Dünya ve Türkiye şekercileri neyi konuşuyor?

Mehmet Demiray
Mehmet Demiray
  Eyl.27, 2017, 15:11

Fikri Türkel

Hiçbir gıda zararlı ya da faydalı değil. Fayda ya da zararın belirleyicisi doz. Tuzsuz kalırsanız ölürsünüz, şeker de öyle. Bunun adı yeterli ve dengeli beslenmedir. Her şeyden yiyin ama dengeli yiyin, aşırıya kaçmamak kaydıyla her gıdanın faydası var, ama hepsinin fazlası zararlı.

Kasım 2016 itibariyle, şeker ve şekerli mamul ihracatçılarının 187 ülkeye yaptığı ihracat 1 milyar 997 milyon doları aştı. Bunun yanı sıra, Ülker, Elvan ve Şölen dünyanın en büyük şekerli ürün markaları dünya listesine girmiş durumda.

Dünyanın en önemli emtiaları arasında bulunan şeker sektörü ile ilgili gelişmeler Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.

Toplamda 180 milyon tonu bulan kamış, pancar ve mısırdan şeker üreten sanayici ve tüccarlar, her yıl International Sunar Organization (ISO) adı altında Londra’da toplanıyor. Türkiye’den de Şeker Kurumu üyeleri ve parlamenterlerden oluşan bir grup ile Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği Başkanı Rint Akyüz olmak üzere sektör temsilcileri bu etkinliğe katılıp dünyadaki gelişmeleri takip ediyor.

Peki, dünya şekercileri neyi konuşuyor ve bize yansıyan mesajları nelerdir?

Unutmayalım ki şekerin hayatımıza girmesi yeni değildir. Hatta şekeri, İslam alimlerinin icat ettiği bilinmektedir. Ancak Osmanlı döneminde bal, pekmez, hurma, kuru üzüm gibi tatlandırıcılar çok kullanıldığından şeker ihmal edilmiş.

Ganj kıyısında başlayan bu üretim süreci, Amerika’nın keşfinden sonra Güney Amerika’da doğal ve bol olarak yetişen kamışla birlikte küresel bir iş fırsatı doğurmuş oldu. Yani yüzyıllardır dünya şekerle yaşıyor. Şeker vazgeçilmez bir ağız tadımız oldu.

Her ne kadar son yıllarda çaya şeker koymayanların sayısı artmış olsa da şekerin karışmadığı gıda yok gibi…

Bu yüzden şeker tüketiminde bir değişim yok. Turşuda bile şeker olduğunu söylemek bu ürünün ne kadar yaygın olduğunu anlatmak için iyi bir örnek olabilir.

Şeker aslında enerji kaynağı… Ama son yıllarda en çok şeker tartışılıyor. Londra’daki toplantının bize yansıyan önemli noktalarından biri buydu.

Bu tartışmalar evde, sokakta, diyetisyende, ekranlarda, gazetelerde kısacası her yerde yapılıyor. Ancak şeker, sağlık ilişkisi bakımından tartışılan tek gıda değil: Yağ, karbonhidrat ve tuz başta olmak üzere, pek çok gıda bu tartışmalara dahil ediliyor.

Unutmayalım ki doğal bir şeyi tartışıyoruz. Ve şekersiz bir yaşam düşünmek mümkün değildir. Yüzyıllardır kullanılan bir gıda olan şekeri, geçmişi 40-50 yıla dayanan hastalıkların, olumsuzlukların sorumlusu olarak göstermek büyük haksızlık ve yanlışlık olarak vurgulandı.

Bilmemiz gereken bir diğer nokta ise şeker üretim ve tüketimini, kamış şekerciler domine ediyor. Yani başrolde daima Brezilya oluyor. Son yıllarda Hindistan da kamış şeker üretiminde yeni ataklar peşinde. Haliyle Çin büyük bir tüketici kitle ve pazarda tüketim gücüyle etkin olmak istiyor.

Bu yılki toplantı öncesinde Kübalı lider Fidel Castro’nun hayatını kaybetmesi sebebiyle, dikkatler Küba heyetinde toplandı. Küba, 20 yıl önce 8 milyon ton şeker üretimi kapasitesine ulaşmış ve 5 milyon tondan fazla ihracat gerçekleştirmiş bir ülke. Şimdi üretim ancak kendisine yetiyor ama yine eski günlerine dönmek için yabancı yatırımcılar bekliyor.

35 milyon tonu bulan şeker üretimiyle dünyada lider konumda olan Brezilya, şekerin yanı sıra kamışın eş türevi olan “etanol” konusunda da yeni trendler oluşturmak istiyor. Ülkelerin, sürdürülebilir enerji tedariki için etanola başta vergi desteği vermesini bekliyor. Böylece Brezilyalı üreticiler, hem kamış üretimi daha sağlıklı yapılabilecek, hem de şeker fiyatlarında istikrar sağlanacağı görüşünde.

Yine de şekerin fiyatını belirleyen asıl üç bileşenin iklim, kur ve hükümetler olduğu hatırlatıldı. Birkaç yıldır, dünya şeker üretiminde azalma gözleniyor. Daha önce var olan stoklar, birkaç yıldır erimiş görünüyor. Uzun zamandır ilk defa tüketim, üretimi geçmiş olacak. Bu yıl 169 milyon ton üretime karşılık, 171 milyon ton tüketim bekleniyor.

Bunun fiyatlara olumlu yansıması Londra toplantılarındaki en belirgin durum tespitlerinden biri oldu.

En büyük ikinci üreticisi olan Hindistan’ın dünyaya açılma stratejisi ile Çin’in tüketimleri kısma stratejisi bir sektörde yakından takip edilen hamleler olacak.

Amerika pazarında kamış ve mısır şekeri rekabeti sürmekle birlikte, Avrupa’daki en önemli beklenti, kotaların kalkması üzerine yapılıyor. Malum 2017 yılında AB şeker kotalarını kaldıracak. Avrupa’da pancar ve mısır şekeri üretimi yapılıyor.

Eğer Amerika ile yapılması beklenen Transatlantik Serbest Ticaret Anlaşması sonrasında kamış şeker üretimine nasıl engel konulacak.

Aslında dünyanın iki devi arasındaki serbest ticaret anlaşması bizi de etkileyebilir. Türkiye, Amerika ile görüşmelerini sürdürüyor ve bu anlaşmaya dahil olmak istiyor. Peki, Amerika, Türkiye ile niye böyle bir anlaşma yapsın.

Buradaki en kritik şartlardan birinin, Biyogüvenlik Yasası’nın revize edilmesi olarak öngörülüyor.

Biyogüvenlik konusunun, AB ile uyum müzakerelerinde de ele alınması bekleniyor.

ISO Londra’da sağlık diğer önemli gündem maddesi olmaya devam ediyor.

Geçen yıl Meksikalı üyeler, ülkelerinde yaptıkları halkla ilişkiler faaliyetlerinden bahsetti. Meksika’da hükümet şekerli mamullere vergi uygulaması yapmış, buna rağmen obezite artışı devam etmeyi sürdürüyor.

Ham, obezitenin sorumlusunun şeker olamayacağını anlatan kampanyalarını üç dört yıldır sürdürdüklerini aktardı.

2013-2014 arasında şekerin sağlıklı gıda olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 77 olarak tespit edilmiş. Bu kampanyadan sonra şekerin sağlıklı bir gıda olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 86’ya çıkmış.

Aslında Meksika Kampanyası ayrı bir örnek vakıa olarak üzerinde durulması gerekiyor.

En son kampanyalarda sporcuları örnek gösterdiler. Onlar şeker tüketiyordu ama aynı zamanda çok sağlıklıydılar.

Şeker doğaldır… “Doğaldan zarar gelmez” sloganını kullandılar. Şekerin gülümseten bir gıda olduğunu vurguladılar.

Bu yıl da Amerika’da bazı eyaletlerde şekerli içeceklere konulan vergi gündeme geldi. Şeker tüketimi azalmasına karşın obezitenin artmaya devam etmesi, vergi koymanın soruna çözüm getirmeyeceği yorumuna neden oluyor.

Unutulmamalı ki Amerika’da şekerli içeceklerde kullanılan şeker oranı toplam tüketilen şekerin yüzde 10’u kadar bir oranı oluşturuyor.

Türkiye’de de şeker tüketimi düşüyor ama obezite, artıyor. İngiltere’de şeker tüketimi yüzde 9 düşmüş, obezite yüzde 11 artmış.

Hiçbir gıda zararlı ya da faydalı değil. Fayda ya da zararın belirleyicisi doz. Tuzsuz kalırsanız ölürsünüz, şeker de öyle. Bunun adı yeterli ve dengeli beslenmedir. Her şeyden yiyin ama dengeli yiyin, aşırıya kaçmamak kaydıyla her gıdanın faydası var, ama hepsinin fazlası zararlı.

Sağlıklı beslenme dediğiniz şey de, yeterli ve dengeli beslenmedir ve sağlıksız gıda yoktur.

Unutulmasın ki şeker yeni çıkmadı ortaya…

 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER