Bilgi Öğrencileri Katapult Future Fest'te!
Bu yılki mottosu “Future is human” olarak belirlenen festivale İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletme Yüksek Lisans öğrencileri Emir Orhan ve Zennure Danışman katıldı. Öğrenciler, Katapult Future Fest izlenimlerini The Brand Age’e anlattı.
Norveç’te, başkent Oslo’da bu yıl ikincisi düzenlenen Katapult Future Fest sona erdi. Yatırımcıları, girişimcileri ve fikir önderlerini ‘Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmak için iş birliği yapmaya ve harekete geçmeye yönelten festival; teknolojinin “herkes için bir gelecek” yaratabileceğine odaklanıyor. Teknolojinin toplumsal hayata etkileri üzerine kurgulanan ve bu yılki mottosu “Future is human” olarak belirlenen festivale İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletme Yüksek Lisans öğrencileri Emir Orhan ve Zennure Danışman katıldı. Öğrenciler, festival izlenimlerini The Brand Age’e anlattı.
Festival öncesinde, teknolojik altyapı gerektiren hatta belki de anlamakta zorlanacağı birçok teknik terimlerin havada uçuşacağını düşündüğünü söyleyen BİLGİ İşletme Bölümü Yüksek Lisans öğrencisi Zennure Danışman, “Gerek festival öncesi hazırlık aşamasında, gerekse 2 günlük festival süresince Katapult’un salt bir iş kolu ya da demografik yapı içermediğini, aksine eğitimcilerden tasarımcılara, sanatçılardan öğrencilere ve profesyonellere kadar çok farklı, geniş bir kitleyi kucakladığını gözlemlemek şaşırtıcı bir deneyimdi. Pek çok profesyonelle birlikte yeni şeyler öğrenen, meraklı ve heyecanlı katılımcıları görmek ve onlarla etkileşime geçmek beni çok mutlu etti” dedi.
Çevre dostu festival
“Katapult’u diğer fuarlardan farklılaştıran en önemli unsur, tüm oturum ve atölyelerin festival havasında geçmesiydi” diyen BİLGİ İşletme Yüksek Lisans öğrencisi Emir Orhan, festivalin en dikkat çekici yönlerini anlattı: “Konuşmacılar, insanı ve doğayı bir an için dilinden düşürmedi. Festival alanındaki tüm artıklarımızı ayrıştırarak çöpe attık. Su dolum alanlarında dağıtılan plastik su bardaklarını ise festivalin sonuna kadar saklayıp, israf etmemeye özen gösterdik. Dünyanın refah seviyesi en yüksek şehirlerinden biri olan Oslo’da, her şey geri dönüşüm ve sürdürebilirlik üzerine tasarlanmıştı. Festival, katılımcılara bu ruhu yansıtarak, bunu içselleştirmelerini sağladı. Festivalde en çok dikkatimi çeken oturum, gelişen yapay zekâ ve sanal gerçeklik ile birlikte gelecekte, bireylere özel eğitimin verilmesi oldu. Birçok avantajla birlikte beraberinde birçok etik sorular yaratacak bir konu. Bu teknoloji, günümüz eğitim sistemindeki öğretmen, okul ve ebeveyn sorumluluklarını temelden değiştiriyor. Öğrencilerin girmiş oldukları tüm sınavlar, sınavlar sırasında ilgisini neyin çektiği, doğru bildiği sorulardaki düşünme biçimi, kontrol ve kayıt altında tutulabiliyor. Bu da gelecekte kişinin seçeceği üniversite ve meslek konusunda çok daha nokta atışı karar vermesini sağlıyor. Eğitim hayatına adım attığınız ilk günden itibaren tüm veriler depolanıyor. Bu da bazı etik ve güvenlik sorunlarını beraberinde getiriyor. Öğretmenlerin önümüzdeki yıllardaki değişimi ve rollerinin “mentorluğa” kayması ise oturuma katılan hemen hemen herkesin ortak çıkarımı.”
Teknoloji, sürdürülebilirlik, insan ve doğa
“Festivalin gündeminde teknoloji, sürdürebilirlik, kişilerin bulunduğu mesleklerdeki yetkinliği, gelecekte kaybolacak ve yeni ortaya çıkacak mesleklerin neler olduğu, bunların yaratacağı etik boşlukların doldurulması, yapay zekanın insanın yerini alıp almayacağı gibi birçok konu vardı. Bu konulara odaklanarak, başarılı olmak için hepsinin temelinde ‘insan’ ve ‘doğa’ olduğunu unutmamamız gerekiyor. Türkiye’de insanların kendi sürdürülebilir girişimlerini hayata geçirmesi, ‘icat çıkarma’ gibi deyimlerle büyütüldüğümüz bir toplumda ‘farklılaşabilmek’ oldukça zor diyen Emir Orhan, festivalin kendisine unutulmaz bir deneyim yaşattığının altını çizdi.
Festival süresince, bambaşka deneyimleri ve sosyal çevreleri olan insanların bir araya geldiğinde her şeyin ne kadar zengin ve geliştirilebilir olduğunu gördüklerini söyleyen Emir Orhan, “Nerede ve hangi ailelerde doğduğumuzdan bağımsız olarak, birey kendini ve toplumu geliştirmeyi hedeflemeli. Türkiye’de hala yeterince önem verilmeyen konuların başında insan geliyor. Her insanın farklı olduğunu kabullenirsek teknolojik çalışmalarda devrimsel bir hızla başarılı olacağımızı düşünüyorum” dedi.
“Katılımcılar kendi tasarımlarını dikti, giydi”
Festivalde yapay zeka, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, Blockchain paylaşımlarının yanı sıra renkli aktivitelerin de düzenlendiğini söyleyen Zennure Danışman, “3 adet dikiş makinasının festival bahçesine kurulması, bir tekstil mühendisi olarak benim için özellikle dikkat çekiciydi. Bu dikiş makinalarıyla birlikte sunulan rengarenk kumaşlar, katılımcıların kendi tasarımlarını üreterek giymelerine imkan sağladı. Bu etkinlikle, hem eğlendiğimiz hem sosyalleştiğimiz hem de bu rengarenk tasarımlar sayesinde festival ortamını daha da şenlendirdiğimiz bir deneyim yaşadık. Bu imkan, teknoloji ve insanın bir arada oluşunun küçük bir örneği. Teknoloji konuşurken bile insanların renkler, tasarım ve sanat etrafında keyifle buluşmasını izlemek ve tabi ki müziğin birleştirici gücüyle bir teknoloji festivalini bir anda adeta 2000’lerin Woodstock’ına dönüştürebiliyor olmasını görmek etkileyiciydi” ifadelerini kullandı.
YORUM YAZIN
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok