Aşk mı, baştan çıkarma mı? Vol. 2
Lovemarks’ın sonu:
Bu ne sevgi ah, bu ne ihtiras
Küresel marka olmak sadece büyük fuarlarda mal satmak ya da Champs-Élysées’de, 5.cadde’de dükkân açmak demek değil. Dostlar alışverişte görsün misali iletişim bütçeleri ile bir yere varmak mümkün değil.
Ne yaptığını biliyorsan aşık değilsin.
Çok değil 20 yıl önce evleneceğiniz kızı ya da erkeği kaç kişi arasından seçerdiniz? 10, hadi en fazla 20. Peki neye göre karar verirdiniz? Yakışıklı, güzel, dürüst, samimi, nazik, iyi bir işi olan vs. onlarca farklı kriter olabilirdi. Bugünkü durum ne? Facebook’unda ortalama 700 kişi olan bir genç için artık tek bir kriter var: Güzellik.
Geçen ay aşk ve baştan çıkarma arasında farkı tanımlamıştık, hadi bir hatırlayalım: “Aşk, aklın ve mantığın bittiği, duygu ve tutkuların şahlandığı bir ruh hali. Yemek aklına gelmiyor. Her yerde onu görüyorsun. İçinden geçeni söylüyor, hesap kitap yapmadan hareket ediyorsun. Baştan çıkarmada ise tam olarak başı sonu tanımlı bir süreç var. Tanışma çabaları, çiçek göndermeler, adım adım takip ve ‘like’ etmeler vs vs. Sonuçta, ‘Ne yaptığını biliyorsan, baştan çıkarıyorsun’ demektir!”
10 yılda Lovemarks çıkaran parmak kaldırsın?
Hâlâ işten ve markadan mı bahsediyoruz? Evet! Tam doğru yerdeyiz. Kevin Roberts, Lovermarks ile aşk markası olma hayali sattı. Aradan tam 10 yıl geçti, bakıyorum hâlâ danışmanlar, reklamcılar, iletişimciler konferanslarını düzenliyor, lovemarks ödülleri dağıtıyor. Söylenenleri tıpa tıp aynen uygulayanlar arasından dünya çapında bir aşk markası çıktı mı peki? Gören duyan haber versin.
TURQUALITY® 10 yılda 10 dünya markası?
Dünyada eşi benzeri olmayan harika bir destek sistemi olan TURQUALITY®’nin sloganı “10 yılda 10 dünya markası yaratmak”. Yüzlerce firmaya toplam 600 milyon Lira’nın üzerinde tanıtım, reklam ve fuar katılım desteği ödenmiş. Bir o kadar da firmalar kendi cebinden harcamış. Eder 1,2 milyar Lira. Peki, sonuç ne? 23 Kasım 2014’de TURQUALITY®’nin 10 yılı doluyor. Herkese duyurulur!
Bakın detaya girmeden birlikte küçük bir analiz yapalım. 2013’te 143 firma yurtdışı faaliyetleri için 169 milyon Lira destek almış. Hani diyoruz ya, 195 ülkeye mal satıyoruz diye. Sadece 100’ünde iletişim yapmaya kalksan, firma başına 1 milyon, ülke başına 12 bin TL düşer. Bırak derdini anlatmayı, broşür bile bastıramazsın! Küresel marka olmak sadece büyük fuarlarda mal satmak ya da Champs-Élysées’de, 5.cadde’de dükkân açmak demek değil. Dostlar alışverişte görsün misali, alt toplamı büyük, tek tek kalemler minik iletişim bütçeleri ile bir yere varmak mümkün değil.
Ben nerede yanlış yaptım?
Muhtemelen yeterince ya da cesurca yanlışlar yapmadın! Yeni aşkını ararken, baştan çıkaran yerli -ve çakma- Casanova durumuna düştün. Muhtemelen kalbinin sesine değil, başkalarının gürültüsüne fazlaca kulak verdin. İşe başladığın o küçücük atölyedeki heyecanı, peşinden koştuğun o ilk büyük müşterinin verdiği hazzı, herhalde epeydir tatmıyorsun.
Kurumsallık adına, uzun süre her şeyi kitaplara ve sihirli kurallara göre yapmaya kalktın. Markan zamanla yoruldu ve sıradanlaştı. Satışlar iyi, işler yoğun diye önemsemedin, ihmal ettin.
Muhtemelen kimse de seni uyarmadı: “Markan ne zaman yenilenmeli? Tepe noktasında.” Çünkü olası bir rehavet ya da kibir, en büyük rakipten daha fazla hasar verecek, kaçınılmaz bir iniş başlayacaktır.
New York Post’un efsane köşe yazarı Earl Wilson’ın dediği gibi: “Dün yaptığınız şey bugün size halâ çok iyi görünüyorsa, bugün yeterli değilsiniz demektir.”
Yenilik, inovasyon, reklam, halkla ilişkiler, sponsorluk ne gerekiyorsa yapan ama yine de burun üstü çakılan onlarca küresel marka hikâyesini biliyoruz. Pepsi, Accenture, Nokia, RIM-Blackberry, Jaguar, Saab, American Airlines sadece bir kaçı.
Meraklısı için: (www.businessinsider.com)
Ama nedense memleketimizde “Fe-na halde çuvalladım, bundan da şunları yapmamayı öğrendim, kendimi şöyle yeniledim” diyen bir babayiğit konuşmacı duymadım şu meşhur ve moda marka konferanslarında.
Değişim kötüdür
Eğri oturalım doğru konuşalım. Değişimi yanlış anlıyoruz. “Ne yani şu anda kötü müyüz ki değişelim?” duygusallığı var pek çoğumuzda. Yapılan savunmalar hep düne ait başarıları anlatıyor. Dün ve bugün kavgasına tutuşunca da, kaçınılmaz olarak yarını kaybediyoruz.
Gökyüzünde uçmanın bedeli, kozanın çilesi
Dünyanın en önemli değişim ustalarından Richard Pascale şöyle diyor: “Şirketler sürekli kendini yenilemeli. Yenilenmek var olanı biraz değiştirmek değil, olmayanı yaratmaktır. Kelebek tırtılın biraz fazlası ya da daha iyisi, daha gelişmişi değildir; kelebek tamamen farklı bir yaratıktır.”
Brand is You “Masters of Change”
Brand is You bir konferans. İş dünyasını yaratıcılıkla, bilgiyi tutkuyla, batıyı doğuyla buluşturan uluslararası bir etkinlik. Türkiye markasını hazırlayan Saffron Brand Consultants tarafından tamamen yenilenen kimliği ve “Masters of Change” teması ile 28 Kasım 2014 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi, Albert Long Hall’da gerçekleşecek. Son bir yılda hayatımıza anlam katan ve organizasyonları dönüştüren liderleri ve marka manifestolarını dünyaya duyurmayı amaçlıyoruz.
Turkey. Discover the Potential
28 Eylül’de Cuhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından lansmanı yapılan “Turkey. Discover the Potential” konferansın en önemli marka hikâyesi olacak kuşkusuz. 1,5 yılı aşan bir süreçte TİM ve Ekonomi Bakanlığı tarafından koordine edilen projede, iş dünyasından, devlete, sivil toplum kuruluşlarından, akademisyenlere kadar çok geniş bir kesimden kanaat önderleri bizzat katkıda bulundu.
İş dünyasının yanı sıra, çok sayıda sıra dışı girişimci, sanatçı ve aktiviste ev sahipliği yapacak konferans, tüm yıla yayılan bir dizi yurtiçi ve yurtdışı etkinlik ile geniş bir kitleye sesleniyor olacak: “İyi bir fikriniz varsa, markanızla dünyayı değiştirebilirsiniz.”
Türkiye’nin değişim ustaları ile buluşmak için, lütfen 28 Kasım’ı ajandanıza not edin. Kayıt için: (merhaba@brandisyou.com)
Anasayfa'ya Dön
YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok