Akıllara zarar marka davaları

MARKALARA KARŞI AÇILAN İLGİNÇ DAVALARIN BAZISI MAHKEMELER TARAFINDAN KABUL GÖRMEZKEN,  BAZISI TAZMİNATLARLA SONUÇLANIYOR. ÖZELLİKLE, ÜRÜNLERİN KULLANIM KILAVUZUNDAKİ BİLGİ EKSİKLİKLERİ MARKANIN BAŞINA DERT AÇABİLECEK EN ÖNEMLİ FAKTÖRLERİN BAŞINDA GELİYOR.

Yaşadığımız çağın, markalaşma çağı olduğu herkesçe malum. Bu durum neden – sonuç ilişkisi içerisinde doğrudan marka görünürlüğüne de etki ediyor. Evde televizyon ya da bilgisayar ekranı, dışarıda dolaştığımız AVM’ler, metro istasyonları, arabayla her gün geçtiğimiz caddeler, yürüdüğümüz sokaklar, cep telefonlarımız, hemen her yer onlarca reklamla buluşturuyor bizi. Markaların bilinirliğinin artması dışında, tüketicilerin zihninde uyandırdığı hisler, yarattığı imgeler de, bir o kadar önemli. Kimse markasının olumsuz bir şekilde anılmasını istemez. Ama ne yazık ki, bazen markalar, reklam stratejilerinde pek hesaplanmayan garip olaylara da konu olabiliyor. Markalara açılan ilginç davalar, bu pek hesaba dahil edilmeyen senaryoların bir parçası olarak gündeme gelen konulardan birisini oluşturuyor. Bu olguyu yaratan nedenler olarak aralarında rekabet olan markalar, para kazanma ve meşhur olma isteğindeki avukatlar, davalar yoluyla para koparma peşindeki insanlar gösterilebiliyor. Kimi çevreler ve tüketici kuruluşlarıysa, bu davaların büyük çoğunluğunu hak arama mücadelesi olarak görüyor.

mcdonals

MC DONALDS’IN SICAK KAHVESİ

1994 yılında sonuçlanan Stella Liebeck ve Mc Donald’s arasındaki dava, belki de ilginç marka davaları arasında adını en fazla duyurmuş olanıdır. Medyada “Sıcak Kahve Davası” olarak da ünlenen bu davaya sebep olan olay 1992’de gerçekleşmiştir. ABD’nin New Mexico eyaletinde, 80 yaşındaki Stella Liebeck, torununun kullandığı arabayla birlikte Mc Donald’s’ın arabaya servis bölümüne gider, kahve sipariş eder. Aldığı kahveyi arabanın içinde dizlerinin üzerine koyar, bu sırada kahve dökülür. Stella Liebeck’in teninde yanıklar oluşur ve götürüldüğü hastanede üçüncü derece yanık teşhisi konur. Bunun üzerine yaşlı kadın, kahveyi olması gerekenden daha sıcak veren Mc Donald’s’a dava açar. Davadaki savunmada ise Mc Donald’s avukatı, müşterilerin kahvenin uzun süre sıcak kalmasını istediği üzerinden bu durumu savunmaya çalışır. O dönemde Amerika’nın gündemine oturmuş olan ve 1994 yılında sonuçlanan davada; jüri yaşlı kadına 2.8 milyon dolar tazminat ödenmesine karar verse de; mahkeme sırasında yapılan görüşmeler sonucu taraflar anlaşmaya varır ve McDonald’s’ın toplamda Stella Liebeck’e 640.000 dolar ödemesine karar verilir. Bu olay birçok Amerikan dizisinde ve filminde çeşitli şekillerde işlenmiştir. Bu konuyla ilgili bir de belgesel vardır; Susan Saladoff’un yönetmenliğini yaptığı 2011 yapımı Sıcak Kahve isimli belgesel, Türkiye’de Pera Müzesi’nde de gösterilmiştir.

Bu davaya çok benzeyen bir başka dava ise 2010 yılında Starbucks’a karşı açılmıştır. ABD’nin New York kentinde yaşamakta olan Zeynep İnanlı adlı Türk vatandaşı, Manhattan’daki bir Starbucks şubesine girer ve çay sipariş eder. Kendisine sunulan çayı üzerine döken Zeynep İnanlı, dökülen çayın olması gerekenden çok daha sıcak olduğunu ileri sürer ve Starbucks’a karşı hukuki işlemlere girişir. Vücudunda ikinci dereceden yanıklar oluşan 28 yaşındaki Zeynep İnanlı; markanın, fiziksel ve ruhsal olarak acı çekmesine neden olduğunu belirterek Starbucks’tan yüklü bir tazminat talep eder. Bu tip beklenilmeyen olaylara karşı, özellikle Amerikan markaları, ürünleri üzerine pek çok ilginç uyarı işareti koymaya başlamıştır.

MICHAEL JORDAN’A BENZEMEK BUNALIMA SOKTU

İlginç davalara konu olan global markalardan biri de Nike. Bu davaların ilki, Amerika’nın Oregon eyaletinde yaşayan Allen Heckard isimli vatandaş tarafından açılmıştır. Michael Jordan’a benzerliğiyle tanınan bir kişi olan Heckard, sürekli Jordan’a benzetilmekten ötürü psikolojisinin bozulmasından muzdaripti. Dava açma sebebi olarak bu benzerliğin kendisini bunalıma sokmasını söyleyen adam, M. Jordan ve onun sponsoru olan Nike markasını mahkemeye verdi.

DAVA AÇMAK DAHA DA KAYBETTİRDİ

Nike firmasıyla ilgili diğer davaysa ABD’de 26 yaşındaki Sirgiorgio Clardy adlı kadın tüccarı tarafından açıldı. Müşterilerden biri ile tartışmaya giren kadın tüccarı, müşteriyi Nike marka ayakkabılarıyla dövdü. 100 yıl hapis cezasına çarptırılan Sirgiorgio Clardy, bunun suçlusunun Nike marka ayakkabılar olduğunu iddia etti. Bu sebeple ayakkabıya uyarı koymayan Nike’den davacı oldu. Tüm bunların sonucunda Nike’den talep ettiği 100 milyon doları kazanamayan Clardy, dava süresince 1,500 dolar harcama yapmış oldu.

EL KİTABINDA; ARABAYI SEYİR HALİNDE BIRAKMAYIN, DEMİYORDU

karavan

Merv Grazinski’nin Winnebago adlı Amerikalı karavan firmasını mahkemeye vermesi, ona büyük kazanç sağladı. 2000 yılında ABD’nin Oklahoma eyaletinde gerçekleşen olayda; Grazinski, aldığı karavanıyla otoyolda giderken canı kahve ister. Sürüş halindeki arabayı otomatiğe bağlayarak karavanın arkasına geçen adam, kahveyi hazırlamaya başlar. Ancak kahve yaptığı sırada aracı yoldan çıkar ve devrilir. Üretici firmanın el kitabında, seyir halindeyken içeri geçerek kahve yapmamasına dair herhangi bir uyarı bulunmadığından dolayı yaşananların suçlusu olarak Winnebago’yu gören Grazinski, karavan markasından davacı olur. İşin daha da ilginç yanı açtığı dava sonucunda 1,75 milyon dolar tazminat kazanmasıdır. Bunun yanında yeni bir karavan da kendisine temin edilir. Yaşananlardan sonra Winnebago, el kitapları içeriğinde değişikliğe giderek en akıl almaz olaylara dahi uyarılar koymaya başlar.

KÜÇÜK İHMALİN ÖLÜMCÜL SONUCU

Küçük bir ihmalin yarattığı, trajikomik olmayan üzücü bir davaysa Hugo Boss markasının başına geldi. 2013 yılında İngiltere’de gerçekleşen olayda, Austen Harrison adlı çocuk, babasının alışveriş yaptığı sırada dokunduğu aynanın üzerine devrilmesi sonucu ağır yaralandı. Beyninde hasar meydana gelen çocuk maalesef hayatını kaybetti ve aynanın yerleştirilme sırasında tutturulmamasının Hugo Boss’un ihmali olduğu kararına varıldı. Hugo Boss yaptığı açıklamada olaydan büyük üzüntü duyduğunu belirtti ve özür diledi. Davanın hakimi; markanın, çocuğun ailesine yaklaşık 1,5 milyon pound tazminat ödemesine hükmetti.

KEDİSİNİ MİKRODALGA FIRINDA KURUTTU

Amerika’da yaşanan bir vakada, bir kedi sahibi, hayvanını yıkadıktan sonra mikrodalga fırına atıp kuruttu. Kurutma sırasında ölen kedisi için mikrodalga firmasına dava açan tüketici, firmadan tazminat kazanmış ve ağzı yanan firma da sonraki kullanım kılavuzlarında daha dikkatli davranma yoluna gitti.

REDBULL İÇTİM KANATLANMADIM

Benjamin Careathers tarafından Redbull’a açılan davada sorun mottoydu. Amerika’da gerçekleşen olayda, uzun yıllardır Redbull tüketmesine rağmen gücünde kanatlanacak kadar bir değişim görmeyen Careathers, aldatıldığı fikrine kapıldı. “Redbull kanatlandırır” gibi gerçekliği olmayan bir sloganla reklamını yapan markaya, kendisini ve kitleleri kandırdığı gerekçesiyle dava açan adam, marka tarafından gelen uzlaşma çabalarına olumlu tepki verdi. Tarihte görülmüş buna benzer davaların yoruculuğu ve maddi kayıpları konusunda yaşanmış örneklerden biri olmak istemeyen Redbull, davacıyla anlaşmaya vardı ve sloganın kullanıldığı 2002 yılından beri içeceği tüketen milyonlarca kişiye toplamda 13 milyon dolar ödemeyi kabul etti.

PEPSİ MAX İÇTİM, AYSUN KAYACI ÖPMEDİ

wordpower_pepsimax_aysun[1]

Türkiye’de görülen davalara dönersek, en popülerlerinden biri 2007 yılında gerçekleşti. O dönem yayınlanan ve Aysun Kayacı’nın oynadığı Pepsi Max reklamı, Pepsi’nin başını epey ağrıtmıştı. Reklamda Pepsi Max içen gençler Aysun Kayacı ile öpüşmeye başlıyordu. Bu yolla Aysun Kayacı ya da genç bir kadınla öpüşmek ve Pepsi Max içmek, aynı oranda heyecan verici bir eylem gibi özdeş kılınıyordu. Reklamdaki temsiller; pornografi içermesi, ataerkil bakış açısını yeniden üretmesi, kadının metalaştırılması, Türk geleneklerine aykırı olarak poligamiyi çağrıştırması, tüketicinin bilgisizliğinden yararlanılması gibi eleştirilerin hedefi olmuştu.

Ancak reklamla ilgili en ilginç olayın kahramanı 20 yaşındaki Veysel Dağ’dı. Pepsi Max alıp içmesine rağmen Aysun Kayacı ile öpüşmediği ve reklamdaki gibi duygusal bir yaşantı deneyimlemediğini belirterek, ürüne ödediği 1.3 TL’yi geri almak için şikayetçi olmuştu. Üniversite öğrencisi olan Veysel Dağ konuyla ilgili olarak Tüketiciler Birliği’ne başvurmuş ve oradan destek de görmüştü. Pepsi Türkiye ise, konuyla ilgili olarak açıklama yapmış; tüketiciye Aysun Kayacı tarafından öpüleceğini vaat etmediğini belirterek yaşananları gayri ciddi bulduğunu belirtmişti.

SUÇLU KULLANIM KILAVUZU

İstanbul’da 2002 yılında Nuray Kaya adlı vatandaş ile Baymak arasındaki davanın konusu kapatılmayan vanaydı. Baymak marka kombi deposunu dolduran kadın, depo dolduktan sonra musluğu kapatmayınca evini su bastı. Baymak’ın kullanım kılavuzunda vanayı kapamaya dair uyarı bulunmaması nedeniyle açılan davayı tüketici kazandı. Kullanım kılavuzlarındaki kapsayıcılık konusu tekrar gündeme geldi.

WARNER BROS. BATMAN’I BİZDEN ÇALDI

Bir zamanlar ülkemizin gündeminde olan bir başka dava açma girişimi de Batman’ın DTP’li Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan’ın kentin isminin kullanıldığı gerekçesiyle Batman filmine açmayı planladığı davaydı. Davayı Amerika’da açmayı planlayan belediye, tazminat kazanılması durumunda elde edilen gelirin Batman halkı için kullanacağını belirtiyordu.

Batman kentinin isminin kullanılarak filmlerden para kazanıldığı iddiasıyla Christopher Nolan ve film şirketi Warner Bros. hakkında açılması planlanan dava ilerleyen zamanlarda gündemden düşerek meçhule karışmış olsa da, medyaya yapılan açıklamalarda tazminat kazanılacağına kesin gözüyle bakılıyordu.

 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER