İş dünyasının kaçırılan fırsatları

Kaçan balık büyük olur...

İş dünyası liderlerinin ileri görüşlülüğü, önlerine çıkan fırsatları değerlendirmedeki hünerleriyle bilinir. Ama bu liderler bile bazen hata yapabilir. İşte o liderlerden bazılarının kaçırdığı milyar dolarlık fırsatlar ve duydukları pişmanlıklar...


Elif Tütüncü

Kaçan balık büyük olur

İş dünyası liderlerinin ileri görüşlülüğü, önlerine çıkan fırsatları değerlendirmedeki hünerleriyle bilinir. Ama bu liderler bile bazen hata yapabilir. İşte o liderlerden bazılarının kaçırdığı milyar dolarlık fırsatlar ve duydukları pişmanlıklar...

Fırsatlar hayatımızı değiştirir. Önü­müze çıkan her fırsat bizim için bir seçim ve o seçimin götürdüğü bir yoldur. Kimi zaman kazandırma kimi zaman da kaybettirme gücü olan bu fırsatlar önümüze çıktığında bazen düşünmek için pek fazla vaktimiz olmaz. Bazen de gözümüzün önündeki fırsatı göremez ve kaçırırız.

Bizim günlük hayatlarımızda kaçırdığı­mız irili ufaklı fırsatlar bir yana dursun, iş dünyası liderlerinin de kaçırdığı fırsatlar var. Üstelik bi­zimkilere nazaran maddi olarak çok daha büyük fırsatlar. Hatta kimileri liderlerin ömürleri boyun­ca hatırlayıp pişmanlık duydukları boyutta. İşte Türkiye’den ve dünyadan örnekleriyle liderlerin kaçırdığı büyük balıklar...


Sakıp Sabancı – Turkcell

İçimiz yanıyor ağam

Turkcell birçok iş dünyası liderinin kalbinde yara olan bir girişim, merhum Sakıp Sabancı da bu liderlerden biri. İsveçli bir GSM girişimcisi Murat Vargı’ya hem de Muzaffer Akpı­nar’a mektup yazarak GSM işinden bahsetti. Vargı, GSM işin büyüyeceğini öngörmüş­tü. Ama bunun için bir yatırımcı bulması gerekiyordu. İş hayatına 1970’lerin başında Koç Holding’de ihracat temsilcisi olarak başlayan Vargı, önceliği Koç’a verdi.

Koç’tan olumsuz yanıt alınca rotayı Sabancı Grubu’na çevirdi. Ama yine sonuç alamadı. Bu süreç öyle bir günlük değildi. Vargı’nın GSM operatörlüğü fikrini hayata geçirmesi tam altı yıl sürdü. Sonunda projeyi olumlu değerlendiren Çukurova Grubu oldu.

Merhum iş adamı Sakıp Sabancı Turkcell projesine hayır demenin verdiği pişmanlığı kendine has üslu­buyla şöyle dile getirmişti: “İçimiz yanıyor ağam... İçimiz.” Hem Koç, hem Sabancı bugün piyasa değeri 15 milyar dolara yaklaşan Türkiye’nin en büyük GSM operatörü Turkcell’i öngörememişti.

Hüsnü Özyeğin – Turkcell

Hata ettim

Finansbank’ın Kurucusu olarak tanıdığımız bir diğer iş adamı olan Hüsnü Özyeğin de Turk­cell fırsatını kaçıranlardan. Ancak onun kaçırdığı fırsat öngöremediği için değil, sermaye kaynaklı. Hüsnü Özyeğin Amerika’daki eğitiminin ardından dönüşte Mehmet Emin Kara­mehmet ile görüşüyor ve yanında tam 13 yıl çalışıyor.

Karamehmet’ten Yapı Kredi’den talep ettiği hisseyi alamamasının ardından ayrılıp Finansbank’ı kuruyor. Murat Vargı ve Mehmet Emin Karamehmet arasındaki koordinasyon da Özyeğin sayesinde sağlanıyor. Özyeğin pro­jeyi beğeniyor ancak sermaye sıkıntısı yaşadığı bir dönemde olduğu için projeyi üzülerek Karamehmet’e gönderiyor.

Özyeğin Finansbank’ı kurduğu, Vargı’yı geri çevirdiği o yılları ve pişmanlığını Hürriyet’e verdiği bir röportajda ’’Turkcell’i asker arkadaşım Murat Vargı ilk bana getirdi ama ben girmedim Mehmet Emin Karamehmet’e yönlendirdim. Param yoktu diye değil dikkatim dağılmasın diye girmedim. Aslında hata ettim. Bence şimdi bakıyorum girmeliydim ama bankaya odaklanmak istedim’’ şeklinde dile getiriyor.


 

Ahmet Nazif Zorlu – Zorlu Center

Keşke yapmasaydım

Zorlu Holding’in patronu Ahmet Nazif Zorlu da pişmanlık duyan iş adamlarından. Her ne ka­dar bir fırsatı kaçırmış olmasa da ‘’keşke yapmasaydım’’ dediği bir projesi mevcut. Habertürk gazetesi için yaptığı röportajda bu pişmanlığını dile getiren Zorlu, en büyük hatasının Zorlu Center olduğundan bahsediyor.

Bu pişmanlığını “Zorlu Center konusunda çok üstüme geldi­ler. Bazı kesimler bilmeden, duyduklarıyla, sanki biz orayı gasp etmişiz gibi davrandılar. 800 milyon dolar verdik devlete oysa... Çok da ihtiyacı vardı devletimin o zaman. Orada bir ara dedim ki: ‘Keşke bunu hiç yapmasaydım!’ O hale getirdiler beni.

Önce ‘Delisin!’ dediler. Sonra uluslararası bir marka oldu. Ben ticari düşünmedim bile. Oteli, performans merkezi olsun. Kültür merkezinin eşi yok. Ben oraya yaptığım yatırımla çok başka şeyler yapabilirdim. Ama ülkemi çok seviyorum ve yatırım yapmaya da devam edeceğim. Allah’ın dağından gelmiş, Denizlili bir iş adamıyım ben, dokuma tezgâhında çalışmış biriyim. Babamdan çok büyük servet kaldı, o da dürüstlük, bu bana yeter” sözleriyle ifade ediyor.


Muhtar Kent – Uber

Göz göre göre Uber’i kaçırdım!

Muhtar Kent zamanında, dünyanın en ünlü girişimlerinden olan Uber’e yatırımcı olma fırsatı­nı kaçırmış. Kronik Kitap Yayınları’na ait ‘Bazen Olmaz’ kitabında verdiği röportajda bu fırsatı büyük bir geçti elime, yani Uber’e para yatırıp hissedar olabilirdim… Peki ben ne yaptım? Dedim ki ‘’Bu adam hiçbir şey yapamaz, batar’’ sözleriyle ifade ediyor. Son zamanlarda startup’lara yatırım yapmak iş adamlarının gözdesi. Muhtar Kent kaçırdığı bu fırsatı dile getiren iş adamlarından yalnızca biri

 


Rahmi Koç – Land Rover ve Jaguar

Bizden cesur çıktılar!

Türk iş dünyasının en saygın ve en çok itibar sahibi iş adamlarından olan Rahmi Koç’un da kaçırdığı fırsatlar mevcut. Ama bunların en büyüğü dünyaca ünlü araba markaları Land Rover ve Jaguar’ın satış teklifini reddetmesi…

Koç, bir röportajında Bursa’da üretilen otomobillerin dünya lansmanı için Cenevre’ye gelen FCA Dünya Başkanı Sergio Marchionne ile buluşmasını anlatıyor. Burada yaptığı konuşmasında en büyük pişmanlığı olarak nitelendirdiği fırsattan bahseden Koç, ‘’Vaktiyle Ford Land Rover ve Jaguar’ı satılığa çıkardığında ilk bize teklif etti.

Biz ‘Sadece Land Rover’ı alırız’ dedik, çünkü Jaguar o zaman çok borçluydu ama Ford kabul etmedi. ‘İkisi aynı fabrikada üretiliyor, o yüzden ikisini birlikte almalısınız’ dediler. Jaguar’ın o dönem 3,5 milyar dolar borcu vardı, istemedik. Ama Tata Grubu satın aldı. Tata şanslıydı, çünkü alır almaz dünyada lüks araçlara olan ilgi ve talep artmaya başladı. Dolayısıyla bu 3,5 milyar dolarlık borcu ödeyip hemen para kazanmaya başladılar. Çok güzel de modeller yapı­yorlar, onları da tebrik ediyorum. Onlar bizden daha cesur çıktı” diyor.


Yalçın Ayaydın – İpekyol, Machka, Twist

Yanlış CEO pişmanlığı

İpekyol-Machka-Twist Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın “bir daha asla” dediği de­neyimi şirketinin kurumsallaşması sırasında yaşamış. 2008 yılına dek başında olduğu aile şirketini aynı yıl İtalyan devi Miroglio ile birleştirince dümeni profesyonellere teslim etmiş. Bir süre sonra şirketin rakamları negatife dönmüş. Ayaydın konuyla ilgili şunları anlatıyor: “Yönetim kurulunda alınan kararları takip ettiğiniz sürece; işi profesyonellere bırakmak ve süreci takip etmek aslında büyük bir nimet. Çünkü bunu yapabildiğinizde çok daha fazla boş vaktiniz oluyor ve yeni iş fırsatları geliştirebiliyorsunuz. Ancak şirketin başına gelecek kişiye, içiniz rahat bir şekilde bayrağı teslim edebilmeniz için çekirdekten birilerini yetiştir­melisiniz.” Genç giyim markalarından Miss Poem’in Yönetim Kurulu Başkanı Suat Sekman’ın bir daha tecrübe etmek istemediği konu ise “şirket yönetiminde çok merkezlilik.” Sekman, “Yönetimin tek merkezden olması idarenin kontrolünü sağlıyor. Merkezden büyümeyi daha doğru buluyorum’’ diyerek pişmanlığının ardından aldığı dersin önemini vurguluyor.


Nafi Güral - Kütahya Porselen

Bir daha asla…

Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral’ın ağzını sosyal sorumluluk duy­gusuyla yaptığı bir yatırım yakmış. Güral, “Bir daha mı?” cümlesiyle özetlediği pişmanlı­ğını şöyle anlatıyor: “Kütahya Belediyesi’nin irtifak hakkı yoluyla sahibi olduğu, yaklaşık 40 yıl önce yapıldığı için yıpranmış, yıldızları sökülmüş termal otelin yok olmasına gön­lümüz razı olmadığı için ve şehrimize olan sosyal sorumluluk görevimizin de etkisiyle 10 yıllığına kiraladık.

Adam ettik, harap oteli değerli, marka bir otel haline getirdik. 10 yıllık kiracılık dönemimizde, dönemin belediye başkanının katlanamadığımız olumsuz davranışları nedeniyle 10 yılı zor tamamladık. Kira süresi bittiğinde, yaptığımız tüm yenilemeleri bırakarak zor kaçtık.”


Rus Yusupov – Vine

Asla şirketinizi satmayın!

Bir pişmanlık vakası da günümüzün genç girişimcilerinden, Vine isimli sosyal medya platformunun kurucularından Rus Yusupov’dan geliyor. Bilindiği gibi Vine, 7 saniyelik video paylaşım platformu olarak hayata geçirildiğinde büyük ilgiyle karşılanmıştı.

Dünyanın her yerinden milyonlarca abone sayısına ulaşan platformu Twitter Kurucusu Jack Dorsey 2012 yılında 30 milyon dolara satın almıştı.

Ancak bu macera yalnızca 4 yıl sürmüş, geçtiğimiz yıl Twitter bir blog yazısında küçülmeye gideceklerini ifade ederek Vine’ı kapatacağını açıklamıştı. Bu açıklamanın ardından uygulamanın kurucusu Rus Yusupov, kapatma kararına tepki olarak ‘’Don’t sell your company!’’ (Şirketinizi satma­yın!) twitini atmıştı.


Tony Fadell – Google

555 milyon dolarlık pişmanlık

Dünyanın en büyük şirketlerinden olan Google, 2014 yılında bünyesine kattığı akıllı ev aletleri şirketi Nest DropCam’i 555 milyon dolara satın almıştı. Business Insider’in haberine göre, şirketin CEO’su Tony Fadell Dropcam’i aldıklarına pişman olduklarını açıklamıştı.

Fadell, yaptığı açıklamada Dropcam’ın çalışanlarının bekledikleri gibi iyi ve deneyimli olmadığını itiraf etti. Dropcam CEO’su Greg Duffy ile Tony Fadell’in işlerin kontrolü hususunda çok fazla çatışma yaşadıkları ve sonucunda Duffy’in istifa ettiği belirtildi.

Beyazperdenin kaçırılan fırsatları

Kaçırılan fırsatlar yalnızca iş dünyasında da değil üstelik.

Sanat ve özellikle sinema dünyasında birçok aktör kaçırdığı rollerin pişmanlığını hala yaşıyor.

 

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok