LÜKSÜN “DÜNYA”SI CARTIER
Mücevher alanındaki en saygın markalardan biri olan ve Fransızcada “Dünya” anlamına gelen Cartier Monde, aynı zamanda dünyanın en büyük lüks mücevher üreticilerindendir. Vendome Luxury Group PLC’nin İsviçre’de yerleşik Güney Afrika kontrolünde olan Compagnie Financiere de Richemont Ag’nin Londra merkezli lüks ürünler alt şirketi en önemli parçası olan Cartier, Vendome grubunun yıllık satışlarında en büyük paya sahiptir. Vendome, Cartier vasıtasıyla 1999 Mayıs ayında İtalya’nın Van Cleef & Arpel’ini satın almıştır.
Cartier, yaklaşık 200 perakende mağazası ile kendi zincirini çalıştırmaktadır; buna şirketin Paris, New York ve Londra’daki amiral gemisi niteliğindeki mekânları dahildir. Cartier, zarif mücevherler ve özel kol saatleri ile eşanlamlı olmaya devam etmekle birlikte, şirket toptan satış ürünleri adı verilen, sigara çakmakları, eşarplar ve göreceli olarak düşük fiyatlı olan diğer aksesuarlar alanında güçlü bir portfolyoya sahiptir. Cartier mağazalarında ve üçüncü taraf perakendeciler vasıtasıyla satılan bu ürünler, toplam Cartier satışlarının dörtte üçünden fazlasını oluşturmaktadır.
Cartier, yaklaşık 20 yıl boyunca şirket inşaatında şef mimar olan Allain Dominique Perrin tarafından yönetilmiştir. Bir diğer önemli Cartier figürü, şirketin baş tasarımcısı ve Vendome Grubu’nun başkanının karısı olan Micheline Kanoui’dir.
Yüzyıl Dönümünde Şıklığın Sembolü. 1819’da doğan Louis Francois Cartier, Parisli mücevherci Adolphe Picard’ın yanında çırak olarak kuyumculuk ve mücevher işine girdi. Picard emekli olduğu zaman, Cartier ustasının şirketini konsinye olarak satın aldı ve 1847’de Paris, Rue Montorgueil’de Cartier evini açtı. Cartier’in mücevher tasarımları – çağın süs modasının sadeleştirilmiş versiyonunun temsilcisi – kısa sürede Paris sosyetesini etkilemeyi başardı. Cartier, kraliyet tarafından benimsendi; kayda değer ilk koruyucusu ve patronu Napolyon’un kuzeni Prenses Mathilde oldu. Prenses Mathilde’nin, İkinci İmparatorluk’un şıklık ve moda anlayışının bilirkişisi olduğu söylenirdi.
Mathilde’nin koruyuculuğu, Cartier’in başarıya erken ulaşmasına yardımcı oldu. Genç şirket 1853’te Rue Neuve-des-Petits-Champs adresindeki mekâna taşınacak duruma geldi. On yılın sonunda, Cartier tekrar taşınıyordu, bu kez Boulevard des Italiens’e. Yüzyılın sonuna gelmeye gerek kalmadan Cartier, seçkin Rue de la Paix’e taşınmıştı. Bu arada, Cartier’in asiller ve kayda değer kişiler listesi ve Cartier’in özel komisyonlarının sayısı giderek artıyordu.
Başlangıçtan itibaren, Cartier’in tasarımları mücevherlerin dışında kalan çeşitli nesneleri kapsayacak şekilde geniş kapsamlı olmuştu; buna esas olarak neoklasik tarzda yaratılan kol saatleri dahildi. Cartier, ayrıca tüm 20. yüzyıl boyunca Cartier evinde sürekli kalacak, hayvan motiflerinden esinlenen mücevherler ve diğer nesneler sunan bir tasarım teması yarattı. 1870’lerde görünmeye başlayan bu tasarımlar, kısmen mücevher tasarımcısı Alphonse Fouqet’in işbirliği ile üretilmiştir.
Bu tarz tasarım işbirlikleri, ilerideki nesillerde firma için daha fazla önem kazanacaktı. Louis Francois Cartier, 1841 doğumlu oğul Louis Alfred ile birleşti. 1898’de Alfred kendi oğlunu, Louis Joseph’i firmaya getirdi ve ismini Alfred Cartier & Fils olarak değiştirdi. Bir sonraki yıl Cartier, Paris şıklığının merkezi, prestijli Rue de la Paix’de bir yer edindi, şirket bu mekânı 20. yüzyıla kadar elinde tutacaktı.
Louis Alfred’in yönetiminde, Cartier’in şöhreti Paris’in çok ötesine yayıldı. Çok geçmeden Alfred’in diğer iki oğlu da mücevher evine katıldı. En küçük oğul Jacques-Theodule şirketin Londra şubesini açmak üzere Londra’ya gönderildi. Pierre-Camille ABD’ye giderek 1908’de Cartier New York’u açtı. Londra şubesinin açılışı, 1902’de Kral VII. Edward’ın taç giymesi şerefine 27 mücevherli taç için İngiltere Kraliçesi Alexandra’dan alınan önemli bir komisyona denk geldi. İki yıl sonra Edward, İngiltere Kraliyet Sarayı’na tedarikçi olarak kraliyet kefili tayin etti.
Avrupa’nın geri kalanı hızla aynı yolu izledi. On yılın sonunda Cartier Avrupa’daki kraliyet ailelerin çoğunun mücevherat tedarikçisi olarak seçilmişti; örneğin İspanya, Portekiz, Rusya, Yunanistan, Sırbistan, Belçika, Romanya ve Arnavutluk, Monako Prensliği ve Orleans’daki eski Fransız Kraliyet Evi. Cartier’in kraliyet mensupları arasındaki konumu o kadar güvenilirdi ki, Galler Prensi Parisli mücevherciden “kralların mücevhercisi, mücevhercilerin kralı” diye bahsedecekti. O zamanın Cartier tasarımları Guirland tarzına bağlılığıyla göze çarpıyordu; o tarzın süs eşyası tasarımlarını Cartier’in sadelik simgesiyle birleştiriyor, o zamanlar popüler olan Art Nouveau’dan biraz uzak duruyordu. Bunun aksine, Cartier, II. Dünya Savaşı öncesi döneminin kültürü üzerinde önemli bir etki yapacak olan yeni bir sanatsal tarz benimsiyor ve empoze edilmesine yardım ediyordu: Art Deco.
20. Yüzyılda Kralların Mücevhercisi, Mücevhercilerin Kralı.Paris’de Louis’ın, Londra’da Jacques’in ve New York’da Pierre’in liderliğinde, Cartier en büyük başarıları kazandığı döneme girdi; bu dönemde tüm dünyadaki mücevhercilik sektöründe onun etkisi hissedilmeye başladı. Jacques ve Pierre firmanın yurtdışı şubelerini kurarken, her biri kendi tutkularının peşindeydi – Jacques en güzel incilerin peşinde sık sık Hindistan ve İran Körfezi’ne seyahat ediyordu; Pierre Cartier’in ünlü Hope elmasını sattığı McLean’la-ra, Rockefeller’lere, Whitney’lere, Astor’lara, Venderbilt’lere ve ABD’nin diğer sanayi elitlerine kur yapıyordu-Louis Cartier Paris merkezde Cartier efsanesini yaratmakla meşguldü.
İnce bir sanatsal zevke sahip olan ve aynı anda iş hayatında becerikli olan Louis Cartier, Cartier ismini dünyanın en prestijli mücevher evleri arasına soktuğu için övülebilir. Louis Cartier, nadir bulunan, altından daha hafif olan, “görünmez” adı verilen tutturma yönteminin icat edilmesine imkân veren platin metalini ilk kullananlar arasında idi. Louis Cartier ayrıca büyükbabasının mücevherli kol saatlerine olan ilgisini devam ettirdi. Saat imalatçısı Edmond Jaeger ile bir ekip kuran Cartier, 1904 yılında, Cartier’in arkadaşı Brezilyalı havacı Alberto Santos-Dumont’un onuruna yaratılan ve ilk modern kol saati olarak kabul edilen Santos’u tanıttı. Santos’u diğer kol saati tasarımları izledi; bunlar arasında 1906 yılındaki Tonneau ve 1918’de II. Dünya Savaşı sonunda müttefiklerin zaferi onuruna yapılan ünlü Tank saati sayılabilir.
Cartier’in kol saatlerine olan ilgisi, 1919’da European Watch and Clock Company’nin (Avrupa Kol ve Duvar Saatleri Şirketi) kuruluşuna yol açtı. Bu tarihten sonra, Cartier’in Paris’teki mekânı büyütüldü, başlangıçtaki cephesinin adresi 13 numara iken 1912’de 11 numaraya kadar genişledi. Beş yıl sonra, 1917’de şirket, 1 milyon değerindeki bir dizi inci ile binayı satın alarak, Fifth Avenue’daki sabit yerinde New York şubesini açtı. 1923’de yeni bir bölüm, (adını silver-gümüş kelimesinin baş harfinden alan) S bölümü açıldı. Bir sonraki yıl, şirket en büyük sanatsal zaferlerinden birini yarattı: Jean Cocteau ve Louis Cartier tarafından geliştirilen, beyaz altın, sarı altın ve pembe altından yapılmış birbirine geçmiş üç banttan oluşan Rolling Ring. Bu ürün, yüzyılın sonuna kadar şirketin dünya çapında en çok satan ürünü olmaya devam edecekti.
Şirket tasarım işbirliği geleneğini devam ettirdiği için 1920’li yılların sonunda Cartier’e önemli bir katılım gerçekleşti: 1933’de Şirketin “haute joaillerie” bölümünün başkanı olarak adlandırılan Jeanne Toussaint’in gelişi, Cartier’in en şaşaalı devrini müjdeledi.
1942’de Louis ve Jacques Cartier öldükten sonra, Pierre şirketin tek başkanı oldu. Şirket, 1950’lerde Baignoires ve 1960’ların ortalarında Crash model saati ile moda dünyasını etkilemeye devam etti. 1964’de Pierre Cartier öldüğü zaman, şirket sanatsal olmasa da hafif bir mali gerileme içine girdi. 1960’ların sonunda, Cartier imparorluğu dağıldı, şirket birkaç yatırımcı tarafından satın alındı.
1990’ların Dünya Lideri. 1973’de sanayici Robert Hocq, finansmancı Joseph Kanoui’nin yardımıyla bir grup yatırımcıyı – Güney Afrikalı Rupert ailesi, büyüyen Rothman/Richemont hanedanının kurucuları dahil – Cartier’in New York şubesini satın almaya teşvik etti. On yılın sonunda, bu grup Cartier bölümlerinin geri kalanlarını satın alarak şirketi Cartier World olarak yeniden organize etmek üzere hareke geçti. 1980’lerin başlarında, Kriger ailesi , diğer Cartier yatırımcılarından satın almalarla şirketi, daha önce Alfred Dunhill’in dahil olduğu Richemond Holding’e ilave etti.
Hocq, Kanoui ve özellikle Cartier World’un CEO’su olan, Allain Dominique Perrin, sadece Cartier’in düşüşe geçmiş servetini kurtardıkları için değil; ayrıca dünyanın en büyük mücevhercilik girişimleri arasına soktukları için de itibar kazandılar. Bu süreç 1970’lerin başlarında, şirket Cartier ismini taşıyan, Cartier markası altında satılan, mücevher alanı dışında bir dizi ürünü piyasaya sürdüğü zaman başladı.
Hocq ve ortakları ayrıca, belli bazı perakende satış mağazalarında bu yeni ürünleri satmak için, yüksek kaliteli mücevherlerin geleneksel kapalı devresini kırmaya cesaret ettiler; Paris’teki Civette tütüncüsünde Cartier çakmaklarını satmak gibi...
1970’lerin sonunda, şirket “Le Must de Cartier” ticari ismi altında “toptan” ürün konseptini geliştirdi. Yan ürünler, özellikle uygun fiyatlı aksesuarlar, Cartier mücevher serisinin ihtişamından ve şöhretinden fedakârlık yapmaksızın Cartier ismini her tüketicinin erişebileceği bir yere getirdi. 1980’lerin başlarında, Cartier Must serisini genişleterek Cartier markalı parfümlerini üretti. Aynı zamanda, şirket markayı taklitlerine karşı korumak için daha kararlı hareket etmeye başladı. Hem Cartier mağazalarında hem üçüncü taraflara ait mağazalarda satılan Must serisi toptan satış ürünleri giderek şirket satışlarının yüzde 60’ından fazlasını oluşturmaya başladı; öyle ki bu rakam 1980’lerde 1 milyar ABD dolarına ulaştı. O yıllarda şirket imparatorluğunu genişletmeyi amaçlamaya başladı, birkaç şirket satın alarak dünyanın en itibarlı isimlerinden oluşan bir portfolyo oluşturmaya başladı. 1988’deki Beaume et Mercier ve 1989’daki Alderbert dahil olmak üzere bu satın almalar sonucunda, hepsi Richemont’a ait olan modaevi Chloe ve dünyaca meşhur kalem üreticisi Mont Blanc bir araya geldi.
1993’de Richemont Holding’in çeşitli lüks ürünler şirketleri, halka açık şirket olarak yeniden organize edildi; Vendome Luxury Group plc’de Cartier, satışların yarısından fazlasını gerçekleştirerek bu şirketin büyük parçasını oluşturdu. Perrin, Cartier’in CEO’su olarak kaldı, 1980’lerde başlayan, ancak 1990’larda hızlanan genişleme hareketini devam ettirdi. Cartier perakende mekânlarını artırmaya başladı, 1990’ların sonlarında yaklaşık 175 mağaza ile dünya çapında bir zincir oluşturdu.
On yılın ilk kısmında yaşanan uzun süreli ABD - Avrupa krizleri ve on yılın ikinci yarısında yaşanan Asya piyasalarının çöküşü dahil olmak üzere, 1990’ların büyük bir kısmına hâkim olan ezici ekonomik iklime rağmen, Cartier istikrarlı büyümesini sürdürdü. Bununla birlikte zorlu ekonomik iklim Vendome’un hisse fiyatını cezalandırıyordu. 1998’de Vendome’un ana şirketi ve büyük hissedarı Richemont, Vendome’un tüm azınlık hisselerini satın almak istediğini ilan etti.
Yeni özelleşen Vendome, lüks ürün portföyüne ilaveler yapmaya devam etti; 1998’de Lancel deri ürünler markasını satın aldı, 1999’da Van Cleef & Arpels’i Cartier grubuna ilave etti. 2007 yılında 160. yıldönümünü kutlayan Cartier, Allain Dominique Perrin’in liderliğinde mirasını 21. yüzyıla taşımaya devam ediyor .
Anasayfa'ya Dön
YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok