Alternatif Turizm Akımları ile Markalaşma
TÜRKİYE’NİN TURİZMDE MARKALAŞMASI İÇİN KLASİK DENİZ, GÜNEŞ, KUM 3’LÜSÜNDEN OLUŞAN PAZARLAMA ANLAYIŞINDAN VAZGEÇEREK, GASTRONOMİ, SPOR, SAĞLIK, ALIŞVERİŞ GİBİ FARKLI ALTERNATİF TURİZM AKIMLARINA GEÇMESİ GEREKİYOR.
Dünyanın en büyük endüstrilerinden biri olan hatta yakın zamanda İzlanda ve İspanya gibi ülkelerin ekonomilerini de kurtaran turizmde tüm ülkeler daha fazla pazar payına sahip olmak için farklı tanıtım kampanyaları düzenliyor. Turizmin özelliği gereği, bir turist sadece aldığı hizmette tek bir unsurdan değil; seyahat ettiği havayolu firmasından indiği havaalanına, otelinde aldığı hizmetten bölgedeki aktivitelere, coğrafik, ekonomik ve toplumsal unsurların birleşmesinden ortaya çıkan bir üründen faydalanıyor. Dolayısıyla, turistin ülkeden memnun olması tüm bu unsurların koordine bir şekilde çalışmasıyla mümkün oluyor.
Marka şehir olabilmek için ise öncelikle şehirlerin altyapısı tamamlanmalı ve rakipler iyi analiz edilmeli, turizm otoritelerinin, mevcut ve potansiyel turistlerin zihinlerine ilk gelen her yörenin farklılıkları, çekicilikleri, güçlü ve zayıf yanları, kimlikleri, sembolleri, çağrışımları ve imaj seviyeleri iyi analiz edilmeli.
Markalaşma çalışması, bir bölgeyi diğerlerinden farklı kılan yönlerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Ünlü turizmci Cem Polatoğlu’nun 13 Kasım’da yapılan Uzakrota Travel Summit’te belirttiği gibi “Turizm destinasyonları fuarlarda kendi standlarını açmalı. Mykonos, Phuket, Ibiza, Las Vegas, Bansko gibi ülkelerinin önüne çıkan şehirler ya da bölgeler yaratılmalı.”
Ayrıca ülkemizi pazarlarken artık klasik deniz, güneş, kum 3’lüsünden vazgeçmemiz gerekiyor. Gastronomi, Spor, Sağlık, Alışveriş gibi farklı alternatif turizm akımlarına geçmeliyiz.
Uzakrota Turizmde Pazarlama Zirvesi 25 Mart’ta Ramada Plaza Şişli’de gerçekleşti. Turizm Şirketleri için Hedef Pazar Seçimi, Seyahat Arama Trendleri, Ödeme Sistemlerinin Müşteri Kazanımına Etkisi, Tüketiciye Uygun İçerikler Yaratmak ve Turizm Markalarının Sosyal Medya Deneyimlerinin detaylı bir şekilde ele alındığı zirveye katılan TAV İşletme Hizmetleri A.Ş. Genel Müdürü Bora İşbulan ve Malezya Turizm Ofisi | Pazarlama Müdürü Çağrı Sağlık ile Türkiye’nin turizmde markalaşması için yapması gerekenlerin detaylarını konuştuk.
YAKIN COĞRAFYAYA DAHA ÇOK TALEP OLACAK
KLASİK TATİLİN YANI SIRA YEME VE İÇME VE KÜLTÜREL GEZİ AÇISINDAN O ÜLKENİN YEREL HALKININ TERCİHLERİNİ DENEYİMLEMEYE BAŞLAMAK CİDDİ BİR TREND OLDU. 3-4 GÜNLÜK KISA TATİLLERDE AVRUPA YİNE EN ÖNEMLİ TERCİH OLACAK. UZUN TATİLLERDE İSE TÜRKİYE’NİN GÜNEY SAHİLLERİ TERCİH EDİLECEK.
Bora İşbulan, TAV İşletme Hizmetleri A.Ş. Genel Müdürü. Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra, ABD’de Texas Üniversitesi’nde işletme ve endüstri mühendisliği alanlarında yüksek lisans eğitimi aldı. ABD, Moldova, Mısır, Sri Lanka ve Bangladesh gibi ülkelerde çalışan İşbulan, TAV İşletme Hizmetleri’nde ise altı yıldır çalışıyor. Oldukça yoğun, seyahat temposu yüksek, yorucu ama bir o kadar da keyifli bir iş hayatı olduğunu ifade eden İşbulan, TAV’dan önce de ABD, Moldova, Mısır, Sri Lanka ve Bangladesh gibi ülkelerde çalışmış.
Öncelikle TAV hakkında bilgi alabilir miyiz?
TAV'ın tarihi, 1997'de İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali ihalesiyle başladı. TAV, ihaleyi kazanan Tepe ve Akfen Grupları’nın ortak girişimi olarak kuruldu. İstanbul Atatürk Havalimanı, dünyada “Yap-İşlet-Devret” modeliyle gerçekleştirilen projelerin ilk örneklerinden oldu ve 2000 yılında hizmete girdi. Türkiye'nin çağdaş yüzünü yansıtan bu proje, TAV'ın başarı öyküsünün de ilk somut adımını oluşturdu. TAV, sahip olduğu bilgi birikimi, yüksek nitelikli insan kaynağı ve ileri teknolojisiyle 17 ülkede 70 havalimanında hem yapım projelerinde hem de havalimanı işletmeciliği alanında küresel bir marka konumuna geldi. Şirket, benimsediği hedefler doğrultusunda 2006 yılında yeniden yapılanarak “işletme” ve “yapım” faaliyetlerini, TAV Havalimanları ve TAV İnşaat olarak düzenledi. Bu düzenlemenin ardından TAV Havalimanları, 2007 yılının Şubat ayında halka arz edildi. Mayıs 2012’de ise TAV Havalimanları’nın yüzde 38 hissesinin TAV İnşaat’ın ise yüzde 49 hissesinin Aéroports de Paris Grubu’na devrine ilişkin işlem tamamlandı. Grup, her yıl başarılı çalışmalarına yenilerini eklemeye ve Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmeye devam ediyor.
TAV Havalimanları bağlı ortaklıkları ve iştirakleriyle birlikte, Türkiye’de İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes, Gazipaşa-Alanya ve Milas-Bodrum havalimanlarını işletiyor. TAV yurtdışında ise Gürcistan’ın Tiflis ve Batum, Tunus’un Monastır ve Enfidha-Hammamet, Makedonya’nın Üsküp ve Ohrid, Suudi Arabistan’ın Medine ve Hırvatistan’ın Zagreb havalimanlarını yönetiyor. TAV Havalimanları duty-free, yiyecek-içecek hizmetleri, yer hizmetleri, bilişim, güvenlik ve işletme hizmetleri gibi havalimanı operasyonunun diğer alanlarında da faaliyet gösteriyor. Bu çerçevede TAV Havalimanları, Letonya’nın Riga Havalimanı’nda da duty free, yiyecek içecek ve diğer ticari alanların işletmesini gerçekleştiriyor. Şirket 2015’te iştirakleriyle birlikte yaklaşık 780 bin uçak seferine ve yaklaşık 102 milyondan fazla yolcuya hizmet sundu.
Kaç ülkede hizmet veriyorsunuz?
TAV Havalimanları ve TAV İnşaat bugün 17 ülkede 70 havalimanında faaliyet gösteriyor.
TAV'ın İşletme Hizmetleri konusunda da bilgi verebilir misiniz?
TAV Havalimanları Holding bünyesinde havacılık dışı gelirleri yönetmek için 2004 yılında yapılandırılan bir şirketiz. TAV İşletme Hizmetleri olarak, havalimanlarında değer katan ve Türk misafirperverliğini yansıtan ağırlama hizmetlerimizi "primeclass" markamızla ve sadakat programlarımız TAV Passport ve "primeclass" Lounge Kart ile sunuyoruz. Ayrıca seyahat turizm acentemiz TAV Tourism mevcut. TAV tarafından işletilen tüm havalimanlarımızdaki reklam alanları ile kiralık alan tahsislerini yapan ve bu konuda danışmanlık hizmetleri sunan ticari faaliyetlerin yönetimi ile birlikte 5 ana başlık da bizim çalışma alanımız. Ek olarak, havalimanlarımızda yolcularımızla buluşan The Gate Dergisi şirketimize ait.
Yaklaşık 500 çalışanımızla yurtiçi ve yurtdışı havalimanlarındaki hizmetlerimizin yanı sıra İDO ve TCDD’de iş alanlarımızı genişletiyoruz. 2013’te ciromuz yurtiçi ve yurtdışındaki şirketlerimizle 31,3 milyon Euro’ya ulaştı. Ayrıca terminallere vermiş olduğumuz ticari danışmanlıktan da terminallerimiz gelir elde ettiler. Reklam, sponsorluk ve ticari alan tahsislerinden gelen bu geliri arttırmak için pek çok sektörle çalışmalarımızı yürütmekteyiz. 2014’te yüzde 11 büyüdük. 2015 sonu itibariyle ise yine çift haneli büyüme gerçekleştirdik.
Yurtiçinde, İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes, Alanya Gazipaşa ve Bodrum Milas Havalimanı’nda yurtdışında Gürcistan’da Tiflis ve Batum, Tunus’ta Enfidha ve Monastır, Makedonya’da Üsküp ve Ohrid, Letonya’da Riga, Suudi Arabistan’da Medine, Almanya’da Leipzig, Frankfurt, Münih ve Stuttgart’ta hizmet sunuyoruz. Yakında İsviçre Zürih’te, Kenya Nairobi’de ve ABD Washington’da özel yolcu salonları işletmeye başlayacağız. Orta vadede hizmet verdiğimiz havalimanı sayısını 20’nin üzerine çıkarmayı hedefliyoruz.
Ayrıca yeni bir açılımla deniz ve tren ulaşımında da özel yolcu salonu işletmesi konusunda eylem planı oluşturuyoruz. Bu çerçevede Temmuz 2015 tarihinde Yenikapı IDO Deniz İşletmeciliği terminalinde “primeclass” Lounge hizmete açıldı. Ekim 2015 tarihinde ise Vakıfbank ile özel bir işbirliğine ile Ankara, Konya, Eskişehir tren istasyonlarında keyfin ve konforun ön planda tutulduğu Rail & Miles Lounge’ların işletmesini TAV İşletme Hizmetleri üstlendi. Artık havalimanlarında bekleme sürelerini keyifli halde yaşamaya alışmış yolcular, deniz yolu ve tren ile yaptıkları yolculuklarda da aynı konforu yaşayabiliyor.
AMACIMIZ DÜNYANIN ÖNDE GELEN "LOUNGE İŞLETMECİSİ" OLMAK
TAV'ın Passport Kart ve Primeclass hizmetleri kullanıcılara ayrıcalıklar tanımakta, bu konuda biraz bilgi alabilir miyiz?
Havalimanlarındaki özel yolcu salonu işletmeciliğini TAV “primeclass” markamızla 2000’li yılların başından bu yana yürütüyoruz. Amacımız dünyanın önde gelen "lounge işletmecisi" olmak. Bu vizyon çerçevesinde TAV’ın işletmediği pek çok ülke ve havalimanında da lounge’lar açıyoruz. Dünyanın önde gelen “lounge işletmecisi” olma vizyonumuzu ABD, Almanya, İsviçre, Fransa, Kenya gibi ülkelerde yapımı devam eden ve yakın zamanda devreye alacağımız salonlarımızla sağlamlaştıracağız. TAV Havalimanları dışındaki lounge sayımızı 2017’nin sonuna kadar 40’a çıkaracağız. TCDD ve İDO da açtığımız lounge’larla hava-deniz ve tren ulaşımında yani ulaşım ağının her noktasında misafirlerimize değer yaratacağız.
Sadakat programımız, TAV Passport Kart 18 bini aşan üye sayısıyla, büyük bir başarı yakaladı. Gerek ulaştığı kitle gerek ise marka değerine katkısı açısından bizim gözbebeğimiz. Biz de üyelerimize her geçen gün daha iyi hizmet ve daha fazla konfor yaratmak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Son olarak İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nı da hizmet verdiğimiz limanlar arasına kattık. Özel asistanla karşılama ve uğurlama hizmetimizi geçen yıl 40 bine yakın misafirimiz kullandı.
TAV İşletme Hizmetleri olarak dijitalleşmeye ve inovasyona yönelik projelerimizi de çok önemsiyoruz. 100’den fazla havalimanında özel yolcu salonu, karşılama ve uğurlama gibi seyahate dair pek çok hizmete tek dokunuşla erişebileceğiniz www.airporteasy.com un gelişimi için çalışıyoruz. Seyahatlerde uçak bileti alır gibi, gidilecek havalimanlarında ya da seyahatlerin ilk durağında karşılama ya da uğurlama hizmetleri bu adresten kolayca satın alınabiliyor.
Biraz da sizden bahsedelim, sizce yeni yılın trendi neresi olacak?
Ben uzak noktalardan daha çok yakın coğrafyaya daha çok talep olacağını düşünüyorum. Özellikle Güney Avrupa’da yeme ve içme, kültür ve tarih üzerine alışılmış noktaların dışında da özel yerlerin tercih edileceği düşüncesindeyim. THY’nin dünyanın en çok noktasına uçan havayolu olması, İstanbul’dan aktarmasız Güney ve Kuzey Avrupa, Sicilya, Korsika, Adriyatik Denizi gibi noktalara ulaşılabilmesi bu coğrafyaları çok cazip kılmaya başladı.
Klasik tatilin yanı sıra yeme ve içme ve kültürel gezi açısından o ülkenin yerel halkının tercihlerini deneyimlemeye başlamak ciddi bir trend oldu. 3-4 günlük kısa tatillerde Avrupa yine en önemli tercih olacak. Uzun tatillerde ise Türkiye de muazzam güzel tesisler var. Özellikle bu yıl uzun yıllık izin ya da bayram tatillerinde Türkiye’nin güney sahillerinin tercih edileceği inancındayım. Özellikle kışın kayak tatili yapmak isteyenler Erciyes, Erzurum gibi yurtiçi lokasyonları tercih ederken fayda maliyet açısından da avantajlı ve yakın yurtdışı noktaları olan Bulgaristan ve Romanya gibi noktalara rağbet edecekler diye düşünüyorum. Elbette bunların yanında İsviçre, Fransa, İtalya ve Avusturya Tirolleri bu yıl da kış tatilini değerlendirmek isteyenlerin değişmeyen tercihleri arasında olacak.
Bu yıl için tatil planlarınız var mı?
Bu yıl uzun zamandır planladığım Güney Amerika tatili yapmak istiyorum. Tatili doğası zengin mutfağı ile Arjantin, Şili ve Peru’yu kapsayan bir tatil planımız var.
Gittiğiniz ya da gitmek istediğiniz en favori 3 yeriniz neresi?
Sibirya’yı çok merak ediyorum. Ayrıca Güney Kutbu ve de Avustralya da mutlaka görmek istediğim önemli coğrafyalar.
HAVAYOLLARI CİDDİ PAZARLAMA SIKINTISI ÇEKİYOR
HAVAYOLLARI 78 MİLYON NÜFUS İÇERİSİNDE HER KESİME ULAŞAMADIKLARI İÇİN CİDDİ PAZARLAMA SIKINTISI ÇEKİYOR. FIT TURİST İSE BİREYSEL GEZDİĞİ İÇİN UCUZ FİYAT BULMA ŞANSINI KAYBEDİYOR.
Anasayfa'ya Dön
Çağrı Sağlık, Malezya Turizm Ofisi Pazarlama Müdürü. 1986 yılında henüz 12 yaşında ve yeni İngilizce öğrenmeye başlayan bir genç olarak, Anıtkabir'in yollarında turistlere Anıtkabir'i anlatmaya çalışarak turizm sektörüne adım atan Çağrı Sağlık, ODTÜ'de Biyoloji ardından Başkent Üniversitesi'nde de turizm eğitimi almış. Zaman içerisinde otelinden acentesine turizm içinde, ama daha çok yurt dışına ve yabancı kültürlere yönelik çalışmış. Aralık 2011’den beridir Malezya Turizm Ofisi Pazarlama Müdürü olarak görev yapıyor.
Türkiye'den Malezya'ya ve Malezya'dan Türkiye'ye nasıl bir turizm ticareti mevcut? Karşılıklı ziyaretçi sayılarını öğrenebilir miyiz? Türkiye’den Malezya’ya gidişler, özellikle 2011 yılından itibaren tırmanışa geçti. Bir özet geçmek istersek 2015 yılında Malezya’ya giden Türk turist sayısı 2011 yılında gidenlerin 2 katı. Ancak yine de ülke büyüklüğü ve yurt dışı çıkış yapan Türk vatandaşların rakamları göz önüne alınırsa, 18,000 civarında seyreden yıllık Malezya’ya giden Türk turist sayısı 78 milyon nüfusa göre oldukça düşük denilebilir. Çünkü Malezya’dan Türkiye’ye gelen yıllık ortalama turist sayısı 55,000 kişi civarında. Üstelik Malezya’nın nüfusu sadece 30 milyon. Fakat memnun edici olan şey, her iki taraftan da turist sayısının gittikçe yükselmesi. Malezyalılar Türkiye'de daha çok nereleri ve neden tercih ediyor? Malezyalıları tek tip bir millet olarak göremeyiz. Zira içlerinde Malay, Çin ve Hint kökenli olanları var. Malay kökenliler daha çok Osmanlı başkentleri olarak bilinen İstanbul-Bursa ve Edirne’yi tercih ederken, Çinliler en fazla kar yağan dönemlerde Türkiye’yi tercih ediyor. Hintliler ise balayı noktalarını ve dönemlerini tercih ediyorlar. Bir başka turist oluşturan dönem ise Hac ve Umre zamanları. Bu dönemlerde seyahat eden Müslüman Malezyalılar, 3 gecelik bir İstanbul konaklamasını da programlarına ekliyorlar. Malezya turizm markası yaratmak için neler yaptı, stratejisi nedir? Malezya son 15 sene içerisinde birbiriyle bağlantılı farklı stratejiler ile bir Malezya markası oluşturmaya çalıştı. Gelinen noktada bu stratejinin faydalı olduğu söylenebilir. Her şeyden önce dünya pazarını bölümlere ayırdılar. Yakın mesafe komşu halklar için farklı bir pazarlama stratejisi gerçekleştirdiler. Avrupa, Amerika ve Okyanusya birbirlerine benzer turist yapısına sahip olduğu için ayrı bir grup olarak değerlendirildi. Mesela bu grup için HomeStay adı verilen yerli halkın kendi evinde, ev halkının hayatına dahil olabilecek bir konaklama sistemi geliştirildi. Festivaller, uluslararası önemli yarışmalar finanse edilerek tanıtıldı. Tüm bunları ana teması “Malaysia Truly Asia / Malezya Gerçek Asya” başlığı altında topladı. Devamlılık sayesinde insanların aklına kazınması sağlandı. Aynı dönem içerisinde Türkiye farklı çalışmalar yaparak 5-6 ayrı ana kampanya yaptı. Son 15 sene içerisinde Türkiye Turizm Bakanlığı ayrı THY ayrı çalışmalar yaparak aslında birbirlerini nötrlediler. Malezya markasının turizmde farklılaşması için nasıl bir konumlandırma yapıldı? Dünyada Blue Ocean Strategy olarak bilinen bir pazarlama sistemini “New Blue Ocean Strategy” şeklinde değiştirdiler. Malezya, coğrafik konumu nedeniyle hem kendini hem rakiplerini iyi etüt ederek korunmalı turizm anlayışını ön plana çıkardı. Bali veya Phuket gibi iki ürünün bulunduğu noktaya Langkawi gibi bir başka adayı sokmayı başardılar. Ancak bunu yaparken turizm ürünlerinin çeşitlilik kazanması ve herkesin aynı hizmete yoğunlaşmasını engellediler. Aynı bölge içerisinde sadece 5 veya 4 yıldız değil aynı zamanda hostel veya 1-2-3 yıldız otellerin olmasını sağladılar. Bugün Malezya’da nereye giderseniz gidin, istediğiniz bütçede konaklama yapabilme ve aynı tatili yaşayabilme şansınız var. Langkawi’de 4 gün geçirip, her gün sabahtan akşama geziler yapıp bir kere bile denize girmeden dönebilme şansınız var. Aynı şeyi emsal rakip yerlerde yapabilmeniz neredeyse imkansız. Malezya'nın dünya turizmindeki yeri ve potansiyeli nedir? Malezya UNWTO kayıtlarına göre dünyanın en fazla turist çeken ülkeleri içerisinde 8 ila 12. sıralarda gidip gelen bir yapıya sahip. CNN International’a göre dünyanın en iyi alışveriş yapılabilen şehirleri sıralamasında 4. sırada. Londra, New York ve Tokyo ilk 3’ü oluşturuyor. Aslında baktığınızda Türkiye’de her ne kadar Tayland veya Singapur daha fazla bilinse de, Malezya bunlardan daha fazla turist kabul eden bir ülke. 2014 yılında dünyanın en fazla turist kabul eden 12. ülkesi. Asya Pasifik bölgesinde Çin Halk Cumhuriyeti’nden sonra ikinci konumda. Malezya'nın öne çıkan turizm değerleri nelerdir? Malezya öncelikle ve özellikle korumalı turizm yapmayı tercih ediyor. MICE turizmi, aile turizmi, doğa turizmi, tematik park turizmi bunların önde gelenlerinden. Niche Pazar olarak bilinen pazarlar da bir alt grubu oluşturuyor. Yatçılık, Golf, Mağaracılık, Tırmanış, Dalış bunların önde gelenlerinden.TÜRK HALKI TROPİKAL ADALARI KEŞFETMEYE BAŞLADI
Orta ve uzun vadede turizm seyahatlerinin daha çok hangi ülke ve veya destinasyonlara yöneleceğini düşünüyorsunuz? Türkiye’de orta ve uzun vadede, orta ve uzak destinasyonlar daha ön plana çıkacak. Çünkü yakın destinasyonlara gitmenin artık pek bir havası yok. “Bu hafta sonu Yine Roma’daydık” deseniz bile artık Roma’yı görmeyen kalmadığı için sıradanlaştı. Dolayısı ile takdir edilmek güdüsü ile her yere giden ağırlıklı çoğunluk artık farklı yerlere gidecek. Parasızlıktan ötürü yakın noktalara giden genç nüfus yaşlandıkça bunların içinde daha fazla ekonomik özgürlük kazananları, zaten yakınları gezdikleri için uzak diyarlara göz dikecek. Kültürel açıdan bakarsanız, zaten bu bağlamda gezen grup için belirli bir bölge yok. Deniz, kum, güneş (3S) turizm mantığı için de pahalılaşan yurt içi deniz kenarı otelleri sayesinde Türk halkı yavaş yavaş tropikal adaları keşfetmeye başladı. Antalya’da bir otelde 6 gece geçirme fiyatına başka bir ülkeye giderek aynı fiyata orada tur yapabilme şansları var artık. Dünya’da ise kendine özgü turizm seçenekleri geliştirebilen ülkeler, gelecekte çok daha fazla ön plana çıkacak. Sorunlardan uzak olan, güvenlik sıkıntısı olmayan ve mutlu bir halka sahip ülkeler gelecekte turizm açısından tercih sebebi olacak. Özellikle orta vadede. Turizm ofisi olarak turizm potansiyelini artırmak için orta ve uzun vadede stratejiniz nedir? Çok net ve değişmez bir stratejimiz olduğu söylenemez. Özellikle kısa ve orta vadede. Zira günümüz şartları buna imkan tanımıyor. Döviz kurlarının Türk lirası karşısında değer kazanması beklenen bir olgu idi ama ne zaman gerçekleşeceği meçhuldü. 10 sene içerisinde 1,14 olan dolar TL kuru 3,07 gibi bir rakamı gördü. Haziran 2016 sonrasında bu rakamı 3,40-3,70 arasında bekleyenler var. Böyle bir ortamda kısa ve orta vadeli program yapmak zor. Ancak uzun vadeli programımızda 2020 yılında 36 Milyon turist ve 168 milyar Ringgit (yaklaşık 118 milyar TL) gibi bir hedef var. Dolayısıyla hem gelen turist sayısını hem de gerçekleştirilen geceleme sayısını arttırmaya yönelik projeler mevcut. Turizm potansiyelinin artırılması konusunda engel teşkil eden sorunlar var mı, varsa nelerdir? En büyük engel turist bilinci kanımca. Çok daha iyi bir tatil yapabilecek yerler varken, birileri tarafından trend diye duyurulan noktaları görmek isteyen bir büyük pazara sahip Türkiye. Dolayısı ile turizm acenteleri de bu gruplara hizmet etmeye programlı. Ancak bu da aşırı rekabeti beraberinde getiriyor. Sonuçta fiyatlar düşüyor ama kalite de düşüyor. Yıllardır bu sarmalın içerisinde bocalayan Türk yurt dışı turizm pazarı ve profesyonelleri gelinen son noktada, kendi turunu kendi planlayan FIT dediğimiz turist profilini oluşturdu. Şu anki konumda ne acenteler, ne havayolları, ne de FIT turistler karlı çıkmıyor bu işten. Zira acenteler, kendileri gezen turiste hizmet satamadıkları için kazançlarından oluyor. Havayolları 78 milyon nüfus içerisinde her kesime ulaşamadıkları için ciddi pazarlama sıkıntısı çekiyor. FIT turist ise bireysel gezdiği için ucuz fiyat bulma şansını kaybediyor. Sonuçta destinasyonlardaki oteller yüzlerce turist getiren bir acenteye verdikleri fiyatı ilk ve büyük ihtimalle son kez gelen bir müşteriye vermiyorlar. Değişen turist alışkanlıkları çerçevesinde şu anda karşımıza daha çok ne tarz turist tipi çıkıyor? Bu turistlerin ne gibi beklentileri oluyor? Türk turist giderek Avrupalı daha da özelinde Balkan turiste benzerlikler göstermeye başladı. Kısaca öncelikle fiyat ve daha uygun fiyat mantığı ile yaklaşıyor. Bir başka yönden ise Japon turistlerin özelliklerini sergiliyor. Yani gördüğü her önemli noktada fotoğraf ve öz çekim yapan bir turist. Ancak yemek konusunda henüz bir gelişim kaydedemedi. O noktada hala Türk ön yargısına sahip. Gittiği ülkede döner yemek istiyor. Beklentiler çok fazla değişkenlik gösterebiliyor. Ama genel itibarıyla 2 yıldızlı otel fiyatı verip şehrin göbeğinde 5 yıldızlı otelde kalmak isteme standart diyebilirim. Yani Fiat 124 ücreti ödeyip Bentley otomobile binmek istiyor. Ekonomik durumu ne olursa olsun otel ve uçak biletinin maliyetini minimuma indirerek, asıl harcamasını gidilen noktada eğlencede ve alışverişte yapmak ise bir başka benzer noktası.YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok