Dağların, ovaların çiçeklerinden ekonomi yaratmak
Fikri Türkel
Güzel koku, doğduğum Rodoplar’ın esintilerini hatırlatır daima bana. Kardelen, sarı çiğdem, sümbül gibi onlarca yabani çiçek karların erimesiyle ortaya çıkardı. Dedem Sofya'da çalışırdı. Hediye olarak ıslak mendillere benzeyen gül kokulu minik hediyeler getirirdi. Malûm, Bulgaristan'ın gül yağları ve gül kozmetikleri eskiden beri şöhretini muhafaza ediyor. Gül deyince Isparta da geri kalmıyor. Birkaç yıl önce Isparta'da yaşadığım güllü anıları size anlatmak istiyorum.
Isparta bugün dünyanın en güçlü markalarının gül konusundaki tek çekim merkezi neredeyse. Chanel'den Dior'a, neredeyse tüm kozmetik ve koku sektörünün önde gelen markalarının hamurunda Isparta'nın gülleri var. Japon turistlerin Isparta'nın köylerine “gül turizmi” için geldiklerini duydum. Turistler köy evlerinde kalıyor, gün doğmadan gül bahçesinde gül yapraklarını topluyor. Sonra topladıklarını imbikten geçirip gül yağlarını alın terleriyle alıyorlar. Gül turizmi artan bir ivmeyle yükseliyor.
Ardından sıra, gül terapisi yapılacak merkezlerin açılmasına geldi. Isparta'nın böyle bir etkinliğe ihtiyacı var. Çünkü sanayi yok denecek ölçüde. Tarım, ticaret ve turizmden sonra geliyor. Sembolü olan gülün ekonomik değeri ise 15 milyon Euro seviyesinde.
Isparta ve çevresinde bu yıl 6 bin ton civarında gül çiçeği toplanıyor. Mevsiminde doğrudan ve dolaylı 10 bin aileyi ilgilendiriyor ama ekonomiye ciddi katkısı olduğu söylenemez. Gül gibi Isparta ile sembolleşen gül desenli halısının ekonomik değeri de öyle.
Dünya Bankası, Afganistan'da kozmetikte kullanılacak gül ekimini teşvik ediyor. Türkiye, başta parfüm için kullanılan gül yağını Avrupa ve Hindistan'a ihraç ediyor.
Parfüm veya kozmetik deyince sadece gül akla gelmemeli. Güzel kokular, sabunlarımızdan patiska kokulu ev tekstiline, aşureden misafir ağırlamaya kadar adetlerimiz arasında yer alsa da, günümüzde şekil değiştirmek zorunda. Bu alanda geleneksel yöntemlerden çıkıp küresel girişimci ve yatırımcı statüsüne geçilmelidir.
Mersin ziyaretimde bir narenciye işleme tesisinde incelemeler yaptım. Meğerse portakal ve limon kabuklarının yağı ihraç kalemi olmuş. Öyle ki taleplere yetişemiyorlar. Parfüm ve kremlerin yanı sıra mutfak ürünlerinde de narenciye yağları tüketiliyor.
Endemik bitki varlığında Anadolu toprakları 3 bini aşkın çeşidiyle dünyanın en zengin ülkesi durumunda. Geçen yıllarda Artvin'de 2 bin metre yükseklikte kardelen ekimi başladı. Kozmetik sanayiinin gelişmesi için yüzlerce yeni ürünün daha kültürü yapılmalı.
Detayda nisbi olarak başarılı ve albenili örnekleri yaşansa da kozmetik sanayiinin genelinde baktığımızda potansiyeli iyi kullanamadığımızı görüyoruz. Kozmetik deyince parfüm akla geliyor. Özellikle parfüm marka konumlandırılmasında en güçlü ürünleri sunan bir alan durumunda. Batıda parfümün atası olan güzel kokuların kökeni MÖ. 3 bin yıllarına ve Mısır'a dayanıyor. Romalılar 2 bin yıl önce yemek sırasında etraftaki kokuyu gidermek için kedi, köpek ve atları için parfümü kullanmaya başlamış. 14. yüzyılda İngiltere'ye ilk parfüm Macaristan'dan Macar Suyu adıyla geliyor. 16. yüzyılda Fransa'nın ilk parfüm üretim tesisi Orta Avrupa'dan getirilip üretime geçiyor. Napolyon'un 60 şişe farklı parfüm kullandığı biliniyor.
Parfümün, markalaşarak dünyada yaygınlaşması 1950'den sonra başlıyor. Koku ve lezzetin kalıcı izlerinin derinliğini hiç bir eşya ve üründe bulmak mümkün değil. Fransa merkezli parfüm markaları her yıl pazardaki büyüklüklerini artırmaya devam ediyor.
Kozmetik hızla büyüyor
Ekonomik krize meydan okuyan 220 milyar dolarlık kozmetik pazarı her yıl dünya ekonomisinin büyüme oranının üstünde bir genişleme elde ediyor. Kozmetik dünyada yüzde 5, Türkiye'de ise yüzde 10 büyüme gösteriyor. Kriz yıllarında bile tüketici eğilimlerinde önemli bir değişim yaşanmadı, tam tersine tüketicilerin kalite arayışı daha da arttı ve sektörün performansı yükseldi.
Coğrafi olarak bakıldığında ise gelişmekte olan ülkelerde büyümenin lokomotifi oldu. Sadece 20 yıl öncesine kadar ABD, Batı Avrupa ve Japonya, dünya kozmetik, parfüm, bakım malzemeleri pazarının üçte ikisini oluşturuyordu. Bugün ise BRIC ülkeleri yaklaşık 220 milyar dolarlık dünya güzellik pazarının gözbebeği konumunda. BRIC üyelerinden Brezilya, küresel kozmetik pazarının üçüncü büyük, Çin dördüncü büyük pazarı. Rusya bu alanda sekizinci, Hindistan ise 14. sırada.
Çin, Rusya ve Hindistan pazarı Fransız L'Oreal ve LVMH, Amerikan Procter&Gamble, Avon, and Estée Lauder, Hollandalı Unilever, Japon Shiseido gibi yabancı devlerin hakimiyetinde ve yabancılar satın almalarla bu pazarlarda daha da büyümenin peşinde.
Türkiye’de ise kozmetik pazarı 1.9 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip. Parfüm olarak baktığımızda ise yıllık 160 milyon liralık hacme sahip bir pazar söz konusu. Bu yıl parfüm pazarında en az yüzde 25 büyüme bekleniyor. Kozmetik ve parfüm bir arada ele alındığında pazarda parfümün payı yüzde 47 civarında. Bu oran Avrupa’da yüzde 62.
Kozmetik, kimya sektörümüzün hızla gelişen alt sektörlerinden biri. Ülkemizde olduğu gibi dünyada da hızla büyüyor. Üretim ve kalitenin yanı sıra ihracat rakamları da yıllara göre artış gösteriyor.
Kozmetik sektörü, geçtiğimiz yıl 1 milyar 171 milyon dolarlık ihracata ulaştı. 2014 yılının Ocak – Eylül döneminde ise ihracat 945 milyon dolar olarak gerçekleşti. Kozmetik sektörü ihracatını daha da üst sıralara taşımak adına İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) olarak yoğun çalışmalar içinde. İKMİB Başkanı Murat Akyüz, ihracatçılarımızı bu hedefe ulaştırmak için her yıl Avrupa, Ortadoğu ve Uzakdoğu’daki uluslararası kozmetik fuarlarına katılım organizasyonları gerçekleştirdiklerini söylüyor.
Sektör temsilcileri geçen Nisan ayında İtalya’nın Bologna kentinde Cosmoprof Worldwide Bologna Fuarı’nda yer aldı. Dünyanın en büyük kozmetik fuarı olarak bilinen Cosmoprof Bologna Fuarı’nda her türlü parfümeri, kozmetik, sağlık, güzellik ve kişisel bakım ile ev bakım ve temizlik ürünleri sergilendi. Kasım ayında da Hong Kong'da Türk kozmetik ürünleri alıcılarla buluştu. Hepsi gelecek adına önemli ve ümit verici buluşmalar oldu.
Diğer yandan AKMİB (Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği) ile işbirliği ve Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü koordinasyonunda Kozmetik Tanıtım Grubu hayata geçirildi. Türkiye’nin dünya kozmetik pazarından aldığı payı artırması için yurtdışı tanıtım ve pazarlama çalışmalarına ve en önemlisi de markalaşmaya ağırlık vermesi gerekiyor. Kozmetik Tanıtım Grubu da bu amaca hizmet ediyor.
BAE, Irak, Azerbaycan, Sırbistan ve İran öncelikli hedef ülkeler olarak belirlendi. Sektörün pazar payının artırılması ve Türk kozmetik ürünleri algısının yükseltilmesi esasına dayanan Kozmetik Tanıtım Grubu ile sektör ihracatına önemli katkılar sağlamayı hedefliyor.
Artık Türkiye'de parfüm ve kozmetikte hem ihracat hem de birim fiyatı artıyor. İç pazarın zenginliği de sektörün moralini yükselten diğer etken. Temizliğin, güzelliğin, kişisel ilişkilerin, medeniyetin bir sembolü haline gelen kozmetikte ülkenin potansiyeli yeterince kullanılmıyor. Dağlarımın, ovalarımın çiçeklerin varlığı hepimize bu konuda her zaman daha iyisini yapılabileceğimizi hatırlatmalı.
Anasayfa'ya Dön
YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok