Akaryakıt sektörü yola tam gaz devam ediyor
Mert Uzman
Anasayfa'ya Dön
Akaryakıt dağıtım şirketlerinin satışa sunduğu tüm enerji kaynaklarının temelini petrol oluşturuyor. Bununla birlikte doğrudan ham petrol üretimi ve ithalatına bağlı bir sektör olan akaryakıt piyasasında hareketlilik gözlemleniyor. Akaryakıt dağıtım şirketleri, ra ne edilmiş petrolü tüketiciye sunarken her yıl yeni ortaklıklar, yatırımlar yapılıyor; piyasaya yeni markalar giriyor, bazısı sektöre veda ediyor.
Dünyanın en önemli enerji kaynağı
Dünya, petrol rezervlerinin tükenişine dair tezler üretiyor ve alternatif enerjiler sağlamak için çaba harcıyor olsa da petrol değerinden ve öneminden hiçbir şey kaybetmiyor. En önemli ekonomik gerçek olan petrol; küresel siyaset ve uluslararası ilişkilerde majör ve global etkiler oluşturan gücünü koruyor. Geçmişe dönüp 1973 yılındaki Arap ülkelerinin Amerika’ya karşı ambargo ilan edişiyle gelişen Petrol Krizi’ni hatırladığımızda ya da günümüzde çok söylenen Büyük Ortadoğu Projesi’ne dair fikir yürüttüğümüzde, temel madde olarak karşımıza hep petrol çıkıyor. Ülkeler ve büyük şirketler yatırımlar yapmaya, petrol kaynakları aramaya, yeryüzünü sondajlamaya, rafineriler kurmaya ve üretim sistemlerini geliştirmeye devam ediyor.
Devlet teşebbüsünden özel sektöre doğru
Türkiye’de enerji sistemine değinirsek, Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında adımlar kamunun gücüyle atıldı. 1926 ve 1933 yıllarında çıkan yasalarla petrol arama ve üretim işleri devlet sorumluluğuna alındı. 1935’te Maden Tetkik ve Arama (MTA) ve 1941’deki Petrol Ofisi’nin kuruluşu gibi birbirine bağlı yapılaşmalarla bütünlük sağlandı. 1980 ve sonrasındaki neo-liberal ekonomi politikalarıyla da kamulaşmanın tersine özelleştirmeler gerçekleştirildi. Günümüzde, ülkemizde üretilen yıllık petrolün %70’e yakını Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı tarafından, geri kalanıysa yabancı şirketler ve ortaklıklar tarafından karşılanmakta.
Petrol mitleri ve cinayetleri
Petrol, hakkında birçok söylentinin dolaştığı bir enerji kaynağı. Petrolle ilgili, efsane mi gerçek mi olduğu bilinmeyen şeyler anlatıldı, bitmek bilmeyen tartışmalar yapıldı. Bu söylentilerin en popülerlerinden biri, Türkiye’nin aslında petrol bakımından gayet zengin olduğu ama buna engel olmak isteyen dış güçler tarafından araştırmaların ve petrol çıkarma çabalarının engellendiği iddialarıydı. Yakın tarihimizdeki bazı suikastların da Türkiye’nin petrol zenginliğini ortaya çıkarmaya uğraşan kişileri hedef aldığı öne sürüldü. Örnek vermek gerekirse; Petrol Fırtınası kitabının yazarı araştırmacı Faik Karadağ, 1973 yılında cumhurbaşkanı ve baş- bakanla petrol konusunda görüşmeye gittiği Ankara’da, kaldığı otel odasında ölü bulundu. Faik Karadağ suikastının petrol kaynaklarıyla ilgili olduğu ileri sürüldü. 1990’lı yıllarda Cudi Dağları’nda petrol arayan mühendislerin PKK tarafından öldürülmesi de Türkiye’nin petrole ulaşmasını engellemeye yönelik bir eylem olarak görülmüştü. Sonraki yıllarda Cudi Dağı’nda araştırmalar yapılması ve petrol bulunması, “Türkiye’yi engelleyen dış güçler” tezine güç kazandırdı. Bu tip saldırıların hedefi olmak istemeyen bazı uzmanların suskun kalarak petrol konusunda bildiklerini söylemiyor oldukları da iddia edildi. Sık sık tanıklık ettiğimiz bir fikre göre de, komşu toprakları petrolle çevrili coğrafyamızın petrol yatakları bakımından kısırlığı başka türlü açıklanamazdı. Petrol arayan şirketlerin yeterli derecede petrol bulamadığında, açtıkları petrol kuyularını Petrol Kanunu gereği betonla kapatıyor olmaları “petrol zenginliğimiz görülmesin diye kuyulara beton dökülüyor” seslerinin yükselmesine neden oluyordu. Bu tarz komplo teorilerinin insanlarda oluşturduğu kafa karışıklığı, petrol konusunda içselleştirdiğimiz bir özelliğe dönüşmüş durumda. Bu tür kuşkuların önüne geçmek için atılan son adımlardan birisi de, geçtiğimiz günlerde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın verdiği “Petrol bulunursa ilk ben açıklayacağım” güvencesi olmuştur.
Komşuların zenginliği
Petrol kaynakları konusuna bugüne kadar yapılan çalışmalar eşliğinde bakıldığında, coğrafi konumumuzun komşu ülkelere göre enerji açısından daha olumsuz özellikler taşıdığı söylenebilir. Komşu coğrafyamız, dünyada var olan toplam petrol rezervinin neredeyse %65’ine sahip. Bu bakımdan Irak, İran, Suriye gibi komşu ülkeler petrol bakımından zenginler. Oysa Türkiye’de şartlar böyle değil. Komşumuz olan ülkelerde görülen, yeryüzüne birkaç yüz metre yakın sığlıkta ve tahrip olmamış petrol kapanlarının yerini Türkiye’de yerin binlerce metre derininde bulunan ve faylarla parçalanmış, tahrip olmuş küçük kapanlar alıyor. Ancak bu yetersizlikten başka, Türkiye’de tatmin edici sayıda arama yapılmaması da bazı kesimlerin değindiği noktalardan biri. Ülkemizdeki bu tür kısırlıklar, ihtiyaçların ithalle karşılanmasına sebep oluyor. Petrolü ithal ediyor olmamız, dolar kurunun yükselişte olması, vergi oranları gibi etkenler ülkemizde benzinin her daim yüksek fiyattan satılmasına yol açıyor. En çok petrol ithalatı yaptığımız ülkeler arasında Rusya, İran ve Irak bulunmakta. Ülkemiz, her yıl ham petrol ihtiyacının %90’a yakınını dışarıdan temin etmek mecburiyetinde kalıyor. TÜİK’in verilerine göre 2015 yılının ithalat rakamında, 25 milyon 66 bin ton dış alımla tarihi rekor kırıldı. Kısıtlı kaynaklar dolayısıyla yurt içindeki bir talep artışı doğrudan ithalata yansıyor.
Üretimde meydana gelen artışlar
Ülkemizde son yıllardaki ham petrol üretimiyle ilgili verilere bakıldığında 1999 yılından 2004 yılına doğru sürekli bir azalma görülmekte. 2005 yılında yaşanan küçük ölçekli bir artış dışında meydana gelen sürekli düşüş, 2008 sonrasında değişkenlik göstererek yukarı yönlü bir eğilim göstermeye başladı. 2011 ve 2012 yıllarında meydana gelen üretim azalmaları bu yükselişi bozmuş olsa da son üç yıldır yine artış yaşandığı gözlenmekte. Doğalgaz üretimi daha iniş çıkışlı bir grafiğe sahipken son yıllarda 600 milyon m3’ün altına indi. Bu rakamlar yıllık ham petrol ihtiyacının yaklaşık %10’una, doğalgazda ise çok daha düşük bir yüzdeye karşılık gelmektedir. Tüm bu istatistikler değerlendirildiğinde, Türkiye’nin hem ham petrol üretimi hem de doğal gaz bakımından yetersiz olduğu açık olarak ortada.
Sektörde her daim hareketlilik var
Akaryakıt dağıtım şirketlerinin satışa sunduğu tüm enerji kaynaklarının temelini petrol oluşturuyor. Tüm bu gerçekliklerle birlikte doğrudan ham petrol üretimi ve ithalatına bağlı bir sektör olan akaryakıt piyasasında hareketlilik gözlemleniyor. Akaryakıt dağıtım şirketleri, rafine edilmiş petrolü tüketiciye sunarken her yıl yeni ortaklıklar, yatırımlar yapılıyor; piyasaya yeni markalar giriyor, bazısı sektöre veda ediyor. Akaryakıt dosyamızda, bu değişimlerle birlikte resmin tümünü görmeye çalıştık. Türkiye piyasasının önde gelen markalarıyla yapılan söyleşilerde akaryakıt sektörünün ülkemizdeki durumuna, piyasa verilerinde meydana gelen gelişmelere, firmaların markalaşma yolculuklarına dair bilgiler edindik.
PETDER: ENERJİYE TALEP DAHA DA ARTACAK
Kurumunuzun sektördeki konumu ve işlevinden bahseder misiniz?
PETDER (Petrol Sanayi Derneği) 1996 tarihinde, petrol ürünlerinin üretimden tüketime kadar olan faaliyetler zinciri üzerinde çalışmalar yapmak amacıyla ülkenin önde gelen akaryakıt dağıtım şirketleri tarafından kuruldu. Alpet, Aytemiz, Belgin, BP, Gulf, Exxon- Mobil, Opet, Petline, Petroyağ, OMV Petrol Ofisi, Shell, Shell & Turcas, Total ve Turkuaz PETDER üyesi kuruluşlardır.
PETDER’in misyonu; petrol sektörünün her alanda gelişimi için sektörün proaktif şekilde savunuculuğunu yapmak ve sektör politikalarının oluşumu için sunulabilecek ve savunuculuk görevini güçlendirecek uygun, güvenilir ve tarafsız bilgi üretmek üzere araştırma ve geliştirme çalışmaları gerçekleştirmektir.
PETDER’in temel faaliyet alanlarıysa, üyeleri ve ilgili sektör paydaşlarıyla işbirliği içerisinde, Rekabet Hukuku’na uygun olarak, proaktif şekilde sektör politikalarının gelişiminde rol oynamak; rekabet ortamının daha da geliştirilmesini desteklemek; başta kaçak/kayıtdışı akaryakıt olmak üzere sektörün sorunlarına yönelik çalışmalar yapmak; sektöre ve kamuoyuna yönelik güvenilir ve tarafsız bilgi için iletişim faaliyetleri yürütmek; sektörü her düzeyde etkin ve etkili bir şekilde temsil etmektir. 2016 yılında 20. yılını kutlayan PETDER akaryakıtta %85, LPG otogazda %36 ve madeni yağda %75 temsil payıyla sektörün lider ve öncü sivil toplum kuruluşudur.
Doğaya dost projeler
PETDER tarafından sürdürülen Atık Motor Yağlarının Yönetimi Projesi hakkında bilgi verir misiniz?
21 Ocak 2004 tarihinde yayınlanan “Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği” ile madeni yağ üreticilerine, ithalatçılarına piyasaya sürülen motor yağlarını atık hale geldikten sonra toplama yükümlülüğü getirildi. 30 Temmuz 2008 tarihinde yenilenen Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği sonrasında, Petrol Sanayi Derneği İktisadi İşletmesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 4 Eylül 2008 tarihinde “Yetkilendiril- miş Kuruluş” olarak atanmıştır. PETDER son on yılda topladığı 160.103 ton atık motor yağını lisanslı işletmelerde hammadde ve enerji olarak ülkemize geri kazandırdı veya bertaraf etti. Atık Motor Yağlarının Yönetimi Projesi’ne ilişkin faaliyet raporlarına PETDER web sitesi üzerinden ulaşılabilir.
PETDER ayrıca 1 Varil 1 Ağaç Projesi ile kamu kurumlarından toplanan her bir varil atık motor yağı için bir fidan dikmektedir. 2014 yılında 15.000 adet fidan diken PETDER proje kapsamında doğaya toplam 71.500 ağaç kazandırmıştır.
Sektörün büyüklüğü hakkında bilgi verir misiniz?
Sektörümüz Eylül 2016 itibariyle 86 dağıtıcı, 107 depolama tesisi, 13.000’e yakın bayisi ve 250.000’den fazla doğrudan istihdamı ile faaliyet gösteriyor. 2015’te toplam otomotiv yakıtları tüketimi, önceki yıla göre %13,7 oranında artarak yaklaşık 33 milyon m3 olarak gerçekleşti. Akaryakıt sektörünün oluşturduğu toplam parasal büyüklük 2015 yılında 2014 yılına göre %0,5 artmış ve 114,3 milyar TL’ye ulaşmıştır (petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle miktara göre daha az artmıştır). Tüketim verileri üzerinden yapılan hesaplamalara göre, petrol sektöründen sağlanan dolaylı vergiler her yıl artmış ve 2015 yılında 70,2 milyar TL düzeyine ulaşmıştır.
Sektörün devletten beklentileri nelerdir?
PETDER üyesi akaryakıt dağıtım şirketleri, müşteriye sunulan hizmet ve kalitede, bundan daha da önemlisi iş sağlığı, emniyet ve çevre konularında her zaman en üst seviyeyi hedefliyor ve birçok ülkeye kıyasla daha rekabetçi ve titiz bir tutum sergiliyor.
Ülkemize ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayan önemli sektörlerden biri olarak hükümetimizle birlikte, akaryakıt sektörünün daha kaliteli ürün ve hizmetlerle tüketici faydasını en üst düzeye çıkaran ve yeni yatırımlarla ilerleyen, serbest rekabetçi bir piyasa olarak daha da gelişeceğine inanıyoruz. Bu yönde yapılacak her çalışmaya tüm gayretimizle destek olacağımızı belirtmek istiyoruz.
10 numara yağ kullanımı can ve mal kayıplarına yol açıyor
10 numara yağın tanımını yapar mısınız? Ülkemizde 10 numara yağ sorunu ne seviyede? 10 numara yağ, motorin yerine ikame edilmek üzere çoğunlukla tenekeler içinde satılan baz yağ, atık madeni / bitkisel yağ, kaçak motorin gibi maddelerin karışımlarından ya da bazı örneklerde sadece kaçak motorinden oluşan maddelerin genel adıdır. 10 numara yağ teknik anlamda akışkanlığı çok yüksek olan bir madeni yağ cinsidir ve gerçek tüketimi son derece düşük seviyededir.
10 numara yağ kullanımı can ve mal kayıplarına yol açıyor, vergi kaybı ve haksız rekabet nedeniyle de ülke ekonomisine zarar veriyor ve çevreyi kirletiyor. Madeni yağ ithalat ve ihracat miktarları üzerinden yapılan değerlendirmeye göre, 2011 yılında ülkemizin madeni yağ ihtiyacının bir milyon ton üzerinde madeni yağ piyasaya arz edildi. Talep fazlasının 2015 yılında 278.634 tona düşmesi 10 numara yağ sorunun çözümüne yönelik atılan adımların etkisini gösteriyor. Gelecek dönemlerde bu farkın daha da azalacağı, arz ve talep rakamlarının dengeleneceği yönündeki beklentilerimiz olumlu.
Önümüzdeki süreçte akaryakıt piyasasında ne gibi gelişmeler bekleniyor?
Önümüzdeki dönemlerde ülkemizde sektörümüz için hedefimiz, petrol piyasasının hem kaliteli hem de müşteri ihtiyaçlarına hitap edecek farklılaştırılmış ürünlerle ve teknolojik ilerlemelerle birlikte gelişen hizmetlerle büyümesini sürdürmesidir.
Dünyada ve Türkiye’de enerjiye olan talebin artacağını, ülkemizde petrol piyasasının Türkiye ekonomisini takip ederek büyümeye devam edeceğini öngörmekteyiz. Rekabet; Türkiye otomotiv yakıtları pazarı büyümeye devam ederken dünya petrol fiyatları, düzenlemeler, vergiler ve döviz kuru tüketim dengelerindeki belirleyici unsur olmaya devam edecektir.
BP TÜRKİYE: TÜKETİCİ ARTIK DAHA TALEPKAR
Bize markanızdan, pazar istatistiklerinizden bahsedebilir misiniz?
BP olarak 104 yıldır Türkiye'de faaliyet gösteriyoruz. Akaryakıt iş kolumuzun faaliyetleri ise 1940’lı yılların ikinci yarısında başladı. Bugün Türkiye’de 670 BP istasyonu bulunuyor. Türkiye çapında günde ortalama 300 bin müşteriye istasyonlarımız aracılığı ile ürün ve hizmetlerimizi sunuyoruz. 2015 yılı başından beri tam 104 yeni istasyon açtık. Önümüzdeki dönemde yeni istasyon yatırımlarımızı sürdürerek “ışık hızında hizmet” sunmaya devam edeceğiz.
Yeni nesil tüketiciler akaryakıt markaların- dan daha çok neler bekliyor?
Günümüz hızlı bir tempoda devam ediyor, yoğun hayat temposundaki tüketiciler en hızlı şekilde ihtiyaçlarını gidermek istiyorlar. Bu eğilim de yakıt almak için beklemek yerine hızlı hizmeti tercih eden tüketicilerin oranını oldukça artırdı. Bunun yanında kaliteye önem veren, tüketici haklarının bilincinde, çok daha talepkar bir tüketici kitlemiz var. Son yıllardaki dijitalleşme bize artık tüketicilerimizi daha iyi tanıma fırsatı sunuyor. Tüketiciler artık kendi kimlik aidiyetlerinden, üyesi oldukları demografik gruptan çok daha bağımsız hareket edi- yorlar. Özellikle genç tüketiciler, yenilikleri çok daha hızlı benimsiyor ve hayatlarına katıyorlar. Markaların, neredeyse anlık olarak ortaya çıkan yeni demografik grupların farkında olması ve buna uygun ürünler geliştirmesi gerekiyor.
Tüketiciye dokunmada nasıl bir reklam ve iletişim stratejisi yürütüyorsunuz?
Ürünlerimizi Ar-Ge çalışmalarımızla geliştiriyoruz. BP’nin akaryakıt teknolojilerinde küresel Ar-Ge bütçesi 2015 yılında 75 milyon dolardı. Bu çalışmalarımız neticesinde daha temiz yanan yakıtlar, araç motorlarını temizleyen ve daha az karbon salınımı yapan yeni nesil yakıtlar üretiyoruz. Ar-Ge çalışmalarıyla geliştirilen ürünlerimize ve küresel deneyimlerimizle desteklenen hizmetlerimize odaklanmayı iletişim çalışmalarımıza da taşıyoruz. Bayilerimizle birlikte ortak hedef olarak belirlediğimiz “müşteri odaklılık” stratejisi çerçevesindeki iletişimimizi tasarlıyoruz. İletişimimizde hem Türkiye’deki ihtiyaçları hem de küresel stratejilerimizi harmanlayıp en iyi şekilde tüketicilerimize aktarmaya çalışıyoruz.
Markanızın yürüttüğü sosyal sorumluluk projelerinden bahsedebilir misiniz?
BP olarak faaliyette bulunduğumuz tüm ülkelerde çalışmalarımızı Sağlık, Emniyet, Çevre ve Güvenlik (SEÇ-G) ilkeleri doğrultusunda yürütüyoruz. Türkiye için özellikle iki odak noktası seçtik: Yol Güvenliği ve Sürdürülebilir Kalkınma. Ülkemizde yaklaşık 1,5 milyon çocuğa 15 yıl boyunca trafik eğitimi verilmesini sağlayan BP Yol Güvenliği Çocuk Tiyatrosu, 4-8 yaş arası miniklere “Konuşan Trafik” adlı oyununu sergiledi. Hem öğrencileri hem de ailelerini yol güvenliği konusunda bilinçlendirmeye hizmet etti.
BP ve Castrol sponsorluğunda “Değiştirebiliriz - Yol Güvenliği Platformu” olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi işbirliğinde başlatılan projeyle çocuk koltuğunun önemi konusunda toplumu bilinçlendirme etkinlikleri gerçekleştirdik. Ülkemizdeki trafik güvenliğinin artırılması amacıyla Kurumsal Trafik Güvenliği Deklarasyonu’nu imzaladık.
Sürdürülebilir Kalkınma tarafında ise, BP’nin liderliğini üstlendiği Bakü-Ti is-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı (BTC) tarafında, hattın geçtiği yakın yerleşimlerin gelir ve yaşam kalitesini artırmak için yaptığımız toplumsal ve çevresel yatırım programları bulunuyor.
Farklı sektörlerle stratejik iş birlikleri yapacağız
Markanızın istasyonlarında kısa ve uzun vadede tüketicileri ne gibi yenilikler, sürprizler bekliyor?
Hem operasyonlarımızda hem de pazarlamada dijitalleşme sürecimizi biraz daha hızlandıracak ve hayatımıza entegre edeceğiz. CRM odaklandığımız alanlardan biri, bu konuda sadakat programımız olan BP Club kartı daha etkin bir şekilde tüketicilerimizin hayatına sokacağız. Pazarda farklı sektörlerle yapacağımız stratejik işbirlikleri ile tüketicilerimize yeni heyecanlar ve inovatif yaklaşımlar sunmaya devam edeceğiz.
Türkiye’deki yüksek petrol fiyatları nasıl düşürülebilir? Bu konuda markalar ne yapabilir, örneğin bir birlik oluşturulabilir mi? Akaryakıt fiyatlarının Türkiye’de yüksek olmasının nedeni, petrol ürünlerinden alınan vergiler (ÖTV ve KDV), ve döviz kuru farkıdır. Vergiler ve kur farkı düşüldükten sonra bakıldığında, akar- yakıt fiyatlarının global standartlar ile uyumlu olduğu görülebilir. Türkiye, kullandığı petrolün %90’ından fazlasını ithal etmektedir. Son iki yılda dünyada petrol fiyatlarında ciddi bir düşüş yaşandı. 100-120 dolar seviyelerinden 40-50 dolar seviyelerine geldi. Bu da Türkiye gibi petrolün çoğunu dışardan alan ülkeler için iyi bir sonuç oldu. Örneğin Türkiye’nin cari açığına çok olumlu olarak yansıdı.
Piyasayı müşteri şekillendirmeli
Petrolle ilgili düzenlemeler konusunda devletten beklentileriniz neler?
Sürekli düzenlemelerden ziyade, piyasaların müşteri tarafından şekillendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Müşterilerin talepleri doğrultusunda şekillendirilen piyasalar, yenilik ve farklılaşmanın yanı sıra daha iyi müşteri deneyimi ve daha yüksek maliyet etkinliği sağlıyor. Enerji piyasalarının liberalleşmesi anlamında pek çok güzel ve doğru adım atıldı ve buna uygun yasalar çıkarıldı. Bunun devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Sektörün ivedilikle çözmesi gereken sorunları neler?
Türkiye’de dağıtım şirketleri çok düşük karlılık oranıyla faaliyetlerini yürütüyorlar ve bu hem uluslararası hem de ulusal düzeydeki şirketler açısından önemli bir sıkıntı yaratıyor. Pazardaki liberalleşmenin yapılan düzenlemelere rağmen tam anlamıyla gerçekleşmemesi Türkiye enerji piyasasının çözüm bekleyen sorunlarından biri. Aynı zamanda, hızla değişen mevzuat ve dağıtım şirketlerinin mevzuata uyumlu hale gelmesi için yapması gereken ek yatırımlar da yaşanan zorluklar arasında sayılabilir.
Kaçak ya da kalitesiz petrol konusunda neler söylemek istersiniz?
Bir kaç yıl öncesine kadar bu ciddi bir sorundu. Ancak, devletin kararlı tutumuyla yasalarda düzenlemeler yapıldı, denetimler artırıldı ve kamu kurumları arasında doğru bir koordinasyon sistemi kuruldu. Bu yapılan değişiklikler ile kaçak ve kalitesiz petrol çok ciddi ölçüde azaldı.
Petrol dışında yeni nesil enerji kaynaklarına yatırımlarınız var mı?
BP, küresel olarak her yıl dünyada enerji kaynakları kullanımlarını değerlendirdiği Dünya Enerji İstatistikleri Raporu’nu yayımlıyor ve tüm dünya ile paylaşıyor. 2015 yılının enerji verilerini ortaya koyan 65. Rapor, enerji sektörünün köklü değişim yaşanan bir dönemden geçtiğini, enerji kaynakları arasında daha düşük karbonlu yakıtların kullanımının yaygınlaştığını ortaya koydu. BP olarak küresel düzeyde yeni nesil enerji kaynakları konusunda pek çok çalışma yürütüyoruz. Örneğin ABD’nin en büyük rüzgar enerjisi üreticilerinden biriyiz.
Brezilya’da biyoyakıtlar konusunda 500 milyon ABD doları kadar yatırım yaptık, ürettiğimiz biyoyakıtları birçok ülkede satışa sunuyoruz.
Yakın gelecekte petrol kullanımı azalmayacak
Özellikle elektrikli otomobil piyasası gelişiyor. Gelecekte petrolün kullanımı azalacak. Bu gelişmelere karşı planlarınız neler?
BP her yıl Enerji Görünümü raporunu yayınlıyor. Bu rapor, önümüzdeki 20 yılın trendlerini ve gelecekte enerji piyasalarının nasıl şekilleneceğini göstermeyi amaçlıyor. 2016 BP Enerji Görünümü raporuna göre, fosil yakıtlar 2035’e kadar dünyada enerji talebindeki büyümenin %60’ını karşılayacak ve 2035’de tüm enerji arzının %80’ini sağlıyor olacak. Bunun yanında, yenilenebilir enerjiler çok hızlı büyüyecek
ve 2035’e kadar bugünün 4 katına çıkarak dünyada elektrik enerjisi üretiminin 1/3’ünü karşılıyor duruma gelecek. Yakın gelecekte petrol ve doğalgazın kullanımı azalmayacak, ancak zaman içinde yenilenebilir enerjilerin payı artacak.
Darbe girişiminin sektöre ne gibi yansımaları oldu?
14 Temmuz akşamından bu yana sektörde, sezon başındaki projeksiyonlardan farklı bir süreç yaşanmadı. 1-2 gün güvenlik nedenleri ile çok az sayıda istasyona ikmal sıkıntısı dışında faaliyetlerde bir aksama veya aksaklık olmadı. Sektörün büyümeye devam edeceği inancındayız.
OPET: YENİ ENERJİ SEKTÖRÜNÜ SÜREKLİ TAKİP EDİYORUZ
Türkiye genelinde kaç istasyonunuz ve çalışanınız var?
431 Sunpet, 1049 OPET olmak üzere sayısı 1500’e varan istasyonumuz bulunuyor. Terminal ve depolama tesislerimizdeki personelimizle birlikte yaklaşık 800 çalışanımız bulunuyor.
Teknolojimiz sayesinde yeni nesil tüketicilerin tercihiyiz
Yeni nesil tüketiciler akaryakıt markalarından daha çok neler bekliyor?
Gelişen teknoloji ile birlikte tüketici beklentileri her geçen gün değişiyor, çeşitleniyor ve evriliyor. Araştırmalarımızda, sektörde teknolojiyi en iyi kullanan akaryakıt markası olarak, yeni nesil tüketiciler için tercih nedeni olduğumuzu görüyoruz. Tüketicilerimizin hayatını kolaylaştıran birçok teknolojik ürünümüz var: OPET Kart, OPET WorldCard, Otobil, Bireysel Otobil ve Yakıt Kart gibi. Otomasyon ve taşıt tanıma sistemleri dışında ‘online işlem merkezi’, OPET Mobil ve sektörde bir ilk olan ancak bir süre ara verdiğimiz online yakıt gibi birçok farklı uygulamayı hayata geçirdik. Son trendler doğrultusunda yenilenen web sitemize lokasyon bazlı giriş özelliği ile eskisine oranla kullanıcı dostu birçok özellik ekledik.
Bize markanızdan ve pazar istatistiklerinizden bahsedebilir misiniz?
Akaryakıt sektörünün genç ve yenilikçi markası OPET, sektördeki büyük şirketler arasındaki tek Türk markası olarak müşteri memnuniyeti, paydaşları ile beraberlik yaklaşımı ve değerleriyle sektöre öncülük ediyor. KalDer (Türkiye Kalite Derneği) tarafından gerçekleştirilen Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi’ne göre, markamız dokuz yıldır aralıksız müşteri memnuniyetinin zirvesinde yer alırken, KalDer ve Ipsos’un yeni çalışması Türkiye Müşterinin Sesi Araştırması’nda da liderliğini koruyarak, bu başarıyı 10’uncu yıla da taşımış olmanın gururunu yaşıyor. Vizyonunu, inovasyon ve gelişim önceliğinde kurgularken, ilkleri yaratarak, teknolojik ürünleriyle ses getiren markamız, kuruluşundan bu yana her geçen yıl artan bir ivme ile kontrollü bir şekilde büyüyor. Akaryakıt sektöründe perakende, ticari ve endüstriyel satışlar, depolama ve uluslararası ürün ticareti konularının yanı sıra iştiraklerimiz ile madeni yağ ve jet yakıtı alanlarında da faaliyet gösteriyoruz. Türkiye’nin En Beğenilen Şirketleri araştırmasında sektörümüzün en beğenilen şirketi olurken, Türkiye’nin Süper Markaları listesine giren ve “Superbrands” unvanı alan tek akaryakıt şirketiyiz.
Yeni nesil müşteri memnuniyeti, markanızı dijital ortamda yönetmeyi ve konvansiyonel yöntemlerin ötesine geçmeyi zorunlu kılıyor. Bu düşünceden yola çıkarak geliştirdiğimiz ve ‘Daha sosyal medya’ sloganıyla sosyal medyada canlı içerik sağladığımız projemiz “Sobe”yi geçtiğimiz yıl duyurduk. Müşterilerimize yolda gerçekten temas etmek istedik ve ortaya Türkiye’nin mobil olarak yönetilen ilk sosyal medya projesi çıktı. Bu proje ile masa başından sosyal medya içerikleri üretmek yerine proje ekibimiz özel olarak tasarlanan Sobe aracı ile hayatın içine karışarak sürpriz bir şekilde farklı mekanlarda renkli ve canlı paylaşımlarda bulu- nuyor. Sobe’yi en sosyal ‘sosyal medya’ olarak tanımlayabiliriz.
Müşteri memnuniyetinde sizin için ön planda olan başlıklar, diğer markalardan farklı olarak sunduğunuz hizmetler neler?
Müşteri memnuniyetindeki iddiamızı “Kusursuza yolculuk” sloganı ile sürdürürken, çağrı merkezi hizmetleri, istasyon hizmetleri ve online hizmetlerden oluşan koşulsuz memnuniyet anlayışımızla tüm müşterilerimize çözüm üreten bir yapı ile hareket ediyoruz. Markamızı rakiplerinden ayrıştıran ve müşterilerimizin gözünde farklılaştıran en önemli unsurların başında “sosyal sorumluluk anlayışımız” bulunuyor. OPET istasyonlarının tuvaletlerinden başlayan, rakiplerimizin de bu yönde düzenleme yapmalarına öncülük eden “Temiz Tuvalet Kampanyası”, 16. yılında başarı ile devam ediyor. Tuvalet temizliği ve hijyenini Türkiye geneline yaymayı amaçlayan projemiz, OPET Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi Nurten Öztürk liderliğinde her geçen gün yeni açılımları ile daha çok sayıda kişiye ulaşıyor. Ekiplerimiz Türkiye’de gidilmedik şehir bırakmayarak 7, 5 milyon kilometre yol kat etti, 9 milyonu aşkın kişiye hijyen ve temizlik eğitimi verdi.
Müşterimizi iyi tanıyabilmek ve beklentilerini gözeterek memnuniyeti korumak ve geliştirmek yolunda ilerliyoruz. Bugün OPET müşterileri istasyonlarımıza, kaliteli akaryakıt ve güler yüzlü servis, hijyenik tuvaletler ve hepsinden önemlisi ‘kalpten’ bir hizmet alacağını bilerek geliyor. Müşterilerimiz 7 gün 24 saat çağrı merkezimizden (444 6738) bizi arayabiliyor. Zaman zaman müşterilerimize “Hizmetimizden memnun kaldınız mı?” şeklinde bir mesaj gönderebiliyoruz. Eğer cevap “hayır” ise hemen iletişim kurup sorunun ne olduğunu soruyoruz. Bu proaktif yaklaşım geri bildirim almamızı ve alışveriş alışkanlıklarını takip etmemizi sağlıyor. Müşterilerimizi memnun etmek için kampanya odaklı çok sayıda iş birliği yapmaya çalışıyoruz. Bütün bunlara bir bütün olarak baktığınızda müşteri memnuniyeti, aidiyet ve bağlılık yaratıyoruz.
Tüketiciye dokunmada nasıl bir reklam ve iletişim stratejisi yürütüyorsunuz?
OPET, hedef kitlesi gereği yoğun iletişim yapan ve ürünlerinin yanı sıra hizmetleri, sosyal sorumluluk projeleri ve sponsorluklarıyla da sektöründe ayrışan bir marka. 2016 yılı hem ülkemiz hem de dünyada spor ve özellikle futbol ağırlıklı bir yıl olduğu için iletişimi planlarken bu noktalara odaklandık. OPET, kendi özünde dinamizmi, yenilikçiliği, heyecanı olan; çevresine, müşterilerine ve ülkesine duyarlı bir marka. Reklam filmlerimizde tüketicilerimizin içgörüsünden hareket ediyor, duygu ve düşüncelerini yansıtmaya çalışıyoruz. Bugüne kadar Tarkan, Cem Yılmaz, Ajda Pekkan, Arda Turan gibi isimlerle ses getiren projelere imza attık. Diğer taraftan markamızın karakteri OPEDO, samimi diliyle ve süreklilik içeren iletişimiyle müşteri ile aramızdaki bağı kalıcı hale getiriyor. Özellikle “Sevince “ isimli reklam filmimiz, reklam dünyasının en büyük ödülü Kristal Elma’nın yanı sıra Felis ödülünü de alarak son dönemin hafızalarda yer eden çalışması oldu. Arda Turan’la gerçekleştirdiğimiz iş birliğimiz ise kategori bazında marka-ünlü eşleşmesinde birinci olurken, en çok hatırlanan ve beğenilen reklam filmleri olarak bu yılın dikkat çeken çalışmaları oldu.
20 milyondan fazla kişinin hayatına birebir dokunduk
Markanızın yürüttüğü sosyal sorumluluk projelerinden bahsedebilir misiniz?
Tüm projelerimiz, toplumsal temel sorunların çözümüne yönelik iyi algılanmış ve doğru kur- gulanmış çalışmalar. Bugüne kadar beş büyük sosyal sorumluluk projesi ile 20 milyondan fazla kişinin hayatına birebir dokunduk. “Temiz Tuvalet Kampanyası” ile hijyen kavramlarının konuşulmasını, beklenti haline gelmesini ve bu bilinci aşıladık.
İstasyonlarımızın yanı sıra pek çok bölgede park ve bulvar ağaçlandırmaları yaptığımız ‘Yeşil Yol Projesi’, potansiyeli olan köylerde ekonomik kalkınmayı destekleyen ‘Örnek Köy Projesi” ile ülkemizin tarihinde son derece önemli bir yeri olan Gelibolu Yarımadası’nda uyguladığımız ‘Tarihe Saygı Projesi’ ile kökten değişikliklere imza attık. Trafik sorununun çözümü için 3-17 yaş çocuk ve gençleri bilinçlendirmeyi hedefleyen ‘Trafik Dedektifleri Projesi’ ise en genç projemiz olarak önemli bir sorunu çözme hedefini taşıyor. “Trafik Dedekti eri Projesi” kapsamında emniyet kemerine dikkat çekmek ve bu konuda yeni bir bakış açısı kazandırmak için “Yaşam Kemeri” iletişimimiz ile tüm sürücü ve yolculara emniyet kemerinin önemini hatırlatıyoruz. Trafiğin yoğun olduğu tatiller öncesi başlatılan uygulama ile istasyonlarımıza gelen her aracın sürücü ve yolcularına pompa görevlilerimiz tarafından emniyet kemeri kullanımının önemi vurgulanıyor.
Markanızın istasyonlarında kısa ve uzun vadede tüketicileri ne gibi yenilikler, sürprizler bekliyor?
Her geçen gün yaptığımız iyileştirmeler ve inovasyon çalışmaları bize ufuk açıyor. Müşteri geri bildirimlerinin yanı sıra şirket içinde istasyon teknolojilerimizin pilot süreçlerini doğru yönetmek için ise BT ekibimiz tarafından bir ‘Deneyim Laboratuvarı’ oluşturuldu. Bu laboratuvarda istasyonlarda kullanılan
tüm teknolojiler, çalışanlarımız tarafından test edilerek projelerimiz müşterinin önüne çıkmadan deneyimleniyor, geri bildirimler ışığında revizyonlar gerçekleştiriliyor. Pazarlama kampanyalarımız ise farklı iş birlikleri ile çeşitlenerek, ekonomik anlamda tüketicilerimize fayda sağlamaya devam edecek.
Türkiye’deki yüksek petrol fiyatları nasıl düşürülebilir? Bu konuda markalar ne yapa- bilir, örneğin bir birlik oluşturulabilir mi? Ham petrol fiyatlarındaki değişimin pompa fiyatı üzerinde kısmi etkisi olduğunu biliyoruz. Fiyatı oluşturan asıl unsurlar; ürün fiyatı, döviz kuru, rafinaj ve dağıtım maliyetleri ile vergi
gibi ana kalemler. “Petrol” ithal edilen bir ürün ve dünyada fiyatı dolar üzerinden belirleniyor. Petrol fiyatları düşse dahi doların artması akaryakıt ürünlerinin fiyatının iç piyasada düşmesini engelliyor. Sektörümüzün sivil toplum kuruluşları ve birlikleri zaman zaman bu konuyu gündemlerine taşıyor ve farklı bakış açıları geliştiriyorlar.
Sektörün ivedilikle çözmesi gereken sorunları neler?
Hızlı tüketilen ve zorunlu bir ürün olduğu için oldukça hareketli bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. Dünyadaki politik ve coğrafi gelişmeler ile ülkemizin gündemi akaryakıt sektöründe belirleyici oluyor; kayıt dışı tüketim ve beş yıllık bayi sözleşmeleri sektörümüzün gündemini belirleyen ana konular. Ancak bu konuda hükümetimizin ve düzenleyici kurulların önemli çalışmaları ve düzenlemeleri mevcut, bu da sorunların çok daha kontrollü, radikal ve kolaylıkla çözülmesini sağlıyor.
Kaya gazı üretimi artıyor
Özellikle elektrikli otomobil piyasası gelişiyor. Gelecekte petrolün kullanımı azalacak. Bu gelişmelere karşı gelecek planlarınız neler?
Teknolojik gelişmeler her geçen gün hayatımızın içine daha çok giriyor. Hibrid araçlar, hidrojen ve elektrikle çalışan araçların gelişimi söz konusu ve bizim de takibimizde. Elektrikli araçların kullanacağı elektriğin ne şekilde ve hangi kaynakla üretileceğini doğru analiz etmek gerekir. Gelişen teknoloji ile birlikte petrolün kaynağından çıkarılması her geçen gün daha kolaylaşıyor, kaya gazı üretimi artıyor. Bugün Türkiye’de satılan akaryakıtın kükürt oranları dünya standartlarının altında, biz de çevreci yaklaşımımız gereği OPET olarak ürünlerimizde bunun çok daha altında kükürt oranına sahip ürünleri tüketici ile buluşturuyoruz. Şu anda petroldeki verimliliğe ve yaygınlığa alternatif yaratacak bir ürün bulunmuyor ancak tüm gelişmeleri takip ediyor ve dağıtıcı bir firma olarak geleceğe dair farklı projeksiyonlar yapıyoruz.
SHELL: EN İYİ AKARYAKIT PERAKENDECİSİ OLMAYI AMAÇLIYORUZ
Bize markanızdan, pazar istatistiklerinizden bahsedebilir misiniz?
Yeni nesil tüketiciler akaryakıt markalarından daha çok neler bekliyor?
Müşteriler bir akaryakıt istasyonundan sadece akaryakıt temin etmek değil, aynı zamanda bir perakende noktası gibi faydalanmak istiyorlar. Müşteri beklentilerini odağına alarak hareket eden bir marka olarak, 2015 yılında; “Shell’e Hoş Geldiniz” müşteri deneyimi programımızı bu doğrultuda hayata geçirdik. Bu program kapsamında istasyon çalışanlarımıza, özel hazırlanmış çalışan eğitimi programımızı uyguluyoruz. Yenilenen eğitim programımızla Türkiye çapındaki bayilerimizin istasyonlarındaki 15 binden fazla çalışan, aldığı tüm eğitimlere ek olarak müşteri memnuniyeti odaklı, kapsamlı bir eğitim daha aldı. Eğitimler, uzman ekiplerin desteği ile tüm çalışanlara yüz yüze verildi. Proje bu yıl da “Fark yaratan sohbetler” adıyla devam ediyor.
Yakın zamanda gerçekleştirmiş olduğumuz bir araştırmaya göre, bir saatten fazla yolculuk yapmakta olan tüketicilerin %77’si yemek yeme veya atıştırmalık yiyecek alma ihtiyacı duyuyor. Bu beklentiyi karşılamak için müşterilere, modern mimari tasarım eşliğinde aradıklarını daha kolay bulabilecekleri bir alışveriş deneyimi yaşatıyoruz.
Shell olarak 93 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteriyoruz. Bugün Türkiye’de perakende satışlardan petrol ve doğalgaz arama ve üretim faaliyetlerine; kimya, denizcilik ve havacılık sektörlerine yönelik satışlardan madeni yağ ihracatına, doğalgaz ve elektrik satışına kadar enerjinin hemen hemen her alanında hizmet veriyoruz. Shell dünyanın önde gelen enerji tedarikçilerinden biri olmasının yanı sıra “dünyanın tek marka altında faaliyet gösteren en büyük” perakendecisidir. 80 ülkeye yayılmış yaklaşık 45 bin akaryakıt istasyonumuzda 500 bine yakın ön saha çalışanımız her gün 25 milyon müşteriye hizmet veriyor. Türkiye’de ise yurt çapında 1016 istasyonumuzda 15 binden fazla ön saha çalışanımızla günde 1 milyonu aşkın misafire, onların ihtiyaçlarına göre farklılaştırılmış hizmetler sunuyoruz. TSE’nin gerçekleştirdiği denetimler sonucu, Türkiye’de petrol piyasası akaryakıt dağıtım markaları arasında “Müşteri Dostu Marka” belgesini alan ilk marka biz olduk. Ayrıca 169 akaryakıt istasyonumuzda TSE’den “Müşteri Dostu Kuruluş” belgesini almaya hak kazandık. Yine, bağımsız bir araştırma şirketi tarafından 7 yıldır düzenlenen Tüketici Tercihleri ve Alışkanlıkları anketinin sonuçları, Shell’in, akaryakıt sektöründe yedi yıldır üst üste, en çok tercih edilen marka olduğunu gösteriyor.
Müşteri memnuniyetinde sizin için ön planda olan başlıklar, diğer markalardan farklı olarak sunduğunuz hizmetler neler?
Shell olarak, en iyi akaryakıt firması olmaktan çok en iyi akaryakıt perakendecisi olmayı amaçlıyoruz. Shell Select market ağımızdaki Deli2go taze sandviçlerimiz ve sıcak kahvelerimiz ile istasyonlarımızda misafirlerimize taze, sağlıklı ve hızlı atıştırmalık alternati eri sunuyoruz. Türkiye’de ilk defa Turkcell ile hayata geçirdiğimiz Mobil Ödeme uygulamamız ile sadece akıllı telefon sahipleri değil, tüm Turkcell’li cep telefonu sahibi misafirlerimiz araçlarından inmeden hızla ve güvenle ödeme gerçekleştirebiliyorlar. Bir çalışanımızın önerisi ile hayata geçirdiğimiz proje kapsamında ise 30 istasyonumuzda çocuklara özel tasarlanan tuvaletleri hizmete sunduk. Çocuk tuvaleti bulunan istasyon sayımızı yılsonuna kadar 80’e çıkarmayı hede iyoruz. Bunlarda özel lavabo, özel tuvalet sistemi ve çocukların çok hoşuna gidecek çeşitli görseller bulunuyor. Ek olarak bazı istasyonlardaki çocuk tuvaletlerine özel bebek alt değiştirme üniteleri de yerleştirdik.
Markanızın istasyonlarında kısa ve uzun vadede tüketicileri ne gibi yenilikler, sürprizler bekliyor?
En son projelerimizden biri “Kartsız Sadakat” programımız. Bu uygulamamızı Ağustos sonu itibariyle hayata geçirdik. Shell’in müşteri sadakati programı ClubSmart üyelerinin avantaj ve kampanyalardan yararlanmaları için yanlarında ClubSmart kartlarını taşıması gerekmeyecek. ClubSmart üyeleri, yeni dönemde, kartlarında tanımlı plakalı araçlarıyla akaryakıt ya da oto gaz alımı yaparken kartlarını istasyon çalışanlarına vermek zorunda kalmayacak, otomatik olarak puan kazanıp harcayabilecekler. Kısa süre içerisinde aldığımız olumlu geri dönüşler, müşterilerimizin bu yöndeki memnuniyetlerini ortaya koydu.
Markanızın yürüttüğü sosyal sorumluluk projelerinden bahsedebilir misiniz?
11 yıldır gençlerin kendilerini inovasyon, teknoloji ve mühendislik alanlarında geliştirmesine ‘Shell Eco-marathon’ ile katkıda bulunuyoruz. Bu proje enerji verimliliğini teşvik etmesi ve enerji kaynaklarının doğru değerlendirilmesi açısından çevreye verdiğimiz değerin bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Gençleri, geleceğin enerji teknolojileriyle çalışan araçlar geliştirmeye teşvik etmek üzere düzenlenen ‘Shell Eco-marathon’ yarışmasına, 2005’den bu yana Türkiye’den 120’nin üzerinde takım ve 1500’e yakın öğrenci katıldı. 16-25 yaş grubundaki öğrenciler, tasarlayıp ürettikleri araçlarla ‘Shell Eco-marathon’a katılarak en az enerji ile en uzun mesafeyi kat etmeye çalışıyorlar.
2015 yılında Shell Eco-marathon’u, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) iş birliğiyle Türkiye’de ilk kez düzenledik. Yarışmaya Tür- kiye’nin farklı illerinden 185 üniversite ve lise öğrencisinin katılımını sağladık. 2016’nın Ekim ayında ikincisini gerçekleştireceğimiz ‘Shell Eco-marathon Türkiye’ ile daha çok öğrencimize ulaşarak projemizi devam ettireceğiz. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) ‘Yol Emniyeti Eylem 10 Yılı’ programına destek sağlayarak, yol emniyeti konusunda düzenlediğimiz eğitimlerle bugüne kadar toplam 100 bin kişiye ulaştık. 2013 yılında imzalanan Kurumsal Trafik Güvenliği Deklarasyonu ile Trafikte Sorumluluk Hareketi platformuna da üye olarak, trafik güvenliğine gönüllü olarak destek veren ilk şirketlerden biri olduk.
Kültür alanındaki çalışmalarımıza gelirsek, dünyanın en çok ilgi gören arkeolojik kazı çalışmalarından biri olan Çatalhöyük kazı- larına Shell Türkiye olarak 1995 yılından bu yana destek veriyoruz. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Çatalhöyük’te, Stanford Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Ian Hodder liderliğinde her yıl dünyanın farklı bölgelerinden gelen 150’ye yakın arkeolog görev alıyor. Bu çalışmalara çocuklarımızın katılımını sağlıyoruz. Shell Çatalhöyük Arkeoloji Yaz Atölyeleri’ne bugüne kadar 7 bine yakın öğrencimiz katıldı.
Enerji tasarrufu ve CO2 salınımını azaltmak için; Shell Concept Car Özellikle elektrikli otomobil piyasası gelişi- yor. Gelecekte petrolün kullanımını azalta- cak bu gelişmelere karşı planlarınız neler? Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) tahminle- rine göre 2050 yılında, günümüze kıyasla iki kat fazla otomobil yollarda olacak. Geçtiğimiz 30 yılda ulaştırma sektöründe enerji kullanımı yaklaşık yüzde 80 arttı. IEA’nın tahminlerine göre küresel karbon salınımının beşte biri ulaştırma sektöründen kaynaklanıyor. Enerjiyi, çevreye ve topluma karşı sorumlu bir biçimde üretmeyi ve kullanmayı başlıca görevi olarak gören bir şirket olarak kara yolu taşımacılığındaki enerji tüketimini gözle görülür seviyede azaltabilecek bir konsept şehir otomobili geliştirdik. Shell olarak amacımız bu aracı seri üretime sokmak değil. Shell Concept Car, gelecekte özellikle şehir içi ulaşımda enerji tasarrufu ve CO2 salınımını azaltma konuların- da sahip olduğumuz yüksek potansiyeli işaret ediyor.
ALPET: HİZMET KALİTEMİZİ EN ÜST SEVİYEDE TUTMAYI HEDEFLİYORUZ
Bize markanızdan, pazar istatistiklerinizden bahsedebilir misiniz?
Alpet, Altınbaş Holding Enerji Grubu bünyesinde Türkiye ve KKTC’de faaliyet gösteriyor. 1997 yılında KKTC’de faaliyete başlayan Alpet, 2001 yılından itibaren Türkiye pazarına girdi. Kısa zamanda Türkiye’nin en büyük depolama kapasitesine sahip akaryakıt dağıtım şirketlerinden bir haline geldi. Türkiye’de 400 istasyon ve 2100 personelle faaliyet gösteren bir firma olarak, istasyon ağını geliştirmek ve verimliliği artırmak üzere yatırımlara devam ediyoruz. Alpet olarak en güçlü olduğumuz bölge Adana, Mersin gibi şehirleri içine alan Akdeniz Bölgesi. Ondan sonraki güçlü olduğumuz bölgeler Ege ve Orta Anadolu olarak sıralanıyor. Artık şehir içinde büyümeyi planlıyoruz. 400 olan bayi sayımızı 2017’de 500’e çıkarmayı hedefliyoruz. Elbette bunun için bir yatırım gerekiyor ve biz bu iş için 100 milyon dolar ayırdık.
2016, çeşitli siyasi ve ekonomik zorlukların yaşandığı bir yıl oldu. Ancak bunların sektöre yansıması çok fazla olmadı. Kaçak akaryakıt ve ÖTV’nin kamu tarafından sıkı bir denetime alınmasıyla birlikte piyasa normalleşti. Bu süreçte pazara giren bu bilinmeyen şirketler çıkmak zorunda kaldı.
Müşteri memnuniyetinde sizin için ön planda olan başlıklar, diğer markalardan farklı olarak sunduğunuz hizmetler neler?
Müşterilerimiz için akaryakıt ve hizmet kalite- mizi en üst seviyede tutma hedefiyle hareket ediyoruz. Akaryakıt istasyonlarımız, dinamik satış operasyonlarının gerçekleştiği alanlar olmaktan çıkarılıp araç kullanıcılarının dinlenip alışveriş yapabilecekleri, yemek yiyebilecekleri, sıcak ve soğuk içecekler bulabilecekleri alanlar haline dönüştürüldü. Bu alanlarda ücretsiz sıcak içecek ve internet servisi sunuyoruz. Ayrıca birçok istasyonda bulunan Cafe Alpet ve Garden Alpet’te çocuklu aileler için bebek koltuğu, gençler için oyunlar ve yetişkinler için kitaplık yer alıyor.
Tüketiciye dokunmada nasıl bir reklam ve iletişim stratejisi yürütüyorsunuz? Müşterilerimizin öncelikli olarak beklentilerini tespit edip bu beklentileri karşılayacak doğru kanallar yaratmaya çalışıyoruz. Her daim kendini yenileyen ve daima müşteri memnuniyetini hedef alan birebir ve dürüst bir iletişim stratejisi ile yolumuza devam ediyoruz.
Müşterilerimize nefes alınacak mekanlar oluşturuyoruz Markanızın yürüttüğü sosyal sorumluluk projelerinden bahsedebilir misiniz?
Alpet olarak, Café Alpet ve Garden Alpet konseptini bir sosyal sorumluluk olarak değerlendiriyoruz. Ücretsiz internet, kitaplık ve bahçemizle tüketicilerin nefes alacağı mekanlar oluşturuyoruz. Yakın zamanda Türkiye’de ses getirecek ve hem çevre örgütleri hem de belediyelerle ortaklaşa gerçekleştireceğimiz bir proje üzerinde çalışmaktayız.
Petrolle ilgili düzenlemeler konusunda devletten beklentileriniz neler?
Kaçak akaryakıt başta çevre olmak üzere ekonomi ve insan sağlığını tehdit ediyor. Bu konuda alınan önlemlerin kararlılıkla sürdürülmesi önem taşıyor. Piyasada halen geçerli olan düzenlemeler kaçak akaryakıt faaliyetlerine karşı etkili oldu. Bundan sonra da düzenlemelerin kararlı şekilde uygulanmaya devam etmesini bekliyoruz.
Özellikle elektrikli otomobil piyasası gelişiyor. Gelecekte petrolün kullanımı azalacak. Bu gelişmelere karşı gelecek planlarınız neler?
Elektrikli otomobil piyasasının gelişmesini takip ediyoruz. Ancak ülkemizdeki kullanımının yaygınlaşması için uzun bir zamana ihtiyacı var. Tabii ki bizler ALPET olarak bu süreyi değerlendirip yenilenebilir enerji çalışmalarına ağırlık vermeyi planlıyoruz.
Darbe girişiminin sektöre ne gibi yansımaları oldu?
Yapılan bu darbe girişimi ülkemizi derinden etkiledi. Ancak ALPET olarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki darbe girişimi öncesi ile sonrası arasında ticari anlamda hiçbir dalgalanma yaşamadık. Yetkili mercilerin de doğru zamanda doğru önlemler almasıyla birlikte bu süreç bizleri olumsuz yönde etkileyemeden tehlike atlatılmış oldu. Bundan sonraki sürecin Türkiye için daha parlak olmasını temenni ediyor ve buna inanıyoruz. Bu süreçte bizler de var gücümüzle çalışarak ALPET olarak ülkemizin gelişimi adına elimizden gelen desteği vermeye devam edeceğiz.
LUKOIL: DOĞAYA KARŞI SORUMLULUĞUMUZUN FARKINDAYIZ
Bize markanızdan, pazar istatistiklerinizden bahsedebilir misiniz?
Lukoil, dünya kanıtlanmış petrol rezervlerinin %1’ine ve ham petrol üretiminin %2’sine sahiptir. Dünya genelinde 5.600 istasyonumuz ve 106.000 çalışanımız bulunmaktadır. 2015 yılında Lukoil Grubu’nun net geliri 4 Milyar USD’dir. Misyonumuz, efektif bir şekilde ve doğaya karşı sorumluluğunun bilincinde olarak örneğine az rastlanan hidrokarbon üretim sa- haları oluşturmak, çalışanları ve onların çevre- lerinin iyiliğini gözeterek ve katkıda bulunarak sürekli gelişmektir. Bunun sonucunda ise nihai amaç doğal kaynakları insanların kullanımına en efektif şekilde sunmaktır. Lukoil Türkiye olarak yurt genelinde 600 civari istasyonumuz var. Pazar payımız %3.1 olup pompa satışları itibarıyla 80 dağıtıcı firma arasında 6. sıradayız.
Müşteri memnuniyetinde sizin için ön planda olan başlıklar, diğer markalardan farklı olarak sunduğunuz hizmetler neler?
Bizi temelde farklı kılan faktör müşterilerimizi gerçekten önemsememiz. Bunu göstermenin birçok farklı yolu var; interaktif pazarlama kampanyaları, hem Türkiye hem de dünyanın geri kalanındaki futbol kulüplerini desteklemek, zarar edeceğimizin kesin olmasına rağmen akaryakıt zam veya indirim zamanlarında SMS atarak müşterilerimizi bilgilendirmek vs. Müşterilerimizin bize güvenip inanmaları bizim için oldukça önemli.
Tüketiciye dokunmada nasıl bir iletişim stratejisi yürütüyorsunuz?
En düzenli iletişimi sosyal medya üzerinden gerçekleştiriyoruz. Bunun yanında son 2 yıldır ana pazarlama stratejimizi futbol kulüplerine destek vermek üzerine kurduk. Müşterileri- miz, yakıtlarını taraftar kartlarıyla alarak hem kulüplerine destek oluyorlar hem de maç bileti kazanma şansı yakalıyorlar. Bunun yanında okulları ve öğrencileri destekleyen, onların çeşitli ihtiyaçlarını gideren aylık bir sosyal sorumluluk projemiz de mevcut. Projemizin ismi “Geleceğe Işık Tut’’.
Markanızın yürüttüğü sosyal sorumluluk projelerinden bahsedebilir misiniz?
2015 yılında Lukoil’in çevreyi korumasına yaptığı harcamalar 750 Milyon USD’yi aştı. Bu harcamaların %56,9’u havanın temiz tutulması, %26,8’i beklenmedik durum veya felaketler, %8,3’ü su kaynaklarının temiz tutulması ve %5’lik kısmı da toprak ve diğer önemli durumla- ra ayrıldı. 2016 yılının önemli çevresel projeleri ise; acil durum ve olaylar karşısında sıfır çevresel etki, su kaynaklarının daha az tüketilmesi, meydana gelen atıkların oranının %1 ya da daha düşük bir seviyede sabitlenmesinden oluşuyor.
Petrol dışında yeni nesil enerji kaynaklarına yatırımlarınız var mı?
Lukoil’in; Rusya, Bulgaristan ve Romanya’da olmak üzere 3 gaz rafinerisi bulunmaktadır. 2015 yılında Lukoil ve ERG Renew arasında Kaynak Paylaşım Anlaşması imzalandı. Romanya’daki rüzgar gücünden elde edilen elektrik şebekeyi besliyor. Bu tarz, kurum içerisinde üretilen elektrik, emsallerine uygun şekilde satılmakta.
YORUM YAZIN
Max. 255 karakter girebilirsiniz
Yorumunuz Alınıyor
Boş Yorum Gönderemezsiniz
YORUMLAR
Hiç Yorum Yok