Kitabevlerini Amazon ölüm meleğinden kurtarma planı

Martin Lindstrom Kitabevleri ile aramda bir aşk ilişkisi var. Raflarda kitap arama, kitaplardan yayılan o koku, sayfaları çevirerek dokunma hissi. Biliyorum yalnız değilim: Hala kitabevlerinden alışveriş yapmayı seven pek çok kişi var. Hal böyle olsa da günümüzde pek çok kitabevi kapanmaya devam ediyor. Peki, kitabevlerinin sonu mu geldi? Amazon’daki çeşitlilik ve fiyat rekabeti devam ederse korkarım öyle olacak. Bu kazanılamayacak bir savaş. Bununla beraber eğer kitapçılar Amazon’un asla sağlayamayacağı özellikleri sağlamaya/geliştirmeye çalışırlarsa işte o zaman bir umut var demektir! (Amazon çok fazla fiziksel mağaza açmıyor) Ama önce, Milan'ın Malpensa Havaalanı'na hızlı bir gezi yapalım. Bu havaalanında yolcular farklı renklerle kurulan bir çizgiler sistemi ile yönlendiriliyor. Transit: Kırmızı. Çıkış: Yeşil. Alışveriş: Sarı. Sistemi öğrendikten kısa süre sonra tabelalara nadiren bakmaya başladığımı fark ettim. Sistemi kısa sürede çözmüştüm. Artık sadece renkli şeritlere bakıyordum. Peki, bunun kitabevleri ile ne ilgisi var diyeceksiniz? Amazon dünyaya okuyucu değerlendirmeleri kavramını tanıttı. Kitabevlerinin bu konsepti  daha da geliştirme yetenekleri var. Doğru kitabı okumak bize güç, nüfuz ve yenilik duygusu verir. Bizi ilginç biri kılar, bize konuşmak için bir neden verir ve bizi bir şeylerin ortasına koyar. İşte bu, bir kitabevinin üstlenmesi gereken bir roldür. Her kitabevi imza günleri düzenleyebilir. Bu müşteriye ulaşmanın en önemli yoludur ve her akıllı kitabevinin bu can alıcı noktanın önemini kavraması gerekir. Her yazar, harika kitaplar, yaratıcı düşünceler ve yansımalar hakkında bilgi deposudur. Bir kitabevi önemli yazarlardan dükkânında bir çizgi (Malpensa Havaalanı örneği) oluşturmasını isteyebilir. Örneğin bir kitapçı Grinin Elli Tonu kitabının yazarı E.L. James’i misafir edecek kadar şanslıysa, ondan en beğendiği 10 kitabı işaret etmesini isteyebilir. Ve bu kitaplara gri renk atanır (elbette!) Dükkânda gri bir çizgi müşterileri James’in en sevdiği kitaplar bölümüne yönlendirir. Bu kitaplarla ilgili James ile söyleşi yaparsınız. Hangi kitap onu ağlattı, hangisi hayatını değiştirdi, hangisinden ilham aldı? Söyleşiyi kaydedin. Kitabevinin çeşitli yerlerine tabletler bırakın ve müşterilerin bu söyleşiyi izlemelerini sağlayın. Bu onları gri çizgiye yönlendirecektir. Ancak öneriler tek cevap olamaz. Kitabevlerinin her müşterinin duyusal deneyimlerine hitap etmesi de gerekiyor. Bütün yemek kitapları, bahçe kitapları, kendin yap kitapları: İnsanların duyusal keşif yaşadığı tüm kitap türlerini düşünün. Her kitapçının girişi duyusal keşif alanı haline gelebilir: Hareketli mutfak, mini-bahçe, araç gereç standı. Bunlar kitap almaya gelen müşterinin sadece anlık olarak dikkatini çeker ancak tüm duyuları uyararak ilgi oluşturur. Yeni yemek kitabı yazarlarının haftada iki üç gün kitapçıyı ziyaret etmelerini ve kendi malzemelerini getirmek kaydıyla mini mutfağı bedava kullanmalarını sağlarım. Böylece kitapçı yemek kitaplarının aroması ile dolar! Bahçe yazarlarını davet ederim. Bitkiler, tohumlar ve saksılarını getirerek bazı bahçecilik sırlarını anlatmalarını isterim. Kendin yap yazarlarını becerilerini göstermek için davet ederim; kimi model uçak yapar kimi kapıların nasıl tamir edildiğini gösterir. Ve böylece kitabevleri kitaplarını hem fiziksel hem de çevrimiçi pazarlayabilirler. Kitabevlerinin Amazon ile fiyat ve seçenek konusunda rekabet edebilmesinin bir yolu yok. Nokta. Fırından yeni çıkmış tavuğun mis gibi kokusu, en sevdiğiniz sandalyeyi tamir etmenin yolu ya da en sevdiğiniz yazara neyin, kimin ilham verdiğini öğrenmek. İşte Amazon’un da bunlarla rekabet edebilmesinin imkânı yok. Kısacası, fiziksel dünyada kitap satıcıları, dijital dünyadan örnek almalı: Kullanıcı deneyimlerini incelemek ve bağlantı kurmak. Bana bunu yapan bir kitabevi gösterin, soluğu kapısında alayım. Siz de öyle yapmaz mısınız?
 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER