Havalimanı ekonomisi ve yeni fırsat havzası
Fikri Türkel
Dünyada yılda 1 milyar 200 milyon turistin seyahat halinde olduğu tahmin ediliyor. Bunların çoğu da seyahatini uçakla gerçekleştiriyor. Bir diğer ifadeyle, 1 milyar insan gelip-giden yolcu ve refakatçılarını da hesap ettiğimizde yılda 3 milyar insanın havaalanlarından hizmet aldığını söyleyebiliriz.
Türkiye'de 2014 yılında 166 milyon kişi havayoluyla uçtuğu biliniyor. 2013 yılında bu rakam 149 milyon civarındaydı. Transit yolcular ve gidiş geliş olarak hesap ettiğimizde söz konusu rakamın boyutları inanılmaz seviyeye çıkıyor.
Türkiye'nin havacılık sektöründe THY, Pegasus ve Atlas Global markalarının yanı sıra TAV Havalimanları markası da yer alıyor. Havalimanı işletmeciliğinde küresel bir oyuncu haline geldi. 1997 yılında Atatürk Havalimanı Dış Hatlar ihalesini alarak, konsorsiyum olarak girdikleri havacılıkta artık 14 havalimanı işleten bir holding oldular.
TAV, havalimanı ekonomisine tipik bir örnektir. İçeride ve dışarıda 14 havalimanında işletmeciliği ve hizmetleri bulunuyor. 2014 yılında 743 bin uçak seferine ve 95 milyon yolcuya hizmet verdi. Havalimanı işletmeciliği grubu yeni alanlara girmesini de sağladı.
TAV’ın yiyecek içecek şirketi BTA, Tadında Anadolu ile başlanan süreçte yeni markalar çıkarmasını sağladı. Cakes&Bakes’in konsept olarak çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. BTA markaları, havalimanı dışına çıkarak bugün 75 İDO noktasında ve kültür yaşam merkezi UNIQ İstanbul’da faaliyet gösteriyor. Kantin, Seferi, Tickerdaze gibi gıda perakendesinde yeni markaları bu havalimanı serasında doğdu. Otel işletmeciliği yanı sıra başka markaları bulunuyor. Yani her gün 90 bin kişiye hizmet veren zincir mağazalar oluşturdu.
Sadece Atatürk Havalimanı’nda üç tanesi iç hatlara hitap eden 12 "lounge" bulunuyor. Sadece THY Lounge'ı 1100 oturma kapasitesine sahip. Esasında lounge konseptinin önümüzdeki yıllarda sayılarının artarak apayrı bir kimliğe bürüneceğini tahmin ediyorum.
2014 yılında yolcusu en fazla artan havaalanları Sabiha Gökçen, Gazipaşa ve Çanakkale oldu. Önümüzdeki yıllarda da yeni havalimanlarına rağmen havaalanı taşımacılığı ile birlikte havalimanı kapasiteleri de artacaktır.
2014 yılında İstanbul Atatürk Havalimanı hedeflerini aştı ve Avrupa’nın en yoğun dördüncü havalimanı oldu. TAV Havalimanları CEO'su Sani Şener'in verdiği rakamlara göre; DHMİ’nin apron sahasına yaptığı yatırımlarla havalimanının 102 olan uçak park kapasitesi yatırımların tamamlanması ile birlikte 145’e çıkacak.
Malum, Sabiha Gökçen'in bütün hisselerini Malaysia Airports Holding satın aldı. Grubun, şu anda araştırma sürecinde olmasına rağmen, havalimanı terminal ve pist genişlemesine yönelik adımlar atması bekleniyor. Önümüzdeki süreçte, bu grubun yeni hizmet markalarını da görmek hiçbirimizi şaşırtmasın. Havacılığın gelişmesi müşteriyi ayağına getiriyor.
Bu örneklem sadece havaalanlarıyla sınırlı değildir. Hızlı trenlerin gelişmesiyle birlikte, Ankara ana terminalin günde 180 bin yolcu kapasitesine ulaşması bekleniyor. Aynı şekilde tren yolcularına yönelik onlarca marka hızlı tren havzasında gelişmesi beklenebilir.
Sanırım THY'de 14 ayrı çeşit yemek çıkıyor. Vejetaryen, vegan, koşer, cian gibi ırkı ve dini farklı her kesimden yolcunun ihtiyacına cevap verebiliyor. Aslında ulusal havayolu şirketleri, ülke mutfaklarını en iyi uçak yolculuklarında tanıtabilirler. Türk Havayolu şirketlerinin de bu çerçevede yeni servis konseptleri oluşturmaları gerekiyor.
Havaalanlarındaki diğer rekabet alanı da Duty Free mağazaları. Olaya sadece Türkiye’nin gümrük kapıları olarak bakmamak gerekiyor. Dünyada 1.2 milyar insan, turizm hareketi içinde. Ve bunların hepsi gümrük kapılarından geçiyor. Çoğu da gümrüksüz satış mağazalarına ilginç, yöresel, farklı ürünler bulabilir miyim diye bakıyor.
Gümrük kapılarındaki mağazalar herkesin ilgisini çeker. İster yurtdışına gidişte olsun, isterse ülkeye girişte, herkesin gezmek isteyeceği alanlar Duty Free olarak adlandırılan mağazalar, havaalanlarının en göz alıcı noktalarıdır.
Her ne kadar sigara, alkollü ürünler ve parfüm ağırlıklı olsa da bu mağazaların asıl konumlanması gereken iki gerekçe var: Hediye ve ihtiyaç.
İlk izlenim sınır kapısında başlar. Ayrılırken tatlı bir anı ve hatırlatacak bir hediye ile son bulur. Türkiye’nin en büyük Duty Free mağaza işletmecileri ATÜ ile Setur’dur.
Gümrük mağazalarında küresel tek oyuncumuz Godiva bulunuyor. Ülker’in satın almasıyla birlikte sadece Türkiye gümrüklerinde değil, yurtdışındaki pek çok Duty Free mağazasında Godiva’nın daha aktif olduğunu görüyoruz. Yeni ürünler, promosyonlar ve dikkat çeken stant ve ambalajlarıyla etkin olmaya çalışıyor.
38 ülkeye ulaşan diğer önemli bir gıda oyuncumuz da Hazer Baba’dır. Yabancı gümrük kapılarında onu henüz göremiyoruz ama Türkiye’nin pek çok Duty Free mağazasında ürünleri bulunuyor. “Old Bazaar” adında, Türkiye'ye özgü yerel ürünleri sunduğumuz 250 metrekarelik bir mağaza var.
Havaalanlarındaki gümrük mağazaları o kadar etkin hale gelince, Singapur sınırında Johor Bahru şehrinde herkese açık bir "Duty Free" alışveriş merkezi (dünyada ilk) ve merkezden 20 km dışarıda da büyük bir outlet kuruldu.
Havaalanları artık bir yaşam alanı oluyor. Lounge’ların bu kadar rahat olmasının nedeni daha fazla seyahat eden insanların havaalanlarını daha efektif kullanabilmesine imkân sağlamasıdır.
Teknolojinin gelişmesi, iş gezilerinin artması yeni ihtiyaçları ortaya çıkardı. Birincisi ücretsiz wifi alanı oluşturulması ve başta telefon şarjı olmak üzere diğer teknolojik imkânların sunulması, havaalanlarının farkındalığını artıyor. Mesela, Zürih Havalimanı’nda yarım saatliğine ücretsiz wifi imkânı veriliyor.
Peki, hangi ülkelerdeki havaalanları, mobil cihazlarını şarj etmek isteyenlere en kapsamlı hizmeti sunuyor? Akıllı seyahat sitesi kayak.com.tr, bu soruya yanıt bulmak üzere Avrupa genelinde yaptığı araştırmaya göre, bu konuda liderlik İngiltere’de.
Londra’daki Heathrow Havalimanı’nda, özellikle dış hatlar terminalinde, yolculara elektronik cihazlarını şarj etmeleri için her kolaylık sağlanmış durumda: Tüm yolculara açık olan dış hatlar bekleme salonlarında, 3 bini aşkın priz bulunuyor. Bu rakam, her iki yolcuya bir priz sunulması anlamına geliyor. Londra’daki Luton Havalimanı, Heathrow’a kıyasla daha az yolcu kapasitesine sahip olsa da, 400 adet priz ve 40 adet çok kullanımlı şarj istasyonuyla yolcuları bu hizmetten mahrum etmemeyi başarmış görünüyor.
Polonya’daki Varşova Chopin Havalimanı’nda yaklaşık 3 bin, Almanya’daki Münih ve İspanya’daki Barselona El Prat Havaalanlarının her birinde bin adet priz bulunuyor.
Yolu Viyana Havalimanı’ndan geçenler ise havalimanı genelindeki prizlerin yanı sıra özel çalışma bölmelerinden ve dizüstü bilgisayar masalarından da faydalanabiliyor. Benzer bir uygulama Amsterdam Schipol Havalimanı’nda da yolcuların hizmetine sunuluyor.
Moskova’daki Sheremetyevo Havalimanı ise yolculara 1500 adet priz sunuyor. Bu hizmet, Rusya genelinde diğer havaalanlarında sadece VIP salonlarında yolculara sunuluyor. Diğer yandan ortak kullanıma açık prizlerin yanı sıra uluslararası ulaşım sağlayan pek çok havalimanında farklı noktalara konumlanmış ücretli şarj istasyonları bulunuyor.
Ortak kullanıma açık prizler aracılığıyla şarj imkânı sunmayan havaalanları da, bu temel ihtiyacı karşılayabilmek amacıyla çalışmalarını hızlandırmış durumda. Örneğin, Almanya’nın önde gelen havaalanlarından Frankfurt ve Hamburg havaalanları, bu kapsamda çalışmalar yürütüyor.
Anadolu'nun her yerine açılan havaalanları ile övünüyoruz. Havacılık gelişiyor ve insanlar havaalanlarından daha fazla istifade ediyor. Ne yazık ki havalimanı ekonomisinden yeterince istifade ettiğimiz söylenemez.
Anasayfa'ya Dön
YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok