İnsanların elindeki kumandanın tuşuna kimse karışamaz
RTÜK üyesi Faruk Bildirici, internet yayınlarının RTÜK denetimi altına alınması için çıkan yeni yönetmeliği değerlendirdi.
Dijital platformların RTÜK denetimine girmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu karar özgür/bağımsız yayıncılık anlayışını olumlu ve olumsuz açılardan ele aldığınızda etkileyecek?
Dijital platformlar, diğer radyo ve TV yayınları gibi herkese açık yayınların olduğu mecralar değil. Sadece abonelerin yayın alabildiği mecralar. Kumandayı eline alan herkes bu yayınları izleyemiyor. Dolayısıyla bu mecralar, sadece abonelere açık olan özel alanlar. İnsanlar, kendi özel alanlarında ne izleyeceklerine özgür iradeleriyle karar verebilirler, verebilmeliler. Kamu otoritesinin insanların kendi özel alanlarında ne izleyeceklerine karar verme hakkı olamaz. Daha açık bir deyişle insanların elindeki kumandanın hangi tuşuna basacağına kimse karışamaz.
Bu nedenle bu platformlarda içerik denetlemesine hele de “genel ahlak” gibi açık uçlu tanımlarla birilerinin kendi ahlak anlayışını bu yayınlara dayatmasına karşıyım. Elbette bu yayınlarda da insan hakları, demokrasi ve barışa aykırı unsurlar olmamalı, şiddet savunuculuğu, teröre destek, nefret söylemi, ayrımcılık, cinsiyetçilik, savaş kışkırtıcılığı yapılmamalı.
Bu tür evrensel ilkelere aykırı yayınlar olduğunda da zaten 5651 sayılı “İnternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkındaki kanun” uyarınca işlem yapılabilir. Ayrıca ceza kanunu ve ilgili diğer kanunlar var, onlarla gereği yapılır.
Bütün bunlar varken gri alanları geniş yönetmeliklerle isteğe bağlı yayıncılık yapılan platformlarda içerik denetimine kalkmak, bu platformları diğer radyo ve TV’ler ile aynı ilkelerle denetlemeye kalkmak, özgürlüklere müdahale anlamını taşır.
Ama bu tür platformların lisanslandırılması ve vergi kapsamına alınması apayrı bir konu. Gerçi vergilendirme konusu da RTÜK’ün görev alanına girmez ya…
İçerikler için nasıl bir sansür politikası izlenmesi planlanıyor? Bildiğimiz üzere dijital platformlarda LGBTİ+ bireylerin yer aldığı içerikler, argo dil kullanımı gibi TV'ye kıyasla daha esnek bir yayıncılık anlayışı yer alıyor.
İçerik denetimi ile ilgili ayrıntılar henüz çok net değil. Yayınlanan yeni yönetmelikteki hükümler uygulanacak. Orada da epeyce gri alan var. Uygulamanın nasıl olacağını zaman gösterecek. Ancak şunu belirtebilirim, bu platformlar da -çocuklar ile ilgili hükümler hariç- 6112 sayılı RTÜK yasasının “Yayın hizmeti ilkeleri”ni düzenleyen 8. maddesine tabi olacaklar.
Bu maddede evrensel ilkelerin yanı sıra genel ahlak, milli ve manevi değerler, genel sağlık, müstehcenlik, alkol ve tütün ürünleri gibi başlıklara da yer veriliyor. RTÜK’ün bugüne değin aldığı kararlara bakılırsa eşcinsellik ile ilgili yayınlara pek de olumlu bakılacağını söylemek zor. Ama elbette kendi adıma, LGBTİ bireyler ile ilgili yayınlarda insan hakları çerçevesinden bakılmasını, ayrımcılık yapılmamasını savunacağım.
Yıllardır okurlar ile iletişimde olan ve onları en çok anlayan kişilerden biri olduğunuzu biliyoruz. Siz izleyicilerin endişelerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu denetim kararının keyfi bir sansür uygulamasına dönüşmesi söz konusu mu?
“Onları en çok anlayan kişilerden biri” tanımınız için teşekkür ederim. İzleyicilerin tedirginlikleri yersiz değil. Çünkü geçmişteki sınırlayıcı, dayatıcı ve sansürcü anlayışın platformlara -ve tabii internet ortamında yapılan diğer radyo ve televizyon yayınlarına- da yayılması istenmeseydi bu denli gri alanlarla dolu bir yönetmelik hazırlanmazdı. Maalesef siyasi iktidarın mevcut radyo ve televizyonları kaplayan anlayışının bu platformlara da aynen yansıması tehlikesi söz konusu. Buna karşı çıkmak ve özgürlüklerini savunmak bütün platform izleyicilerinin hakkı ve görevi. Onlar istedikleri yayını istedikleri gibi savunma özgürlüklerini savundukları oranda bu tehlikeler ortadan kalkacak.
Tabii bu görevlerden kendimi de azade tutmadığımı belirtmek durumundayım.
YORUM YAZIN
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok