Bacasız Sanayi: Yüksek Öğrenimde Markalaşma

Bacasız Sanayi: Yüksek Öğrenimde Markalaşma ABD'nin pazar payı 2000'lerde %25'lerden şimdilerde %15'lere geriledi. Buna rağmen ABD'nin bu pazardan elde ettiği gelir 30 milyar doları buluyor.  Bilgi erişim ve iletişimin önündeki engeller internetin yaygınlaşması ile hızla ortadan kalktı. Artık dünyanın her köşesindeki insanlar birbirlerine daha çok bağlı, birbirlerinden daha çok haberdar. Böyle olunca yeni nesil kendini doğup büyüdüğü coğrafyaya hapsetmiyor, farklı coğrafyalarda geleceğini şekillendiriyor. Bu değişimi en çok yükseköğrenim alanında görüyoruz. UNESCO ve OECD raporlarına göre yükseköğretim için başka ülkelere giden öğrenci sayısı son 10 yılda yaklaşık 2,5 kat artarak 4,5 milyona ulaşmış durumda. Uluslararası yükseköğrenim pastasının en büyük dilimini ABD alıyor, yaklaşık 800 bin öğrenci üniversite eğitimi için bu ülkeyi tercih ediyor. Ancak bu sektörde rekabet hızla artmakta. Yükseköğretimdeki markalarını güçlendiren ve bölgelerinde çekim merkezi olan ülkeler, büyüyen uluslararası öğrenci pazarında daha büyük bir pay alma yarışında. Bunun sonucu olarak ABD'nin pazar payı 2000'lerde %25'lerden şimdilerde %15'lere geriledi. Buna rağmen ABD'nin bu pazardan elde ettiği geliri (yabancı öğrencilerin harç, yurt, kitap ve yaşam harcamaları vb.) 30 milyar doları buluyor. Bu bizim tüm ülke olarak toplam ihracatımızın beşte biri! Peki, Türkiye olarak biz nerdeyiz? Yeni Bacasız Sanayimiz: Yüksek Öğretim Türkiye yükseköğrenim pazarının neresinde diye baktığımızda karşımıza aşağıdaki tablo çıkıyor. 2009 senesine kadar, yani 5 yıl öncesine kadar, Türkiye uluslararası öğrenci pazarında neredeyse yok. Verilerin tutulduğu 1996 yılından 2009’a kadar yabancı öğrenci sayısı yerinde saymış, bir türlü 18 bini geçememiş! Ancak 2010 sonrası, YÖK'teki değişikler, vakıf üniversitelerinin bu alanda yoğun çabaları ve devlet üniversitelerinin de pazarda daha aktif bir rol almaya başlaması ile birlikte son 6 yılda ciddi bir sıçrama olmuş. Bu dönemdeki artış bir önceki dönemin yaklaşık dört katı. Ekran Resmi 2015-10-20 01.35.27 Türkiye’de Öğrenim Gören Yabancı Öğrenci Sayısı, Bin 72 bin yabancı öğrenci geldiğimiz yerden bakınca çok iyi bir hamle. Ancak gerek bölgesel konumumuz gerek İngilizce eğitim veren global üniversitelerimizin varlığı bu artış trendinin hızlanarak devam edeceğini gösteriyor. Bunun için var olan teşviklerin, desteklerin artarak devam etmesi bir ön koşul. Çünkü önümüzdeki dönemde yükseköğretim pazarı bizim ülke olarak en önemli ihracat kalemlerimizden biri olacak potansiyele sahip.   Yüksek Öğrenim İhracatımız: 450 Milyon $, Şimdilik! Türkiye'ye gelen öğrencilerin önemli bir kısmı devlet üniversitelerine yerleşmekle beraber, vakıf üniversitelerinin son yıllarda büyük bir atılım yaptığı görülüyor. Aşağıdaki grafik son 6 yılda vakıf üniversitelerindeki öğrenci sayısının nerede ise 10 kat arttığını gösteriyor (aynı dönemde devlet üniversitelerinde 2,5 kat artmış), 1286 olan yabancı öğrenci sayısı 2015'te 14 bin 736'ya çıkmış! Vakıf üniversitesindeki yabancı öğrenci sayısı önemli, çünkü bu okullara gelen öğrenciler 6 ile 15 bin dolar arasında bir harç ödemekte. Hesaplamalarıma göre 2015 yılında vakıf üniversitesindeki 17 bin 736 uluslararası öğrenci yaklaşık 200 milyon dolar, devlet üniversitelerindeki 57 bin öğrenci ise yaklaşık 250 milyon dolarlık bir katkı sundular ekonomimize. Toplamda 450 milyon dolar! Karşılaştırma için, bu rakamın 1 yıllık domates ihracatımızdan da, 1 yıllık bakır cevheri ihracatımızdan da daha büyük bir rakam olduğunu vurgulamak isterim. Bunun da ötesinde, 2015 yılında Türkiye’ye gelen öğrenciler toplamda mezun olduklarında en az 2 milyar dolarlık bir katkı sağlamış olacak Türkiye ekonomisine. Ekran Resmi 2015-10-20 01.36.17 Son yıllardaki uluslararası öğrenci sayısında yaşadığımız artışın kahramanı sayıları hızla artan vakıf üniversiteleri. Aşağıdaki liste en fazla yabancı öğrencisi olan ilk 20 vakıf üniversitesi yer alıyor. Bahçeşehir Üniversitesi’nin başı çektiği bu listeyi incelediğimizde karşımıza bazı önemli faktörler çıkıyor. En fazla uluslararası öğrenci alan ilk üç vakıf üniversitesi İstanbul’da. Listenin tamamına baktığımızda da benzer bir durum söz konusu. Bizim uluslararası markamız İstanbul şehri aslında. Her yıl bu sayıların katlanması ve bu listede rekabetin daha da artması için bu alana teşvik ve desteğin artarak devam etmesi kaçınılmaz. Ekran Resmi 2015-10-20 01.36.49 Burada altı çizilmesi gereken nokta eğitim sektörünün katma değeri yüksek bir ekonomi olduğu gerçeğidir. Bu anlamda sadece ülke içinde yapılan harcamanın ötesinde uzun vadede ekonomimize getirisi bakımından çarpan etkisi oldukça yüksek bir sektörden söz ediyoruz. Türkiye'de üniversite eğitimini alanlar ülkelerine döndüklerinde bir anlamda bizim ekonomik, sosyal ve politik elçimiz olacak. Amerika’nın global ekonomiye yön vermesinin ardında bu gerçeğin yattığı bilinen bir realitedir. O nedenle uluslararası öğrenci pazarına sadece bugün getirdikleriyle değil uzun vadede getirecekleriyle bakmakta ülkenin ekonomisi ve bölgesel gücü bakımından büyük bir önem vardır. Eğitimde Markalaşma Uluslararası öğrenci pazarından hem daha büyük bir pay almak hem de daha kaliteli öğrenciler çekmek için üniversitelerimiz büyük bir rekabet içinde. Pek çok üniversitemiz yurtdışında ofis, hatta Bahçeşehir’in yaptığı gibi kardeş üniversite açmakta. Önümüzdeki dönem bu markalaşma sürecine yatırım dönemi olacak. Hem ülke olarak hem de tek tek üniversiteler olarak global eğitim markası olabildiğimiz ölçüde bu sektörden ekmek yiyeceğiz. Bilgi ekonomisinin, dünyayla entegre olmanın, katma değeri yüksek "ihracat" yapmanın yolu buradan geçiyor.  
 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER