Fikri Mülkiyet Hukuku’nda Rüçhan Hakkı Kavramı ve Önemi
Rüçhan kelimesinin sözlük anlamı “bir hakkın sıra bakımından kendinden sonra gelen hakka öncelik tanıması” dır. Daha açık bir biçimde ifade etmek gerekirse rüçhan hakkı “sonradan gelenin önceliği ” olarak tanımlanabilir.
Rüçhan hakkı” terimi temelini, sınai hakların korunması amacı ile 20 Mart 1883 yılında imzalanan “Paris Sözleşmesi”nin 4. maddesinden almakta ve sözleşmenin ingilizce metninde “right of priority”, Fransızca metninde ise “le droit de priorité” biçiminde ifade edilmektedir.Günlük yaşantımızda sıkça rastlamadığımız bir sözcük olan rüçhan kelimesinin sözlük anlamı “bir hakkın sıra bakımından kendinden sonra gelen hakka öncelik tanıması” dır. Daha açık bir biçimde ifade etmek gerekirse rüçhan hakkı “sonradan gelenin önceliği ” olarak tanımlanabilir.
1995 yılında Avrupa Topluluğu – Türkiye Ortaklık Konseyi’nin Avrupa Birliği ile Türkiye arasında Gümrük Birliği’nin oluşturulması amacı ile alınan 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile Türkiye’de sınai mülkiyet hakları üzerinde çağdaş mevzuat düzenlemelerine başlanmış ve bu doğrultuda 551 Sayılı Patentlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 554 Sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname metinleri hazırlanarak 27.06.1995 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Bu mevzuat Paris Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası hukuki düzenlemeler dikkate alınarak meydana getirilmiştir. Paris Sözleşmesi’nin 4 maddesi ile ayrıntılı bir biçimde düzenlenen rüçhan hakkı da söz konusu kanun hükmünde kararname metinlerinde yer almıştır.
Gerek Paris Sözleşmesi’nin gerekse 551, 554 ve 556 sayılı KHK’lerin ilgili maddelerinin okunması sonucunda rüçhan hakkının, sahibine fikri mülkiyete konu hakların tescil başvurusu bakımından Paris Sözleşmesi’ne taraf olan ülkelerde belirli sürelerle öncelik hakkı sağlama amacı ile getirildiği anlaşılmaktadır.
Tescil başvurusundan doğan ve başvuru sahibine birden fazla ülkede başvuru yapmak üzere öncelik hakkı tanıyan rüçhan hakkı, sınai haklardan yalnızca marka, tasarım, patent ve faydalı modeller için söz konusudur. Marka, tasarım, patent ve faydalı modeller Türk Hukuku’nun esas olarak kabul ettiği tescil ve ülkesellik ilkeleri ile korunmaktadır. Yabancı bir devlette tescil ya da kullanma yolu ile kazanılmış bir hakkının, sadece bu nedenle bir başka devlette korunması kural olarak mümkün değildir. Ülkesellik ilkesi, korumanın hakkın yalnızca tescil ediliği ülke ile sınırlı kalması sonucunu doğurmaktadır. Marka, patent, faydalı model ya da endüstriyel tasarımını bir ülkede tescil ettiren ancak başka ülkede de tescilden menfaati bulunan hak sahibinin, korumasının başka ülkelerde de geçerli olabilmesi için bu ülkelerin her birinde başvuru ve tescil yapması gerekmektedir.
Ancak; tescil işleminin değişik ülkelerde aynı zamanda yapılamaması koruma açısından olumsuzluklara yol açmıştır. İlk ülkedeki tescil ile sonraki tesciller arasında geçecek süre içinde, sınai hakkın başkaları tarafından tescil edilmesi veya kullanılması riski doğmaktadır. Bu sebeple, gerek uluslararası gerekse ulusal yasal düzenlemelerde, farklı ülkelerde aynı zamanda tescile imkan veren ve böylelikle korumayı mekan ve zaman bakımından genişleten ve güçlendiren değişik araçlara yer verilmiştir. Sınai hakkı ilke olarak tescil ettiren ve bu hakkın başka ülkelerde korunmasını isteyen bir kişinin bu gibi olumsuzluklarla karşılaşmaması için düzenlenen en önemli araç Paris Sözleşmesi ile öngörülen “rüçhan hakkı”dır.
Rüçhan hakkı ise tescil hakkını coğrafi alan ve zaman açısından güçlendiren bunun yanı sıra ülkesellik ilkesini sınai hakların uluslararası düzeyde tescil edilmelerini kolaylaştırması sebebi ile zayıflatan bir haktır.
Günümüze hakim olan teknolojik gelişmeler ülkeler arasındaki ticari ilişkilerin de artmasına öncülük etmiştir. Bu durum sınai haklar konusunda da etkisini göstermiş ve sınai hakların uluslararası düzeyde korunması ticari rekabetin gelişmesi ve haksız rekabetin engellenmesi açısından önem kazanmıştır. Bu kapsamda sınai haklar konusunda uluslararası korumanın sağlanması amacı ile birçok uluslararası anlaşmalar yapılmış ve böylelikle en azından anlaşmalara taraf ülkeler arasında korumanın sağlanması hedeflenmiş, böylece sınai mülkiyet hakları için benimsenen ülkesellik ilkesi yerini evrensellik ilkesine bırakmaya başlamıştır. Dolayısı ile temelini milletlerarası sözleşmelerden alan rüçhan hakkının tescil ve ülkesellik ilkeleri ile olan ilişkisi ve bu ilkelerin etkileri rüçhan hakkının amacı, hükmü ve sonuçları bakımından büyük önem taşımaktadır. İşte, 556 sayılı MarkKHK m.25 ve 26, 551 sayılı PatKHK m.49 ve m.50, 554 sayılı EndTasKHK m.29 ve m.30 ile düzenlenen ve ilk başvuru sahibi ile markayı taşıyan mal ve hizmetleri, buluş veya tasarımı ilk sergileyen kimseye tanınan rüçhan hakkı, marka, buluş veya tasarım için, hak sahibinin hukuki ve ekonomik çıkarlarının korunmasında hizmet eden uluslararası bir koruma mekanizmasıdır.
İlk başvuru ile ikinci başvuru arasında geçecek süre içerisinde, üçüncü kişiler tarafından rüçhan hakkına konu olan tescil başvurusunun mal veya hizmetler itibariyle kapsamında yapılacak başvurular ve gerçekleştirilecek tesciller hükümsüz olacaktır. Yabancı sınai hak sahibine de Türkiye’de sınırlı bir koruma sağlayan rüçhan hakkı, bu haktan faydalanan kişiye, sınırlı bir süre için aynı marka ve aynı mal veya hizmetleri, aynı buluş veya tasarımları içeren taleplere karşı bir hak vermekte ve aynı sınai hakkın rüçhan hakkı süresi içinde bir başkası adına tesciline engel olmaktadır. Görüldüğü üzere, rüçhan hakkının uluslararası başvurularda büyük önemi bulunmaktadır.
Markalar için Madrid Protokolü tarafından öngörülen uluslararası tescil de bu sistemin bir başka unsurudur. Markanın, bir anda birden fazla ülkede tesciline imkan tanıyan bu sistemde, tescil başvurusu, ayrıca yapılmasına gerek kalmaksızın rüçhan talebini de içermektedir. Sınai haklara ilişkin tescil başvurusunun rüçhan hakkı yönünden incelenmesini Türkiye’de TPE yetkili merci olarak gerçekleştirir. Rüçhan hakkı yönünden inceleme başvuru sahibinin başvurusunda belirttiği rüçhan hakkından yararlanmaya hakkı olup olmadığının belirlenmesi amacı ile yapılmaktadır.
Markalar ve tasarımlar için talep ve belgelendirme açısından iki farklı süre öngörülmüştür. Buna göre; MarkKHK m.28/1, EndTasKHK m.31/3 ve PatKHK m.52/1 uyarınca rüçhan talebi başvuru ile birlikte ileri sürülmeli, fakat rüçhan hakkına ilişkin belge başvuru tarihinden itibaren üç ay içinde ibraz edilmelidir. Söz konusu süreler hak düşürücü nitelikte olup, bu süre içinde kullanılmayan rüçhan hakları düşmektedir.
Marka ve endüstriyel tasarımlar için altı, patent ve faydalı modeller on iki aylık rüçhan süresi öngörülmesinin sebebi, Paris Sözleşmesi’nde tescil başvurusunda bulunan kişiler ve bunlar dışındaki üçüncü kişilerin hakları da göz önüne alınarak bu haklar arasında ve bu hakların kullanılmaları sırasında en uygun dengenin sağlanmasının amaçlanmasıdır. Rüçhan hakkının ileri sürüleceği süre çok kısa ya da çok uzun olamayacağı gibi, bu süre başvuruda bulunan kişiye ilk başvurunun yapıldığı ülkede piyasa araştırması yapabilmesi; yabancı ülkelerde tescil başvurularını gerçekleştirebilmesi ve tescil ile ilgili finansal problemlerin çözülebilmesi için yeterli uzunlukta ve hakkın amacına hizmet edecek nitelikte olmalıdır. Rüçhan hakkı ilkesi ile amaçlanan; yukarıda bahsi geçen süreler içerisinde üçüncü kişiler tarafından yapılan başvuruların, değerlendirme açısından rüçhan hakkı sahibinin önüne geçmesine engel olmak ve marka, tasarım ve buluşların uluslararası alanda korunmasını kolaylaştırmaktır.
Rüçhan hakkı ile tescil sürecinde uluslararası, etkin ve daha ucuz bir koruma sağlamak hedeflenmektedir. En basit biçimde ifade etmek gerekirse, rüçhan hakkı marka, patent, endüstriyel tasarım ve faydalı model başvuru ve tescillerine yönelik sınırlı bir öncelik hakkıdır. Türk Marka Hukuku düzenlemesi de bir marka tescil başvurusu ile talep edilen ve tek başına kullanılamayan rüçhan hakkını, Türkiye’deki yetkili mercilere usulüne uygun bir şekilde yapılan tescil başvurusuna konu marka, patent ya da tasarımın Türkiye’de öncelikli olarak yasal korumaya kavuşturulması ve bazı başka başvuru ve tescillerin engellenmesi biçiminde tanımlamaktadır.
Nitekim bağımsız bir hak olmaktan ziyade hukuki bir savunma yöntemi olarak nitelendirilebilecek rüçhan hakkı markanın yanı sıra, patent, tasarım ve faydalı modellere ilişkin haklar söz konusu olduğunda da aynı amaca hizmet etmektedir.
Böylelikle rüçhan hakkı öngörülen süre içinde ve belirlenen usule uygun olarak kullanılmak koşulu ile, sahibine diğer başvuru ve tescilleri engelleme ve başvuruya konu marka, patent, faydalı model veya tasarıma öncelikle sahip olma imkanı vermektedir.
Anasayfa'ya Dön
YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok