Her şey müşteri geliştirme (MÜ-GE) ile başlar
İnsanı ve çevreyi yok sayan her strateji ucuzdur ve sürdürülemez. Yönetmeliklere ve kanunlara uyumlu çalışıp, maliyetler yüksek olsa da, kullanımdaki faydayı ön planda tutmalıyız. Sasa'yı dünya genelinde farklı kılan da budur.
SASA Adana’da, entegre üretim tesislerinin yer aldığı, 1.000.000 m² alan üzerinde kurulu merkez işyeri ile İskenderun’da kendi hammadde depolama tesisiyle Türkiye ekonomisine büyük katkıları olan bir şirket. Polyester elyaf , filament, polyester bazlı polimerler, ara ürünler ve özellikli ürünler konusunda dünyanın önde gelen üreticilerinden. Bünyesinde Nobel, ICI ve Dupont teknolojilerini barındıran SASA, 1500'ü aşkın nitelikli çalışanı, yüksek kapasiteli öncü üretim tesisleri ve 2002 yılında kurulan Araştırma Geliştirme Merkezi ile güçlü bir teknik altyapıya sahip. Sektöründe lider olan SASA’nın başarısının anahtarı olan yeniliğe ve gelişime açık olan vizyoner bakış açısını CEO’su Toker Özcan ile konuştuk.
Bize biraz SASA'dan bahseder misiniz? Çalışma ve uzmanlık alanlarınız nedir?
SASA, insanların hayatlarındaki konforu sağlayan ürünlere temel yapı taşı niteliğinde girdileri üreten ve tedarik eden, sektörün marka kurumudur. 2016 yılında 50. Yılını kutlayacağımız SASA, 1966 yılında Adana’da 1 milyon metre kare üzerine kurulan Türkiye’nin ilk entegre petrokimya tesisidir. Dönemin teknolojik koşulları itibari ile oldukça zorlu olan bu atılım için SASA, dünyanın lider teknoloji üreticileri ile İngiltere’de lisans anlaşması yaparak dünyada sadece birkaç üreticinin know-how bilgisine dayanan insan yapımı lif sektörüne giriş yapmış oldu ve hızla içinde bulunduğumuz büyük Avrupa coğrafyasında hızla büyüyerek liderlik koltuğuna oturmuştur.
Kuruluş amacı, "toprak gıda içindir" felsefesi ile pamuğa alternatif olarak insan yapısı elyaf üretebilmek olan SASA, günümüzde yüksek teknoloji polimerler ve polyester elyaf olmak üzere sektörde iki ana ürün grubu ile yer alıyor. Bu iki ana grup ile tüketicilerin; ev tekstilinden, kişisel bakım ürünlerine, gıda ambalajlarından, tekstile gündelik hayatlarının her alanında kullandıkları ürünlere hammadde üretiyoruz. SASA olarak Türkiye’de faaliyette bulunduğumuz her segmentte liderliğimiz yanında, Avrupa’nın önde gelen üreticisi olarak Almanya, İtalya, İspanya, Romanya, Portekiz, Amerika gibi pazarlarda ağırlıklı faaliyet gösteriyoruz. Asya'da da bazı ürün gruplarımız ile Japon üreticilere rağmen en yüksek pazar payına sahibiz.
SASA'nın Ar-Ge ve üretim alanındaki yenilikleri ve farklılıkları neler?
Bizim SASA olarak Ar-Ge tanımımız genel tanımdan ayrışmaktadır. Ar-Ge çalışmaları kapsamında insan, zaman ve sermaye kaynaklarının cömertçe kullanımının bizleri her zaman sonuca ulaştırmadığı gibi kaynak açısından da israfa neden olduğuna inanıyoruz. Yenilikler mevcut teknoloji ve yetkinlikler ile pazar ihtiyacına hızlı cevap verebildiğimiz takdirde anlamlı oluyor. Yaklaşımımızı özetleyen bir ifadenin ‘appropriate product, appropriate technology’ olduğunu söyleyebilirim. Bu doğrultuda bizim inovasyon çalışmalarında ve ürün geliştirme çalışmalarında baz aldığımız kriter; pazar ihtiyacını doğru okumak ve hızlı çözümler sunmak. Bu konuda benim kullandığım tanım " herşey MÜ-GE (müşteri geliştirme) ile başlar" .
Pazar ihtiyacını doğru okumayı açacak olursak; günümüz tüketicilerinin sesini dinleyerek üreticilere ihtiyaçları karşılayacak ürünler sunmak, REACH, FDA, EFSA, Türk Gıda Kodeksi gibi ulusal ve uluslararası regülasyonları takip etmek ve gelişmelere hızlı reaksiyon vermek, tedarikçilerimiz ile yakın iletişimde olmak gibi kavramlardan bahsedebiliriz. Bunun yanı sıra mega trendleri erken okuyup pazarın gidişatına göre ürünlerimiz ile erken tepki verebilmenin de en büyük avantajımız olduğunu söyleyebilirim. Geleceği ve ürünleri insan ihtiyaçlarının belirlediğini düşünürsek geleceği tahmin ederek ihtiyaçları da anlayabiliriz. Biz çalışmalarımızda “insanlar nasıl yaşıyor, nasıl davranıyor, nüfusun yaş ortalaması nedir, 5 yıl sonra ne olacak” gibi soruları soruyoruz. Mega trenlerin içinde; artan ömür, azalan kaynaklar, hızlı yaşam alışkanlıkları, artan şehirleşmeyi sayabiliriz. Bütün bu gelişmeler hem polyester hem de özel kimyasalların hizmet ettiği sektörlerde yeni ihtiyaçlar doğuruyor.
İnovasyona yön veren bir diğer etmen ise o ülkenin gelişmişlik seviyesidir. Milli geliri yüksek ülkelerde ne tür sanayilerin geliştiğine ne tür ürünlere talep olduğuna bakarsak milli geliri biraz artan ülkelerin de hangi yöne gideceğini ön görebiliriz.
SASA'nın önümüzdeki dönemde yatırımları ne yönde olacak?
SASA’nın stratejik yatırım projeleri uzun dönemde karlı büyümeyi kapsayacak içeriktedirler.
Bu projeler; 1, 3 ve 10 yıllık projeksiyonlarımız dahilinde planlanmıştır. Her bir strateji tek bir hedefi beslemektedir; insana ve doğaya zarar vermeyen ürünler ile karlı bir şekilde büyüyerek liderlik pozisyonunu korumaktır.
En önemli hedefimiz, B2B gibi üretip, B2C gibi opere eden bir yapıya dönüşmek ve bunu yaparken de teknoloji ile tasarlanmış altyapılar kurabilmek. Burası hissedar değeri yaratacağımız aktiviteleri içerecek ve buna ek olarak diğer paydaşlarımız için öncelik organik olmak üzere her yıl en az bölgesel GDP oranında büyümek.
Tasarladığımız her ürün ve serviste değişmeyen temel yaklaşım "insan ve doğaya zarar vermeyen hatta mümkünse ömrünün sonunda pozitif fayda sağlamak".
Türkiye ekonomisini yakın vadede nasıl konumlandırıyorsunuz?
Ülkelerin ekonomisini diğer bileşenleri ayrı tutarak değerlendirmek çok mümkün değil. Türkiye, doğal zenginlikleri düşünüldüğü zaman tüm diğer ülkelerden çok daha şanslı çünkü bu kaynakların en kıymetlisi olan insan kaynağına sahip. Demografik yapımız, bu açısında ciddi bir fırsat penceresi sunmakta gelecek yıllar için ve iş bu kaynağı doğru araçlarla donatmak ve sıçramayı gerçekleştirmek olmalı, bu gözle bakıldığı zaman hala alacağımız çok yol var. Son zamanların öğrettiği bir başka gerçek daha var ki o da düzgün çalışan bir hukuk sistemi olmadan diğer hiçbir demokrasi ve kalkınma bileşenin düzgün işlemesi mümkün değil. Umudumuz ülke olarak artık temel devlet fonksiyonlarının deneme-yanılma yönteminden uzakta ve çağdaş yaklaşımlara göre tasarlanıp bir an önce kuvvetli yanlarımızı esasa alan zayıf yönlerimizi de fırsata dönüştürecek transformasyonun gerçekleştirilmesi.
Uzun yıllara dayanan devlet geleneğindeki bu dönüşümü yapmamızı sağlayacak ekonomi modelimiz, büyümenin yanına, kalkınmayı da koyarak hızla yol almamıza araç olacaktır diye düşünüyorum.
Özellikle faaliyet gösterdiğiniz alanda ne gibi yatırım ve yeniliklere ihtiyaç var?
Global dünyada ürünler arasında somut farklar giderek azalırken (convergance) ürünler giderek birbirine benziyor. Günümüzde tüketiciler çok fazla bilgiye maruz kalarak karar verme aşamasında belli kriterlere yöneliyorlar. Bizim gibi hammadde üreticileri ve nihai ürün üreticilerinin sektörün sürekliliğini sağlayabilmesi için maliyetin dışında faktörlerde rekabet ortamını oluşturuyor olmamız gerekiyor. İnsanı ve çevreyi yok sayan her strateji ucuzdur ve sürdürülemez. Yönetmeliklere ve kanunlara uyum içinde çalışıp maliyetler yüksek olsa da, kullanımdaki faydayı (value in use) ön plan tutmalıyız. SASA’yı dünya genelinde farklı kılan da budur yoksa kısa vadeli “iyi karlar” sürdürülebilirliğin anahtarı değildir. Bana göre İnovasyon ve Ür-Ge kadar önemli olan ve en zor olan müşteri geliştirmek olan Mü-Ge’dir. Müşteriler tercih ettikleri ürünleri sadece maliyet avantajını kriter alarak değil aynı zamanda içeriğindeki hammaddenin sağlığa ve çevreye yaratacağı etkilerini düşünerek tercih etmeli. Ancak farklılaşarak marka değerimizi arttırabileceğimiz bir ortamda, biz 50. yılımızı kutlamaya hazırlanırken yaşanılabilir bir gelecek için sürdürülebilir çözümler üretmeye devam edebiliriz.
İletişim ve markalaşma çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Ne gibi projeleriniz var?
Tasarladığımız her ürün ve serviste değişmeyen temel yaklaşım "insan ve doğaya zarar vermeyen hatta mümkünse ömrünün sonunda pozitif fayda sağlamak". Bu konsept etrafında tasarladığımız ürünler mutlaka geri dönüşebilen veya doğal şartlarda bozunup kompost olabilen teknolojiler ihtiva eder. SASA ürünleri alışveriş merkezlerinde ve marketlerde tüketicilerin beğenilerine sunulan kadın pedinden, gıda ve içecek gibi hızlı tüketim sektörü ürünlerinin ambalajlarına, tekstil sektöründen, otomotiv kaplama ürünlerine, medikal sektörde tek kullanımlık ürünlerden, beyaz eşyaya kadar birçok ürünlerin hammadesi. Bu alanlarda öncü üretici markalar ile çalışıyoruz. Bu açıdan bakacak olursak hammadde üreticisi olarak hedef kitlemiz üreticiler gibi gözükse de ana hedef kitlemiz nihai tüketiciler. SASA B2B çalışma modeline sahip olmakla beraber B2C gibi düşünüp davranma vizyonuna sahip bir kurum. SASA sektöründe ulusal ve uluslararası platformlarda marka değeri oldukça güçlü bir isim. Bununla beraber Advanite™ özel polimerler ve kimyasallar, Perilen™ ise elyaf grubumuzun ana markalarıdır. Perilen™ markası özellikle iç piyasa ağırlıklı çalıştığımız yurtiçi üreticilerde 50 yıllık bir güce sahip olmakla beraber, Advanite® yurtdışındaki gücü ile Turquality destek programında yer alıyor. Bu çatı markalarımızın ve yeni yarattığımız markaların tüketiciye sunduğu değerler; hijyen, güven ve insan ve çevre odaklılık. Bu değerler doğrultusunda Advanite™ Natura markası biyobozunur özelliği yurtiçi ve yurtdışı ambalaj sektöründe fark yaratıyor. Bu üründen elde edilen plastik ambalajlar, hem doğada hızla bozuluyor hem de toprağa karışarak compost görevi yapıyor. Ayrıca SASA Plus 88™ fitalatsız plastifiyan yerli ve yabancı üreticiler tarafından tercih edilen bir diğer marka. Tüketicilerin gündelik hayatında yer alan birçok ürünün SASA Plus 88™ ise üreticilere sağlıklı ve güvenli çözümler üretiyoruz
Bunlara ilave olarak tasarım ise özellikle yeni projelerimizde öne çıkan bir diğer değer. Bu projelerden en önemlisi PET esaslı, insan sağlığına zarar vermeyen yeni nesil damacana I-Cube Projesi. I-Cube, estetik görünümünün yanında kullanım kolaylığı sunması ve taşımada %30 tasarruf yaratması ile birçok alanda çözüm odaklı bir ürün. I-Cube, klasik anlamda B2B olan benzer şirketler içerisinde B2C iş modeline yönelik ilk ürün lansmanımız olma özelliğine sahip. Yaşamın tasarım üzerine kurulu olduğu günümüzde, tüketiciye direkt olarak sunduğumuz yeni nesil damacana konseptimiz ile dünyanın en prestijli tasarım yarışması olan İtalya’da A' Design Award Competition’ın Ambalaj Tasarım Kategorisi’nde Şişe ve Damacana gruplarında ‘Bronze A' Design Award ’ödülünü, Almanya da ise German Design Award yarışmasında ambalaj kategorisinde en önemli ödüllerden special mention ödülünü kazandı.
SASA aynı zamanda EFQM sürecinde olup, mükemmellik modelini benimseyen ve böylece tüm paydaşların (müşterilerin, çalışanların, hissedarların, tedarikçilerin, toplumun) beklentilerini dengeli bir şekilde karşılamak üzere kurumdaki bütün faaliyetlerin süreklini olarak iyileştiren çözümler yaratma kültürüne sahip.
Anasayfa'ya Dön
YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok