Markalaşan Tutkumuz: Kahve!
Elif Tütüncü
Günlük hayatın rutini haline gelip, hemen hemen her gün defalarca tükettiğimiz kahvenin, yaklaşık 600 yıllık acı tatlı uzun bir geçmişi var. Kahvenin Habeşistan’da (Etiyopya) başladığı bilinen bu macerası; Yemen, Mekke, Kahire, Şam’dan sonra İstanbul’a, İstanbul’dan da Avrupa ve dünyanın dört bir tarafına yayılıyor. Keçilerin yanlışlıkla yediği bir bitki olarak keşfedilip, tadı ve kokusuyla kısa zamanda günlük hayatın vazgeçilmezi haline gelen kahvenin her geçen gün tutkunları hızla artıyor. Markalaşmanın hızına yetişemediği bu tutkunun uğruna festivaller bile düzenleniyor.
İstanbul 6-9 Ekim tarihleri arasında çok büyük bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Bu yıl 3.sü düzenlenecek olan İstanbul Coffee Fest, kahve severleri ve kahve markalarını bir araya getirip tüketicisiyle buluşturuyor. Bu etkinlikte yer alan markalar da tüketicinin ilgisini kendine çekmeye çalışarak, müşterilerine bir bardak kahveden daha fazlasını sunabilmenin uğraşını veriyor.
Festivalin yapıldığı ilk yıl ile üçüncü yıl arasında Türkiye’deki kahve dükkanı sayısında yüzde 120 artış olmuş. Katılımcı sayısı ikinci yılda yüzde 30 artmış. Dolayısıyla, girişimciler festivalde önemli fırsatlar yakalayabiliyor. Festival süresince 30 bin kişiye tadım yaptırılıyor. Hem üreticiler, hem girişimciler iyi kahve, iyi üretim ve sunum yapma imkânı buluyorlar. Festivalde bir kahve dükkanı açma hayali olan girişimcilerin kendilerine uygun yeşil çekirdek, kavurma ekipmanları, kahve, kahve makinesi, nitelikli su, süt ürünlerini, hatta ne kadar kredi alabilecekleri konusunda bilgi alabilecekleri bir ortam oluşuyor.
Festivallere ve bu festivallere hayat veren markalara geçmeden önce, yüzlerce yıllık kahvenin öyküsüne kısaca bir göz atalım.
Keçilerin keşfiyle başlayan yolculuk
Her ne kadar kahvenin öyküsü Batı ülkelerinde 300 yıllıksa da asıl öykümüz Arap yarımadasında çok eski zamanlarda başlıyor. Kahvenin ilk ortaya çıkışı hakkındaki söylencelerden en iyi bilineni, uyuklayan keçilerini gezdiren ‘’Kaldi’’ adında bir çobanın, keçilerinin bazı yemişleri yedikten sonra canlandığını görmesi ile başlıyor. Bunun üzerine Kaldi bu yemişleri deneyip, kendisini dinç hissediyor.
Uzun yıllar kahve çekirdekleri çiğnenerek, kırılarak veya yağla karıştırarak yeniliyor. 13. yüzyılda muhtemelen şans eseri kahve çekirdekleri yanınca şu anda bildiğimiz kahve ortaya çıkıyor. Bunun ardından Mekke ve Medine’ye yayılan kahve, buradan da İslam Dünyası’na hızla yayılıyor.
Kahve adı Arapça qahwah’dan geliyor olup bu Türkçe’de kahve’ye dönüşüyor. Avrupa’da ise café, caffe, koffie, coffee, koffie şeklinde farklı şekillerde isimlendiriliyor. Tarihi boyunca ilginç dönemler yaşayan kahve; kimi zaman el üzerinde tutulmuş olsa da, özellikle kahvehanelerin insanları bir araya getirip, toplumcu muhalefetin kaynağı haline gelmesiyle yasaklandığı dönemler de geçiriyor.
Kökeni Arap Yarımadası olan kahve, Yemen’den Mekke ve Medine’ye, 15. yy. sonunda ise müslüman gezginler tarafından İran, Mısır, Türkiye ve nihayetinde tüm İslam dünyasına yayılıyor.
Osmanlı kahveyle tanışır
Kahvenin Osmanlı İmparatorluğu’na geliş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, tarihçiler tarafından, ilk defa 1519 yılında I. Selim’in Mısır Seferi’nden sonra İstanbul’a geldiği belirtilmektedir. Başlangıçta gelir düzeyi yüksek ve okuryazarlar tarafından tüketilen kahve, hızla tüm İstanbul’a yayılmış ve çok sayıda kahvehane açılmıştı. Kahvenin toplumsal özelliği burada da ortaya çıkıyor. Özellikle dindar çevreler kahvenin insanları bir araya getirici ve camilerden uzaklaştırıcı etkilerinden korkarak kahveyi yasaklamaya çalışmıştır. Evliya Çelebi’ye göre 17 yy.’da İstanbul’da 55 kahve dükkanı ve 300 kahve deposu vardır.
Osmanlı döneminde kahve ticaretinde özellikle Mısır tüccarları rol almaktadır. Kahvenin aşırı tüketimi, kahve ticaret yollarındaki engeller, 17. yy’da kahvenin pahalanmasına, vergilendirilmesine yol açmıştır. Bunun üzerine kahve kontrolüne denetim getirilmiş ve Mısır Çarşısı esnafı bu görevde önemli rol almıştır. 18 ve 19. yy’da ise kahve ticareti tüccarlardan, büyük şirketlere geçmiştir. Kahvenin İstanbul’daki bu yaygınlığı, bir süre sonra kahvenin Avrupa’ya ve oradan da Amerika’ya geçmesine yol açmıştır.
Dünyada her yıl yaklaşık 400 milyar, her gün ise 1.6 milyar fincan kahve tüketiliyor. Kahve tüketiminde 12 kg ile Finlandiya ilk sırada, Norveç 9.9 kg ile ikinci, İzlanda 9 kg ile üçüncü sırada yer alıyor. Almanya’da kişi başı tüketim 7 kg, ABD’de ise 4 kg. Türkiye’de ise kişi başı tüketim 0.4 kg. yani 400 gram. Türkiye’de yılda yaklaşık 30 bin ton kahve tüketiliyor. Pazarın büyüklüğü ise 500 milyon TL’nin üzerinde. Bu pazarın 125 milyon TL’lik kısmını Türk kahvesi oluşturuyor.
Uzun yolculuğunun ardından günümüzde kahve sıradan bir gıda olarak tüketilmekten çıkıp, bir tutku ürününe dönüştü. Son dönemlerde genç girişimcilerin gözde yatırımları arasına giren kahve zincirleri, hem kâr marjı hem de potansiyeliyle hızlı bir büyüme yakaladı. Markalar pazardan en yüksek payı almak için adeta birbirleriyle yarışır hale geldi. Biz de The Brand Age olarak kahve markalarını ve tutkunları festival çatısı altında toplayan İstanbul Coffee Fest organizasyonu başta olmak üzere; Türkiye pazarında rol alan önemli kahve markalarından Starbucks, Tchibo, Gloria Jeans Coffees, Lavazza Best Coffee Shop, Caffe Nero’ya sorularımızı yönelttik ve bizlere markalaşma yolundaki çabalarını anlattılar.
İstanbul Coffee Fest, tüketicileri ve markaları buluşturuyor
Alper Sesli – DSM Group Başkanı
Öncelikle Türk toplumunun kahveyle ilişkisi nedir? Kahve tüketiminde dünyaya kıyasla ne durumdayız?
Türkiye’de kişi başına kahve tüketimi yıllık 400 gram. Kahve tüketiminin fazla olduğu ülkelerle kıyaslandığında bu oranın oldukça düşük olduğunu görüyoruz. Bu oran Finlandiya ve Norveç gibi İskandinav ülkelerinde 10 ila 12 kilogram arasında değişiyor. Almanya’da kişi başına tüketim 7 kilogram, ABD’de ise 4 kilogramdır. Yıllık miktara bakarsak Türkiye’de yaklaşık 30 bin ton kahve tüketiliyor. Ancak değişen yaşam dinamikleri, kentleşme olgusu, yaygınlaşan ve olağanlaşan kahve zincirleri, kahvenin Türk Kahvesi boyutu dışına çıkması, kent ve iş yaşamında yaygınlık kazanması gibi faktörler nedeniyle Türkiye’de kahve tüketiminde hızlı bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Dünyada petrolden sonra ikinci büyük ticari metanın kahve olduğunu düşünürsek, bu artışın önemli pazar fırsatlarını beraberinde getirdiğini söyleyebiliriz.
200 marka tek çatı altında
Kahve Festivali’nde kahve tadımlarının yanı sıra festivalde hangi etkinlikler bizi bekliyor olacak? Festivalde hangi markalar yer alacak?
İstanbul Coffee Festival’de geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen kahvelerin tadımları yanı sıra, evde demleme teknikleri eğitimleri, film gösterimleri, kahve konulu seminerler, kahve profesyonellerine yönelik yurtdışından gelecek kahve adamları tarafından eğitimler, konserler ve kahve ile yapılmış ve kahve işbirliğinde olan sanat eserleri, canlı sanat performansları yer alacak. Bu aktivitelerin yanısıra SCAE Türkiye Yarışması da festival kapsamında yer alacak.
Bu yıl 6-9 Ekim’de Küçük Çiftlik Park’ta gerçekleştireceğimiz İstanbul Coffee Festivali’nde global kahve markaları ve makine üreticisi markalar, coffee shop’lar, kahve firmaları, ekipman üreticileri, kahve yanı lezzetler, kahve ile ilintili tasarım markaları, çikolata markaları bir araya gelecek. Festival yaklaşık 200 markanın buluşmasına sahne olacak.
Kahve Festivali düzenleme fikri nasıl ve ne zaman ortaya çıktı? Bu yıl etkinliğinizin üçüncüsünü gerçekleştireceksiniz. Geçen yılki etkinliğinizde kaç bardak ve kilo kahve tüketildi? Kaç bilet satıldı?
Avrupa’da başlayıp Amerika’ya yayılan ve ülkemizde de günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası olan kahve, artık yemeğin üzerine içilen bir küçük fincan Türk kahvesinden ibaret değil. Kahvenin ambalajlı satışına ve dünya genelinde pazarlanmasına katkıda bulunurken, nitelikli kahve üretimine ve tüketimine odaklanmayan birinci dalgadan sonra, “kahve keyfinin” terim olarak pazara girmesini sağlayan ikinci dalga ve en nihayetinde tüm bu eksik kalmış akımlara bir perde çekip içilen kahvenin kökenini, yetişme koşullarını ve bizzat kahvenin kendisini sahneye süren üçüncü dalga kahve akımı, 90’lı yıllardan itibaren Avrupa, Amerika ve Japonya’da kendi yaşam tarzını ve kültürünü oluştururken, son yıllarda İstanbul’da da aynı şekilde hızla gelişerek genişlediğini gözlemledik. Bu fikri baz alarak, İstanbul’da bulunan üçüncü dalga kahvecilerin ve geleneksel kahvecilerin bir arada olarak tüketiciyle buluşacağı bir festival hayata geçirdik. Hedefimiz, İstanbul’un kahve konusunda sunduğu potansiyeli ve aynı zamanda yeteneklerini, başarılarını tanıtmak, bir araya getirmek, gıdadan tasarıma, müzikten sanata, spordan modaya yayılan bu kültürün her yıl buluşma noktası olmaktır.
Geçtiğimiz yılın verilerine bakarsak 40.000 kağıt bardak, 2 ton süt, 4 ton su kullanıldığını görüyoruz. Kağıt bardak konusunda aslına bakarsanız bu rakamlar bizim ürettirdiğimiz İstanbul Coffee Festival markalı bardaklardı. Katılımcı markaların kendi ürünlerini ve bardaklarını kullandıklarını varsaydığımızda 80.000 adetlerden bahsetmek doğru olacaktır. Her kahve bardağı için 18 gram kahve diye düşünsek oldukça yüksek rakamlarda kahve kullanıldığı ortaya çıkacaktır.
Son yıllarda Starbucks gibi markalar popülerleşince kahve içme biçimlerimiz ve kahve çeşitlerimiz değişti. Önümüzdeki yıllarda buna benzer yeni konseptler ortaya çıkacak mı?
Kesinlikle yeni konseptler ortaya çıkacak ve kahve kültürü daha da zenginleşecek. Oyuncu sayısı net olarak artacak. İyi çekirdek, iyi kahve, iyi su, iyi süt, iyi barista, iyi makine ve tabii ki eğitim ile sektör yüksek bir ivme ile gelişecek. İCF bu gelişime ciddi katkı sağlayan organizasyonların başında geliyor. Biz fırsatın yanı sıra satış imkanı da sağlıyoruz markalara. Dolayısıyla İstanbul Coffee Festival tüketici ve kahvecilerin bir araya geldiği toplu iletişim noktasıdır diyebiliriz. Mesela ilk yıl kahve dükkanı olmadan katılan bir marka, bugün İstanbul ve New York’ta kahve dükkanı sahibi oldu. Şimdi ise Dubai’de dükkan açıyor. Çok yakında Türkiye nitelikli kahve işleme anlamında kesinlikle ciddi bir ihracatçı olacak.
Kahvenin insan vücuduna birçok etkisi var. Okuyucularımıza kahvenin yaralı ve zararlı etkilerini anlatabilir misiniz?
Kahve her şeyden önce bir kültürdür. Geçmişi yüzyıllara uzanan, üretimi, işlenmesi, pişirilmesi, sunumu ve gündelik yaşamdan sokak hayatına, sanata, edebiyata, sinemaya kadar hayatın her alanına uzanan köklü bir kültür. Dolayısıyla kahve bir gıdadır ama gıdadan çok daha fazlasıdır. Yarar zarar etkilerini ise konunun uzmanlarına sormak daha doğru olacaktır. Ancak doktorlar ve diyetisyenler kahvenin sağlığa yararı konusunda birçok görüş belirtiyorlar. Ayrıca festivalimizi ziyaret edenler arasında çok sayıda kahve sevdalısı doktor ve diyetisyen de bulunuyor. Zarar konusu ise aşırı tüketimle ilgili bir konu olabilir. Ancak her gıdanın aşırı tüketimi sağlık açısından sakıncalıdır. Daha doğru ve geniş bilgi isterseniz her yıl festival sonrası çıkardığımız ve kahve noktalarına bedelsiz dağıttığımız #İstCoffeefest dergimizin ikinci sayısında Taylan Kümeli’nin ‘Kahve ve Sağlık’ konulu röportajını okuyabilirsiniz.
Her tip kahveyi seven bir milletiz
Türkiye’de filtre kahveye ilginin arttığını görüyoruz. Peki, yurtdışında Türk kahvesi de bu derece ilgi görüyor mu? Bizim ülkemizden de uluslararası bir kahve markası çıkarabilir miyiz?
Aslında filtre kahve 70’lerde işçi olarak yurtdışına çıkan Türklerin tanıştığı ve kendi ailelerine getirdikleri bir demleme çeşidi. Türkler olarak kahve ile daima haşır neşir olduğumuzdan her tip kahveyi seven bir milletiz. Türk Kahvesi deyince iş değişiyor. Kahve kalitesi, kavurması, çekimi ile diğer tüm kahvelerden ayrılan bir tarz. Çekimindeki incelik dolayısıyla herkesin kolayca ulaşamayacağı bir kahve. Dolayısıyla kıymetli bir kahveye sahibiz. SCAE‘nin Cezve-İbrik Şampiyonası ile Türk Kahvesi 3. Dalga akım içinde yerini almış bulunmakta. Türkiye’nin önde gelen Türk Kahvesi markaları da yurtdışı pazarlarda kendi adları ile Türk Kahvesini duyuruyorlar. Bu nedenle neden olmasın? Zaten Türk Kahvemiz hali hazırda yurtdışında.
Son olarak kahve içerken ya da pişirirken yanlış yaptığımız bir şeyler var mı?
Yurtdışından gelen bir kahve adamının söylemi şuydu geçtiğimiz sene: Kötü kahve yoktur, farklı damak tadı vardır. Herkesin bir damak tadı ve bu damak tadına uygun kahve artı demleme tekniği olduğunu düşünüyorum.
Yanlış demeyelim ancak doğru çekirdek seçimi, çekirdeğe göre doğru kavurma, demleme tekniğine göre doğru derecede çekim, PH derecesi yüksek su ve doğru miktar kahve ile doğru ısı derecesinde suyu buluşturmak iyi kahveyi sunuyor bize. Dilerseniz İstanbul Coffee Festival’de tüm bu detayları öğrenebilirsiniz. Evde damak tadınıza uygun kahve yapımını öğrenmek isteyen herkesi İstanbul Coffee Festival 2016’ya bekliyoruz.
Her kahveyi özel kavurma sürecinden geçiriyoruz
Starbucks
Markanızın Türkiye’deki yapılanmasından biraz bahseder misiniz? Hangi illerde kaç adet mağazanız var?
Starbucks Türkiye olarak ilk mağazamızı İstanbul’da 2003 yılında açtık. Bugün 26 şehirde 300’den fazla mağazamızda misafirlerimizle kahve tutkumuzu paylaşıyoruz.
Satışlarınızda tüketiciler daha çok hangi kahveleri tercih ediyorlar? Sıralar mısınız?
Türk misafirler en çok Latte ve filtre kahve tercih ediyor. Bunların yanı sıra White Chocolate Mocha, Türk kahvesi ve Americano en çok tercih edilen kahveler arasında yer alıyor.
‘’3. dalga kahve akımı’’ ile birlikte tüketicinin kahve tüketim biçiminde (tat, sunum, mağaza dekorasyonu vs.) ne gibi değişiklikler oldu? Bu durum size nasıl yansıdı? Ürünlerinizi bu şekilde bir konumlandırmaya dahil ettiniz mi?
Bilinçlenen tüketicilerin yeni çekirdek ve demleme yöntemleri konusunda daha bilgili ve yeni deneyimlere açık olduğu bir dönemden geçiyoruz. Farklı çekirdekler ve yeni demleme yöntemleri arayan misafirlerimizi geçtiğimiz sene Starbucks Reserve ile tanıştırdık. Starbucks Reserve, çok özel, egzotik ve nadir bulunan kahvelerimizi ve farklı kavurma ve demleme yöntemlerimizi, misafirlerimizin deneyimlediği mağazalarımıza verdiğimiz isim. Bu mağazalarımızda sınırlı miktarda üretilen Reserve kahveler her dönem değişiyor ve bu nedenle bir kere içtiğiniz kahveyi tekrar bulamayabiliyorsunuz.
Starbucks, en özel kahve çekirdeklerini elde etmek için 30’dan fazla ülkedeki çiftçilerle birlikte çalışarak nadir bulunan kahve çekirdeklerini seçiyor ve ardından bu kahvelerin nasıl kavrulacağını özenli bir çalışmayla belirliyor. Kahvenin barındırdığı aroma ve tatları en mükemmel şekilde ortaya çıkaran kavurma profili belirlendikten sonra Starbucks Reserve kahveleri, Washington Seattle’da özel olarak kurulan Starbucks Reserve Kavurma ve Tadım Salonu’nda kavruluyor.
”Tek fincanlık demleme yöntemimiz mevcut”
Starbucks, yarım asra yaklaşan tecrübesiyle en kaliteli çekirdekleri elde ederken, her bir kahveyi özel kavurma sürecinden geçiriyor. Farklı demleme yöntemlerinin arasında bir de sadece Starbucks’da kahvenin lezzetini ortaya çıkaran, nüansları göz önüne seren, her fincanda lezzet katan ‘tek fincanlık demleme yöntemi’ clover mevcut. Clover kahvenin tadının da kokusu kadar iyi olması gerektiğinden yola çıkılarak geliştirilmiş; bugün tüm dünyada sadece Starbucks mağazalarında sunulan bir demleme yöntemi olarak, Reserve™ kahvelerinin tatlarının en yoğun ve mükemmel şekilde deneyimlenmesini sağlıyor.
Orta ve uzun vadede tüketicinin kahve üreten markalardan beklentileri ne yönde olacak?
Son yıllarda kahve tüketicisi çekirdek türlerini daha da yakından tanıyor, farklı demleme yöntemlerini araştırıyor ve iyi, kaliteli kahvenin peşinden gidiyor. Dünyada yükselen trendler Türkiye’de de yakından takip ediliyor. New York ve Londra’dan sonra dünyadaki üçüncü büyük ve uluslararası kahve festivalinin İstanbul’da yapılması bunun en büyük kanıtı.
Önümüzdeki dönemde yine dünyadaki trendlerin ülkemizde popüler olacağını, Amerika’da hayata geçirdiğimiz “Mobil sipariş ve ödeme” benzeri sistemlerin gelişeceğini, sadakat programları dolayısıyla tüketiciyi tanımanın ve kişiye özel hizmet vermenin önem kazanacağını öngörüyoruz.
Türkiye pazarında önümüzdeki dönemde yeni ürünleriniz olacak mı?
Tüm yıl mağazalarımızda olan ikonik ürünlerimizin yanı sıra dönemsel olarak menümüze eklenen Pumpkin Spice Latte, Toffee Nut Latte, Refresha gibi klasikleşen ürünlerimiz ile Shaken Iced Tea, Yoghurt Frappuccino gibi yeni ve daha önce denenmemiş lezzetler de yıl içerisinde misafirlerimizle buluşuyor. Sonbahar döneminin klasikleşen lezzeti Pumpkin Spice Latte yenilenen yoğun tadıyla ve ilk kez menümüze eklenen Pumpkin Spice Frappuccino ile Ekim ayı itibariyle mağazalarımızda olacak. Yine sonbahar dönemine özel Reserve kahvelerimiz Burundi Procasta, Papua New Guinea Luoka ve Colombia La Union İstanbul ve Ankara’daki Starbucks Reserve mağazalarımızda misafirlerimizle buluşacak.
Son olarak, kahve içerken ya da pişirirken yanlış yaptığımız bir şeyler var mı?
Kahveyle ilgili en genel yanlış Türk kahvesinin bir kahve çeşidi olduğunun düşünülmesi. Türk kahvesi sanılanın aksine bir demleme yöntemi ve farklı çekirdeklerle farklı tatlarda hazırlanabiliyor.
Müşterilerimizle kahve tutkumuzu paylaşıyoruz
Tuba Yapıncak – Tchibo Genel Müdür
Markanızın Türkiye’deki yapılanmasından biraz bahseder misiniz? Hangi illerde kaç adet mağazanız var?
2005 yılından beri Türkiye’de faaliyet gösteren Tchibo, ülkemizde 12 ildeki 57 mağazası (İstanbul, Ankara, İzmit, Antalya, Eskişehir, Mersin, Adana, Denizli, İzmir, Muğla, Tekirdağ ve Bursa), internet mağazası www.tchibo.com. tr ve telefonda ödeme sistemi ile tüketicileriyle buluşuyor. Tchibo olarak lokasyon belirlerken Tchibo.com.tr satışlarımızdan ve müşterilerimizden gelen yorumlardan yola çıkarak bir fizibilite oluşturuyoruz. Bölgenin nüfusu, satın alım oranı ve uygunluğunu baz alarak bir rapor hazırlıyor, kararlarımızı o doğrultuda yürürlüğe koyuyoruz. Amacımız Türkiye’de sağlam ve doğru adımlarla ilerleyip, Tchibo’nun yurtdışındaki 67 yıllık deneyimini, Türkiye’ye aktarmak.
Türk toplumunun kahveyle ilişkisi nedir? Kahve tüketiminde dünyaya kıyasla ne durumdayız? Türkiye’de illere göre kahve tüketiminde göze çarpan farklılıklar neler?
Türkiye daha çok “çay” ülkesi gibi algılanıyor ancak son yıllarda açılan kahve zincirleri ülkemizdeki kahve tüketimini oldukça arttırdı. Mağazalarımıza gelen müşteriler Tchibo kahvesini ayırt edici özelliklerinden dolayı tercih ettiklerini belirtiyor. Bu da bizleri çok mutlu ediyor. Giderek yoğunlaşan iş hayatı, yetmeyen zaman, yaşam tarzını da oldukça değiştirdi. Artık insanlar birkaç işi bir arada yaparak hayata uyum sağlamak zorunda. Dolayısı ile kahve tüketimi de bu hareket halinin içindeki yerini hemen aldı.
Satışlarınızda tüketiciler daha çok hangi kahveleri tercih ediyorlar? Sıralar mısınız?
Tchibo mağazalarında kişisel tüketime uygun öğütülmüş kahve, çözünebilir hazır kahve ve çekirdek kahveden oluşan geniş kahve seçeneği bulunuyor. Yetiştikleri bölgelerin özel aromalarını taşıyan ve zengin bir kahve yelpazesi sunan Tchibo çekirdek kahvelerinin yanı sıra çözünebilir kahveleri de yüksek lezzetli kahve deneyimini kullanıcılarına sunuyor. Tüm kahveleri %100 Arabica olan Tchibo’nun kapsül kahveleri müşteriler tarafından çok ilgi görüyor ve oldukça popüler. Ayrıca özel çekim makinelerinde hazırlayarak sunduğumuz Türk kahvesi ürünümüzün de müşterilerimizden tam puan alması bizi çok mutlu ediyor.
‘’3. dalga kahve akımı’’ ile birlikte tüketicinin kahve tüketim biçiminde (tat, sunum, mağaza dekorasyonu vs) ne gibi değişiklikler oldu? Bu durum size nasıl yansıdı? Ürünlerinizi bu şekilde bir konumlandırmaya dahil ettiniz mi?
Dünyanın en büyük kahve üreticilerinden olan Tchibo, kahve uzmanlığını, sunduğu kahve makinelerinin yanı sıra kahve değirmeni, kahve ölçü kaşığı, filtre kağıdı, kahve saklama kavanozu gibi kaliteli ve uygun fiyatlı kahve aksesuarlarıyla evlere/iş yerlerine taşıyor. Tüketiciye ‘gerçek kahve’ deneyimini %100 Arabica kahvelerle sunuyoruz ve kahvelerimizin %40’ını sürdürülebilir kaynaklardan elde ediyoruz. Tüm bu özellikler Tchibo’yu hizmet verdiği her ülkede farklılaştıran özellikler. Son dönemde Türkiye’de kahve tüketiminin artmasına paralel olarak ortaya çıkan akımlar ve artan kahve zincirleri bizi de olumlu bir şekilde etkiliyor. Hızla büyüyen ve gelişen bir pazarda, bu akımlara öncülük etmek bizim için mutluluk verici. 2005 yılından beri Türkiye’de faaliyet gösteren Tchibo olarak, ülkemizde değişen müşteri pratiklerini görerek inovatif çözümler sunan markaların başında yer alıyoruz. Sektörün ve pazarın gelişmesine katkıda bulunmak bizim için gurur verici. Biz de pazarla birlikte kendimizi sürekli yeniliyor ve geliştiriyoruz.
”Değişime ayak uyduran markalar başarıyı yakalıyor”
Orta ve uzun vadede tüketicinin kahve üreten markalardan beklentileri ne yönde olacak?
Türkiye’de özellikle son yıllarda açılan kahve zincirleri ve büyüyen kahve pazarı sayesinde kahve tüketimi arttı. Ve gün geçtikçe çok daha seçici bir tüketici kitlesi oluştu. Gelişen dünya ve teknolojiyle birlikte müşterimizin ihtiyaçlarının, alışkanlıklarının ve davranışlarının değişmesi kaçınılmaz. Bu değişime ayak uyduran markalar başarıyı yakalayabiliyor. Değişen müşteri profilinden söz ettiğimizde; ürün kalitesi, sürdürebilir kaynaklardan üretim ve müşteri memnuniyetinin her zamankinden daha önemli olacağını söyleyebilirim. Biz kahve kültürünün zenginleşmesini, gerçek kahve tercihinin yaygınlaşmasını çok önemsiyoruz. Bu nedenle de özellikle gençlerin gerçek kahve deneyimini, doğru lezzetlere ulaşarak yaşamalarını istiyoruz. Bu kapsamda yeni projeler geliştiriyoruz.
Dijital anlamda satış odaklı bir yapılanmanız var mı? Gelecek dönemde bu anlamda ne gibi yenilikler yapacaksınız?
Uzun soluklu pazar araştırmalarımız sonucunda müşterilerimizden gelen geri bildirimleri değerlendirerek Tchibo.com.tr’yi yeniledik. Online alışveriş keyfi sunan internet mağazamız www.tchibo.com.tr’de haftalık değişen temalarımıza ek olarak “Vazgeçilmez Klasikler” koleksiyonumuzun da yer aldığı 15 farklı kategorimizi müşterilerimize sunmaya başladık. Bu yenilenme sonrası satış grafiğimiz günden güne yükseliyor. Türkiye’nin dört bir yanından müşterimiz var. Sürekli yenilenen kampanyalarımız ve her çarşamba değişen tema ürünlerimizin yanı sıra sadece o güne özel sunduğumuz indirim ve fırsatlarla da müşterilerimizi mutlu etmeye çalışıyoruz. İnternet alışverişinin kolay, keyifli ve güvenli özelliklerini bir araya getiren web sitemiz; tüm ürünlerde Tchibo kalitesini, iki günde hızlı kargo, internet alışverişlerinde 90 gün içinde Tchibo mağazaları dahil iade ve değişim hakkı, “Tchibo Teknik Servis” hizmeti, kapıda ödeme seçeneği gibi imkanlarıyla da büyük ilgi görüyor. Ayrıca Tchibo’nun Akıllı Telefon ve Tablet uygulaması ile de müşterilerimiz her hafta yenilenen temalarımızdan haberdar olabiliyor ve akıllı telefonlarından kolayca sipariş verebiliyor.
Diğer kahve markalarından farkınız ne? Tüketiciye ne vaat ediyorsunuz?
Dünyanın sayılı kahve üreticilerinden biriyiz. Tchibo olarak, müşterilerimizi sürekli değişen renkli temalar ve ürünlerle buluştursak da asıl işimiz kahve. Her damak tadına uygun olan kahve çeşitleriyle ön plana çıkan Tchibo, dünyanın her yerinde gerçek kahve deneyimini sunmaya özen gösteriyor. Tchibo’nun %100 Arabica kahve çekirdekleri, kahve uzmanları tarafından Brezilya, Guatemala gibi dünyanın en iyi kahve yetiştirilen bölgelerinden seçiliyor. Öğütülmüş kahve, çözünebilir hazır kahve ve çekirdek kahvelerden oluşan ürünlerimiz müşterilerimize sunuluyor. Tüm bu özellikler Tchibo’yu ayrıcalıklı kılan özellikler. Ayrıca biz kahveyi çok seviyoruz. Müşterilerimizle de, tutkuyla yaptığımız işimizi paylaşmaktan büyük keyif alıyoruz. Kahvenin en saf haline ulaşmak isteyenler için Tchibo en doğru adreslerden biri.
Türkiye pazarında önümüzdeki dönemde yeni ürünleriniz olacak mı?
Müşterilerimizle buluşturduğumuz en yeni ürünümüz Tchibo for BLACK´N WHITE. Hem güçlü bir sade kahve lezzetini hem de yumuşak bir sütlü kahve lezzetini bir arada sunan Black’n White, Arabica çekirdeklerinin mükemmel bir harmanı. En iyi kalitedeki Arabica kahve çekirdeklerinin ağır ağır kavrulması sayesinde lezzeti yoğunlaşan Black’n White kahve, herkesin damak tadına hitap ediyor.
”Kahvenin tazeliği en önemlisi”
Son olarak, kahve içerken ya da pişirirken yanlış yaptığımız bir şeyler var mı?
Kahve kültürü kendi içinde çok zengin alanı ifade eder. Artık herkesin keyfine göre pek çok farklı kahve seçeneği bulması mümkün. Ama çoğu zaman seçim yapmak biraz güçleşebiliyor. Seçmeyi kolay hale getirmek için işin özünü, çekirdeğini anlamak en etkili adım. Çünkü zaten burada çok karıştıracak bir durum yok, Türkiye’de ( veya tüm dünyada) en yaygın tüketilen 2 kahve çekirdeği var: Arabica ve Robusta. Kahvenin tadına varmanın en güzel yolu da bu iki türü harmanlamadan, karıştırmadan saf haliyle tüketmek. Biz Tchibo’da %100 Arabica çekirdeklerinden oluşan kahveler sunuyoruz. Hangi kahveyi tercih ederseniz edin, kahvenin tazeliği en önemli noktalardan biridir.
Kahve bizim kahramanımızdır
Emrah Bilgin – Gloria Jeans Coffees Genel Müdür
Markanızın Türkiye’deki yapılanmasından biraz bahseder misiniz? Hangi illerde kaç adet mağazanız var?
Büyükşehir belediyesine sahip illerimiz başta olmak üzere nüfusu 200 bin ile 500 bin olan diğer illerimizde de öncelikle konumlanıyoruz. 22 il 56 mağaza olarak hizmet vermekteyiz.
Türk toplumunun kahveyle ilişkisi nedir? Kahve tüketiminde dünyaya kıyasla ne durumdayız? Türkiye’de illere göre kahve tüketiminde göze çarpan farklılıklar neler?
Türk toplumunun kahve ile ilişkisi Türk Kahvesi ile başlar. Bu pazara 1999 yılında giren ilk global gurme kahve zinciri olarak Türk toplumunun yeni lezzetlerle buluşmasına ve tatmasına öncülük eden bir marka olarak pazara yön verdiğimiz için gurur duyuyoruz.
Kahve tüketiminde dünyaya kıyasla çok çok gerilerdeyiz ancak yeni nesil ile birlikte kahve alışkanlıklarını arttırmaya başladığımız için daha iyi seviyelere getirebilmek adına çalışmalarımız sürüyor. Kahve tüketiminde illere göre çok büyük farklılıklar gözlemlemiyoruz. Özellikle genç nesil sosyal medya ve internet sayesinde yeni trendleri yakından takip ettiği için büyük farklılıkların oluşmasına engel oluyor.
Satışlarınızda tüketiciler daha çok hangi kahveleri tercih ediyorlar?
Misafirlerimizin en çok tercih ettiği ürünümüz bu işe sevgimizi katarak kalbimizle bütünleştirdiğim