Anasayfa Medya Dijital dünyanın paralı orduları: Sahte takipçiler
Medya

Dijital dünyanın paralı orduları: Sahte takipçiler

Paylaş
Paylaş

Dijital dünyanın paralı orduları: Sahte Takipçiler

Dijital dünyaya olan ilgi git gide artarken, markaların kendilerini daha çok görünür kılmak için bu dünyada en önlerden yerlerini alması kaçınılmaz oldu. Ancak bu ışıltılı dünyanın ne kadarı gerçek?

Elif Tütüncü


H
epimizin dijital dünyada bir kimliği, bir kişiliği, bir yaşam biçimi ve geride bıraktığı bir ayak izi mevcut. Kurduğumuz sanal dünyalarımız kimi zaman bize gerçeğini bile unutturuyor. Eskiden televizyon karşısında geçirdiğimiz vakitler yerini sosyal medya platformlarına bıraktı. Özellikle gençler dijital dünyada çokça vakit geçiriyor. Ama diğer yaş kitleleri de gençleri aratmayacak nitelikte. Hal böyleyken dijital dünyaya yatırım yapmak, markaların kendilerini daha çok görünür kılmak için bu dünyada en önlerden yerlerini alması kaçınılmaz oldu. Ancak bu ışıltılı dünyanın ne kadarı gerçek? Olduğumuz değil, olmak istediğimiz, görünmek istediğimiz kişiliklerimizle bu dünyayı ne kadar sahici kılabiliyoruz? Herkesin en başta kendini ifade etme biçimiyle bulunduğu bu dünya, markaların işin içine dahil olup ticari getirilerinin farkına varılmasıyla adeta taht oyunlarına dönüştü. Ünlülerin birbiriyle olan rekabetini simgeleyen, ünlü olmayanların da markalarla iş birliği için olmazsa olmazı haline gelen ‘’takipçi ve izlenme sayıları’’ bu dünyanın yeni savaş kuralı haline geldi. Takipçi sayısı fazla olan sosyal medya hesapları daha fazla itibar görmeye başlayınca herkes adımlarını ‘’takipçi kasmak’’ için atmaya başladı. Takipçi sayısını artıramayanlar ya da kısa sürede çok fazla takipçisi olmasını isteyenler de çözümü pazardan kiloyla meyve alır gibi takipçi satın almakta buldu. Sahte takipçi satın alan kullanıcılar deyim yerindeyse kaz gelecek yerden tavuğu esirgemeyip, markaların gözünde takipçileri organik olanların önüne geçiyor ve işi kapıyor! Ama nereye kadar? Markaların bu yeni iletişim biçimine saçtığı paraların haddi hesabı yok ancak organik olmayan takipçi sayısına yapılan yatırım kısa ya da uzun vadede markaya ne kadar getiri sağlıyor? Bu ayki sayımızda sanal dünyanın paralı orduları olan sahte takipçileri masaya yatırdık ve ilk etapta önemsiz gibi görülen ancak tedbir alınmadığı sürece reklam dünyasına ne denli zarar verebileceğini gözler önüne serdik.

Sosyal medya platformları, pazarlamanın en önemli yapı taşlarından biri haline geldi. Birçok marka kullanıcılarına ve hedef kitlesine bu mecra üzerinden de ulaşmak istiyor. Bazı markalar etkileşimi daha da arttırabilmek adına, ürünlerini, hizmetlerini tanıtmak için sosyal medya fenomenlerinden ve ünlü isimlerden destek alıyor. Bu kişilerin yaptığı paylaşımlar ile daha fazla kişiye ulaşma imkanı elde ediliyor. Markalar da bu kişilere yaptıkları paylaşım karşılığında yüksek rakamlar ödüyor. Böylece markaların reklam bütçelerinde, dijitale ayrılan pasta dilimi her geçen gün büyüyor. Bu büyümenin en büyük sebeplerinden biri de sosyal medya kullanıcılarının ve dijital dünyada geçirilen zamanın günden güne artışı…

Günümüz dünyasında sosyal medya kullanım oranlarına bakacak olursak, Wearesocial. net’in her yıl yayınladığı global internet, dijital kullanımlara dair 2017 raporuna göre dijital dünya 2015’e kıyasla 2016’da neredeyse tüm önemli göstergelerde muazzam bir büyüme yaşadı. Aktif internet kullanıcısı 3,773 milyar ve bu oran bir önceki yıla göre %10 artış gösteriyor. Yani her geçen gün sanal dünyaya yeni birileri merhaba diyor. Kullanıcıların 2.56 milyarı sosyal medyaya mobilden bağlanırken, toplam mobil kullanıcı sayısı ise 4.92 milyar. Ayrıca dünya genelinde 1.61 milyar kişi e-ticaret kullanıcısı. İnternet kullanıcıları 2015 yılına kıyasla %10 büyüyerek 354 milyon; aktif sosyal medya kullanıcıları %21 büyüme ile 482 milyon arttı. Tekil mobil kullanıcılar son 12 ayda %5 büyürken, mobil sosyal medya kullanıcılarında %30 artış gerçekleşti.

Değişim hızı, 2016 yılında yayınlanan raporda da dikkat çekiciydi. Fakat yeni raporda internet penetrasyonunun %50’yi aştığını görüyoruz, yani son 12 ay boyunca şaşırtıcı bir büyüme hızı söz konusu. Akıllı telefonların fethettiği hayatlarımıza bakılırsa bu oranın git gide artacağı öngörülüyor. Sosyal medya platformları arasında Facebook bu yıl da açık ara önde. Platform, hakimiyetini ikinci ve üçüncü sırada yer alan Messenger ve Whatsapp uygulamaları ile sürdürüyor ve Google’ın sahibi olduğu Youtube 4. sırada yer alıyor.


Ülke bazında internet kullanımında Birleşik Arap Emirlikleri %99’luk bir oranla başı çekerken, Türkiye ise %60’la yani 48 milyonluk bir oranla listede 21. sıradan kendine yer buluyor. Raporda Türkiye’deki aktif sosyal medya kullanıcı sayısı 48 milyon ancak bu oran tekil kullanım değil. Mobil kullanıcı sayısı 71 milyonken, sosyal medyaya mobilden bağlanan kullanıcı sayısı ise 42 milyon. Büyümeye baktığımızda Türkiye’de 2016 Ocak ayından bu yana internet kullanıcı sayısının %4 ile 2 milyon, aktif sosyal medya kullanıcısı sayısının ise %14 ile 6 milyon arttığını görüyoruz. Ülkemizde sosyal medyayı mobilden kullanan kişi sayısı ise son bir yıl içerisinde %17 oranında artmış durumda. Kullanıcılar gün içerisinde ortalama 7 saatini bilgisayar karşısında, 3 saatini telefon üzerinden internete bağlanarak sosyal medya platformlarında geçiriyor. TV karşısında geçirilen vakit ise ortalama 2 saat.

Yine rapordaki bir diğer dikkat çeken nokta ise masaüstü aygıtların kullanım oranındaki düşme. Türkiye’nin web trafiğine göre; bir zamanlar başından kalkmadığımız Laptop ve PC bilgisayarlar üzerinden ziyaretlerin %29 oranında gerileyerek %36’ya düştüğünü, mobil trafiğin ise %33 oranında artarak %61’e çıktığını görüyoruz. Bu durum Türkiye’de web trafiği konusunda mobilin ne derece önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Son olarak ülkemizde en çok kullanılan sosyal medya kanallarına da değinelim. Türkiye’de en çok kullanılan sosyal medya kanalı Youtube ve onu küçük bir fark ile Facebook takip ediyor. Diğer popüler sosyal medya kanalları ise Instagram ve Twitter. 2015 yılında ikinci sırada yer alan Facebook Messenger ise 2016 yılında altıncı sıraya gerilemiş.

Alınan ücretler dudak uçuklatıyor!

Elbette bu devasa sanal dünyanın birçok olumlu yanı var. En başta daha fazla insana, daha kısa sürede ulaşmak markaların ilk tercih sebebi. E-ticaret verilerinin gözle görülür şekilde artışı, perakende satışların yerini yavaş yavaş dijital ortamdaki sanal mağazalara bırakıyor olması da başka bir etken. Devamında dijital ortamda yürütülen reklam ve iletişim faaliyetlerinin daha düşük bir bütçeyle yapılabiliyor olması ve mobil kullanıcı sayısının giderek atması da markalar için çok cazip. Başlarda banner, pop-up gibi yollarla başlayan internet reklamcılığı, tüketicilere gına getirmesi üzerine yerini native reklama yani tüketici için daha doğal yollarla ‘’göze sokulmadan’’ mesajı vermeye bıraktı. Virallerle başlayan bu yeni akım da son olarak kullanıcıların sosyal medya platformlarında severek takip ettiği ‘’influencer’’ denilen blogger, vlogger, youtuber gibi içerik üreticilerinin bu mesajları aktarmasıyla devam ediyor. Basit bir tabirle takipçi sayısı çok olan influencer’lar markalarla iş birliğine giderek, markanın ürünlerini ve hizmetlerini takipçilerine anlatıyor. Bu kişilerin yaptığı paylaşımlar ile daha fazla kişiye ulaşma imkânı elde ediliyor. Markalar da bu kişilere yaptıkları paylaşım karşılığında yüksek rakamlar ödüyor.

IAB Türkiye’nin açıkladığı dijital reklam yatırımları AdEx-TR sonuçlarına bakacak olursak, dijital reklam yatırımları 2015 yılına göre yüzde 13,7 oranında artarak 1.872,4 milyon TL’ye ulaştı. Ayrıca display reklam yatırımları 2016’da yüzde 11 büyüyerek 1.059,1 milyon TL oldu.

Display reklamlar kategorisinde en büyük payı 821,4 milyon TL ile Gösterim ya da Tıklama Bazlı Reklam Yatırımları aldı. Video reklam yatırımları yüzde 34’lük büyümeyle 179,8 milyon TL olarak gerçekleşirken, sponsorluk reklamlarının yerini alan Native 58 milyon TL’ye ulaştı.

Reklamverenler Derneği Başkanı Ahmet Pura, geçtiğimiz aylarda derneğin 25. yılına özel düzenlenen organizasyonda Türkiye’deki reklam yatırımlarının yıllık 2.1 milyar dolar olduğunu, dünya ile kıyaslandığımızda bu yatırımın oldukça düşük olduğunu belirtti. 8.5 milyon nüfuslu İsrail’in reklam yatırımları 5.4 milyar dolar, İsveç’in nüfusu 10 milyon iken reklam yatırımları 3.2 milyar dolar diyerek, Türkiye’nin 2.1 milyar dolar olan reklam harcaması hedefini 5 milyar dolar olarak belirledi.


Ayrıca Pura reklamverenlerin verdiği reklamın istediği kitleye ulaşıp ulaşmadığını kontrol edemediğini, bir reklamın tıklanma oranının ne kadarının insan, ne kadarının robot ölçülemediğini ifade etti. Reklamverenlerin gerçek bir insan tarafından görülmeyen veya bir robot tarafından tıklanan bir reklam için ödeme yapmak istemediğini bu yüzden RVD olarak, bünyelerinde kurulan Dijital Yürütme Kurulu’nun, WFA ve IAB Türkiye ile dijital dolandırıcılık konusunda çalışmalar yaptığını belirtti. Geçtiğimiz aylarda Amerika’daki tüketici haklarını koruma organı olan Federal Ticaret Komisyonu (FTC), bu konuya el atarak birçok ünlü isme uyarıda bulundu ve “yapılan paylaşımların reklam olduğu belirtilmeli” vurgusunu yaptı. Türkiye’de henüz buna benzer bir yaptırım bulunmuyor ancak Maliye Bakanı Naci Ağbal daha önce yaptığı açıklamada, internet üzerinden gerçekleştirilen reklam ve tanıtım hizmetlerinin vergilendirilmesi üzerine bir çalışma başlattıklarını belirtmişti. İlgili vergi oranının yüzde 15 civarında olması bekleniyor.

Dünyada genel itibariyle durum böyleyken Türkiye’de de sektör git gide büyüyor. Türkiye’deki çok takipçili ünlüler ve kişisel hesaplar Instagram üzerinden yaptıkları tek bir paylaşım için 6 bin ila 20 bin TL arasında para talep ediyor. Talep edilen tutarlar, kişinin bilinirliğine, takipçi sayısına ve takipçi etkileşimine göre değişkenlik gösteriyor. Yurtdışındaki fenomenlerin Instagram paylaşımı başına talep ettikleri tutar ise 10 bin ile 300 bin dolar arasında değişiyor.

Markalar iş birliği yapacağı nam-ı diğer sosyal medya elçileri olan influencer’larını seçerken, en çok onların takipçi sayılarını göz önünde bulunduruyor. Başlarda oldukça normal olan bu durum, işin ticari boyutu bu denli artınca yerini kullanıcıların sahte takipçi tüccarlığına bıraktı. Üstelik Instagram’dan Twitter’a kadar her sosyal medya platformu için yapılan sahtelikler yalnızca takipçi satın alınmasıyla sınırlı kalmayıp, sahte etkileşim hatta sahte like’lara kadar birçok farklı alanda kendini gösteriyor.

Sahte takipçili fenomenler yalnızca markaları değil, beyazperdeyi de etkiliyor. Yerli bir filmde rol alan oyuncu Oğuzhan Yıldız’ın bir röportajında söylediklerine bakılırsa, yapımcılar ve yönetmenler de artık projeleri için oyunculuk yeteneği olanı değil, sosyal medyada takipçisi çok olanı seçiyor. Organik takipçili kullanıcılara takipçi satın almasını öneren yapım şirketleri bile olduğu iddia ediliyor. Yerli sinemanın bugün içler acısı halde olmasının nedenlerini pek de uzakta aramaya gerek yok.

Platformlar düğmeye bastı, bir gecede takipçisiz bırakıldık!

Sosyal ağ hesaplarındaki takipçi sayısı sosyal medya ünlüsü olma yolundaki kapıları aralarken aynı zamanda hesap sahibinin itibarını da etkileyen bir etmen olarak görülüyor. Bu noktada kullanıcıların sosyal medyadaki itibarını artırmalarının yolu da takipçi satın almaktan geçiyor. Ancak bu sahte gerçekliğin farkına varan platformlar her ne kadar tam anlamıyla önüne geçemeseler de önlemlerini almaya yıllar öncesinden başladılar bile. Instagram 2014 yılında aldığı radikal bir kararla sahte hesapların tümünü sildi. Platformda yapılan temizliğin ardından Instagram, ünlü isimlerden sıradan kullanıcılara kadar yoğun tepki aldı. Bir gecede milyonlarca takipçi kaybeden ünlüler, iplikleri pazara çıkınca o dönemde gündeme oturdu. Justin Bieber 3.5 milyonluk takipçi kaybıyla zirveye yerleşirken, Akon’un takipçi sayısı 4.3 milyondan 1.9 milyona düştü. Amerikalı rapçi Mase ise bir gecede 1.6 milyon takipçiden 272 bin takipçiye düşünce Instagram hesabını tamamen kapattı. Diğer Instagram kullanıcıları, Instagram’ın resmi sayfasına yorumlar atarak -sahte- takipçilerini geri istedi ancak Instagram bu konuda geri adım atmadı.

Dijital dünyanın sahtelikleri takipçilerle sınırlı da değil. Popüler video izleme platformu Youtube, 2012 yılında bazı şirketlerin videolarındaki izlenme sayılarını artırmak için bot hesap kullandıklarını fark etti. Aralarında Universal, Song/BMG gibi profesyonel şirketlerin de bulunduğu hesaplara yönelik temizlik yapan Youtube’un sahte izlenme oranlarını silmesi üzerine hesapların görüntülenme sayılarında büyük oranda düşüş yaşandı. Universal temizlik sonrasında 7 milyara ulaşan izlenme rakamının 1 milyarını kaybetti. Universal kadar büyük bir kaybı da Sony/BMG şirketi yaşadı. Şirketin Youtube’da 850 milyondan fazla bulunan izlenme sayısı 2.3 milyona kadar geriledi. Bir diğer dev şirket RCA ise, 159 milyon izlenme sayısından 120 milyona geriledi. Şirketler izlenme sayılarının silinmesinin ardından yalnızca maddi değil, manevi anlamda da büyük prestij kaybettiler. Bu temizlikten etkilenen diğer Youtube kanalları arasında; Michael Jackson, Chris Brown, Beyoncé ve Avril Lavigne’nin kanallarının yanında 500’den fazla tanınmış Youtube kanalı yer aldı. Youtube’da popüler olan bu kanalların görünenden oldukça az izlenme sayılarının bulunduğu ancak bunları manipüle ederek arttırdıkları ortaya çıkmış oldu.

Sahte tıktan izlenme sayısı düşürmeye…

Günümüzde sahte fazla tık hilesi yerini izlenme rakamını düşürme hilesine bıraktı. Yeni yöntem bir öncekinin aksine hesaba sahte tık gönderek, kanalı veya video’yu dondurmaya çalışıyor. Basitçe ifade etmek gerekirse, Youtube’un sahte izlenme rakamlarına karşı geliştirdiği algoritmaya ‘’yakalanmak’’ için sevmediğiniz sanatçının veya kullanıcının hesabına bu sahte tıkları göndererek, kanalın Youtube algoritmasına yakalanmasını sağlıyorsunuz.

Peki nasıl oluyor bu sahte hit? Eğer birisi video’ya girip 10 saniye izleyip hemen kapatıyorsa ve bunu “alışkanlık haline getirmişse” Youtube algoritması bunun robot hesap olduğunu varsayıyor. Ve sonrasında video’nun izlenme sayısını dondurup hit kaynaklarını incelemeye alıyor, işlem sonunda sahte gördüğü tüm hit’leri siliyor. O sırada video donduğu için orjinal hit’lerin sayımı bozuluyor, kurunun yanında yaş da yanıyor ve sahte tıkların oranına göre organik hit’ler de gidiyor.

Yani kısaca X kullanıcının videosuna 5000 sahte tık yollarsanız Youtube alarmı devreye giriyor ve kullanıcı şüpheli duruma düşüyor. Eğer sahte tıklar çok fazlaysa Youtube videoyu kaldırıyor ve bu işlem kanalı kapatmaya kadar gidebiliyor. Tabi bunu engellemenin henüz mevcut hiçbir yolu yok. Youtube’un ‘’yakalayamadığı’’ sahte hit‘leri satan sitelerde fiyatlar oldukça yüksek, çünkü o bot’lar video’ları bitene kadar izliyor, arada durduruyor, fullscreen yapıyor vb. hareketlerle insan taklidi yapıyor. Ama kalitesiz hit satılan sitelerde 100.000 hit 50$ civarlarında. Bu yüzden sizi hedef alan kişinin bu iş için çok para harcamasına gerek kalmıyor.


Bot hesaplar oy kullanamıyor

Bot ya da sahte takipçiler yalnızca müzik, film, reklam dünyasını işgal etmiş değil. Sahte takipçi orduları siyaset meydanında da kendilerine yer buluyor. Geçtiğimiz günlerde Fransa’da gerçekleşen seçimin ardından sahte takipçi konusu yine gündeme oturdu. Adaylardan Marine Le Pen, sosyal medyayı en etkin kullanan kişi olarak görünüyordu. Onu olumsuz gösteren anaakım haber kanallarını, sosyal medyanın gücüyle alt etmeye çalışıyordu. Le Pen’in Twitter’da 1.5 milyonun üstünde bir takipçi kitlesi var ve seçimlerin öncesinde sosyal medyada Le Pen destekçileri çok etkindi. Kimi raporlara göre özellikle Twitter’daki bu görünürlüğün nedeni partinin medya stratejisi değil, bot yani robot hesaplar ve trollerden oluşuyor.

Bot hesapların artışı Fransız siyasetinde ve kamuoyu manipülasyonu konusunda yeniden tartışma doğurdu. Bu sahte hesaplar aracılığıyla, Le Pen’e olan desteğin gerçektekinden daha yüksek olduğu algısı oluştu. Çok sayıda bot hesap, kolektif olarak hareket edip sosyal medyada ırkçı parti lideri Le Pen’e yarar sağlaması amacıyla ırkçı ve ayrımcı görüşleri bir norm gibi sundu. Yaratılan algı yönetimine bağlı olarak Le Pen’in Ulusal Cephe Partisi (Front National-FN) sosyal medyada küresel popülist rüzgârı da arkasına alıp kampanyasını güçlü bir hale getirdi. Ancak bot hesaplar oy kullanamadığı için seçimlerin kazananı Macron oldu.

Ülkemizde de özellikle seçim dönemlerinde gündem oluşturmak için yapılanmış, partiler için çalışan troll hesapların bağlantıları zaman zaman tartışma konusu oluyor. Twitter’da dakikalar içerisinde trend topic oluşturabilen troller, en çok hesapların ‘’yumurta hesap’’ oluşuyla ve seri şekilde benzer twit içerikleri paylaşımıyla ayırt ediliyor. Bunun dışında bazı fenomenler de ücret karşılığında partiler için propaganda yapıp algı yaratıyor.

Sahte takipçiler birleşse ülke kurar!

Twitter’da takipçi sayısı milyonları bulan hesaplara ilişkin yayınlanan bir liste, takipçi konusundaki hileleri gözler önüne serdi. Adli Bilişim Uzmanı Tuncay Beşikçi, Twitter’da takipçi sayısı sahte olan hesaplara ilişkin çarpıcı bilgiler paylaştı. Türkiye’de en çok takipçi sayısına sahip 10 hesabın ele alındığı listede Cem Yılmaz, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Ata Demirer, Demet Akalın, Cüneyt Özdemir gibi isimler ve Galatasaray, NTV, NTV Spor gibi kurumlar yer alıyor. Twitter Audit isimli sitenin algoritmalarına dayalı yapılan analize göre 10 kullanıcıya ait toplamda 28 milyon takipçi sahte olarak görülüyor. Beşikçi yaptığı paylaşımda bu durumu ‘’bot partisi kurulsa iktidarlar’’ olarak ifade ediyor. Ancak söz konusu analizin güncel olmadığını ve sahte olarak görünen takipçi sayısının kişi tarafından satın alınması ihtimalinin yanı sıra, Twitter tarafından sahte olabileceği varsayılan;

• gerçek kişi tarafından açılıp bir süre sonra kullanımı bırakılan

• tamamen bot olan hesapların rastgele biçimde söz konusu kullanıcıları takip etmesi

• tıpkı youtube örneğinde ifade ettiğim gibi, başka kişiler tarafından itibarsızlaştırmak için yapılan toplu bot gönderimi

gibi ihtimallerin de göz önünde bulundurularak hesapların bu şekilde görünebileceğini de belirtmekte fayda var.

Tek karede kazanılan servetler

Sosyal medyanın artan popülaritesi bu mecraları son yılların en karlı iş kollarından birine döüştürdü. NTV’nin geçtiğimiz ay paylaştığı habere göre milyonlarca takipçisi bulunan ünlü isimlerin Instagram hesapları da bu isimlere her yıl hatrı sayılır bir servet kazandırıyor. Görselliğin ön planda olduğu Instagram’da daha çok mankenler bu kazanç listesinin zirvesinde yarışıyor.

Instagram’da 99 milyon takipçisi bulunan Beyonce, yaptığı paylaşımlardan kazandığı parayla başı çekiyor. Hamilelik fotoğrafıyla 10 milyon beğeni alarak yeni rekorun sahibi olan şarkıcının, sosyal medyada artan sponsorları sayesinde paylaştığı her bir fotoğraftan 3.7 milyon lira kazandığı biliniyor.

Beyonce’un ardından Kardashian-Jenner ailesinin popüler üyelerinden manken Kendall Jenner geliyor. 81 milyonun üzerinde takipçisi bulunan Jenner, 2016 yılında yalnızca Instagram’dan 10 milyon dolar kazanmış durumda. Bir diğer manken Gigi Hadid ise 34 milyonu aşan takipçisi sayesinde yılı 64.5 milyon dolarla kapatıyor. 40 milyon takipçiye sahip manken ve oyuncu Cara Delevigne ise 33.2 milyon dolarlık kazançla listeye üçüncü sıradan girerken; Barbara Palvin, Taylor Hill, Jasmin Tookes, Lily Aldridge gibi isimler 4 milyon dolarla bu kazanç listesini takip ediyor.

Yeni bir meslek: ‘’Youtuber’lık’’

Youtube’a gelindiğindeyse Instagram’daki görselliğin önemi yerini video içerik kanallarına bırakıyor. En çok takipçisi olan kanallara baktığımızda gamer kullanıcılar bu platformun zirvesini işgal etmiş durumda. Forbes’un 2016 yılına ait en çok kazanan 10 Youtube Yıldızı’nı açıkladığı listenin zirvesindeki tahtta PewDiePie isimli kullanıcı oturuyor. Oyunlara kattığı ilginç ve eğlenceli bulunan yorumlarıyla 50 milyona yakın takipçisi bulunan PewDiePie yıllık 15 milyon dolar kazanıyor. PewDiePie’nin neredeyse yarısını kazanıyor olsa da yaptığı şaka temalı videolarıyla ünlü olan Roman Atwood, 8 milyon dolar geliri ile ikinci sırada kendisine yer bulmayı başarıyor. Kanalında yaptığı çeşitli içeriklerle 7.5 milyon dolar kazanan Lilly Singh ise bu pastadan 7.5 milyon dolarlık gelirle payını alıyor. Yine başka bir gamer içerikli kanala sahip Smosh’lar da 7 milyon dolarlık gelirleriyle bu isimleri takip ediyor.

Ülkemizdeki kullanıcıların kazandığı gelirler her ne kadar bu isimlerle boy ölçüşemeyecek durumda olsa da genel itibariyle çok fena durumda değil. Web Takibi isimli haber sitesinin verilerine göre ülkemizde de oyun kanalları başı çekiyor. İlk başlarda oyun içerikli videolarla yayın hayatına başlayan sonrasında challange vb. videolarla devam eden Enes Batur isimli kullanıcı, Youtube’dan yıllık ortalama 276 bin dolarla 4.5 milyon dolar arası gelir elde ediyor. Çocuklara yönelik oyuncak videoları yayınlayan ‘’prenses elif’’ isimli kullanıcı ise yıllık 158 bin dolarla 2.5 milyon dolar arası bir kazanca sahip. Yine listenin devamında yer alan gamer kullanıcılardan Oyun Portal yıllık 1.9 milyon dolar kazanırken, Burak Oyunda i se 1.6 milyon dolarlık kazancıyla onu takip ediyor. En çok kazanan kanallar bu şekilde sıralanıyor ancak en kaliteli içeriğe sahip kanalların bu isimlerden oluştuğunu söyleyemeyiz.

Örneğin, “Var böyle tipler” isimli hesap otelz.com’un
reklamını yapıyor ancak bu reklamın markaya dönüşü
(etkileşim) beklentinin çok altında.

Peki ya vergiler?

Bizim ünlülerimizin ve blogger’larımızın Beyonce’tan Kendall’dan neyi eksik? Ülkemizde de Instagram paylaşımlarını paraya dönüştüren kişi sayısı bir hayli fazla. Çoğunluğunu ünlülerin oluşturduğu bu kitleden, o markanın lansmanından bu markanın lansmanına koşan meşhur blogger’larımız da geri kalmıyor. Takipçiler reklam kokan hareketleri sevmiyor! Bu nedenle ürün yerleştirme yöntemini kullanan ünlüler ve diğer kullanıcılar, markalardan aldığı para karşılığında reklamını yaptıkları ürünleri takipçilerine ‘’tavsiye eder gibi’’ sunuyorlar. Elbette kazandıkları parada gözümüz yok ve kişinin beğendiği herhangi bir şeyi takipçileriyle paylaşıp onları da haberdar etmesi oldukça normal. Ancak bu durum artık öyle bir hale geldi ki, tavsiye edilen ürünler konusunda kimin samimi kimin ‘’reklamcı’’ olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. T24’ün haberine göre Türk kullanıcılar arasında 2 milyonu aşkın takipçiye sahip İvana Sert Instagram paylaşımlarından aylık 10 bin TL gelir elde ediyor. Takipçi sayısı İvana Sert’e göre oldukça düşük olan 417 bin takipçili Eda Taşpınar da aylık 10 bin TL kazanıyor. 1.2 milyon takipçili Nur Yerlitaş tıpkı programdaki gibi deyim yerindeyse ‘’oturarak’’ Instagram’dan da para kazanıyor. Aylık Instagram geliri 10 bin TL olan Yerlitaş’ı 5.4 milyon takipçiye sahip şarkıcı Demet Akalın takip ediyor. Akalın’ın aylık kazancı da 10-15 bin TL arasında değişiyor. Manken Özge Ulusoy aylık 8 bin kazanırken, markaların vazgeçilmez yüzü Burcu Esmersoy bu mecradan da asla geri kalmayıp Özge Ulusoy gibi 8 bin TL ile ayı kapatıyor.

Peki paylaşımlarının hangisinde reklam yapıp hangisinde yapmadığını anlamadığımız ancak her halükarda bu kapıdan gelir elde edilen bu isimlerin ne kadarı vergisini ödüyor? Ülkemizde haksız rekabet olmaması açısından bu isimlerin vergi ödemesi gerektiği tartışılıyor. Yurtdışı menşeili Booking.com gibi sitelerin üzerine kabus gibi çöken vergi sistemimiz, bu isimleri neden göz önünde bulundurmuyor?

Gazeteci kimliğiyle tanıdığımız Ayşe Arman’ın, Instagram’da çeşit çeşit Skechers’larıyla boy gösterdiği için Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici’den reklam yaptığı konusunda aldığı eleştiriye cevaben ‘’Ben kimseye Instagram’ımla ilgili hesap vermek zorunda hissetmiyorum kendimi. Sevdiğim, fayda gördüğüm şeyleri paylaşırım, duyururum, överim, hoşuma gitmeyen şeyleri de yererim, bunu bir hizmet olarak addediyorum. Ürün de yerleştirmem, böyle bir numara yapmaya gerek yok çünkü. Ben şeffaf, açık kadınım, sevdiğim şeyi cart diye koyarım. Öyle de yapmaya devam edeceğim. Nokta’’ şeklinde açıklama yapmıştı. Bu cümleler vergi gerçeğinden kaçmak için yeterli mi bilemiyoruz ama Arman’ın Skechers ile iş birliği yaptığı bilinen bir gerçek. Ancak Arman haksız sayılmaz, sonuçta yaptığı reklam için para alarak bu üründen kendisi de ifade ettiği gibi ‘’fayda görmüş’’ oluyor.

Bu defa güldürmedi Cem Bey!

Bir diğer sosyal medya platformu olan Twitter’da, Twitter Audit ve Status People gibi sahte kullanıcı oranı ölçüm yaptığı siteler dışında sahte takipçi oranını anlamanın yöntemlerinden birinin de ‘’takipçi-etkileşim oranının uyumsuzluğu’’ olduğunu belirtmiştik. Bunu biraz daha açmamız gerekirse; milyonlarca takipçisi olan bir hesabının attığı twitin çoğunlukla 10 binin altında bir etkileşime sahip olması sahte takipçilerinin olduğunun kesin kanıtı olmasa da göstergelerinden biri.

Türk Twitter kullanıcılarına baktığımızda en çok takipçisi olan kullanıcının Cem Yılmaz olduğunu biliyoruz. Yıllarca hiç twit atmadığı halde halkımız tarafından sevilen komedyenin takipçi sayısı bir hayli fazlaydı. Ancak Cem Bey twit atmaya başladığında gördük ki, takipçi sayısını aldığı etkileşime kıyaslarsak tabiri caizse yerlerde sürünüyor. Tüm ölçüm sitelerinde en çok ‘’sahte takipçi’’ sayısına sahip ünlü komedyenin paylaşımlarıyla sosyal medya halkını bu defa güldürmediğini görüyoruz.

Parayla itibar olmaz!

Dijital dünyanın bu kadar hızlı ve sürekli büyümesine paralel olarak, her geçen gün hakkında yeni bir tartışma konusu açılırken, biz de merak edilenleri kendi alanında uzman isimlere sorduk.

Dijital dünya ve bu dünyanın trendleri konusunda uzmanlaşmış Gazeteci, Yazar, TV Programcısı Ser

Paylaş
İlgili Makaleler
Medya

Müzik platformu Muud artık Tivibu’da

Türk Telekom, dijital müzik platformu Muud’un zengin içeriklerini, Tivibu İnteraktif Servisler üzerinden...

Medya

Samsung Electronics Türkiye ile Ece Seçkin’den “acayip iyi” bir proje

Ece Seçkin, Samsung Electronics Türkiye ile iş birliği kapsamında Instagram ve TikTok...

Medya

Twitter’dan bir yeni özellik daha

Twitter, son birkaç yıldır sertlik dozajı giderek artan siyasi söylemler ve George...

Medya

Facebook, Messenger Kids’i Türkiye’deki ebeveynler ve çocuklar için hayata geçiriyor

Facebook, bugün yaptığı bir açıklamayla Messenger Kids’i Türkiye’de hayata geçirdiğini duyurdu. Bugün...