İletişim fırtınası yaklaşırken nereye saklanacaksınız?

İletişim için zor zamanlar yaşıyoruz. Mesaj vermek isteyen şirketler, mesaj yayması gereken medya organları, bunlara aracılık eden iletişim firmaları ve mesajın ulaşıp davranış farklılığı yaratması gereken toplum arasındaki ilişkiler iyice arap saçına döndü. Mesajın en tepedeki üç silahşorları işini yapması gerektiği gibi yapmıyor. Mesaja maruz kalan kitle de şaşırtıcı derecede edilgen ve çoğunlukla mesajlara maruz kalmaktan bıkmış durumda. İşte bu içinde bulunulan durum ciddi bir felaket habercisi. Şirketler istedikleri mesajları isteksiz kitleye ulaştırmak için iletişim ajanslarını sıkıştırıyorlar. Şirketlerin iletişim ajansları üstünde yarattığı baskı bu ajansların çalışanlarına stres olarak dönüyor. İşverenlerini memnun edebilmek için basın üstünde daha ısrarcı hatta neredeyse daha buyurgan oluyorlar. Diğer taraftan basın, okurun ilgi kaybı yüzünden giderek daha çok kan kaybediyor. Çalışanlarına yapılan yatırım hızla aşağı iniyor. Maaşlar azalıyor. Eleman sayısı azalıyor. Ve tüm bunlar üst üste binince, tıpkı havada karşılaşan alçak ve yüksek basınç cephe sistemleri gibi, fırtına doğuyor. Fırtınada ne yaparsınız? Eğer bir fırtına geleceği bu kadar barizse, fırtına öncesinde yapmanız gereken çok önemli işler var. En azından kapıyı bacayı kapatır fırtına sonrasında hala bir evinizin olabileceğini garanti altına almaya çalışırsınız. Eğer fırtına gayet şiddetli geliyorsa camlara tahta perdeler çakarsınız ve en önemlisi güvenli bir ortaya giderek canınızı güvenceye alırsınız. Fırtınada ilk ve en büyük zararı dikine yapılmış, içinde şıkırtılı süsler olan kurumlar görecektir. Eğer eviniz gerçekten güzel değil de siz onu süslerle güzel göstermeye çalışıyorsanız fırtına sonrasında elde avuçta hiçbir şey kalmayacaktır. Benzeştirmeden gerçeklere... Sektörde fiyatlar düşecek ve eskinin tatmin olmuş çalışan kitlesi ne basında ne de PR ajansları tarafında kalmayacak. Bu yüzden de önce büyük ve her şey benim bünyemde olsun diyen ajanslar zarar görecek. Küçük ve çevik firmalar bu işten karlı çıkacak. Çünkü kurulması gereken sistem gelmesi muhtemel şirketlere göre değil mevcut müşterilere göre oluşturulmalı. Olmayan para harcanmamalı. O yüzden de yeni dönem ajanslar ve iletişim dünyası, şirketlerin içinde değil onlara bağlı çalışanlardan oluşacak. Yeni bir müşteriniz mi var? Onun boyu, kilosu ve ihtiyaçlarına göre dışarıda sizin işinizi en iyi görebilecek adamı alacaksınız. Müşteri giderken o adamı bırakacaksınız. Böylece şirketinize ek yük gelmeyecek. PR ajansları müşterilerine çalışanlarıyla değil portföyündeki iletişimcilerle övünecek. Böylece şirketlere telekomünikasyon dünyasında iletişim hizmeti versin diye aldığı adamlarla magazin dünyası iletişimi yaptırtmaya çalışmak yerine uzmanlığı magazin olan iletişimciler bulacak. Bu durumda ajansların tek kazancı daha az verdikleri ücret ya da uzmanlık da olmayacak: Tekil iletişimciler, işini devam ettirebilmek ya da bir sonraki işi de alabilmek için kendinden daha çok verecek. Daha dikkatli çalışacak ve birlikte çalıştığı ajansı kendi şirketi gibi kabul edecek. Patronuna para kazandırmak için değil kendisine daha çok kazandırmak için çalışacak. İletişimci borsası İletişimcilerin serbest piyasa sisteminde bağımsız olarak iş araması, herkesin işine gelecek, özellikle de şirketlerin... Diyelim ki iletişimini yaptırtmak isteyen bir şirket iletişim ajansından ayrılmak istiyor ama iletişimcilerinden memnun. Yapacağı şey çok basit: Bir başka şirkete gidecek ve şu insanlarla ben çok mutluyum onları bünyende çalışması için kirala diyecek. Böylece iletişimlerinin devamlılığı da olacak. En önemlisi de insanlar ortada oluşacak bu iletişimci borsasında kendi değerlerini yukarıda tutabilmek için kendilerini işe her an hazır tutacaklar. Örneğin bir GSM operatörüne danışmanlık vermek isteyen iletişimci her gün ve günün her saatinde bu konuları düşünmek zorunda kalacak ki birileri ondan hizmet istediğinde verecek cevabı olsun. Böylece şirketlerin, PR ajanslarının ve hatta gazetelerin toplam iletişim gücü bugün olduğundan çok daha iyi bir yere gelecek. Halk da daha uzmanlaşmış bilgiler bulduğu için bugüne kıyasla daha büyük şevkle gazete okuyacak. Aslında ajanslara dışarıdan çalışan deyince aklımıza sadece iletişimciler geliyor. Oysa bu işin içinde haber raporlaması da var: Her sabah çıkan haberleri raporlamak, şirketleri ilgilendiren sektördeki diğer haberleri anlatmak için sabah saatlerine özel bir eleman beslenmesi de çok saçma. İletişimcilerin yanında uzman raporlamacılar da iletişimi çok daha ileri taşıyabilir. Hatta şirketler şimdiden bu tip adamları talep etmeli ve kendi bünyesinde çalıştırmalı: Çünkü basın çıktıları PR ajanslarının karnesi. Şu anda şirketler çocuğu olan PR ajanslarının karnesini yine bizzat PR ajanslarına yazdırıyor. Siz çocuğunuzun kendi karnesini kendi yazmasını ve her seferinde eve tam notla gelmesini onaylar mıydınız? Özetle... Fırtına kapımızda. Bugünden itibaren gerek iletişimcilerin gerekse şirketlerin doğru adımlar atması gerekiyor. Bu adımları atarken de mevcut sistem içinde küçük değişikliklerden sonuç beklemek yerine gerçekten her şeyi farklı hale getirecek yepyeni düşüncelerle devrimci adımlar atması gerekiyor. Bu adımlar atılmazsa çıkacak olan fırtınada sadece çatımızı kaybetmekle kalmayacak, tüm iletişimimizden olacağız.
 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER