektedir. Elma simgesi ya da ısırılmış elma Kutsal/İlahi metinlerde ve yaratılış mitlerinde yer almış, kadim kültürlerden günümüze değin “ilk günah”, ilk hata” “ilk yanlışlık” “ilk yasak” “ilk bilgi” anlamını koruyarak varlığını sürdürmüştür ve sonsuza kadar da sürdürecektir. Cennet’te, Hz. Âdem ve Hz. Havva’ya yenmesi yasak edilmiş, yanına bile yaklaşılmamasının istendiği ağaçtır. Kutsal kitaplarda, bu ağacın ve meyvesinin ne olduğu kesin olarak söylenmemiştir. Bazı yorumculara göre; incir ağacı, üzüm asması ya da buğday olabileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla, kesin bir bilgi söz konusu değildir. Bu bağlamda, büyük bir olasılıkla elma ağacı olabileceği üzerindedir. Bizler de metni yorumlayan ya da örtük okuyan olarak, görüşümüz “elma” olduğudur. Büyük Ozan Yunus Emre,“yanıldım buğday yedim, cennetten çıkıp geldim”diyerek “buğday” simgesini kullanmıştır. Türk kültüründe de elma önemli bir simgedir, özellikle de “gençlik, iksir, hayat verici, ebedilik, doğurganlık anlamları bağlamında” Manas Destanı’nda, Yakup Han’ın çocuğu yoktur ve eşinin kutsal elmalık tepesinde dua etmesini, geceyi elma ağacının altında geçirmesini ister. Yakup Han’ın eşi Çayırdı, elmalık yerde dua eder ve geceyi orada geçirir. Çayırdı, ben uğurlu bir rüya gördüm, elma yemiştim, içinden altmış kulaç ejderha ıslık çalarak, çıkıp ata dönüştüler. Türk halk inanışına göre “elma” dölün, doğurganlığın ve bereketin simgesidir. Çocuğu olmayan kadınlara elma yedirerek (bazen eşi ile birlikte, elmanın iki yarısı, Hz. Âdem ve Hz. Havva’nda yarım elma yedikleri söylenir) çocuk sahibi olmaları sağlanırdı.(Çomak’ın Manas Destanı çözümlemesinden) Çayırdı, dokuz ay sonra Manas’ı dünyaya getirmiştir. Dede Korkut Hikâyelerinde de “elma” doğurganlığın ve kadının yanağının kırmızılığı, güzelliğinin simgesidir. Dirse Han Oğlu Boğaç Han Hikâyesi’nde, Dirse Han eşine “Çifte badem sığmayan dar ağızlım/Güz almasına benzer al yanaklım” (Ergin,1994:79) Dirse Han, eşinin yanaklarını elmanın kırmızılığına benzetmektedir. Birçok efsane ve öykülerde, elmalık yerde dua etme ya da elma yiyerek hamile kalma motifi görülmektedir. eve-apple Kur’an-Kerim’in, Taha Suresi’nin 116.ayetinde“Tanrı; meleklere, Âdem’e hürmet ve secde edin” demiştir. Meleklerin hepsi Âdem’e saygı göstermiş, sadece İblis saygı ve hürmet göstermemiştir. İblis, Tanrı’nın emrine niçin karşı çıktığını şöyle belirtmiştir; “ Ben ateşten yaratıldım, oysa Âdem ya da insan topraktan yaratılmıştır. Ben yaratılmışların en üstünüyüm, hiçbir yaratığa hürmet ve secde etmem demiştir. İblis, Tanrı’nın emrine karşı çıkar ve isyankâr olmuştur. Tanrı, bu sözler üzerine, Âdem’e, Taha Suresi’nin 117.ayetinde “Ey Âdem! Şüphesiz ki bu İblis size (Hz. Âdem ve Hz. Havva) düşmandır, sizi kandırıp cennetten çıkarmasın, sonra perişan olursunuz.” sözleriyle uyarmıştır. Hz. Âdem ve Hz. Havva, Cennet mekânında mutludurlar, huzurludurlar, çünkü bir insanın isteyebileceği her şeye sahiptirler. Tanrı, Taha Suresi’nin 119.ayetinde Cennet tanımlamasında; “Hz. Âdem’e ve Hz. Havva’ya hitaben “Cennet’te ne susarsın ne de güneşin sıcağında kalırsın” diyerek, dünyadaki zorluklardan münezzeh olduklarını belirtmiştir. Bu bağlamda, Tanrı; Bakara Suresi’nin 35.ayetinde Hz. Âdem’e hitaben “ Sen ve Havva, Cennet’te oturun ve orada kalın, istediğiniz şeylerden bol bol yiyin, fakat, şu ağaca (bu ağaçtan yemeyin, yasak ağaç ya da elma ağacı) yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.” Dolayısıyla da, Hz.Âdem, Tanrı’ya verdiği sözü unutur, Taha Suresi’nin 115.ayetinde Tanrı “Âdem’e bu ağaçtan yeme diye emretmiştik, fakat sözünü unuttu ve Biz, Âdem’de bir azim ve kararlılık bulmadık” der ve aynı surenin 120.ayetinde, Şeytan’ın, Hz. Âdem’e vesvese verdiği ve “Ey Âdem, sana sonsuzluk ağacını ve sonu olmayan bir saltanat göstereyim mi? demiştir. Bazı yorumculara göre, Şeytan (Cennet’te iken adı İblis’tir, Cennet’ten kovulduktan sonra, Şeytan adını alır) önce Hz. Havva’yı kandırmıştır. Cennet’teki, yasak meyveyi yemesi için önce Hz. Havva’yı ikna etmiştir. Hz. Havva da Hz. Âdem’i yasak meyveyi yemesi için ikna etmiştir. Kur’an-ı Kerim, A’raf Suresi’nin 22.ayetinde Şeytan, ikisini de kandırarak, Cennet’ten kovulmalarına sebep oldu “Onlar, ağacın meyvesini tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve Cennet yapraklarını (Bazı yorumculara göre, bu yapraklar incir yaprağıdır) üst üste yamayıp üzerlerini örtmeye başladılar. Yaradan, Onlar’a (Hz. Âdem ve Hz. Havva) seslendi, Ben Size, o ağaçtan yemeyin demedim mi ve Şeytan size düşmandır demedim mi?” diyerek sitemini ve insanoğlunun sözünü tutmadığını belirtir. Tanrı, Hz. Âdem’i ve Hz. Havva’yı, Cennet’ten kovar. Hz. Âdem Seylan Adası’na, Hz. Havva da Cidde’ye gönderilir. Tanrı, sonunda Hz. Âdem ve Hz. Havva’yı affeder ve onları Arafat’ta buluşturur. Kitab-ı Mukaddes’te, Hz. Âdem, Hz. Havva ve Elma Ağacı’na ilişkin bilgileri görmekteyiz. Kitab-ı Mukaddes’in Tekvin 2’de, Rab Allah’ın, görünüş olarak çok güzel ve meyveleri bol olan ağaçlar yaratır. Ayrıca, her çeşit ağaçların olduğu bu bahçenin ortasında, hayat ağacını, iyilik ve kötülüğü bilme ağacını yerden bitirdiği belirtilir. Kur’an’da, yasak meyve “elma”yı yemeye, insanı İblis’in kandırdığı, Kitab-ı Mukaddes’te ise, hilekâr ve kötü yılandan söz edilmektedir. Halid Ziya Uşaklıgil’in aynı adlı romanından uyarlanan, Aşk-ı Memnu (Yasak Aşk) dizisinin kapak afişi, siyah fon üzerinde, bir kadının avucu içerisinde yer alan kırmızı elma simgesidir. Elmanın üzerinde, büyük harflerle “AŞK-I MEMNU” afişin daha altında ise “Aşkı arayan bir aşk hikâyesi” yazmaktadır. Aşk-ı Memnu dizisi, 4 Eylül 2008’den 24 Haziran 2010’a kadar, Kanal D’de yayınlanmıştır. Dizinin yapım şirketi Ay Yapım’dır ve dizi iki sezon sürmüştür. Dizinin yapımcısı Kerem Çatay’dır ve Yönetmen Hilal Saral tarafından çekilmiştir ve 2008 yılının, en popüler, en çok izlenen, en çok reyting yapan “gizli-aşk” drama-romantik dizisi olmuştur. Elma simgesinin kullanıldığı dizinin kısaca konusu ise; Genç ve güzel Bihter (Beren Saat), babasının ölümünden sonra, yaşlı ve zengin Adnan bey ile evlenir. Adnan Beyin (Selçuk Yöntem) uçarı, yakışıklı manevi yeğeni Behlül (Kıvanç Tatlıtuğ) ile gizli aşk yaşamaya başlar. Dizinin sonunda Bihter, tıpkı romanda olduğu gibi intihar eder. Dolayısıyla da yazar, romanında kurduğu dünyaya eleştirel bakmaz ve kurduğu dünyayı “yasak-aşk” onaylar. Dizide de yönetmen, kurduğu dünyayı eleştirmez ya da eleştirel bakmaz “yasak-aşk” onaylanmaz ve her ikisinin sonunda da, kendini feda eden ve intihar eden “kadın” olur. Her zaman her yerde ve her yazınsal/sözsel metinlerde ve görüntüsel anlatılarda, kadın kendisini feda eder ve sorumluluğu üstlenir, cezalandırılır. Halid Ziya Uşaklıgil, Aşk-ı Memnu ya da Yasak Aşk’ı 1900 yıllarında Servet-i Fünûn Dergisi’nde yayınlamış ve sonra da kitap olarak basılmıştır. Aşk-ı Memnu önce TRT’de altı bölüm olarak, 1975 yılında Halit Refiğ tarafından çekilmiştir. Bu uyarlamada, romanın aslına sadık kalınmıştır. Bu uyarlamada “elma” simgesi kullanılmamıştır. Yazar Stephenie Mayer’in, 2005 yılında Twilight (Alacakaranlık) adlı romanının kitap kapağında elma simgesi vardır. 2008’de yayınlanan Aşk-ı Memnu dizi afiş kapağındaki “avucunda kırmızı elma tutan” elma simgesi ile Alacakaranlık kitabının kapağı birebir aynıdır. Yazar Stephenie Mayer, kitap kapağındaki elma simgesi, Kitab-ı Mukaddes’teki Tekvin’de yer alan yasak meyveyi tasvir ettiğini belirtmiştir. (stepheniemayer.com) Türk halk kültüründe, deyimlerde kırmızı yanak anlamında “elma gibi” deyimi ya da birbirine çok benzeyen insanlar için “elmanın yarısı o, öteki yarısı o” kullanılır. Atasözlerinde de “kırmızı elmaya taş atan çok olur” hatta çok yaygın olan “yarım elma gönül alma” yerleşmiş en güzel atasözlerimiz arasında yer almaktadır. Çocuk oyunlarımızda, en çok tekrarlanan, elma dersem çık, armut dersem çıkma söylemidir. Erkeklerin, ergenlikte gırtlaklarında oluşmaya başlayan ve adı “Âdem Elması” adı verilen gırtlak çıkıntısı vardır. Elma simgesine bilim alanında bakmak istersek, Isaac Newton, yerçekimi kanununu, kafasına düşen elmanın yardımı ile keşfetmiştir. Elma simgesi, kadim kültürlerden günümüze değin hekim meyve olarak da önemini ve yerini korumaktadır. Günümüzün önemli parfüm markaları arasında yer alan, DKNY (Donna Karan) ve Nina (Nina Ricci)’nın yaratıcıları, kadınlar için tasarladıkları parfümlerin “kokusunda-şişelerinde-afişlerinde-reklamlarında” elmayı ısıran kadını kullanmışlardır. Evrensel bir masal olan, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, Alman Grimm Kardeşler (Jacob Grimm-Wilhelm Grimm) tarafından, 1957 yılında derlenmiştir. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler Masalı, Grimm Kardeşler’in, Çocuklar için Halk Hikâyeleri adlı kitabın birinci cildinde yer almaktadır. Masalın kısaca konusuna bakmak istersek; Pamuk Prenses, kötü kalpli üvey annesi, Cadı-Kraliçe tarafından öldürülmesi için ormana gönderilir. Avcı, Pamuk Prenses’e kıyamaz ve onu ormanda bırakır. Pamuk Prenses, ormanda yaşayan, Yedi Cüceler’in evine sığınır ve onlarla birlikte yaşamaya başlar. Kötü kalpli kıskanç, Cadı-Kraliçe, Pamuk Prenses’in yaşadığını, sihirli aynasından “ayna ayna söyle bana, benden güzel kim var bu dünyada” öğrenir. Yaşlı bir kadın kılığına girerek, ormandaki kulübeye gelir. Pamuk Prenses’e, karşı konulamaz, cezbedici, zehirli kırmızı elmayı yedirir. Zehirlenen, Pamuk Prenses’i Yedi Cüceler kurtarır ve camdan bir tabuta koyarlar. Ormandan geçen yakışıklı Prens, cam tabut içerisindeki Pamuk Prenses’e aşık olur ve kızı götürür. Prens, Pamuk Prenses’i götürürken, camdan olan tabuttan düşürür. (Wiki-Pamuk Prenses) Pamuk Prenses’in bir parça ısırdığı kırmızı elma ağzından düşer ve Prenses iyileşir. Prens ve Pamuk Prenses evlenirler ve bütün masalların sonunda olduğu gibi mutlu son gerçekleşir. Her anlatılan ya da okunan masalların sonunda mutlaka gökten üç elma düşer; Biri anlatana, biri dinleyene, biri de masalın gerçek sahibinedir. Yunan Mitolojisi’nde, kavga Tanrıçası Eris, Olympos’taki düğüne, fesatlık ve kavga çıkarır diye davet edilmemiştir. Eris, fesatlık ve kavga çıkarmak için, düğüne gider ve “altın elma”yı, tanrıların sofrasının ortasına atar. Altın Elma’nın üzerinde “en güzeline” yazmaktadır. Bu bağlamda, Eris “Üç Güzeller” yarışmasının başlamasında büyük bir rol oynamıştır. Dolayısıyla da, üç güzel Tanrıça; “Güzellik ve Sevgi Tanrıçası Venüs”, “Zeus’un karısı Hera”, “Akıl Tanrıçası Atena” en güzel Tanrıça olduklarını söylemişler. Tanrı Zeus, bu sorunu çözmek için, Kaz Dağları’nın yakışıklı Çobanı Paris’i görevlendirmiştir. Paris, bir güzellik yarışması düzenlemiştir. Mitolojide ilk güzellik yarışması olarak gösterilmektedir. Athena ve Hera, en güzel elbiselerini giymişler ve en değerli mücevherlerini takmışlardır. Oysaki, Venüs güzellik insanın elbisesidir demiş, Paris ya da diğer adıyla Aleksandros “altın elma”yı Venüs’e vermiştir. (Erhat,2010:106) Kaz Dağları’nda ilk güzellik yarışması yapılmıştır. Seçim alanına aldığımız metinlerin örtük okumalarında görülmüştür ki “Apple” Markası “Elma Simgesi”ni bilinçsiz seçmemiştir. Elma simgesi, kadim kültürlerden günümüze ve geleceğe değin varlığını sürdürecek, insanoğlu var olduğu müddetçe “yasak”, “gizem” “bilgi” sonsuza değin araştırılacak ve peşinde gidilecektir.        
 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER