Her şehrin bir markası olmalı
Ali Saraç
Geçen ay New York sokaklarında dolaşırken, bu ay Konya sokaklarında dolaşmaya devam ettik. Konya yüz ölçümünü baz aldığımızda, Avrupa’da ülke olabilecek boyutta bir konuma sahip. Konya'yı bizler Mevlana Celaleddin Rumi sayesinde tanıdık. Yani marka olarak yıllarca Konya, Mevlana sayesinde tanındı ve tanınmaya devam etmekte ama ekonomik olarak Konya markalaşmanın neresinde?
Konya denince akla gelen şeylerin önünde tarım, tarıma dayalı makina sanayisi ve buna odaklı olarak da 'Türkiye'nin Çin'i” sloganıyla tarım makinası sanayindeki kopyacılığı ön plana çıkıyor. Konya'lı sanayiciler dışarıdan gelen bir makinanın üzerinde “Copy Right” diye bir ibra görüyorlarsa bunu “Right to Copy” yani “kopyalama hakkı” olarak algılıyor. Durum böyle olunca da Konya'nın ekonomik marka değeri taklitçilikten öteye geçemediği gibi, boyası dökülünceye kadar sürüyor.
Konya her şeye rağmen içinde marka olmaya aday bir şirkete sahip. Bunun adı 'Torku' şirketidir. Dünya'da bazı şehirler vardır, barındırdıkları şirketler sayesinde isimlerini dünyaya duyurmuşlardır. Mesela Hollanda'nın Eindhoven şehri “Philips” markası ile anılır. Philips şehrin tanıtımında uluslar arası eranada en büyük rolü oynar. Torku'da Konya'da bu rolü üstlenebilecek bir konuma sahiptir. Torku ve şehrin yöneticileri bu konuda kendilerine bir vizyon üretmelidirler.
Sosyal medyanın marka'ya olan katkısı
Ağızdan ağıza olan sosyal aktivite şimdi yerini sosyal medya'ya bıraktı. Eskiden bir şeyi dostlarımızla paylaşmak istediğimizde ağızdan ağıza varan bir şöyleşi şekli ile düşüncelerimizi birbirimizle paylaşırken günümüzde bunu sosyal medya üzerinden yapıyoruz.
En iyi reklam ağızdan agıza yapılan reklamdır, çünkü ikna gücü yüksek en önemli mecradır, şimdi bunun yerini sosyal medya alıyor. Mesela bir otel rezervasyonu yaparken ben otelin yıldız sayısına değil ama kalan insanların otel hakkındaki düşüncelerini sosyal medyada okuduktan sonra tercihimi yapıyorum. Veya bir çamaşır makinası alacaksam yine sosyal medya üzerinden son ürünler hakkındaki kullanıcı tepkilerini okuduktan sonra tercihimi yapıyorum.
Artık Ahmet'i Mehmet'i aramaya gerek kalmadı, sosyal medya elimin altında ve binlerce tüketici benim kullanmak istediğim ürünler hakkında yorum yapıyor. Şirketler sosyal medyayı ciddiye almalı, kullandıkları reklam mecralarını iyi düşünmeli. Otelin süper resimleri, sosyal medyadaki tepkilerle uyuşmuyorsa bir sıkıntınız var demektir. Veya verdiğiniz hizmet tanıtımınızda kullandığınız reklamla uyuşmuyor ise tüketiciler sizi affetmiyor. Tüketici tepkisi alan bir ürün veya kurumun imajını düzeltmesi kolay olmuyor.
Sosyal medya hayatımıza o kadar derin girdi ki ve o kadar kolay ulaşılabilir hale geldi ki her türlü bilgiye anında ulaşabildiğimiz gibi, her türlü tepkiyi de anında verebiliyoruz, bu ürünü kullanmayın, burada yemeyin, bununla uçmayın, bu markayı giymeyin veya tam tersi gibi...
Bunun yanında sosyal medya sayesinde şirketler bizlere daha iyi bir hizmet verebilirler. Geçmişte arkamızda izler bırakıyorken günümüzde arkamızda iz adı altında veri bırakıyoruz. Ve bu verileri biz severek isteyerek ve zaman zaman farkında olmadan bırakıyoruz arkamızda.
Mesela bir arama motorunda ne kadar çok bir kelime ile arama yapıyorsak, ekranımıza o kadar çok o kelime ile ilgili reklam düşüyor.
Anasayfa'ya Dön
YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok