Bir şehir markasının odağı üniversite olabilir

Fikri Türkel Her yıl, 800 bin göçmen Honduras üzerinden Amerika'ya kaçak veya yasal yollardan geçiyor. Honduras Devlet Başkanı bir araştırma yaptırıyor. Bu insanlar niye Amerika’ya kaçıyor? Şehirler insanlar içindir. Medenileşme kelimesi, "Medine" den yani şehirden geliyor. İnsan, eğitim ve birlikte yaşama olmadan ne şehirleşme olur ne de medenileşme... Göçebelikten yerleşik yaşama geçen toplumlarda iki kurum kendini ortaya koyuyor: Aile yuvaları ve eğitim kurumları. Toplumu şekillendiren bu iki yapıya ekonomik bir yaklaşım getirebilirseniz, hem toplum şekillenir, hem de ekonomi yönlenir. Maalesef bugün sadece inşaatı konuşuyoruz... Bunu başarabilmiş olan şehir ve ülke sayısı oldukça azdır... Bugün sadece ülkeler değil, şehirler de birbiriyle yarışıyor. Her ülkenin ardı ardına dev projeler açıklamasının temeli budur. Farkındalıklarını ancak dev projelerle duyurabiliyorlar. Algı yönetiminde pratik sonuçlar doğuruyor olsa da her zaman işler yolunda gitmez. Ancak, dünyadaki kriz ve belirsizlikler, bütün projeleri öteliyor. Her ülke bir İsviçre hayat standartlarını istiyor. En ücra yerler İngiltere'nin Oxford'u, Amerika'nın Boston'u olma hayallerini yaşıyor. En azından siyasi liderleri böyle bir hedef gösteriyor. Farklı yol çizenler de var: Orta Amerika deyince başka bir ülke ve dev bir projeden bahsetmek istiyorum. Honduras, bugünlerde sıfırdan yapılacak yeni bir şehir projesiyle dünya gündemine taşındı. Honduras, Güney Amerika ile ABD arasında bir ülke. Her yıl, 800 bin göçmen Honduras üzerinden Amerika'ya kaçak veya yasal yollardan geçiyor. Bunlardan bir kısmı da Honduraslı. Honduras Devlet Başkanı Porfirio Lobo, bir araştırma yaptırıyor. Bu insanlar niye Amerika’ya kaçıyor veya göçüyor? En başta gelen sebeplerin başında özgürlükler yer alıyor. Sürdürülebilir geliri olan bir iş ve iyi bir yaşam standardı ve modern bir şehir ortamı da sebepler arasında yer alıyor. Bunun üzerine aklına bir proje geliyor. Ben ülkemin sakin bir köşesine, Amerikan standartlarında bir şehir inşa edeyim. Serbest bölge gibi bu şehrin kendine özgü yasaları ve kuralları olsun. Demokratik ortam içinde, herhangi bir Amerikan şehrinde ne varsa, burada da yaşanabilir seviyeye gelsin. Bunun için dünyanın ünlü mimarlarını ülkesine davet ediyor. Ortaya inanılmaz bir proje çıkıyor. Projeyi ortaya çıkaranlar sadece klasik bir Amerikan şehri yapmakla kalmıyor. İş alanları, enerjikullanımı, ulaşım imkanları, konuk standartları dünyadaki en ileri seviyede yaşatılabilsin.Dünyanın ünlü küresel şirketleri, komşu ülkeler ve Birleşmiş Milletler projeye destek vaat etmişdurumdalar.Bakalım Honduras'ın yeni şehri cazibe merkezi olabilecek mi? Sıfırdan yapılacak yeni şehir projesini pek çok ülke benimsemiş durumda. Bunların en popülerolanların başında Güney Kore'nin Songdo şehri geliyor. İncelenmeye değer çılgın bir projedir.Mısır, gizli yürüttüğü yeni bir proje ile başkenti Kahire'den bu şehre taşımayı düşünüyor. Hindistan'da Lavasa da yeni şehirlerden biri olacak. 2008’de popüler mimarlardan biri olan Norman Foster’ın Moskova’da tasarladığı Kristal Ada şehrinin planlarına göre, şehrin merkezi dünyanın en uzun binası olacaktı. 450 metre yüksekliğinde içinde otel odalarının, tiyatroların, sergi alanlarının apartman ve okulların olduğu bir bina. Foster bu proje için, “Kristal Ada dünyadaki en hırslı proje ve 40 yıllık tarihin kilometre taşını temsil edecek” demişti ama ekonomik kriz projenin önüne geçti. Bakü bir Dubai olmak için yarışıyor. Katar'da sıfır karbon anlayışıyla çölün ortasında bir şehir kısmen yapılmış durumda. Bir de geleneksel şehirlerin yarışına bakalım. Amerikan şehirlerinin her birini anlatan marka sloganları vardır. Arkansas: The Natural State (Doğal Ülke), California: Find Yourself Here (Burada Kendini Bulursun), Colorado: Fresh Air (Temiz Hava), Kansas: As Big As You Think ( Büyük Düşün), New Mexico: Land of Anchantment (Cazibe Ülkesi), North Dakota: Legendary (Efsanevi), Oregon: We Love Dreamers (Hayalperestleri Seviyoruz) vs. Detroit"in daha önceki sloganı Motown idi, şimdi iflas etmiş durumda ve yeni bir vizyon aranıyor... Londra, Kraliçe'nin bütün ihtişamına ve köklü ticari özelliğine rağmen, tarihinde ilk defa geçen yıl turist ağırlamada Paris'i geçti. Yarış kızışmış durumda ve Parisliler liderliği almak için yeni projeler arayışında... Aslında cazip olan kelimeler kapışılıyor. İyi bir kelime bulmaktan daha önemli olan şehrin coğrafi ve üstün özellikleriyle anlam bütünlüğü sağlayabilen bir kelimenin tercih edilmesi şarttır. New York için ticaretten, yoğunluktan daha iyi kelime bulamadıkları için "I love NY" kelimesini seçiyorlar. Love kelimesinin kalp işareti olduğunu hatırlatayım. Brüksel AB'nin merkezi olması ebebiyle "Avrupa'nın Kalbi" sloganını seçiyor. Bu tür karakteristik özellikler bizde de vardır: "Yeşil Bursa" bunlardan biridir. Ancak, Bursa otomotiv sanayinde iddialı duruma geçince hızlı sanayileşme ve kapılanma sonucunda bu özelliğini kaybetme riskini taşımaya başladı. Evet, bütün dünyadaki şehirler yeniden konumlanma süreci yaşıyor. Konumlandırmadaki en önemli fırsatlardan biri de finansın gücünden istifade etmektir. Bu alanda yeni finansal enstrümanlar ve finans kaynaklarının ülkeye çekilmesi için yasal düzenlemelerden bahsediyor ve adımlar atıyor. İstanbul Borsası’ndaki yeniden yapılanmanın bir sebebi de yine İstanbul'u finans merkezi yapma arayışının önemli bir adımıdır. Gelişmekte olan ülkelerde genç nüfus, en önemli belirleyici olacaktır. Şimdiye kadar, bütün marka şehir vizyonları insan odaklı olduğunu söylemesine karşılık eğitim potansiyelini göz ardı etmektedir. Eğitime dayalı bir marka şehir olabilir! Eğitim potansiyelini gözetmek, ekonomiden öte bir stratejidir. Zorlu ama en minimum yatırımla en uzun vadeli ve sağlıklı vizyon kazandırılabilir. Bu bağlamda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, iyi bir örnek olarak başlamış olsa da vizyonda sapma yaşadığını düşünüyorum. Şimdiye kadar adada iki sektör dikkat çekti: Kumar turizmi ve üniversite eğitimi. Daha önce fonksiyon kazandırılmaya çalışılan 'off shore bankacılık' kuzeyde bitti, güneyde de önceki yıl yaşadığı krizle birlikte artık unutulmaya mahkum edildi. Sürdürülebilir, istihdam ve gelir sağlayan, itibarlı bir yol haritası oluşturulması için birkaç yılda bir yeni bir seçenek sunuluyor. Birkaç yıl önceki seçenek de "Kıbrıs Bilişim Adası" olmuştu. Turizm, Ada'nın yeni değil eski bir özelliği. 1974 Harekatı’ndan önce sadece Maraş bölgesinde 14 bin yatak kapasitesi vardı. Beyrut'tan sonra Doğu Akdeniz'in en büyük turizm bölgesiydi. Şimdi Kuzey'de kumar gazinolarıyla turizm kimlik bunalımında. Hem üniversite eğitimi, hem kumar bir arada olmuyor. Her ne kadar öğrenciler kumarhanelere kabul edilmese de, kumar alışkanlığının topluma yayılmaması düşünülemez. Üniversite eğitiminde istenilen hedefler yakalanamadı. Türkiye'de pek çok üniversitenin açılmış olması ve krizin etkisiyle kontenjanlar doldurulamıyor... Yine de kampüs inşaatları sürüyor ve yeni bölümler açılıyor. Halen 40 binin üzerinde öğrenci bulunan özel üniversitelerde hedef 100 bin öğrenciye ulaşmak. Ada bir üniversite merkezi olacaksa ona uyumlu bir sektör de gerekiyor. Burası hem Boston hem Las Vegas olamayacağına göre birisi tercih edilmeli. Daha mantıklı olan da üniversite eğitimini destekleyecek bir alan seçilmesidir. Kuzey Kıbrıs için Tayvan modeli yani "Bilişim Adası" vizyonu böyle oluşturuldu. Tayvan, pek az ülke tarafından tanınıyordu. Buna rağmen seçtiği bilişim adası vizyonuyla bugün laptop ve cep telefonunda dünyada belirleyici ülke durumuna geldi. Sadece yeni bir sektör kazandırılmadı, ayrıca adanın itibarına da büyük katkı sağladı. Ancak küresel şirketler, ambargo sebebiyle adaya gelemediği için de Bilişim Adası vizyonu da bitmek üzere. Peki, Türkiye'de her şehre üniversite vizyonu içinde, işin ekonomisi ne kadar düşünülüyor? Önce, Eğitim Adası olarak kabul edilen İngiltere ile bir kıyaslama yapalım: İngiltere dünyanın 6. büyük ekonomisi, biz şu anda 17. sıradayız. Öğrencilerin başarısını ölçen uluslararası PISA sınavı sonuçlarına göre, 30 OECD ülkesi arasında İngiltere 9., Türkiye 29. sırada bulunuyor. Maalesef, PISA sonuçları her yıl önümüze konuyor. Ortalama bir İngiliz lise ikiden (9,5 yıllık eğitime sahip), ortalama bir Türk orta ikiden terk (6,5 yıllık eğitime sahip) durumunda. İngiltere’de ilk ve orta öğretimde 8,1 milyon öğrenci ve 713 bin öğretmen var. Bizde 16 milyon öğrenci ve 750 bin öğretmen var. İngiltere ile öğretmen sayımız birbirine yaklaşık sayıda olmasına karşılık, öğretmen başına Türkiye'de iki misli öğrenci düşüyor. Dünyada yükseköğretim pazarında halen 7 milyon öğrenci bulunduğu tahmin ediliyor. UNESCO’nun raporlarına göre 2020’de uluslararası öğrenci sayısının 8 milyonu aşması bekleniyor. Avustralya, beş yıl önce yabancılara verdiği eğitim hizmetlerinden 19,1 milyar Avustralya doları gelir elde ediyordu. Yine İngiltere, 2025 yılı uluslararası öğrencilerin, ekonomiye yapacağı tahmini gelirin 16,8 milyar pound olacağını açıklıyor. Dünyada yurtdışında en fazla öğrencisi olan ülke 290 bin ile Çin ilk sırada geliyor. Kalkınmanın beyni olan bireylerin eğitim süreci, her devletin politikasında yer alıyor. Nitelikli insan gücü ihtiyacı da ancak bu yolla sağlanabiliyor. Dünya küçük bir köy haline gelirken, sadece ülkenin gençlerinin yanı sıra yurtdışından da eğitim elemanları getirilmesi zorunluluk haline gelmelidir. Eğer Kuzey Kıbrıs'a gelen yabancı öğrencileri mezuniyetten sonra bir strateji ile diyalog devam ettirilseydi, uluslararası platformlarda adanın sesi soluğu olan binlerce kişiye sahip olacaktı. Aynı strateji, 4 üniversiteye ulaşan Kayseri, 4 üniversitesi olan Gaziantep, 10 üniversitesi olan İzmir için niye olmasın? Eskiden Burdur, Çanakkale, Kars gibi şehirlerin ekonomisi askeri kışlalarla birlikte anılıyordu. Şimdi üniversiteler bu şekilde ele alınıyor. Eğitim uzun vadede bir ülke için stratejik bir değer taşıyor. Şehir bazında eğitime yaklaşınca daha kısa vadede hem ekonomik hem de uluslararası marka değerine yönelik bir araç haline gelebilir. Ancak bunlar için, Kıbrıs örneğinde olduğu gibi eğitimle özdeşleşecek bir partner vizyonun girmesidir. Partner alan da geleceğin trendlerinden seçilmesi yerinde olur.
 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER